Demokrasi Uğruna, Vatan Uğruna Konulu Bir Kompozisyon

 Demokrasi Uğruna, Vatan Uğruna Konulu Bir Kompozisyon




Vatan toprakları  özgür olduğu zaman o vatan üzerinde yaşayan insanlar da özgür olur ve bir başka milletin egemenliği altında olmadığı için, sömürülmediği için o millet bağımsızlığı için sonuna kadar mücadele der. Tıpkı bizim ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti gibi. Vatan uğruna her şey feda edilir. Yeter ki vatan toprakları elden gitmesin, yeter ki ana dilimiz sönmesin, kültürümüz, gelenek ve göreneklerimiz yozlaştırılmasın ve benliğimiz yok olmasın. Milletimizin kahraman evlatları vatan uğruna canlarını teslim etmişlerdir.

 Vatan uğruna evdeki yeni doğan bebeğini  yetim bırakanından tutun da evinde yiyeceği bir kuru ekmeği olmadan sınırda çarpışanından kadar tüm vatan evlatları toprağına canına vermiş, şehitlik mertebesine yükselmişlerdir bu vatanın kahraman canları, adına destanlar yazdığımız güzel yiğitleri, yürekli kahramanları. Vatan ve demokrasi uğruna elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapmalıyız. Demokrasi, dünyadaki tüm üye veya yurttaşların, organizasyon veya  devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir. Baskıların ve zorbalıkların olduğu yerde demokrasi gelişmez. Bir ülkeyi yönetenler çoğunluğun  kararı ile belirlenmeli azınlığın da hakkı gözetmeli ve bunun için de seçim yolu ile millet istediğini başa getirir, istediğini isten baştan aşağıya geri indirebilir. 

Demokrasinin olduğu yerde insan hakları temel  hak ve özgürlükleri güvencede olur. Demokrasinin olduğu yerde hukukun üstünlüğü vardır. Onun için ilk önceliğimiz demokrasiye sahip olmaktır. Demokrasi uğruna ve vatan uğruna mücadelemiz olmalıdır. Onun için de biz gençlerin çok çalışmaya ihtiyacı vardır. Çalıştığımız zaman bağımsız oluruz, çalıştığımı zaman vatanımız bizim olmaya devam eder. Yeter ki vatan ve demokrasi uğruna ilim yolunda yürümeliyiz, ilimi kendimize rehberlik edinmeliyiz.

“Adamın İyisi İş Başında Belli Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Adamın İyisi İş Başında Belli Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


 


Bir insanı en iyi tanımanın yolu   bir işte gösterdiği ciddiyet ve o işe verdiği önem ile gösterilir. Kimi insanlarla konuşuruz,  belli konularda birlikte hareket  ederiz ama o insanı en iyi işinin başında tanırız. İşine gereken değeri veriyor mu, işini özenli  mi yoksa baştan savmamı yapıyor, insanlarla iletişimi nasıl gibi sorularımızın cevabını iş başında görürüz. Kimi insanlar vardır kendilerini övdükçe över. Ben işimi çok iyi yaparım, çok başarılı olurum derler ama iş başına geçtiklerinde ellerinden hiçbir şeyin gelmediğini görürüz.

 İşinin ehli olan insan ise kendini övmez ve bunu iş başında gösterdiği hüner ile insanlara kanıtlar. Adamın iyisi iş başında belli olur atasözü ile anlatılmak istenen de kısaca şudur: İnsanı  en iyi iş başında tanırız. Dürüst ve güvenilir bir insan olup olmadığı işini yaparken ortaya çıkar. Güzel ahlaklı olup olmadığı, insani değerlere ve işine gereken önemi verip vermediği en iyi iş başındayken ortaya çıkar. Böylece o  insanın ne gibi karaktere sahip olduğunu da öğrenebiliriz. Kimi insanlar vardır ki ağzı çok iyi laf eder ve iş başında hiç de gerekli özveriyi göstermezler. İşte böyle kimselere de hemen inanmamak gerekir. Zaten böyle insanlar için de şu söz söylenmiştir: Lafla peynir gemisi yürümez. “ denilir. Gerçekten de lafa değil icraata ve ahlaki değerlere bakma en iyisi olur.

 Bir insan işinde başarılı olabilir ama manevi değerlere saygısı yoksa ve bunları yok sayıyorsa o insan da iyi biri değildir. Sadece iş yapmak değildir önemli olan işini hakkı ile ve örnek davranışlar sergileyerek yapmaktır. Bununla ilgili de şu söz söylenmiştir: “Karakteri işe alın. Beceriyi eğitin.” Peter Schutz. Onun için işimizi iyi yapmalıyız ve  sağlam bir karaktere de sahip olmalıyız. Çalıştığımız iş yerine gereken önemi vermeli ve bize ait olmayan hiçbir şeyi oradan almamalıyız.


Birine İftira Atıp Pişman Olmak İle İlgili Hikâye

Birine İftira Atıp Pişman Olmak İle İlgili Hikâye






Sabah uyandığımız zaman annem ve babam dedem hastalandığı için erkenden köye gitmiş bize köye gittiklerini bir kağıda yazarak bizim kendilerini merak etmememizi istemişlerdi. Ablam Meliha, kardeşim  Metin ve ben  evde kalmıştık. Ablam annem olmadığı için hemen çay koymaya gitmişti. Ablam her zaman bizi çok sever ve bizim için en güzel kahvaltılıkları öyle güzel bir görselle hazırlardı ki bizi çok mutlu ederdi. Ablam kahvaltıyı hazırlarken biz de kardeşimle anne ve babamın odasına girip orada olan eşyaları karıştırmaya başladık.

 Çok meraklıydık çünkü. Eşyaları karıştırıp dururken orada babamın yeni aldığı gözlük duruyordu ve aldığı bu gözlüğü hemen takmak istemiştim. Çok güzel görünüyordu ve gözlüğün camı çok güzel parlıyordu. Elime alıp gözüme taktım, nasıl olduğunu incelerken birden hızlı bir şekilde gözlüğü açıp kapatırken gözlüğün kenarları kırıldı ve yere düştü. Kardeşim Mert de bunu gördü ve o da gözlüğün kırıldığına çok üzüldü. Hemen ablamın yanına koşarak gözlüğü kırdığımı söylemedim ve o gözlüğü kardeşim Metin kırdı diyerek ona iftira attım. Metin benim gözüme bile bakmadan boynunu eğdi  ve hiçbir şey demeyerek suçumu kabul etti. Sıra akşamı bekleme zamanıydı

. Akşam olmuştu ve babam ve annem köyden gelmişti.  Dedem iyileşmişti ama şu an ben iyi değildim. Babam odasına girdiğinde gözlüğünün kırılmış olduğunu ve bunu kimin yaptığını sert bir şekilde konuşarak ve bizim gözümüzün içine bakarak sordu. Ben hemen atılarak baba o gözlüğü ben kırmadım Metin oynuyordu yanlışlıkla kırdı dedim.  Babam öyle bir sinirlendi ki Metin’e çok hızlı bir tokat attı ve metin babamın tokadı ile kafasını masaya hafifçe çarptı ve bana acı ile bakan gözleri ile dolu  dolu bir bakış attı ki canım çok acıdı.

 Babama benim yaptığımı, asıl suçlunun ben olduğunu demedi ve köşesine çekilerek sessiz sessiz ağladı. O anda keşke ölseydim dedim, keşke kardeşime iftira atmasaydım diye içimden geçirmiştim ama iş işten geçmişti. Yine de babama doğruyu söyledim ve çok pişman olduğumu söyledim.  Babam da çok pişman olmuştu ve bu yaptığımın çok yanlış olduğunu söyledi ve Metin’e sarılarak ondan özür diledi. Kardeşime ise beni affetmesi için yalvardım ve bana tokat atmasını istedim. O ise sadece gözümden akan pişmanlık göz yaşlarını sildi ve bana sarılarak ağabeyciğim bir daha insanlara iftira atma olur mu dedi. Bugün bana attığın iftira yarın bir başkasının yaşamında  kötü sonuçlara neden olabilir ve sen kendini affetsen bile vicdanının seni asla affetmez ve içinde hep pişmanlık yaraları kalır diyerek bana büyük bir ders verdi. O günden sonra kardeşimin bu olgunluğuna hep hayran kaldım ve onu daha çok sevdim. Açtım ellerimi semaya ve içimden gelen tüm duaları ettim Allah'ıma. Bir daha ne pahasına olursa olsun iftira denen belaya bulaşmayacaktım.

 Bundan sonraki hayatımda  daha iyi bir insan olmak için hep mücadele ettim ama o içimdeki pişmanlık hala kalbimin en ücra köşesinde  bir yara olarak kaldı. Siz siz olun sakın insanlara iftira atmayın sonra kalbinizde onulmaz yaralar açılabilir. Kardeşim şu anda büyük bir hastanenin baş hekimi oldu ben ise pilot olduk. İkimiz de işimizi ve birbirimizi çok seven kardeşler olarak hayatımıza ve işimize devam ediyoruz.

 


Amcaya Mektup Örneği

Amcaya Mektup Örneği




Dünyanın en tatlı ve en yakışıklı amcası o  İhsan Amcam.

Sevgili amcam sana bu mektubu şu anda bir dağ köyünden yazıyorum. Biliyorsun ki burada havalar artık soğudu. Sen bilirsin memleketinin ne kadar soğuk olduğunu, o geçmek bilmeyen soğuk kış akşamlarını. Sivas böyledir işte ama insanı merttir memleketimizin tıpkı senin gibi.

Canım amcam sen memleketten gittin gideli ne babamın eski ki tadı var ne de bizim. Çünkü sen bizim için cansın. Babamın sağ kolu bizim ise en yakın arkadaşımızdın, dostumuzdun, yoldaşımızdın. İş bulmak amacı işle yanımızdan ayrılıp taaa uzak ülkelere gittin. Şimdi Fransa’dasın ama biliyorum ki işlerini yoluna koyduğun zaman yanımız geleceksin. Sahi gelirsin değil mi amcam? Sen yokken buraların havası da değişti sanki.

Nasılsın amcam? Alıştın mı yeni ülkeye ve yeni işine. Oradaki insanlar nasıl? Oranın toprağı da bizim toprağımız gibi güzel kokuyor mu, oranın insanları da bizim insanlarımız gibi misafirperver mi? Sağlığın yerinde mi? Kendini nasıl hissediyorsun yaban ellerde? İnşallah mutlusundur ve orada bulduğun işine dört elle sarılıp kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir insan olursun. Bize de gelirken çikolata getir, parfüm getir, kahve getir olur mu? Oraların çikolatası güzeldir, parfümü de çok güzel kokar diyorlar. Bu arada annem ve babamın da sana çok selamı var. Gecelere kadar televizyon izlemesin yoksa işine geç kalır deyip gülüyorlar şimdi. 

Bu mektup sana ulaştığında sen de bu mektuba tebessüm edeceksin ve bizim seni ne kadar özlediğimizi hissedeceksin kıymetli amcam. Beni soracak olursan ben bu yıl ortaokul ikinci sınıf öğrencisi oldum ve yeni bir yaş daha büyüdü. Arkadaşlarımla ve öğretmenlerimle güzel zamanlar geçiriyoruz. Boş zamanlarımda keçileri otlatıyordum ama artık kış geldiği için onlara ahırda bakıyorum ve onları çok seviyorum. Sana da küçük bir keçi ayırdım ve onun adını da Şirin koydum. Sen geldiğin zaman onu birlikte kırlarda gezdireceğiz.

Canım amcam! Seni çok özledim, seni seviyorum. Bir an önce gelmeni sabırsızlıkla bekliyorum. Güzel ve  güneşli  günler seninle olsun amcaların en güzeli.


Mevlana’nın Vefa İle İlgili Sözleri

 Mevlana’nın Vefa İle İlgili Sözleri




Günümüzde insanlar eskiye nazaran daha vefasız olmuştur. İnsanlar kendilerini yapılan iyilikleri unutur hale gelmiş ve çıkarları olmadığı zaman kendilerine her türlü iyiliği eden insanları yüzüstü bırakmışlardır. Oysa insana yakışan erdem vefalı olmaktır, hatır gönül bilmektir. Dünyada bir çok ülkenin insanları tarafından bilinen Mevlana insana, insanlığa, vefalı olmaya çok önem vermiş ve vefa ile ilgili şu sözleri sarf etmiştir:

“Kötü huy kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömürse kısadır. Korkarım ki, sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.” (Mevlana)

“Aklını başına al da, fanî olan bu dünya zindanında kimseden vefa arama! Bu dünyanın vefası bile vefasızdır.” (Mevlana)

“Sevgilim, belki vefa ve merhametin coşar da, kapıyı açarsın; “Orada, ne bekliyorsun kalk, içeri gir!” diye seslenirsin ümidiyle ben senin kapında oturmuş bekliyorum.” (Mevlana)

“Dostlarını daima vefa ile hatırla can!/ Arayan sen ol, bulan sen ;/ Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen./ Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz! “(Mevlana)

“Vefa; dostluğun asaletine, sır; dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır.” (Mevlana)

“Vefasızlara gitme onlar birer yıkık köprüdür.” (Mevlana)

“Ey sevgili! Sen benden geçtin; fakat gamın benden geçmedi. Doğrusu, gamın senden daha vefalıymış!” (Mevlana)

“Yaşam gülmeyi ,sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadik kalmayı bilenler içindir.” (Mevlana)

“Dostlar, birbirinizden ayrılmaya kalkmayın. Heves peşinde öyle kaçışıp durmayın. Birsiniz hepiniz çünkü; ikilik etmeyin. Ne buyurdu vefa: “Vefasızlık etmeyin”. (Mevlana)

“Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır.”  (Mevlana)

“Köpeği köpeklikten çıkartıp insana dost yapan “sadakat ve vefadır." İnsanı insanlıktan çıkartıp köpekten daha aşağı yapanda sadakatsizlik ve vefasızlıktır. “(Mevlana)

 

Hayal Etmenin Önemi İle İlgili Kompozisyon

 Hayal Etmenin Önemi İle İlgili Kompozisyon

 


İnsanların kendi yaşantıları içinde kendilerine göre de hayalleri vardır. Bu hayallerin peşinde koşmak için kimisi çabalar ve o hayalini gerçekleştirir kimisi de sadece hayal kurarak yaşamaya devam eder. Önemli olan o hayali  gerçek olana dönüştürebilmektir. İnsan hayal kurduğu zaman daha heyecanlı olur, daha umutlu olur ve bunun için de daha çok çalışır. Hayal kurmak kişiye farklı pencereler aralar. Kişiyi özgürleştirir. Bu sayede kendimizi daha iyi hisseder ve hayata karşı daha motive oluruz.

Herkes hayal kurar ve  kimisi bu hayalin gerçekleştirecek çevre koşullarına sahipken kimisi de imkansızlıklar yüzünden hayallerini gerçekleştiremez. Tüm bunlara rağmen yine hayal kurmayı bırakmamalıyız. Hayal kurmak insanı hayatı yaşamaya daha da istekli hale getirir. Hayal kurduğumuz zaman yaşama sevincimiz kaybolmaz.  Hayal kurmanın önemi ile ilgili Albert Einsteın’in çok güzel bir sözü vardır:   “Hayal kurmak, bilgiden daha önemlidir; çünkü bilgi sınırlıdır, ancak hayal kurma tüm dünyayı kapsar”. Hayal kurmanın önemi ile ilgili bir diğer söz ise şudur:  “Birçok kez hayaller başlangıçta imkansız görünür, daha sonra olası ve yeterince istekli olunursa, sonunda kaçınılmaz olurlar.” der  Chiristopher Reeve. Faih Sultan Mehmet İstanbul'un fethini önce hayal etmiş sonra da  bu muhteşem şehri fethetmiştir. Ya da Mustafa Kemal ülkesinin düşmandan kurtulacağı günü hayal etmiş sonra çok çalışmış ve milleti ile düşmanları yurttan kovmuştur. İşte tüm bunlar hayal gücünün ürünüdür.

 İşte bu sözlerden de anlaşılacağı üzerine hayal kurmak hem insanı mutlu eder hem de hedeflerine ulaşması için insanı harekete geçirir. Bunun için hayal kurmak gerekir ve şunu da unutmayalım ki istediğimiz her şey olsaydı hayal kurmanın ne tadı ne de tuzu olurdu. O halde hayal kurmaya devam etmek ve o hayallerin yaşatılması için çalışmak şarttır.

Çalışmak İle İlgili Sözler

 Çalışmak İle İlgili Sözler





İnsanın kendi alın terinin kazancını yemesini sağlatan şey çalışmasıdır. Çalışmak insanı dertlerden kurtarır ve karşısına çıkan sorunları çözmesine fayda sağlar. Çalışmayan bedenin ve ruhun ışığı bir süre sonra sönmeye başlar ve kişi bildiği şeyleri bile yapamaz hale gelir. Unutmamak için, mutlu olmak için her zaman çalışmalıyız. Çalışmayı aşk ile şevk ile yapmalıyız ki mutlu olalım.


Çalışmak ile ilgili sözler şunlardır:

 “İnsana ancak kendi çalıştığının, karşılığı vardır.” Kur’an-ı Kerim

“Durmak ölüm, taklit uşaklıktır; çalışmak ve yetişmek ise hayat ve hürriyettir.” L. Y. Rauke

“Çalışmak, en soylu iştir.” Thomas Carlyle

“Hiç kimse, kendi el emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir.” Hz. Muhammed

“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak gerekir.” Necip Fazıl Kısakürek.

“Yoksulun tek silahı çalışmaktır. Tembellerin ise çalışma günü yarındır.” Aziz Nesin

İnsanlar, kendi kendilerini okumaktan ziyade, çalışmakla geliştirip yükseltirler.” Samuel Smiles

“Çalışmak ve iyilik etmek, Tanrı’nın bize öyle bir ihsanıdır ki seven ve bedbaht olan kalplerde, aşkın yerini tutar.” Wolfgang Van Goethe

“En büyük makam, en büyük hak, çalışanlara ait olacaktır.” Mustafa Kemal Atatürk

“A’yı hayatta başarı olarak tanımlayalım, o zaman A= x+y+z “x” çalışmaktır, “y” oyundur, “z” de çeneyi tutmasını bilmektir.” Albert Einstein

“Çalışmak bizi şu üç beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.”  Voltaire

“Bir doktor olarak; hadiseleri büyütmekten, tereddütten ve korkudan doğan ruhi dermansızlığa uğrayan insanların, çalışarak iyileştiklerini görmek saadetine eriştim..” Richard C. Cabot

“Çalışanlar kötülük etmeye vakit bulamazlar, çalışmayanlar ise kendilerini kötülüklerden kurtaramazlar.” Hz. Ali

Yaptığım on şeyden dokuzunun başarısızlıkla sonuçlandığını gördüm gençken, başarısız olmak istemiyordum, onun için ben de on kat daha çok çalıştım.” Bernard Shaw

 

“Yavaş ve sabırla çalışma, güzel işler üretir.” Çin Atasözü.

“Baş olmak için arı gibi çalışmak gerekir.” Mümin Sekman.

“Çalışırken, en çirkin insan bile güzeldir.” Hz. Muhammed

“Hiç kimse, hiçbir şey söylemeyen karıncadan, daha iyi öğüt veremez.” Benjamin Franklin

“Ölümsüzlük, bitmeyen sonsuz bir işte çalışmaktır.” Ernest Renan

“Bir saatlik canlı ve ateşli bir çalışma, hülya içinde geçen yıllardan daha faydalıdır. “Henry Ward Beecher

“Bir metre iş yapmayı, bir kilometre söz vermeye değişmem.” James Hovvell

“Gençliğe üç öğüdüm var: Çalışın, çalışın, çalışın.” Otto von Bismarck

 

 

Dostluk İle İlgili Konuşma Örneği

 Dostluk İle İlgili Konuşma Örneği



Sevgili öğretmenim ve kıymetli arkadaşlarım. Bugün sizlere dostluk üzerine hazırladığım konuşma örneğimi elimden geldiği kadar anlatmaya ve kendimi bu konuda ifade etmeye çalışacağım.

İnsan en mutlu anında ve en acı gününde bir dost eline ihtiyaç duyar. O dost eli o anlarda insanın yüreğine o kadar iyi gelir bu ait olma duygusu insana güç verir ve en mutlu anlarını daha güzel geçirir ve en zor günlerinde de teselli bularak daha kolay kendine gelebilir. Dostluk hemen olmayan zaman içinde insanların birbirini daha iyi tanıyarak ortaya çıkan büyük bir arkadaşlık bağıdır, güven bağıdır, sevgi bağıdır. Sevdiğimiz dostlarımızın yanında olmak, onların  o tebessüm eden bakışlarını görmek ve onlardan destek alarak başarılı olmak kişiyi daha da mutlu eder. Dost diye nitelendirdiğimiz kişi nettir. Yapmacık değildir ve her işte size karşı samimi olduğunu hem sözde hem de uygulamada hissettirir ve gösterir. Dost dediğin kişi arkandan çeşitli entrikalar çevirmeyen, sizin mutluluğunuzu gönülden isteyen kişidir. Böyle dostlarımız varsa onların kıymetini bilmeliyiz ve onlara karşı biz de nasıl iyi bir dost olduğumuzu göstermeliyiz. Dostluk üzerine söylenmiş şu söz çok güzeldir:

“Bizim ömrümüzde ırmaklar vardır, sularında hayallerimizi yüzdürdüğümüz. Bizim ömrümüzde dostlarımız vardır, günlerimiz ayrı geçtiğinde üzüldüğümüz...”

Yukarıdaki sözden de anlaşılacağı üzerine dostlarımız hayallerimizi birlikte yüzdürdüğümüz değerli kişilerdir, onlardan ayrı kaldığımızda çok üzülürüz. Onun için dostlarımızı çok sevelim ve onlara asla ihanet etmeyelim. Dostluk üzerine söyleyeceklerim bu kadardır. Beni dikkatle dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.

 

“Bir Düşmanı Bağışlamak Bir Dostu Bağışlamaktan Daha Kolaydır.” Konulu Deneme

 “Bir Düşmanı Bağışlamak Bir Dostu Bağışlamaktan Daha Kolaydır.” Konulu Deneme




Düşman olan kimse sizin kötülüğünüzün isteyen ve içten içe size her türlü sinsiliği gösteren aynı zamanda bunu hareketleri ile gösterendir. Düşmanın kim olduğu bellidir ve o kişiye karşı gereken önlemi alırsınız. Düşman olan kişi size karşı bir yanlış yaptığı zaman geri sizden özür dilerse onu bağışlamak kolay olur  ama kötülüğü dost yaparsa onu bağışlamanız zor olur. Çünkü dosttan kötülük beklemediğiniz için, onunla güzel anılarınız olduğu için onun düşmanlık yapması kişide hayal kırıklığına neden olur. Dostun kazığı canınızı daha çok acıtır ve daha çok incinirsiniz. 

Düşmanın kazığı da canınızı acıtır ama ona karşı her zaman tetikte olduğunuz için ondan her türlü kötülüğün geleceğinden emin olursunuz. Çünkü ona karşı içinizde hiçbir zaman sevgi olmamıştır, bağlılık olmamıştır. Bunun için seçeceğimiz arkadaşlarımıza, eş ve dostlarımıza karşı dikkatli olmalıyız ve kimseyi hemen tanımadan çok yakınlık kurmaya çalışmamalıyız. İyi bir dost sevdiği kimseye büyük hayal kırıklıkları yaşatmaz. İyi bir dost sevdiği kişinin her zaman yanında olur ve ona içten içe sinsilikler beslemez, onun kötü günlerine sevinmez ve elinden gelen her türlü fedakarlığı yapar. 

Onun için dostlarımızdan da kolay kolay kötülük beklemeyiz ve onların bize darbe vuracağı aklımıza bile gelmez. Özellikle de bu devirde insanlara olan güven gitgide azalmaktadır. Bundan dolayı dost seçiminde de dikkatli olmalıyız ve düşmanlara karşı da önlem almaya devam etmeliyiz.

Victor Hugo Sözleri

 Victor Hugo Sözleri




Çok güçlü bir kalemi olan Victor Hugo yazdığı eserler ile bizlere çok güzel mesajlar vermiştir. İnsan olmanın önemini, insanların dış görünüşü ile dalga geçmenin ne kadar yanlış olduğunu ve insana dair ne varsa olanları yazmış, çizmiş büyük bir yazardır.

Victor Hugo sözleri şunlardır:

“Dünyada en çok istediğim ve bana yaşamı gerçekten sevdiren iki şey var; aşk ve özgürlük. Aşk uğruna gerekirse, yaşamımdan vazgeçerim. Özgürlük uğruna ise aşkımı da feda ederim.”

“Öyle alçak bir kapıdır ki açlık, geçilmesi zorunlu oldu mu, insan ne denli büyükse, o kadar çok eğilir.”

“Bazen alabileceğin en büyük intikam; affetmektir. Ve bazen karşıdakine verilebilecek en güzel cevap; gülüp geçmektir.”

“Yalan zeka işidir, dürüstlük ise cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene.”

“ Çalışmak, uçup gidebilecek bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlıktır.”

“ Toplumda iyilik ve kötülük bireylerle ortaya çıkar. Toplumu eleştirmek değil, eksikliklerini gidermek için çabalamak gerekir.”

“Belki de yalancı arkadaşlarına bir teşekkür borçlusun, Sana gerçek dostlarının kıymetini hatırlattıkları için.”

“Düşünme zihnin işi, hayal ise zevkidir. Düşünme yerine hayal etmek, zehiri besinden ayırt edememektir.”

“Hayatta kimseye güvenmeyeceksin demek saçmalıktır inan. Ama kime 'iki defa güveneceğini' hesaplamalı insan.”

“Öldürmek için silah, hançer mi olmalı? Saçlar bağ, gözler silah; gülüş, kurşun olamaz mı?”

“Kadınlar, kendilerine yapılan birçok şeyi affedebilir; ama affettikleri şeyleri hiçbir zaman unutmaz.”

“Ağlamak için gözden yaş mı akmalı, dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?”

“Kadınlar güçsüzdür ama annelerin bileğini bükemezsiniz.”

“Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur. Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır. Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder .Sevişenler daima gözlerle yemin eder.”

“Hayat, felaket, yalnızlık, yüzüstü bırakılmışlık, yoksulluk kendine göre kahramanları olan savaş alanlarıdır.”

“"Sadece seni seviyorum" diyen bir erkek, "sadece mağazaları gezeceğim bir şey almayacağım" diyen bir kadın kadar yalan söylemiştir.”

“Yarınlar Hep Güzel Olacak Denir. Oysa Bugünler, Dünün Yarınları Değil midir ?”

“Aşk karşındakini bulunmaz Hint kumaşı sanmanla sersemin teki olduğunu anlaman arasında geçen zamandır.”

 

“Kendi Işığına Güvenen Başkasının Parlamasından Rahatsızlık Duymaz.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

“Kendi Işığına Güvenen Başkasının Parlamasından Rahatsızlık Duymaz.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 


Kişi kendi çalışıp hayallerinin peşinde koşarsa ve o hayallerin gerçekleşmesi için elinden gelen her türlü azim ve sebatı gösterirse o kişi eninde sonunda mutlu olur. Başarılı olan bu kişi başkalarının başarısını, mutluluğunu kıskanmaz. Çünkü kendisi de başarılı olmuştur ve başkalarının başarısını kıskanmaya ihtiyaç bile duymaz çünkü kıskanmaya bile vakti olmaz böyle kimselerin. Kimi insanlar da vardır ki başkalarına ait olan her şeyi kıskanırlar.

 Bir kişi bir işi başardığı zaman o kişiye karşı kıskançlık gösterirler ve bunu jest ve mimikleri ile de dışarıya yansıtırlar. Böyle insanlar da hayalleri olmayan, hayallerinin peşinde koşmak için en ufak bir çaba dahi harcamayan tembel ve sorumsuz kişilerdir. Kendine güveni olmayan kendine güveni olmadığı için de içini kötü duygularla dolduran bu insanların yanında fazla durmamak gerekir. Çünkü bu kimseler kötümser davranışları ile sizin enerjinizi düşürmeye çalışır ve yaptığınız her şeyde kusur bulmaya çalışır. Onun için böyle kimselere her şeyimizi de söylememeliyiz. Kendimize güvenmeli, kendi yolumuzu çizmeli ve çalışmak için, iyi bir yerlere gelmek için hayat yolculuğunda önümüze çıkan engelleri aşmaya devam etmeliyiz. 

Çalışmaktan da asla vazgeçmemeliyiz. Başla insanların başarılarında da mutlu olmalıyız, onları tebrik etmeliyiz ve bunu gönülden istemeliyiz. O zaman hem daha iyi bir insan olmuş oluruz  hem de başarılı insanları iyi yönde motive ederek onların daha da başarılı olmasına bir nebze de olsa katkı sağlamış oluruz.

“Anlayışlı Olan Anlar, Bilgili Olan Bilir; Bilen ve Anlayan Her Vakit Dileğine Kavuşur.” Sözünden Ne Anlıyorsunuz?

 “Anlayışlı Olan Anlar, Bilgili Olan Bilir; Bilen ve  Anlayan Her Vakit Dileğine Kavuşur.” Sözünden Ne Anlıyorsunuz?




Anlayışlı olan kişi olaylar karşısında vurdumduymaz olmaz ve ince düşüncesi ile insanları kırmamaya çalışır, her doğruyu her yerde söylemez. Yani patavatsızlık yapmaz, insanların zor zamanlarında onların halinden anlar ve ince bir ruha sahiptir. Bilgili olan kişi ise çok okuyarak, gezerek, merakını gidermek için devamlı araştırmalar yaparak bilgili kalmaya devam eder. 

Bir insan hem anlayışlı hem de bilgiliyse o insan her vakit dileğine kavuşur ve amaçlarına kavuştuğu için kendini mutlu eder, çevresindeki insanlara faydalı olur. Yani hem bilmek hem anlamak gerekir. Anlamak ve bilmek için anlayışlı olmak ve öğrenmek gerekir. Bunları yaptığımı zaman günü gelince hayallerimizin gerçekleşmesini sağlarız, hedeflerimiz gerçekleşmiş olur. Kendini bilen insan başka insanlara karşı üstünüm havaları içine girmez. Alçakgönüllü olur. Çoğu bilim insanına baktığımızda bu kişilerin hem anlayışlı hem de bilgili kişiler olduğunu okuyoruz kitaplardan. 

Bilen ve anlayan insan mütevazi bir kimse olur zaman içinde. Devamlı bilgi peşinde, öğrenme peşinde koştuğu için boş işlere ayıracak zamanı olmaz böyle kimselerin. Nitelikli insanlardır bu kişiler. Kendileri için, insanlık için büyük fayda sağlayan kimselerdir onlar. Böyle oldukları için de her vakit istediklerine kavuşurlar ve sabrın ve azmin zaferi olur o gün.

İletişimde Empati Kurmak Neden Önemlidir?

 İletişimde Empati Kurmak Neden Önemlidir?




Bir insanın yaşadığı duyguları anlamanın en iyi yolu kendini onun yerine koymak ve onun yaşadıklarını yaşıyormuşçasına hissedebilmektir. İletişimde kurmada empati  kurmak sorun yaşayan kişiye onu anladığımız mesajını ilettiğimiz için çok önemlidir. Sorun yaşayan kişi onu anlayan birini bulduğu için kendi yalnız hissetmez ve bana değer veren biri var, beni düşünen biri var diye düşünür ve mutlu olur. İnsan olmanın gerektirdiği bir şeydir aslında empati kurmak. 

Empati kurmayı öğrenmek gerekir. Kimi insanlar bunun nasıl olduğunu bilmeyebilir ve kendini onun yerine koymak da nedir diyebilir. İşte burada da empati kavramının tanımını o kişi ya da kişilere anlatmalı ve onların da zihinlerinde farklılık yaratabilmeliyiz. Böyle yaptığımız zaman daha bilinçli ve empati kuran insanlar artacak ve iletişim de daha sağlıklı kurulacaktır. Empati sayesinde kişiler arasında sevgi ve saygı artar. Duyguyu hissetme sayesinde zorluk yaşayan insanlara daha duyarlı oluruz ve gücümüz yettiği kadar yardım edebiliriz. 

Oturup sorunlar üzerine konuşur ve nasıl ne yapmamız gerektiğini düşünerek, konuşarak o kişiyi rahatlatır ve onun sıkıntılarını hafifte olsa azaltabiliriz. Yapabileceğimiz uygulamada bir şey varsa bunu yapar ve insani yönümüzü de ortaya koymuş oluruz. Böylece hem hoşgörü artmış olur, hem ön yargı kalkmış olur hem de sevgi bağları günden güne artar ve karşılıklı saygı da artmış olur. Karşılıklı sevgi ve saygıyı artırmak için, yalnızlık duygusunun giderilmesi için, arkadaşlık bağının, dostluk bağının artması için iletişimde empati son derece önemli bir meseledir. Onun için hayatımızdan empati kurmayı asla eksik etmeyelim.

Toprak İle İlgili Özdeyişler

 Toprak İle İlgili Özdeyişler




Kültürümüzde toprağa çok farklı anlamlar yüklenir. Vatan toprakları, vatan sevgisi için topak önemsenir. Toprak insanoğluna her türlü mahsulü verdiği için değerlidir. İnsan topraktan gelip geri toprağa gideceği için bizler için önemlidir. Toprak ile ilgili daha farklı anlamlar da vardır.

Toprak ile ilgili sözler:

“İnsanın oturduğu toprakların altında ölüleri yoksa, o adam o toprağın insanı değildir.”  Gabriel Garcia Marquez

“Toprağa merhamet hayırdır, inan, lütfetsen gül verir, zulmetsen diken.” Nizami
“İstediğin kadar büyük ol, geldiğin yer toprak, gideceğin yer gene toprak.” Orhan Kemal
“Vatan ve toprak sevgisi anne baba sevgisi kadar doğaldır.”  Gabriel Harvey

“Ayağımıza bir parça çamur bulaşması, günün birinde toprak olacağımızı hatırlatır.” José Mauro De Vasconcelos

“Kimlik kaybolunca devletin elden çıkması yakındır; bir toprak, ancak kültür sayesinde vatana dönüşür.” Solon

“Toprak, devletin temelidir, hiç kimseye verilmez.” Mete Han

“Cennetin toprağı, beyaz undan yapılmış topraktır.”  Hz.Muhammed (s.a.v.)

“Yeşillikler toprağın çirkinliklerini kapattığı gibi, tatlı Toprak İle İlgili Sözler söz de insanların kusurlarını örter.” Sokrates.

“Hor bakma sen toprağa, toprakta neler yatur, Kani bunca Evliya, yüz bin Peygamber yatur.” Yunus Emre

“Her toprak, her şeyi taşıyamaz.” Afrika Özdeyişi
“İlkbaharda usul usul yürü; toprak ana hamiledir.” Kızılderili Atasözü

“Tohum toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi, bahçenin yeşillenmesi ile neticelenir.”  Mevlana

“Baharların tesiriyle taş yeşerir mi? Toprak ol ki renk renk çiçekler bitiresin.” Hz. Mevlana

“Tohum ek, vermezse toprak utansın.”  Necip Fazıl Kısakürek
“Hepimizin bir annesi vardır; toprak.”  Victor Hugo

“Her toprak, her şeyi taşıyamaz. Afrika Özdeyişi

“ Kan ile sulanan toprak ürün vermez. “ Victor Hugo

“Ölmek için doğmuştur ya insan; o yüzden her yağmur sonrası toprak kokusunu sever.” Tolstoy

“Bir insan toprak sahibiyse, toprakta o insanın sahibidir.”  Emerson






 

“Misafir On Kısmetle Gelir; Birini Yer, Dokuzunu Bırakır.” Atasözünü Açıklayınız.

 “Misafir On Kısmetle Gelir; Birini Yer, Dokuzunu Bırakır.” Atasözünü Açıklayınız.




Türk kültüründe misafire, misafirperverliğe çok önem verilir. Eve gelen misafir Tanrı misafiri olarak kabul edilir ve gelen misafirin kısmeti ile geleceği de söylenir. Eve gelen misafir aynı zamanda bereket getirir inancı da yaygındır. Bizim kültürümüzde insanlar beraber yemeyi, içmeyi seven, mutlu ve dertli günlerinde bir araya gelip sohbeti koyulaştıran bir millettir. O sohbetten ne konular çıkar, ne muhabbetler olur da bunların tadına doyamazsınız. İşte böylece insanlar arasındaki bu güzel iletişim sürer gider.

 Misafir on kısmeti ile gelir; birini yer, dokuzunu bırakır atasözü ile anlatılmak istenen; gelen misafirin beraberinde kısmetini getirdiği onun için de misafire hor gözle bakılmaması gerektiği ifade edilmek istenmiştir. Eve gelen misafiri hoş karşılamalıyız. Elimizden geldiği kadar ona hürmet göstermeliyiz. Onu en iyi şekilde ağırlamalı, bir sorunu olup olmadığını sorunu varsa ona nasıl yardım edebileceğimizi de söylemeliyiz. Günümüzde misafirlik ne yazık ki azalmakta ve herkes kendi derdine düşmektedir. Bu da misafirperverlik, misafirlik gibi kavramların zaman içinde unutulmasına neden olacağı için bizler bu geleneği unutmamalı, çocuklarımıza da unutturmamalıyız. Eve gelen insanlara surat asmamalıyız.

Misafir plansız geldiyse o gün evimizde ne varsa onu misafire ikram etmeliyiz. Misafir planlı geldiyse önceden güzel bir hazırlık yapmalı, gelecek olan kişinin  sevdiği yemekler yapılmalı, içecekler hazırlanmalı ve güzel bir ortam oluşturularak sevgi bağları daha da güçlendirilmelidir. Misafirliğin önemi ise ilgili şu sözü de istersek aklımızda bulundurmaya çalışalım:

“Bir dost, misafir gelince öyle davranmalı ki hizmet ederken üzerine hiçbir ağırlık çökmemeli, gittiğinde de ferahlık gelmemeli.” Ebu Hafs

“Ayakkabılarım Olmadığı İçin Üzülürdüm Ta Ki Sokakta Ayakları Olmayan Adamı Görünceye Dek.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Ayakkabılarım Olmadığı İçin Üzülürdüm Ta Ki Sokakta Ayakları Olmayan Adamı Görünceye Dek.” Sözü İle İlgili Kompozisyon




Hayatın karmaşası içinde yolumuza devam ederken çoğu şeyden şikayet ederiz. Saçım güzel olmadı, istediğim çantayı ya da topu alamadım. En iyisi, en güzeli benim olsun ve başkaları hep bana baksın. Dikkat çekici olayım, marka giyineyim gibi gereksiz ve saçma uğraşlar ile beynimizi yer dururuz. Sakin kalıp düşündüğümüz zaman ise bunların ne kadar da gereksiz olduğunun farkına varırız. Dışarı çıktığında gözleri görmeyen, kulakları duymayan, ayağı olmayan olmayan insanları gördüğümüz zaman bitmek bilmeyen doyumsuzluğumuzun ne kadar da yanlış olduğunun farkına varırız. 

İnsan için bu dünyada en değerli şey sağlık olmalıdır. Her gün sabah güneşi ile kalkabiliyorsam, nefes alabiliyorsam, kalemi tutup defterime yazabiliyorsam, yürüyebiliyorsam, konuşabiliyorsam, yapabiliyorsam, edebiliyorsam…vb . İşte tüm bunlar için şükretmek gerekir. Ayakkabılarım olmadığı için üzülürdüm ta ki ayakları olmayan adamı görünceye dek der Honore  de Balzac. Ayakkabı bir eşyadır bugün bulamazsın gün gelir bulursun ama kaybedilen ya da doğuştan ayağı olmayan bir insana bunu verebilir misin? O insanın hangi duygular içinde acı çektiğini anlayabilir misin? kendini onun yerine koyup onun duygularını anlayabilir misin? Düşünmesi bile insana acı verirken bunu yaşayanlar var. 

Onun için insan sağlıklı ise, kimseye muhtaç değilse şükretmelidir. Önemli olan meta değil önemli sağlık ve içimizdeki maneviyattır. Bazen en temel gereksinimlerimiz dediğimiz ayakkabı, çanta, ya da kıyafet ayağımız kadar, gözümüz kadar kıymetli değildir. Bunun bilincinde bir insan olabilirsek işte o zaman vara yoğa üzülmeyiz ve daha mutlu olmaya çalışır ve daha iyi bir insan olmak için kendimizi geliştiririz.