Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

“Sizi Mutsuz Eden Kişileri Göz Ardı Etmedikçe Asıl Mutluluğa Ulaşmayı Beklemeyin.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Sizi Mutsuz Eden Kişileri Göz Ardı Etmedikçe Asıl Mutluluğa  Ulaşmayı Beklemeyin.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



Mutluluk ya da mutsuzluk sonsuz değildir.  İnsanın mutlu olduğu zaman, mutsuz olduğu zaman, bazen ne mutlu ne de mutsuz olduğu zamanlar olabilir. Kimi zaman  hayata hiçbir duygu ve anlam yüklemeyebiliriz ama bu  geçici bir durumdur. Çünkü insan her an çok mutlu her  an  çok mutsuz olabilecek bir durumda olmaz, olmamalıdır da.  İnsan olduğumuz için kimi zaman içimizden hiçbir şey yapmak istemeyiz ve boş boş bakabiliriz. Bunlar gayet normal şeylerdir ama önemli olan her zaman bir duruşumuzun olması  gerektiğidir.


 Her ne kadar bazen hiçbir duygu hissetmesek de bunu başkalarına aktarmaya çalışmamalıyız kendi içimizde yaşamalıyız. Yani bizi önemseyen, bizi  verdiği değer  onurlandıran  ve bizimle iletişim halinde olmak isteyen kişilerle anlaşılır ve etkili bir şekilde iletişimimizi de devam ettirmeliyiz. Yoksa kimse bizimle olmak istemez ve o zaman da yalnız kalırız. Bizi mutsuz eden kişiler de olacaktır hayatımızda. Bazen bizi kıskanan, bizi çekemeyen ve her yaptığımız şeyi kötü ve olumsuz şekilde eleştiren, mimikleri ile bizi küçük düşürmeye çalışan ve hayat enerjimizi yok etmeye çalışan kötü ruhlu insanlar vardır hayatta ve böyle insanlar hayat devam ettikçe de olmaya devam edecektir ne yazık ki.


 İşte bu durumda aklımızı etkin ve akıllı bir şekilde kullanmalıyız. Bizi mutlu eden insanlar  bir yakınımız olur, çevremizdeki arkadaşlarımız olur, akrabalarımız olur vb. Bunlar olabilir ama bizim de kendimize göre yöntemimiz olmalıdır ve beni yani seni, onu, öbürünü mutsuz eden kişileri göz ardı etmeliyiz onları görmezden gelmeliyiz.


Görmezden geldiğimiz zaman ve onların söylediklerini  ruhumuza geçirmediğimiz zaman, kendimizi sevdiğimiz ve kendimize değer verdiğimiz zaman bizi kimse üzemez ve psikolojimizi de olumsuz yönde etkileyemez. Yeter ki öyle kimseleri görmeyelim ve gerçekten de bizi üzen ve bize değer vermeyen insanları kalbimizden çıkaralım. Onu zihnimizden ve kalbimizden tamamen yok ettiğimiz zaman işte o zaman gerçek mutluluğa ulaşmış oluruz. Bunu ilk başta hemen yapamayabiliriz ama bunun için sabır ve zaman gerekir. 


Sabır ve zaman her şeyin ilacıdır aslında. İşte bunlara göre hareket ettiğimiz  zaman o kişi ya da kişiler  kendiliğinden de bizim için bitmiş olacak ve onun dediği hiçbir şeye de kulak asmayacağız ve kendimize olan sevgimizi, inancımızı ve saygımızı da sonsuz kadar devam ettirmiş olacağız. Yeter ki önce kendimizi sevelim ve kendi ruhumuzu kötü kişilerden korumaya çalışalım. Bunu yaptığımız zaman mutluluk da kendinden gelecektir zaten.

“Ramazan Ayı Yardımlaşma ve Dayanışma Ayıdır." Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Ramazan Ayı Yardımlaşma ve Dayanışma  Ayıdır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

Yardımlaşmanın olduğu yerde insanların birbirine olan sevgisi ve merhameti de bulunur. İçinde şefkat olmayan, iyi niyet olmayan kimselerde yardımlaşmayı değil bencilliği görürüz. Yardımlaşma sadece Ramazan Ayına yönelik bir durum değildir. Her  zaman yardımlaşma olmalı , kişi  kendini  zor durumda olan bir başkasının yerine koyabilmeli ve empati kurabilmelidir. Elbette bunlar önemlidir ama Ramazan Ayında yardımlaşmanın önemi bizim kültürümüzde, gelenek ve göreneklerimizde biraz daha ön plana çıkar. Çünkü bu ayda, bu kültürde Alemlerin  Rabbi olan, Rahman ve Rahim olan Yüce Allah için oruç tutmak vardır. 


Oruç tutmak sadece dini anlamda kişiye sevap yazmaz. İslam dini öyle kuvvetli, öyle mükemmel bir dindir ki oruç tutmanın insan sağlığına faydaları da bitmek bilmez. Bu faydaları çoğunuz az çok bilirsiniz. Vücut dinlenir,  bağışıklık sistemi güçlenir, cildimiz daha da parlak olur, karaciğer dinlenir, mide rahatlar, kişi daha dinç ve daha sağlıklı olur vb. Akşama kadar aç olan mümin biri bu açlıkta sabırlı olmayı öğrenir. Nefsine hakim olmayı öğrenir. Her gün düzenli öğünleri olan, maddi durumu iyi olan ve hiçbir maddi sıkıntı çekmeyen kişi bu ayda aç kalarak kendini maddi durumu iyi olmayan kişilerin yerine koyarak onların da durumunu anlamış olur. 


Yoksul olan kişilerin duygu ve düşünceleri bu ayda daha iyi anlaşıldığı için varsıl kimseler yoksul  olanlara elinden gelen yardımı bu ayda daha da çok yapar. Bu ayın insanın duygularına, eylemlerine bile  etkisi vardır. İnsan daha bir merhametli olur, daha anlayışlı olur ve yoksul olanlara yardım etmek için elinden gelen her türlü iyiliği ve fedakarlığı onlar için yapmaya çalışır.


 Ülke olarak zor zamanlar geçirdiğimiz şu günlerde yine Ramazan Ayı yaklaşmakta ve yine yoksul kardeşlerimizin sıkıntıları olmaya devam edecektir. İşte bu durumda onlara karşı el birliği içinde yardım etmeliyiz. Yardımlaşma ve dayanışma sayesinde onların bu ayı sağlıklı beslenerek, huzurlu bir şekilde geçirmelerini sağlamalıyız. Oruç bittikten sonra da onlara olan yardımları kesmemeliyiz. Ömrümüz yettiği sürece, nefes aldığımız sürece ve maddi imkanlarımız yerinde olduğu sürece yoksul kimselere her zaman destek olmalıyız. Destek olduğumuz her yoksul kimse bizim daha mutlu olmamızı sağlayacak ve vicdanımız da rahat bir şekilde hayatımıza devam etmiş olacağız. Bu ayın anlamına uygun şekilde güzel işler yapmalıyız ve yardımlaşma ve dayanışmayı hayatımızın tümüne yaymalıyız.

Arkadaş Seçiminde Nelere Dikkat Ediyorsunuz? Açıklayınız.

 Arkadaş Seçiminde Nelere Dikkat Ediyorsunuz? Açıklayınız.

 

İnsanın okuyacağı kitapları olduğu zaman, dertlerini ve mutlu anlarını paylaşacağı bir de arkadaşları olduğu zaman değmeyin o insanın keyfine. Ondan keyiflisi yoktur. Tabi iyi bir ailede yetişmek ve güzel değerlere de sahip olmak önceliğimizdir. Arkadaş bir insanın sahip olacağı en büyük  sırdaştır. İnsanın arkadaşı iyi ve cana yakın olduğu zaman  insan bundan mutlu olur ve hayatın keyfini çıkarmaya başlar. Arkadaş olması son derece güzeldir ama arkadaş seçiminde de dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Arkadaş bulunur ve çoktur da ama önemli olan size sadık ve güvenilir kimseler ile arkadaşlık kurmanız her zaman önceliğiniz olmalıdır.

 

Arkadaşlık seçiminde şunlara dikkat edilmelidir:


* Arkadaşta aranan ilk özellik güvenilir olmasıdır. görünmesidir. Güvenilir olmayan bir kişi ile asla uzun bir ilişki kurulamaz. Onun için güven her şeyin temeli ve devamıdır.

 * Arkadaş samimi ve candan olmalıdır. İçinde şefkat ve merhamet olan kişilerle arkadaşlık kurmak en güzelidir.

 *Arkadaş dediğin kişi sadece kendini düşünen  zavallı bir bencil olmamalıdır. Bencil kimseler ile arkadaşlık kurulamaz ve onlarla vakit geçirmek bile kişiye büyük sıkıntı verir.

 *Yeri geldiği zaman yanlışlarını yüzüne söyleyen, yeri geldiği zaman kusurlarını görmezden kişi ile arkadaşlık kurulmalıdır.


*Arkadaş dediğin kişi sır tutabilmelidir. Ağzında bakla ıslanmayan kişilerle ne yazık ki dostluk da kurulamaz.

* İyi bir arkadaş yeri geldiği zaman sabırlı olmalıdır.

* Mutlu anlarımızda yalandan sevinmemeli gerçekten yürekten sevinmelidir.

* Zor zamanlarımızda bize yardımcı olmalıdır. Zor zamanlarda sığınacağımız limanımız canım arkadaşımız olmalıdır.

* Sadece işi düştüğünde değil, gerçekten bizi merak ettiği için telefonla arayarak ya da evimize gelip bizi ziyaret ederek nasılsın diyebilmeli ve hal hatır sorabilmelidir.


* Bize akıl vermekten çok bizim ruhumuzu iyileştirmeli ve onun yanında kendimizi mutlu hissedebilmeliyiz.

* Dedikoducu olmamalıdır.

*Ya olduğu gibi görünmeli ya da göründüğü gibi olmalıdır. Nabza göre şerbet vermemelidir.

* Kıskanç ve haset gibi kötü duyguları kalbinde ve ruhunda taşımamalıdır  ruhu gerçekten insanlıkla dolu olmalıdır.





*  Sadece bana karşı iyi olmamalı, başka iyi insanlara karşı da sevgi dolu olmalı, doğaya ve hayvanlara saygı göstermeli ve onları da sevmelidir. Ağaçların dallarını kırmamalı, çiçekleri ezmemeli, suları kirletmemelidir.

* O da bizim gibi kitap okuyan, çalışmaya meraklı , üretken kimse olmalıdır.

* Ahlaki değerlere sahip olmalıdır. Kava küfürlü konuşan biri asla olmamalıdır.

* Empati kurma becerisine ve eleştirel düşünme becerine sahip duygusal ve akıllı biri olmalıdır.

* Yaptığımız güzel ve zeki esprilere gülmeli  ve çok alıngan olmamalıdır. Tabi bizler de eşek şakası yapmamalıyız.

* Kötü alışkanlıklara sahip biri olmamalıdır.

* Benim ilgi duyduğum ve sevdiğim şeylere saygı göstermelidir ve daha çok sayıda özellik yazabilirim.

“Seni Sevmeyene Asla Sabır Gösterme. Çünkü Sabrının Adı Yüzsüzlük, Fedakarlığın Adı Eziklik, Sevginin Adı Kişiliksizlik olur.” (Boris Vian) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Seni Sevmeyene Asla Sabır gösterme. Çünkü Sabrının Adı Yüzsüzlük, Fedakarlığın Adı Eziklik, Sevginin Adı Kişiliksizlik olur.” (Boris Vian) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Sevmek, sevilmek insanın insana verdiği en büyük hediye ve en güzel duygudur. Sevildiğini hissetmek, sevgi ortamında büyüyerek yaşam sürmek ve o sevgiyi yürekten yaşamak muhteşem bir duygudur. Her ne kadar sevmek ve sevilmek güzel bir şey olsa da bizi sevmeyen, bizi istemeyen , küçük gören kişilere karşı sabırlı olmamalıyız. Sabırlı olduğumuz zaman bunun adı yüzsüzlük olur ve kendimizi o kimselerin karşısında küçük bir konuma düşürmüş olabiliriz. Bunun adı ister aşk olsun, ister arkadaşlık, ister komşuluk, dostluk fark etmiyor. Kim bizi istemiyor ve sevmiyorsa bunun için kendi kişiliğimizden ve onurumuzdan asla ödün vermemeliyiz.

 

Özellikle de gençlerde bu sevgi ile olayları çok görüyorum. Kız sevmiyor oğlan arkasından takıntılı bir şekilde sevmeye devam ediyor. Kız aşağılıyor, erkeğin kişiliğini ayaklar altına alıyor ve o kız  erkeğe  karşı kibirli davranıyor erkek yine o kızı sevmeye devam ediyor.. Gerçekten kişinin kendi onurunu bu kadar ayaklar altına almasına gerek yok. Aynı durum tam tersi için de geçerlidir. Sizi sevmeyen insanları siz de sevmeyin. İşe önce kendinizi sevmek ve kendi kişiliğinize saygı duymakla başlayabilirsiniz mesela. Sen kendini önemsersen, kendini seversen sana da değer veren ve senin de değer verdiğin karşılıklı muhteşem bir sevgi mutlaka günün birinde ortaya çıkacaktır. Sevilmediğimiz insanlar için kesinlikle fedakarlık yaparak o değerli zamanımızı boş yere heba etmemeliyiz o kimseler için. Yoksa ezik derler ve arkamızdan da alay ederler.


 

Biz ise kendi iç dünyamızda saçma sapan duygusal travmamıza devam ederiz ve günlerimizi boşu boşuna değmeyen insanlar için feda etmiş oluruz. Elbette kimi sevgiler karşılıksız olmalıdır ve olmaya da devam edecektir. Anne sevgisi, evlat sevgisi vb gibi. Ama bizi sevmeyen kişilere karşı da kendimizi korumasını bilmeliyiz ve sevilmediğimiz ortamlardan uzaklaşmalı, uzaklaşamıyorsak bile araya mesafe koymalıyız. İşte o zaman kendimizi sevmeyi öğrenmiş oluruz ve değerimizi bilen kişi ile mutlu bir hayat bizi bekliyor olabilir.

“Konuşmak İyidir, Susmak Daha İyidir. Aşırıya Kaçıldığında İkisi De Fenadır. “( La Fontaine) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Konuşmak İyidir, Susmak Daha İyidir. Aşırıya Kaçıldığında İkisi De  Fenadır. “( La Fontaine) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

İnsanlar günlük yaşamlarında iletişim kurmak için, birbirlerini daha iyi anlamak ve birbirlerine kendilerini  daha iyi ifade edebilmek için iletişim kurmaya mecburdurlar. İletişim olmadığı zaman hayat da durmuş gibi olur.  Konuşmak iyidir. Çünkü ancak konuşarak içimizdekileri karşı taraftaki kişi ya da kişilere aktarabiliriz. İnsan konuştuğu zaman rahatlar, mutlu olur ve kendini ifade etmenin mutluluğu içinde yaşamaya devam eder.  Konuşmak kısa ve öz olduğu zaman iyi olur. Yeri geldiğinde susmak ise daha iyidir.


 Çok konuşmak kişinin hem kendi sağlığı açısından iyi değildir hem de kişiyi toplum içinde küçük düşürür. Çok ve boş konuşan insanlar kendi değerlerini kendi  dilleri ile yok ederler.  Her şeyi biliyorum havası içinde olan çok bilmiş insanlardan toplum bir süre sonra sıkılmaya başlar ve çok konuşan kişileri de yanlarında istemezler, gerekirse böyle kişiler le araya mesafe konulur. Çok konuşan kişide çok da yalan olur. Gerekli gereksiz her şeyi konuşan , diline bir türlü hakim olmayan kişiler başlarına olmayan belalar da açabilir. Hem fazla konuşmak hem de fazla susmak da kötüdür. Çok fazla konuşan kişilerin  nelerle karşılaşacağını yukarıdaki cümlelerimde ifade ettim. Çok fazla susmak ise kişiyi bir zaman sonra asosyal bir durumuna getirir. Hiç konuşmamak, kimseye derdini anlatmamak, kimse ile mutluluğunu paylaşmamak kişinin bir zaman sonra psikolojisinin bozulmasına ve yalnız kalmasına neden olur. Sürekli susmak, bir çift kelime dahi konuşmamak,  kişinin yanındaki sevdiklerini de kendisinden uzaklaştırır ve bunun sonucunda da geri dönüşü olmayan büyük bir uçuruma doğru gidilir. Sevdiklerimizle konuşmadığımız zaman, çocuklarımızla konuşmadığımız zaman yalnız kalmaya mahkum kalırız ve insanlar bizden bir süre sonra bıkmaya ve soğumaya başlar. İnsanlar aramızdaki büyük bir  iletişimsizlik sorunu ortaya çıkar.


 Sürekli susan insan,  iletişim kurmayı seven insanları bıktırır ve  kişiler sürekli susan kimselerden bir an önce kurtulmak için onun olduğu yeri de terk ederler. Yani bu sözde anlatılmak istenen her şeyin fazlasının  ve hiç olmamasının zararlı olduğu ile ilgili bir sözdür. İnsanlar arası iletişimde her zaman ölçü olmalıdır. Ölçülü konuşulduğu zaman, yeri geldiği zaman susmayı bildiği zaman insanlar işte o zaman daha sağlıklı ve daha doğru bir iletişim kurma biçimi ortaya çıkacaktır.

“Kitaplar Sağırlara Seslenen Dilsiz Dostlardır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Kitaplar Sağırlara Seslenen Dilsiz Dostlardır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen ya da işitme duyusu az çok körelmiş kişiler için sağır denilir. İşitme duyusundan yoksun olan insanlar dışarıdan gelen sesleri duyamazlar ama gözleri gördüğü için öğrenmeye istekleri de varsa böyle kardeşlerimiz her türlü kitabı okuyup kendilerini geliştirirler. Sadece kendilerini geliştirmekle kalmayıp içinde yaşadığı ülkeye de fayda sağlar. Önemli olan engelimiz değildir. Görme engeli olsun, işitme engeli olsun, konuşma engeli olsun ne türlü engel olursa olsun bunlar okumaya bir mani olamaz. Yeter ki hayatta yaşayalım, nefes alalım gerisi gelir zaten. Hangi durumda olursak olalım okumaktan vazgeçmeyişimiz, okumaya olan ilgimiz, tutumumuz ve aşkımızdır önemli olan. 


Kitaplar sağırlara seslenen dilsiz dostlardır der bir Hollanda atasözü. Kitaplar insana, insanlığa büyük katkı sağlayan en değerli mücevherlerdir. Onlarla dost oluruz, onlarla samimiyet kurarız ve aramızdaki sıcak bağ okumaya devam ettiğimiz sürece her zaman devam eder. Kitaplar insanın en yakın arkadaşlarıdır. Bazen dile getiremediğimiz duyguları, özlemleri, kızgınlıkları kitaplarda görürüz ve sanki kitaplarla  konuşur gibi sohbet etmeye başlarız. Onlar bizi farklı alemlere götürür. 



Özlediğimiz bir anne sevgisini orada görüveririz. Babamız farklı bir şehirde çalışmak zorunda kalmışsa okuduğumuz kitapta baba ile ilgili konu geçtiğinde duygulanırız, gözlerimizden yaşlar gelir ve babamıza olan özlemimizi ağlayarak az da olsa gidermiş oluruz ve bu sayede içimiz rahatlar ve psikolojimiz de daha iyi hale getirir. İşte tüm bunları sağlayan altın değerinde olan ve değeri hiçbir zaman bitmeyecek olan kitaplar sayesindedir. Onun için kitaplar herkesin en sağlam ve en güvenilir dostlarıdır. Kitapların ne kadar değerli bir şey olduğunu şu sözle sözle de belirtmek isterim:

“Kitaplar, sessiz öğretmenlerdir.” Gellius


Etkili İletişimde Ön Yargının ve Empatinin Etkisini Açıklayan Kısa Bir Paragraf Yazınız.

 Etkili İletişimde Ön Yargının ve Empatinin Etkisini Açıklayan Kısa Bir Paragraf Yazınız.


İletişim kurmak insanoğlunun vazgeçilmezlerinden biridir. İnsan iletişim kurmadan hayatı etkili bir şekilde yaşayamaz. İletişim kurmak kişilerin birbirini daha iyi anlamasını sağlar ve insanları birbirine daha çok yaklaştırır. İletişim kurmada etkili iletişim kurulmalı, iyi konuşmacı olunmalı, iyi dinleyici olunmalıdır. Etkili iletişimi bozan unsur ise ön yargının olunmasıdır. Ön yargı; bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli koşul , olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı,  peşin hüküm anlamına gelir. Yani bir kimseyi tanımadan onun hakkında peşinen verdiğimiz hükümdür. Aslında insanları bir türlü kafamızda etiketlemektir ön yargı.  Bu son derece yanlış ve insani ilişkilere büyük zarar veren bir davranış şeklidir. Ön yargılı olmak kişinin yanılmasına neden olur. Ön yargılı olmak kişileri birbirinden uzaklaştırır ve kişilerin arasında sevgisizliğin oluşmasına neden olur.


Nefret gibi kötü duyguların oluşmasına neden olur ve böylece de hoşgörü diye bir şey de olmamış olur. Ön yargı köprüler kurmak yerine köprülerin yıkılmasına neden olur. Barış ortamı yerine savaş ortamı doğar, toplumda ayrışma ve çatışma meydana gelir. Ön yargının yüzünden daha başlanılmayan bir ilişki bitmiş olur ve daha birçok şeyde yaşamımızın  birçok noktasında olumsuz etkileniriz. İşte bunların olmaması için insanlar arası iletişimde kesinlikle ön yargıdan uzak durmalıyız. Kimseyi tanımadan, anlayıp dinlemeden onlar hakkında genel yargılara varmamalı, kimse hakkında peşin hükümde bulunulmamalıdır. Etkili iletişimi güçlendiren, onu şaha kaldıran, barış ve sevgi ortamını ortaya çıkaran en önemli kavram ise empati kavramıdır. Bir insanın kendini başka bir insanın yerine koyması, olaylara onun gözü ile bakması ve onun hissettiği bir şeyi yüreğinde hissetmesi  empati kavramının anlamıdır.

 

Empati kurulunca köprüler kurulmuş olur, sevgi bağları zincirler halinde ucu bucağı görünmeyen halkalara dönüşür. Kardeşlik ortamı doğar, İnsan birbirini daha iyi anlar ve küslükler olmaz. Şefkat ve merhamet duyguları baskın gelirken ve intikam duyguları yok olur empati sayesinde. Empati kurmak insanlar arası etkileşimin daha da artmasını sağlar. Toplum çatışma ve toplumsal ayrılıklar oluşmaz, dayanışma olur. Empati kurulduğu zaman birey ve toplumların dayanışma içerisinde hareket etmesini sağlayarak daha üretken olmasını sağlamaktadır. Bireyler ve toplumlar arasında  refah ve mutluluğun ileri seviyede yaşanmasını sağlar,

Peyami Safa’nın “Kültürün İlk Basamağı Ana Dilini İyi Konuşmak ve Yazmaktır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Peyami Safa’nın  “Kültürün İlk Basamağı Ana Dilini İyi Konuşmak ve Yazmaktır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

Dil; insanların, duygularını, düşüncelerini bildirmek için sözcükler ya da işaretler aracılığıyla yaptıkları anlaşma, öteki kişilerle iletişimi sağlayan ortam.

Kültür; bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının topu. Ya da bir toplumun maddi ve manevi değerlerinin hepsine birden kültür denilir.

Dil bir milletin kimliği ise kültür de bir milletin değerleri, gelenek ve görenekleri, yaşayış tarzları, inançları, oyunları, yemekleri, etkinlikleri vb.dir. Dil sayesinde insanlar iletişim kurabilir. Bir millet dilini iyi ve etkin kullanılmalıdır. Çocuklarımıza ilk olarak kendi ana dillerini en iyi şekilde öğretmeliyiz. Kendi ana dilini iyi okumayan, iyi yazmayan bir çocuk kendi geçmişi hakkında da bilgi edinmede yetersiz kalacak ve kendinde hep bir eksiklik hissedecektir. Dil bir milletin aynasıdır. 


Dil sayesinde kültür  gelecek kuşaklara aktarılır ve bu şekilde aktarılmaya da devam eder. Bütün bunları sağlayan dildir. Dil sayesinde sözler yazıya dökülmüş, resmedilmiş ve kültürler hakkında da bilgiler edinilmiştir. Bugün binlerce eserleri okuyorsak, geçmiş uygarlıkların tarihi hakkında bilgi edinebiliyorsak, kültürleri hakkında bilgiler edinebiliyor ve bu kültürel değerleri yaşatabiliyorsak işte tüm bunlar dil sayesindedir. Dil ile kültür birbirinin tamamlayıcısı olsa da dil her zaman daha etkili ve daha önemli bir işleve sahip olmuştur. Her şeyin temelini oluşturmuştur. 

Çocuklarımızın dilini anlaması ve iyi bir şekilde okuyup yazması için öğretmenlere de büyük görev düşmektedir. Bu konu ile ilgili sevgili Oktay Sinanoğlu şunu söyler:

“Öğretmenler! Atatürk size güvenmedi mi? Neredesiniz? Hangi kuvvet, hangi ücret sizi bir Türk çocuğuna ders verirken, yabancı dil dersi dışında, İngilizce konuşmaya zorlayabilir, teşvik edebilir? Derslerinizi Türkçe veriniz ki çocuklar konuyu iyi öğrensin. Onların kafasına her gün vurur gibi aşağılık duygusu, ulusal kimliksizlik aşılamayı kabul etmeyiniz. Öğrenciler, gençler! Atatürk'ün gençliğe hitabesi işte bu günler için yazılmıştı. Siz sömürge evlatları olmayacaksınız. Atatürk'ün ümidini boşa çıkartmayacaksınız. Yabancı dilleri de, ama önce kendi dilinizi, edebiyatınızı, tarihinizi iyi öğreneceksiniz.” Çocuklarımızın diline sahip çıkması için, kültürüne sahip çıkması için çalışmak ve kendi değerlerimize , kendi benliğimize sahip çıkmak zorundayız.


 Kendi dilini iyi bilmeyen, kendi kültürüne de 

 sahip çıkamaz. Dolayısı ile böyle milletler yok olmaya devam eder ve tarihten adı silinmiş olur. Onun önce ana dilini çocuklara iyi öğretmeliyiz . Dilini ustalıkla öğrenen bir kişi aynı zamanda  kültürün ilk basamağına da çıkmış olur. Kültürünü yaşatmış, kültürünü benimsemiş olur.  Ana dilimize güzel Türkçemize sahip çıkmalı ve onu yabancı dillerinden etkisinden kurtararak kültürümüzü daha iyi yaşatmalı ve yarınlara ulaştırabilmeliyiz. Unutmayın  ki  kültür denilince akla gelen ilk şey dildir.

 

 

İlkbaharın Gelişinin Sizde Uyandırdığı Duyguları Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız. Kompozisyonunuzda Betimlemeye De Yer Veriniz.

 İlkbaharın  Gelişinin Sizde Uyandırdığı Duyguları Anlatan  Bir Kompozisyon Yazınız. Kompozisyonunuzda Betimlemeye   De Yer Veriniz.

 

Soğuk ve karlı havaların yavaştan kendini geri çekmeye başlamasıyla ilkbahar mevsiminin güzellikleri de ortaya çıkmaya başladı. Memleketimin üzerindeki kara bulutlar her ne kadar gitmek istemeseler de artık ilkbahar ben geldim çekilebilirsiniz diyerek onları bir güzelce arkaya aldı. Kara bulutların yerine havada masmavi bulutlar çıkmaya başladı. Sabahın ilk ışıkları ile doğan altın sarısı Güneş ve tertemiz havanın ve maviş bulutların insanın içine  nasıl bir coşku kattığını anlatamam size. Bu muhteşem ötesi bir duygudur. Bu baharın gelişinin habercisi, bu baharın bereketinin belirtisidir. Daha bir ay öncesine kadar çok soğuk olan dışarının sert  ve keskin yüzü artık kendini sakin ve daha sıcak  bir havaya bırakmak üzere. ilkbaharın insanlarda oluşturduğu mutluluk sevinci de belli olmaya başladı.

 



Mevsimlerin değişmesi insan psikolojisine de etki eder. Kimi insanlar kış mevsimine girerken daha mutlu olurken ben ise ilkbahar mevsimine girerken daha mutlu oluyorum ve içimi bir coşku alıyor. Baharın gelişi ile kuzuların melemeye başlaması, dağlarda çiçeklerin açması, çeşitli türdeki böceklerin yavaş yavaş ortaya çıkıp tekrar aramıza katılması, dışarıda kuşların cıvıltılarının gelmesi, göçmen kuşların güney ülkelerinden ülkemize gelmesi  ve daha birçok şey ilkbaharın ben de uyandırdığı mutluluk izlenimleridir. Toprak ananın  o sert ve hırçın hali de yok oldu. Artık toprak yağmurların da onu beslemesi ile daha da yumuşadı ve yağmur ile birleşince o hırçınlığı da tamamen gitti ve kendini doğaya bıraktı. Toprak ana, insanlığın her şeyi olan toprak ana, bize sayısız nimetler veren toprak ana bu baharda da yine bizimle ve bizi terk etmedi şükürler olsun. Babamın sabah erkenden toprağı kazmaya başlaması , tarlaların yavaştan sürülmeye başlanıp ekilmeye hazır hale getirilmesi, insanların yüzündeki yorgunluğa rağmen    çalışmanın verdiği sevinç ve bahara olan hayranlık da kişileri bir hayli mutlu etmeye başladı. İlkbahar mevsimi benim için çok güzel ve lezzetli bir mevsimdir.

 

 İlkbahar benim mutluluğum, heyecanım, endişelerim, sabırsızlıklarımdır. Doğanın yeniden uyanması, memleketime yenilikler getirmesi, güzellikler getirmesidir. Çiçeklerin açması ile evimin pencerelerini  sonuna kadar açıp  içeri dolan çiçek kokularının ruhumda oluşturduğu o enfes duygunun adıdır ilkbahar.  Kardeşlerimle birlikte babamın çarşıdan aldığı o tatlı ve pembe çilekler, kaysının olmamış hali olan çağlayı tuza bandırıp bir güzel yemem ve bundan da büyük mutluluk duyduğum mevsimin adıdır ilkbahar. Dışarıda doyasıya oynayıp, daha sonra eve gelip yorgunluktan uyuduğum anlardır bu mevsim. İlkbahar her şeydir benim için.  Coşan ırmaklar, akan göller, çağlayan şelaleler, papatyalar, nergis çiçekleri, laleler, ağaçların tomurcuğa durması ve  daha hayranlık duyacağınız bir sürü şeyin adıdır ilkbaharım. İlkbaharın  ve kadar güzel  bir mevsim olduğunu  Sezai Karakoç’un şu sözü ile  bitirmek isterim:” Üç mevsim ölsen de hiç olmazsa dirilirsin baharda.”

 


“ Haksız Eylemlerden Korktuğumuzdan Değil, Kaçınmak Doğru Olduğu İçin Kaçınmalıyız.”

 “ Haksız Eylemlerden Korktuğumuzdan Değil,  Kaçınmak Doğru Olduğu İçin Kaçınmalıyız.”

 

Felsefe insanın hayatı sorgulamasını sağlar. Hayatı sorgulayan insanlar aynı zamanda eleştirel düşünme becerisine de sahip olur. Sorgulamak, merak etmek, okumak  ve felsefeye meraklı olmak kişinin gelişmesine katkı sağlar. Haksız eylemlerden korktuğumuzdan değil, kaçınmak doğru olduğundan kaçınmalıyız .” sözü ile anlatılmak istenen  ve insanlara verilmek istenen mesajlar şunlardır: İnsan haksız olan eylemlere karşı tavrını net bir şekilde belli etmelidir. Yani doğru, dürüst, güvenilir ve güzel ahlaklı kimse olmalıdır.


 Haksızlıktan korktuğumuz için, haksızlığın ne denli yanlış bir şey olduğunu bilmemiz gerektiği için ondan kaçınmalıyız. Yani bunu korkudan dolayı değil insanca davranmamız gerektiği için yapmalıyız. İnsanın içi ahlaklı olmalıdır, güzel kalpli olmalıdır. İnsan haklarına, adalete saygı gösterilmeli ve hakkaniyet doğrultusunda işler yapmalıdır. Haksız eylemlerden korktuğu için kaçan kimse gerçek anlamda hakkaniyete ve doğruluğa hizmet etmiş kimse değildir. İnsan;  adaleti, doğruluğu canı gönülden istemelidir. Bunu zorla yapmamalıdır.





 Kişi kötülükten korktuğu için değil, o kötülüğün ne kadar yanlış olduğunu ve daha birçok yanlışa sebep olacağını bildiği için kaçınmalı ve her zaman doğru olmaktan yana tavır almalıdır. İşte bunu yapan insanlar hem kendilerine karşı dürüst davranmış olurlar ve hem de birilerinin güdümü doğrultusunda hareket etmemiş olurlar.          

İyi Bir Öğrenci Nasıl Olmalıdır? Konulu Kompozisyon Yazınız.

 İyi Bir Öğrenci Nasıl Olmalıdır? Konulu Kompozisyon Yazınız.

 

Her ne kadar başlığımız iyi bir öğrenci nasıl olmalıdır gibi bir başlık olsa da aslında tüm çocuklar ve tüm öğrenciler özünde iyi insanlardır. Onları yetiştirecek olan, onlara örnek olan kişiler anne ve babalarıdır. Onların sevgisi ,ilgisi ve şefkati de çocukların iyi bir öğrenci olmasında etkilidir bana göre. Anne ve baba sevgisini alan, sorumluluk duygusu ile yetişen çocuklar iyi öğrenci de olur. İyi öğrenci başkalarının sözü ile değil de kendi iç duyguları ile hareket eden çocuktur. Yani dıştan güdülenme ile değil, içten güdülenme ile sorumluluklarını yerine getirebilen kişidir. Konuyu daha da açacak olursak mesela sürekli bir çocuğa ders çalış diyen anne bunu akşama kadar tekrar eder. Bu tekrarlar hem anneyi yıpratır hem de çocuğun başını ağrıtır.

 

İyi öğrenci anne ya da babasının demesine gerek kalmadan sorumluluğunu kendi istediği için yerine getirebilen kişidir. İyi öğrenci kendi geleceği hakkında hayaller kurabilen, bu hayallerinin gerçekleşmesi için de bir rehberlik öğretmeni eşliğinde plan ve program hazırlayarak zamanının kıymetini bilen ve çalışan kimsedir. Becerisi hangi alana yatkınsa o alana daha çok emek edip çalışarak kendini o alanda en iyi hale getirebilen öğrenci aynı zamanda hayallerinin peşinde koşan ve ileride sevdiği mesleği yapacak olan öğrencidir. Örneğin; bir çocuğun matematiğe ilgisi vardır, o çocuk matematik alanında yardımlar alarak ileride çok iyi bir matematik profesörü olabilir. Başka bir öğrenci  futbol dalında çok iyidir ve o çocuk da çalışarak, alın teri dökerek gelecekte kendi istediği meslek olan futbolu oynayabilir.  İyi öğrenci aynı zamanda iyi insan olmalıdır.

 

Doğayı koruyan, çevresindeki canlıları seven ve onlara merhamet gösteren, okulunu koruyan, okul eşyalarına zarar vermeyen, okulun çevresini temiz tutan kişiler olmalıdır. Merhametli, sorumluluk duygusu gelişmiş,  İnsanlığa , insana fayda sağlayan güzel şeyler yapmaya çalışan, çalışkan, terbiyeli  öğrenciler iyi öğrencilerdir. İyi öğrenci aynı zamanda Türkçeyi iyi yazabilen ve iyi konuşabilen, biri konuşurken onun sözünü kesmeden sonuna kadar dinleyebilen, iyi konuşan, saygılı olan kimsedir. Empati kurabilen, eleştirel düşünme becerisine 

sahip olabilen, deney ve gözlemler yaparak sürekli bir şeylerin peşinde koşan ve merakını gidermek için çalışmaktan asla vazgeçmeyen sorgulayıcı kişi olmalıdır.

“Mükemmel Değil, Merhametli Çocuklar Yetiştirin. Karıncaları Ezmeyen, Ağaç Dallarını Kırmayan, Çiçekleri Ezip Geçmeyen, Sevgiyi Hissetmeyi ve Hissettirmeyi Bilen Çocuklar.” ( Doğan Cüceloğlu) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Mükemmel Değil, Merhametli Çocuklar Yetiştirin. Karıncaları Ezmeyen, Ağaç Dallarını Kırmayan, Çiçekleri Ezip Geçmeyen, Sevgiyi Hissetmeyi ve Hissettirmeyi Bilen Çocuklar.” ( Doğan Cüceloğlu) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

 Yakın bir zamanda aramızdan ayrılan Sevgili Doğan Cüceloğlu yazdığı kitaplar ile, verdiği konferanslar ve söyleşiler ile  insanlara, insan olmanın ne denli önemli olduğunu anlatmıştır. İnsanın sevgiye, şefkate ve anlaşılmaya ihtiyacı vardır. Ön yargılı olmadan, kaba ve intikam hırsı ile hareket etmeden sadece insan olarak yaşam sürmenin erdemli  bir hareket olduğunu söylemiştir. İnsanların en önemli dönemlerinin çocukluk dönemi olduğuna da dikkat çekmiştir yazdığı eserlerinde. “Savaşçı, İnsan İnsana, Mış Gibi Yaşamlar, İletişim Donanımları, Geliştiren Anne ve Baba vb gibi çok sayıda yazdığı eserler topluma ışık tutmuş , bu eserleri okuyan çoğu bireylerde  yazarımızın eserlerini çok beğendiklerini ifade etmişlerdir.




 Özellikle de Geliştiren Anne ve Baba adlı eserinde çocuklar ile ilgili konulara değinmiştir.  Çocuklar bir toplumun geleceğidir, aydınlığıdır ve en önemli değerleridir. Onları koşulsuz sevmeliyiz, bir hata yaptıkları zaman  onları suçlayıcı bir dille yargılamamalı, şefkat ve merhameti içimizde her zaman barındırmalıyız demiştir. Mükemmel çocuk yetiştirmek değildir asıl konu. Duygusu olan, yeri geldiği zaman ağlayabilen, yeri geldiği zaman mutlu olabilen çocuklar olmalıdır. Çocuklar çocukluğunu yaşayamadığı zaman içlerindeki o eksiklik ömür boyu gitmeyecektir. Onun için çocukların çocukluğunu yaşaması gerekir. Burada da en önemli sorumluluk anne ve babalara düşer.


Anne ve babalar çocuklarını yetiştirirken onlara örnek birey olmalıdırlar. Hiç kimse mükemmel olamaz. Mükemmel olsaydık zaten hatalarımızdan ders çıkarma gibi güzel bir şeyin de farkına varmamış olurduk. Mükemmel çocuklar değil sevgi dolu, merhametli çocuklar yetiştirmeliyiz. Başkası ile empati kurabilen, ince duygulara sahip olabilen, düşünceli olan, yerdeki karıncayı ezmeyen ve içinde insan ve hayvan sevgisi olan çocuklar bırakmalıyız yarınlarımıza. Bugünün çocukları geleceğin iş adamları, avukatları, çiftçileri, terzisi,  sporcusu vb olacaktır.


Çocuklar büyüdükleri zaman da insan olarak kalmayı başarabilen, yeri geldiği zaman duygusal olan, yeri geldiği zaman mantığını hareket ettiren yetişkinler olacaktır. İletişim becerileri geliştiren bu çocuklar geleceğin aydınları, geleceğin insanları olacaktır. Çevresindeki her şeye sevgi duyan, çiçekleri ezmeyen, sevgiyi yüreğinde hisseden ve bunu karşı tarafa geçirebilen çocuklar yetiştirilmelidir. Böyle olduğu zaman sağlıklı nesiller ve sağlıklı bireyler ortaya çıkacak. İnsanların ruh hali sevgi, mutluluk ve huzur ile dolu olacaktır o zaman.

 

Kendimi Seviyorum Çünkü… İle Başlayan Bir Kompozisyon Yazınız.

 Kendimi Seviyorum Çünkü…  İle Başlayan Bir Kompozisyon Yazınız.

 

Kişi ancak kendini severse, kendini olduğu gibi görüp kendine değer verirse başkalarını da sever ve başkalarına değer verir. Kendini sevmek  kendi yaratılışına saygı duyman demektir. Her insan kendisini sevmeli ve kendini küçük görmemeli, kendini başarısız görmemeli ve kendine olan inancını yitirmemelidir. Ben kendimi seviyorum çünkü ben Allah’ın yarattığı bir kulum ve Allah’ın verdiği akıl ile doğru ve yanlışı ayırt edebiliyorum. Bir kişi olumsuz bir olay yaşadığında kendimi onun yerine koyarak empati kurma becerisine sahip oluyorum. Kendimi seviyorum çünkü içimde şefkat ve merhamet duygusu olan bir insanım. Başkalarına ön yargılı olmayan , her zaman hoşgörüyü kendime temel ilke edinmiş biriyim.


 Kendimi seviyorum çünkü hayata kötümser bakmıyorum ve başkalarının hayatını da kötü etkilemiyorum. Başkalarının hayat kalitesini düşürecek  davranışlarda bulunmadığım ,için, kimseye art niyet beslemediğim için ve paylaşımcı bir insan olduğum için kendimi seviyorum. Bana kötülük eden birine aynı kötülükle cevap vermediğim için, intikam hırsı ile yanıp tutuşmadığım için, insanları olduğu gibi görüp o hali ile kabul ettiğim için kendime hayranım ve kendimi çok seviyorum. Başkalarının arkasından nefret ile konuşmadığım için, bencil olmadığım için Allah’a şükrediyorum.  İnsan olduğum için yeri geliyor ağlıyor, yeri geliyor gülüyorum.



Bazen kırıldığım anlar ve kırıldığım kimseler oluyor. Kızdığım kimseler de oluyor ama bunu asla uç boyutlara taşımadığım için anı yaşayıp geçmişe takılmadan yoluma devam ettiğim için kendimi seviyorum ve kendime saygı duyuyorum. İnsan olduğum için elbette ki kusurlarım vardır, hatalarım olmuştur. Önemli olan o hataları düzeltmektir deyip tekrardan yola çıkıyorum ve azimle, sabırla yoluma devam ettiğim için, kendi hayatıma  sahip çıkıp bir işi sonuna kadar götürebildiğim için kendimi seviyorum.


 Arkadaş canlısı olduğum için, hiçbir menfaat beklemeden insanlarla iletişime geçtiğim için, insana sadece insan olduğu için değer verdiğim için kendimi seviyorum. Kendimi sevmem bencillik değildir çünkü kendimi başkaları ile  birlikte güzel işlere katkı sağladığım için, bir hayvana barınak yaptığım için, ihtiyacı olan birine yardım ettiğim için, insan olarak yaşamak isteyip bunu da elimden geldiği kadar uygulamaya çalıştığım için kendimi seviyorum ve elbette ki insan olan herkesi de çok seviyorum ve Yüce Allah’ın yarattığı her canlıya da saygı duyuyorum .

Sabır İle İlgili Konuşma Örneği Hazırlayınız.

 Sabır İle İlgili Konuşma Örneği Hazırlayınız.


Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

 Bugün sizlere sabır ile ilgili hazırladığım konuşma örneğini kendi cümlelerimle anlatmaya çalışacağım. Doğduğumuz andan itibaren gözümü açtığımız bu dünyada önce bebek oluruz, sonra büyür çocuk, daha sonra yetişkin ve en sonunda ömrümüz yeterse yaşlanıp hayatımız son bulur. Tabi herkesin ne kadar yaşayacağını Allah bilir, biz insanlar bunu kestiremeyiz. Hayatta herkesin kendine göre bir amacı olmalıdır. Amacı olmayan bir ideali olmayan insanın yaşamasının ne kişinin kendisine yararı olur ne içinde yaşadığı evrene. İnsan bu hayata bir kere gelmiştir ve onun için de bu hayatın değerini bilmek gerekir. Yaşadığımız her anın, nefes aldığımız her saniyenin değerini bilerek dolu dolu geçirmeliyiz bu hayatı.


 Hayatı dolu dolu geçirmekten kastım sabahtan akşama kadar yiyip içmek, eğlenmek, coşmak değildir. Çalışmaktır, kitap okumaktır ve çok çalışmak, çok üretmektir maksadım. Amaçlarımıza ulaşmak için çalışmalıyız ki ileride meyvesini alalım. Yola çıktığımız anda çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalabiliriz. Önümüze engeller çıkabilir, kötümser insanlar çıkabilir, kıskanç kimseler çıkabilir . Tüm bunlara rağmen hayata olan inancımızı ve kendimize olan güvenimizi kaybetmeden yolumuzda ilerlemeye devam etmeliyiz. İstediğimiz işi başarana kadar sabırla  çalışmaya, alın teri dökmeye devam etmeliyiz. İsteğimiz şeyi belki hemen elde edemeyebiliriz ama zaman bize o isteğimiz şeyi eninde sonunda verecektir. Çünkü sabırdır bizi mutluluğa götüren yol, çünkü sabırdır bize başarılara götüren ve ömrümüze baharı getiren.  


Sabrın olmadığı yerde başarı da olmayacaktır. Kişi her şeyde aceleci davrandığı zaman güzel ve başarılı işler ortaya çıkmaz. Sabrın ne kadar önemli olduğu ile ilgili atalarımız şunu demiştir: “Sabır ile koruk helva olur; dut yaprağı atlas.” Ya da sabreden derviş muradına ermiş .” gibi atasözlerimiz vardır. Sabreden insan çok şey kazanır. Sabrın insana kattıkları şunlardır: Sabırlı olan kişi aynı zamanda us  yani aklı ile hareket eden kişidir. Sabır sayesinde kişi akılcı düşünür. 


Akılcı düşünen kişi de doğru kararlar alır ve kararlarını aceleye getirmez. Sabreden insanın olaylara bakış açısı da farklı olur. Bir olayda sıcağı sıcağına karar vermek ayrı bir şeydir, olay anı bittikten sonra karar vermek ayrıdır. Olaylara bakış açımızın değişmesi bununla ilgilidir. Sabırlı olan kişi olumlu düşünür, zamanını doğru kullanır, güzel davranışlar sergiler, iyiliğe odaklanmamızı sağlar ve kişiye daha çok sayıda fayda sağlar sabırlı olmak. Sabırlı olmanın işte bu kadar güzel yanları vardır. Bir insanı dinlemek, onu anlamaya çalışmak da bir sabır örneğidir.

Sevgili öğretmenim ve arkadaşlarım,

 Sizler de beni sabırla dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim, sevgilerimi ve saygılarımı sunarım.

“Bir Gün Değil, Her Gün Kadınlar Günü Olsun.” Sloganı İle İlgili 8 Mart Dünya Kadınlar Günü” İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Bir Gün Değil, Her Gün Kadınlar Günü Olsun.”  Sloganı İle  İlgili  8 Mart Dünya Kadınlar Günü”  İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Kadınlarımız için  Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilan edilmiş olup  her yıl 8 Mart gelince bu gün kutlanır.  Dünya Kadınlar Günü temelini insan haklarından almaktadır.  Bu özel ve anlamlı gün kadınların, sosyal, siyasi bilincinin geliştirilmesine ve ilerlemesine, siyasi, ekonomik ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmıştır.  Bir toplumun, bir ülkenin gelişmesini, ilerlemesini sağlayan en önemli bireyler kadınlardır.


 Kadınlar  çocuklarına yaptığı fedakarlıklar ile, ülkelerine yaptığı fedakarlıklar  insan olma özelliğini gösteren ve kanıtlayan en önemli değerlerimizdir. Onlar baş üzerinde taşınmaya layık olan birer altın taçlardır.  Onlar ki geleceğimizi inşa eden, güzel ahlaklı çocuklar yetiştiren sadece çocuk yetiştirmekle kalmayıp aynı zamanda ülke ekonomisine istihdam sağlayan kişilerdir. Kadınlarımızın iş hayatına da girmesi ile ülkeye ve dünyaya çok faydaları dokunmaktadır. Kadınlarımızı artık her yerde görüyoruz. Millet Meclisinde, eğitim ve öğretim alanında, hukuk alanında, fabrikalarda,  kendi iş yerlerinde, sporda ve daha birçok kültürel etkinlerde onları görebiliyoruz.


 Kadının elinin değdiği her iş başarı ile sonuçlanmaktadır . İşte bu durum da kadınların ne kadar başarılı, emekçi ve azimli olduğunun göstergesidir. Bir gün değil her gün kadınlar günü olsun sloganı ile de anlatılmak istene şudur: Kadınlara her zaman değer verilsin, onlar emeklerinin karşılığını tam alsın ve kadına uzanan eller yok edilsin. Kadınlar bir toplumun en değerli hazineleridir, onlar ki geleceğimize yön veren ve bizim bugünlere gelmemizi sağlayan kıymetlilerimizdir. 


İşte tüm bunlardan dolayı kadınlarımızı sevelim, onlara saygı gösterelim ve onları asla incitmeyelim. Tüm kadınların kadınlar gününü canı gönülden kutlar , hepsinin ellerinden öperim. İyi ki varsınız Dünya Kadınlar. Sizi sadece bugün değil her zaman başımızın üstünde taşımaya hazırız.

Empati İle İlgili Konuşma Örneği

 Empati İle İlgili Konuşma Örneği

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım ve kıymetli dinleyiciler. Sizlerin de bildiği gibi empati kavramı son yıllarda kulağımıza daha sıklıkla gelmeye başlamış olup, eğitimde de çok değerli bir kavram haline gelmiştir. Peki nedir empati kavramı, empati kurmak, empatinin önemi?


Bireyin kendisini bir başkasının yerine koymasına empati  (duygudaşlık) denir. Empati kavramını daha da açacak olursak empati bir kişinin kendisini duygu ve düşüncelerinden soyutlayarak bir başkasının inançlarını, arzularını ve özellikle duygularını farkına varabilme ve anlayabilme yeteneğidir . Empati kurmak, bir başkasının yaşadığı acıları yüreğimizde hissetmek, o kişiyi anlamaya çalışmak ve onu yargılamadan, onu dışlamadan yaşadığı problemleri kendimiz yaşıyor gibi hissetmek ve bunun içinde o kişiye karşı daha duyarlı ve daha insancıl davranmaktır empati.


Empati kuran insan,  insani duygularını kaybetmemiş insandır. Örneğin;  kış mevsiminde havalar çok soğuk olur ve sokak hayvanları bu soğuk havalarda sokak sokak gezmeye devam eder. Onlar da açtır ve bir kap su ve bir kap yemek istiyorlardır. Biz insanlar yediğimiz yemeklerin bir kısmını onları düşünerek ayırmalıyız ve onların da biz insanlar gibi fiziksel gereksinimleri olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Yani empati kurarak kendimizi o sokak hayvanlarının yerine koymalıyız. Ya da dışarıda soğuktan ölmek üzere olan , bankta oturan bir yaşlı amcaya üzerimizdeki ceketi çıkarak vermek ve onun da ısınmasını sağlamak, aç olan komşumuza yemek götürmek bir empati örneğidir. Başka örnek verecek olursak annelerimizin gün içinde çok yorulduğunu biliriz.

 Onun için de annelerimize ev işlerinde yardım etmek ve onların bir nebze de olsa yorgunluğunu gidermek, savaştaki çocuklara gıda yardımı göndermek ve kendimizi o çocukların yerine koyarak onların şu anda neler hissettiğini anlayabilmek, çeşitli  acılara, çeşitli korkulara  korkulara şahit olduklarını düşünerek empati kurmak, görme engelli bir kardeşimizin yerine kendimizi koymak ve baharın geldiğini görememek, bir papatyanın nasıl açtığına şahit olamamak ya da işitme engelli olan bir çocuğun annesinin sesini duyamaması,  babasının sesinin nasıl olduğunu ömür boyu merak etmesi …vb  gibi  bu örnekleri bile okuduğunuzda duygulanır gibi olduğunu hissediyorum ve sizlerle empati kuruyorum şu anda.  Daha on binlerce, yüz binlerce empati kurma örneği verebilirim. İşte empati kurma yeteneği böyle güçlü ve insancıl bir eylemdir sevgili arkadaşlar!


 Empati kurmamak ise insanın bencil olduğunun göstergesidir. Düşünsenize sizin evinizde her şeyiniz var. Yediğiniz önünde , yemediğiniz arkanızda. Siz böyle rahat bir yaşam sürerken evli olan ablanız yoksulluklar içinde bir hayat sürüyor ve siz bunu bile bile ona hiçbir yardım yapmıyorsunuz ve onun neler düşündüğünü, neler hissettiğini ve ne gibi zorluklarla karşı karşıya olduğunu anlamıyorsunuz. Bunu bilerek yapmıyorsunuz işte burada empati yoksunluğunuz vardır ve insani değerlere de sahip olamamışsınız demektir.  İnsan olan kişi güler, ağlar, acıları olur, korkuları olur, kayıpları olur. 



Bütün bunlara rağmen insanı anlayabilmek, ya da bir başka canlıyı anlayabilmek ve kendimizi onun yerine koyarak onun yaşadıklarını hissetmek ve anlayabilmektir empati.  İnsanlar empati kurduğu zaman insani ilişkiler de daha iyi olur. Kişiler birbirine karşı daha nazik ve daha anlayışlı olur. Yanlış anlamalar son bulur, bencillikler son bulur, haset son bulur, sevgi, kardeşlik ve dayanışma ortaya çıkar. Bunların olduğu yerde de insanlık yaşar ve insan yaşar. Unutmayalım ki empati de en önemli husus ; insanlarla olan ilişkilerimizde birbirimizi doğru anlayabilmek için önce dinlemek ve sonra karşımızdakinin duygularını hissetmeye çalışmaktır.   Empati ile ilgili konuşma örneğimi burada noktalıyorum. Umarım sizler için faydalı  ve öğretici bilgiler aktarabilmişimdir. 


Empati ile ilgili bu konuşmamda beni gülen gözleriniz ve sevgi dolu yüreğiniz ile dinlediğiniz için siz değerli öğretmenim ve sizler kıymetli arkadaşlarım iyi varsınız, iyi ki beni bu kadar güzel dinlediniz. Hepinize teşekkür ederek konuşmama burada son veriyorum.

“Sağlık, Varlıktan Yeğdir.” Atasözünü Kısaca Açıklayınız.

 “Sağlık, Varlıktan Yeğdir.” Atasözünü Kısaca Açıklayınız.

 

Hasta olduğunuzdaki halini düşünsenize . Ne kadar yorgun, bitkin ve halsiz olur insan öyle değil mi? Önünüze en güzel yemekler, çeşitli meyveler, en sevdiğiniz kuru yemişler gelse bile onların hiç birinin tadına bile bakmazsınız. Çünkü canınız yemek istemez. Hastalık sizdeki tüm yaşama zevkini ve yeme istediğini kısa süreliğine azaltmıştır. Sağlık yerinde olmadığı zaman insanın  ne eğlenesi gelir, ne de konuşası. Sağlık yerinde olmadığı zaman hayatın tadı çıkmaz.

“Sağlık varlıktan yeğdir.” Atasözü ile de açıklanmak istenen sağlığın dünyadaki her şeyden daha değerli olduğunu , sağlık olmadığı zaman ise hiçbir şeyin kıymetli olmadığı anlatılmak istenmiştir. Altın saraylarda otur, altın kaplamalı taslardan su iç, çok sayıda hizmetçin olsun, her istediğine sahip ol ama sağlık yoksa bunların hiçbir manası da yoktur. Önce sağlıktır işin başı. İnsan sağlıklı olduğu zaman isterse bir göz odada otursun, yiyecek yemeğini ve içecek suyunu bulsun gerisi önemli değildir.  Sağlıklı olduktan sonra insan para da kazanır, mal mülk de edinebilir, bunlardan geri yoksun da kalabilir ama sağlık ve çalışma gücü elde olduktan sonra kaybedilen şeyler bile geri kazanılabilir.

 


Onun için sağlıktır işin en önemli yanı.  Sağlığın önemi ile   Kanuni Sultan Süleyman’ın  şu sözü  sağlığın varlıktan daha önemli olduğunu ortaya koymaktadır

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”