Çobansız Sürüyü (Koyunu) Kurt Kapar Sözü İle İlgili Hikaye

 Çobansız  Sürüyü (Koyunu) Kurt Kapar Sözü İle İlgili Hikaye

 Atasözünün anlamı şudur: Birlikte yapılan bir işten ayrılanlar zarara uğrar. Koruyucusunu kaybeden kendini tehlikeden koruyamaz.


 

Çobansız koyunu kurt kapar sözü ile ilgili hikaye:

Arkadaşım Mehmet, Ahmet, Ömür ve ben okula doğru gidiyorduk. Okula vardığımızda zil çaldı ve sınıflarımıza girdik. Herkes sırasında oturuyordu ama  Kerem’de  bir tuhaflık vardı. Uykusunu iyi alamamış gibi gözlerinin altı morarmış, kendinden geçmiş bir vaziyetteydi. Geçmiş olsun Kerem bir sıkıntı mı  var diye sorduğumda hiçbir şey yok iyi uymadım diye beni geçiştirdi. Daha sonra öğretmen geldi, dersini işlemeye başladı ama o da arkadaşımızda bir tuhaflık olduğunu anladı ve hayırdır oğlum gözlerin neden bu halde dedi. Yok bir şey öğretmenim dedi ama öğretmenimiz buna inanmadı. Zil çaldı ve teneffüse çıktık.

 

 Dışarıda oynama başladık ama yanımıza Kerem gelmemişti. Kerem’i merak ettim ve sınıfa geldim, sınıfta da yoktu, okulun arka tarafına baktım orda da yoktu. Tam umudumu kesmiştim ki Kerem okulun  arka tarafından dışarı çıkmış bir arabayla gelen  yabancı kişiler ile konuşuyordu. Bunu gördüğümde çok şaşırdım ve hemen koşarak bu durumu öğretmenime bildirdim. Zil çaldı Kerem sınıfa girdi ve öğretmen onu alıp sınıf dışında özel konuşmuştu. Kerem’e o kişilerle arkadaşlık yapmaması gerektiğini, o kişilerin Kerem’i bu hale getirdiğini anlatmış ama Kerem onu hiç dinlememişti. Mehmet, Ahmet, Ömür ve ben  okul çıkışı Kerem’i aramıza aldık ve onun yabancı kişiler ile neden buluştuğunu sorduğumuzda onlar bana yasaklı madde satıyor ben de kullanıyorum dedi.

 

Biz de bunun doğru olmadığını, hemen polise söylemesi gerektiğini söyledik ama Kerem’in bizi umursamadı. Öğretmene bir şey derseniz, polise beni şikayet ederseniz kendime daha kötü şeyler yaparım diye bizi tehdit etmeye başladı ve biz de kimseye söyleyemedik korkudan ama çok üzülüyorduk onun bu haline. Daha sonraları Kerem iyice kötü olmaya başlamış, zayıflamaya, hasta olmaya başlamıştı.  Ne öğretmeni dinledi, ne de bizi. En sonunda o yabancı kişiler ile gitti ve bir daha da okula geri dönmedi.

Aile İçinde Veya Arkadaşlar Arasında Yeri Geldiğinde Fedakarlık Yapmanın Önemi Hakkında Konuşma Yapınız.

 Aile İçinde Veya Arkadaşlar Arasında Yeri Geldiğinde Fedakarlık Yapmanın Önemi Hakkında Konuşma Yapınız.

 

Fedakarlık yapmak insan olmanın en güzel özelliklerinden biridir. Sadece kendini düşünen değil başka insanlar için de kendinden, zevkinden, eğlencesinden ödün veren ve çeşitli sıkıntılara katlanan fedakar insanlara selam olsun diyerek başlatmak isterim konuşmamı.


Sevgili öğretmenim, çok sevdiğim arkadaşlarım!

Hepimiz de en sevdiklerimiz olan aile bireylerine değer veririz ve onları her şeyden çok severiz. Çünkü onlar bizim kan bağı ile bağlı olduğumuz, can bağı ile bağlı olduğumuz sevdiklerimizdir. İnsan sadece ailesi ile olmaz. Bir de başka insanlara ihtiyaç duyar. Çünkü sosyalleşmek için çevremizin olması gerekir. İşte burada da en önemli  olan sevdiklerimiz arkadaşlarımızdır. Onlar da bizim gönül bağı kurduğumuz dostlarımız, yol arkadaşlarımızdır. Onların da kıymetini bilmek ve sevmek gerekir.

 

Sevgili öğretmenim!

 

 Hayat her zaman bize olumlu şeyler yaşatmaz. Bazen çok sıkıntılar yaşayabiliriz ve yaşadığımız bu sıkıntılar karşısındaki sabrımız, özverimiz bizim ne kadar fedakar insan olduğumuzu da gösterir zaman içinde. Mesela canım annem  ağaçtan düşmüştü geçen gün. Ağaçtan düştüğü haberini alır almaz okuldan çıkıp eve koştum. Baktım annem ağrılar içinde kıvranıyor ve hiç kımıldayamıyordu. Kemikleri ezilmiş ve doktor ona on beş gün yerinden hiç kalkamayacağını söylemişti. Acı içinde kıvranıyordu. Onun canı yanıyor benim de yanıyordu. O ağlıyor ben de ağlıyordum. Çünkü o benim canımdı. O bana her zor anımda yardım etmişti. Şimdi sıra bendeydi. Hemen okul kıyafetimi çıkarıp annemin yanına koştum ve onu sarsmadan, canını acıtmadan alnından öptüm ve yanındayım mesajını verdim. 


Hemen süt ısıttım ve kaşıkla ağzına verdim. İlaçlarını gün gün içirdim ve onun iyi olması için her gün Allah’a dua ettim.  Onun yapamadığı şeylerde ona yardım ettim ve bundan da asla şımarmadım. Çünkü fedakarlık sırası, insan olma sırası bendeydi ve ben de annem için öyle yaptım. Annem kısa zamanda iyileşti ve ben bu süreçte bir kez olsun of bile demedim. Çünkü anneye olan borç, anneye olan vefa asla ödenmez. Annem iyileşti ve ayağa kalktı. Onun İçin çok mutluyum.


Sevgili arkadaşlarım!


Ne olursa olsun fedakarlık yapmak bir insan olmanın gereğidir. Belki başlarda yorulacağız, zorlanacağız ama sonu güzel olacaktır. Ben en sevdiğim arkadaşlarım için de yeri geldiği zaman fedakarlıklar yaptım. Mesela bir arkadaşım bir gün bisikletten düşüp her yeri yara olmuştu ve günlerce okula gelmemişti. Ben onun ödevlerini kendim yazdım ve ona okulda gördüğümüz dersleri anlattım. O şimdi iyi ve bizim aramız da çok iyi. Çok iyi dost olduk ve birbirimizin her zor anında yanında olmaya başladık. Ben de hasta olduğum zaman o bana yardım etti ve elinden gelen fedakarlığı gösterdi.


Sevgili öğretmenim, sevgili arkadaşlarım!


İşte fedakarlığın örneklerini ben kendi hayatımdan böyle hazırladım. Bence fedakar insanlar aslında kendine saygısı olan, insan seven kimselerdir. İçlerinde acıma duygusu olan, merhamet olanlardır, empati kurabilme becerisine sahip insanlardır. Bencil olmamak gerekir. Fedakarlıktan kaçmamak gerekir. Fedakar olarak daha iyi dostluklar, daha iyi arkadaşlıklar kurulabilir ve daha örnek bir insan olunabilir.


Bana saygı gösterip beni dinlediğiniz için hepinize minnettarım, iyi ki varsınız. Hepinizin karşısına fedakar insanların çıkması dileği ile….

5 Tane Özdeyiş ve Anlamları

 5 Tane Özdeyiş ve Anlamları


1) “Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. “(ALBERT EINSTEIN):Ülkelerin geleceği o ülkenin göreceği eğitime bağlıdır. Eğitim sayesinde insan değişir daha doğrusu verilen eğitim insanı olumlu yönde değiştirmek zorundadır. Nitelikli eğitim verilmelidir. İnsan eğitim alırken güzel ahlaklı olmayı, dürüst ve güvenilir bir insan olmayı da öğrenmelidir. Bununla birlikte akademik bilgiler de öğrenildiği zaman o ülkenin insanları daha bilinçli, daha iyi insanlar olacaktır. Eğitimden yoksun olan milletler ise kısa zamanda gerileyecek ve cahil kalmaya devam edecektir.

 

2) “Çocuğa küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur.”( ETIENNE GILSON): Çocuğa küçük şeylerden zevk almasını öğretmek gerekir. Mesela kendi başına bir yapabileceği bir sorumluluk verilmelidir. Kendi odasını toplama, oyuncaklarını kaldırma, kumbarasında para biriktirme gibi. Çocuk bu küçük şeyleri yaptığı zaman mutlu olacaktır. Çocuğa her istediğini vermek onu mutlu etmez aksine onu şımartır ve hayattan zevk almamasına sebep olur. Bunun için çocuklara küçük şeylerden zevk almasını öğretmek gerekir.

 

3) “Dedikodu, basit ruhlu insanların eğlencesidir.” (JORNEİLLE): İşi gücü olmayan insanların en sevdiği şey dedikodu yapmaktır. Dedikodu yapan insanlar kendini geliştirmemiş, insanların arkasından konuşacak kadar korkak kimselerdir. Bu kimseler itibar etmemek gerekir. Basit insanlar dedikodu yaparak değerli vakitlerini boş yere harcarlar.


4) “Dünyada her şeye değer biçmek mümkündür, fakat öğretmenin eserine asla değer biçilemez.” (SOKRAT): Öğretmenin bir insan yetiştirir ve o yetiştirdiği insan da dünyaya faydalı olabilir ve çok büyük işlere imza atabilir. Öğretmenin yetiştirdiği çocuklar geleceğin aydın yüzleri, gelişimin öncüleridir. Onun için öğretmenin yetiştirdiği esere paha biçilemez.


5) “Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur.” (ZİYA GÖKALP): Bir şeyi düşünmek ve konuşmak kolaydır ama önemli olan o düşündüğümüz ve konuştuğumuz şeyi hayata geçirebilmektir. Bunu yaptığımız zaman zor olanını başarmış oluruz ve böylece düşündüklerimiz ve konuştuklarımız lafta kalmamış olur. Hele bir de başarı ile sonuçlandırırsak her şey daha güzel ve daha iyi olur.

Yaz Dostum Şarkısı Bize Hangi Erdemli Davranışları Yapmamızı Öğütlüyor?

 Yaz Dostum Şarkısı Bize Hangi Erdemli Davranışları Yapmamızı Öğütlüyor?


Barış Manço’nun şarkısı yaz dostum insana dair olan, insanlığa dair olan güzel mesajlar verir.

Şarkının sözleri ve yorumu aşağıdaki şekildedir:

Yaz dostum güzel sevmeyene adam denir mi
Yaz dostum selam almayana yiğit denir mi
Yaz dostum altı üstü beş metrelik bez için
Yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam denir mi

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet Ağa bir gün öder hesabı

Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet Ağa bir gün öder hesabı

Yaz dostum Barış söyler kendi
Bir dеrs alır mı
Yaz dostum su üstüne yazı yazsan kalır mı
Yaz dostum bir dünya ki haklı haksız karışmış
Yaz dostum boşa koysan dolmaz dolusu alır mı

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmеli Mehmet Ağa bir gün öder hesabı.

 

 * Güzel sevmeyene adam denilmez. Buradaki güzellikten kastedilen şey güzel davranışlar, güzel ahlaklı insanlar, iyi ve doğru olan her şeydir. Selam almayan kişi verilen selamı almıyorsa ona adam denilmez. Çünkü o insanlıktan henüz nasibini almamış kimsedir. Verilen selamı almak incelik ve nezakettir. Ölünce bizi kefene saracaklar. Yani öbür dünyaya hiçbir şey götürmeyeceğiz. Onun bu dünyada çok fazla mal hırsına kapılmamak gerekir, dünyanın gelip geçici olduğunu her daim aklımızda bulundurmalıyız. Boşa geçmiş ömre yaşam denilmez. Çünkü boşa geçmiş yaşam kişinin tembelliğinin ve zayıf olduğunu göstergesidir. 


Hayatında hiçbir iş yapmamış, alın teri dökmemiş insanın ne kendisine ne de başkasına faydası dokunur. Burada çalışmanın önemi vurgulanmış, çalışmak en değerli hazinedir denilmek istenmiştir. Boşa geçmiş hayat boşluktan başka bir şey değildir. Yani değersizdir. Yoksul insanlara yardım etmek gerekir. Bunun için de yardımsever ve merhametli olmak gerekir. Nerede yetim ve öksüz görürsek ona her türlü destek olmalıyız ve iyi insan olmalıyız. Mal biriktirme işi boştur çünkü kimse bu dünyadan öbür dünyaya mal götüremeyecektir. Onun için paylaşmasını bilmek gerekir. Hakkın ve adaletin peşinde koşmalıyız. 


Haklının hakkı yenilmemelidir. Haksızlığa karşı susulmamalıdır. Kısacası yardımsever olmak, iyi insan olmak, hak yememek, adaletli olmak, dünya malına kapılıp iyiliği elden bırakmamak, hayırsever olmak gibi erdemlerden bahsedilmiştir.

Bu şarkının hikayesi de vardır. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa sekiz yüzlü yıllarda yaşayan köyün ağasıymış ama köyün babası derlermiş. Çok sevilen ve sayılan bir ağaymış. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa herkese hayır yaparmış, yetimin, öksüzün başını okşar ve kimseyi zor durumda bırakmazmış. İhtiyacı olanlar şehre indikleri zaman Mehmet Ağa’nın defteri varmış ona borçlarını yazdırırlarmış hesabı ödemezler Mehmet Ağa çarşıya inince onların hesabını ödermiş. Yeni evlenen çiftlere tarla, toprak hediye dermiş. Gel zaman git zaman Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’nın parası bitmiş, beş parasız kalarak fakir bir hayat sürmeye başlamış.  Parası bitmesine rağmen o çok mutluymuş çünkü hayatı boyunca iyilik yapmış. Fakir bir şekilde ölmüş. Barış Manço da onun hikayesini Kıbrıs'ta dinlemiş ve bu şarkıyı yazmış.

“Bir İnsanın Gerçek Zenginliği Onun Bu Dünyada Yaptığı İyiliklerdir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Bir İnsanın Gerçek Zenginliği Onun Bu Dünyada Yaptığı İyiliklerdir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon


İnsanın gerçek zenginliği bu dünyada yaptığı iyiliklerdir. Ne kadar çok iyilik yaparsak o kadar çok iyi insan oluruz . Böylece hem bu dünyada sevilen sayılan oluruz. Hem de öbür dünya için hazırlık yapmış oluruz ve amel defterimize sevap yazılır. Allah iyilik edenleri, iyilik düşünenleri, kalbinde kin olmayan kullarını çok sever. Yaptığımız iyilikleri karşılık için yapmamalıyız. Allah rızasını gözeterek yapmalıyız. 


İnsan bir başkasının yardıma muhtaç olduğunu görüyor ve elinde ona yardım edecek imkanı olduğu halde etmiyorsa bu insana iyi insandır diyemeyiz. Çünkü iyi bir mümin yardımsever olmalıdır, paylaşmayı bilmelidir, ben değil biz anlayışı içinde hareket etmelidir. Kendini zor durumda olan insanın yerine koyarak empati kurma becerisine sahip olmalıdır. Gerçek zenginlik gönül zenginliğidir. Kalp kırmamak, dedikodu yapmamak, ah almamaktır. Elinde bir parça ekmeğini bir başka yoksul ile paylaşmaktır. Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de cennete önce cömertlerin gireceğini söylemiştir. Çünkü cömert insanlar içinde mal hırsı bulunmayan, bu dünyanın gelip geçici olduğunu bilen ve bunun için de bu dünyaya tapmayan insandır.


 Ölümlü olduğunun farkında olan, içinde insan sevgisi bulunan, merhametli bir insandır. Bu dünyada sürekli iyilik yapmalıyız. Sokak hayvanlarının karnını doyurmalıyız, yetim ve öksüzlerin yanında olmalıyız ve onlara anne, babalık yapmaya çalışmalıyız, yaşlı ve eli tutmayan, gözü görmeyen yakınlarımıza yardımcı olmalıyız. Ettiğimiz yardımları da karşılık beklemeden ve yüze vurmadan yapmalıyız. Yardım ederken kibirli davranışlar içinde bulunmamalıyız. Tüm bunları yaptığımız zaman insan oluruz ve ahirete de hazırlık yapmış oluruz.

Eğitim İle İlgili En Etkileyici Sözler

 Eğitim İle İlgili En Etkileyici Sözler


Eğitimin olduğu yerde çağa ayak uydurma vardır, bilime ve teknolojiye önem vardır, ilerleme vardır, değişme ve gelişme vardır.


Eğitim ile ilgili etkileyici özlü sözler şunlardır:


Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder. Mustafa Kemal Atatürk

Bilginin gücüne inanıyorum, kültürün gücüne inanıyorum; ama eğitimin gücüne, daha çok inanıyorum. Seyyid Kutub

İnsanoğullarının yönetim sanatı üzerinde düşünen herkes, devletlerin geleceğinin gençlerinin eğitimine bağlı olduğu konusunda ikna olmuşlardır. Aristo


Eğitim kıvılcımla ateş yakmaktır. Boş bir kabı doldurmak değildir. Sokrates

Bizi ilgilendiren konu yalnız barışı kurmanın ve korumanın teknik çareleri değil, aynı zamanda kafaları eğitmenin, aydınlatmanın yoludur. Albert Einstein

Eğitim, insanın güç sandığı ya da gerçekten kolay alt edilebilen engelleri, nasıl aşacağını öğretme sanatından başka bir şey değildir. WoIfgang Van Goethe

Bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek topluma bir bela kazandırmaktır. Thedore Roosevelt

 

Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran bilim ordusudur. Mustafa Kemal Atatürk

İnsan kuvvetsiz, mukavemetsiz ve istinatsız doğar; onu kuvvetli, mukavemetli bir insan yapacak olan terbiyedir. Jean J. Rousseau.


Eğitimin insanı bozmaması yetmez daha iyiden yana değiştirmesi gerekir. Montaigne

Dünyaya kuş bakışı bakmak için kendinizi eğitin, her şeyin ne kadar küçük ve önemsiz olduğunu göreceksiniz. Ernest Hemingway

Eğitim görmüş bir halkı bir yöne sevk etmek kolay, sürüklemek güçtür; idare etmek kolay, köleleştirmek imkânsızdır. L.Brougham

 

Eğitimden yoksun olan insanlar, ölünceye kadar şahsiyetsiz kalmaya mahkumdurlar. Ziya Gökalp

En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır. Mustafa Kemal Atatürk

Bir mermer parçası için heykel traş ne ise ruh için de eğitim odur. Thomas Edison

Eğitimin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Hiçbir şey onun etki alanının dışında kalamaz. Kötü ahlakları iyiye çevirebilir; kötü ilkeleri yıkar ve yerine yenilerini koyar; insanları melekler seviyesine çıkarabilir. Mark Twain 


Eğitim, bir insanın diktatör olmasına değil, önder olmasına yarar. Lord Braugham

Eğitim olgusunun en şaşılacak yanı, yararsız bilgilerden oluşturduğu bilgisizlik dağının yüksekliğidir. Henry Adams

Eğitimin Önemi Hakkında Konuşma Hazırlayınız.

 Eğitimin Önemi Hakkında Konuşma Hazırlayınız.

 

Sevgili öğretmenim, sevgili arkadaşlarım!

Kişinin hayatının başlangıcından sona ermesine kadar yaşam sürecinde öğrenmek ve eğitilmek ihtiyacı vardır. Hepimizin de bildiği gibi eğitim  hayatımızın bir parçasıdır. Çünkü eğitim ve öğretim olmadan bir şey öğrenemeyiz. Bilgisiz ve cahil toplumlar oluruz. Bir ülkenin gelişip kalkınmasında, iyi bir yerlere gelmesinde en önemli etken o ülkenin eğitim ve öğretime verdiği önem ile açıklanır. Eğitim ve öğretime verilen önem arttıkça o ülkede bilinçli ve aydın insanalar da artacaktır. Eğitimden yoksun kalan milletler geri kalmaya devam edecek ve zaman içinde başka bir milletin kölesi olacaktır. 


Eğitim; insana, insan olmayı öğretir. İnsanı geliştirir, olumlu yönde değiştirir ve onun kendini keşfetmesini sağlar. Eğitim insanı daha bilge birine dönüştürür. Eğitim; Siyasal ve demokratik toplum bilincini geliştirme, sorunların anlaşılabilmesi, teknolojik gelişmelere olanak sağlama gibi hayatın pek çok alanında katkıda bulunur. 


Bireyin yaşam kalitesini artırır. İyi bir eğitim almış insan kendine çekidüzen verir ve ülkesini de geliştirmek için çabalar. Eğitimsiz insanlar ise yeniliklere kapalı olur ve yerinde saymaya devam eder. Çağın gereklerine göre yaşamak ve  yaşamı devam ettirmek için çağın gereği olarak bilgi edinmek, edinilen bilgi ve birikimleri uygulamak ve yaşam biçimi haline getirmek gerekir. Aksine bir yaşam biçimi, bireylerin var olduğu toplumların dünyadaki medeniyet yarışından kopmasına ve rekabet edebilme faaliyetlerinden yoksun kalmasına neden olacaktır.   Eğitimin önemi ile ilgili şu söz çok önemlidir:


“Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder. Mustafa Kemal Atatürk. İşte bunun için eğitime önem verilmeli, ilim ve fen yolundan giderek çağa ayak uydurulmalıdır. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Filistinli Kardeşlerimize Mektup

 Filistinli Kardeşlerimize Mektup


Ne pahasına olursa olsun İsrail zulmüne karşı direniş gösteren, binlerce çocuğunu, binlerce insanını kaybeden sevgili ve kıymetli Filistinli kardeşlerim!

Yetim bir kederin gölgesi var kalbimde. Sizi düşündükçe, yaşadıklarınızı televizyon ekranlarınızda izledikçe canım yanıyor, kalbim acıyor ama elimizden bir şey gelmemesi beni çok üzüyor annelerim, abilerim, ablalarım, kardeşlerim... Keşke Müslüman ülkeleri bir araya gelip o zalimleri zulmüne uğratsak. Keşke daha gelişmiş bir ülke, gelişmiş bir Müslüman coğrafyası olsaydık da sizler de acı kayıpları yaşamak zorunda kalmasaydınız ve birlik, beraberlik ve dayanışma içinde yaşamaya devam edilseydi.


İncittiler, üzdüler sizi o zalim İsrail, o hain İsrail, O insanlıktan nasibini almamış ülke!

Haksızlığa ve zulme karşı direnişiniz bir onurlu duruş örneğidir. Kendi topraklarınızdan sürgün edilmeye çalışılmanız insanlığın bittiği noktaya geldiğinin göstergesidir. Hastanelerinizi bombaladılar, evlerinizi yakıp yıktılar ve utanmadan, zalimliklerine devam eden İsrail Devleti elbet bir gün hesap verecek ve kimsenin yaptığı yanına kalmayacaktır.

Onurlu duruşunuz tüm dünyaya örnek oldu. Asil insanlar!


Çektiğiniz acıları biz düşündükçe üzülüyoruz ama siz bunu yaşıyorsunuz hem de canınız yana yana, kayıplarınız her geçen gün arta arta. Allah o zalim İsrail ülkesine hak ettiği cezayı en kısa zamanda versin ve kendilerini seçilmiş ülke olarak gören, kendilerini seçilmiş din olarak gören bu zalimleri zulmüne Uğratsın ve Kahhar ismiyle kahr-u perişan eylesin inşallah.


Ülkemiz size her zaman kucak açmakta ve sizin için elimizden gelen her türlü insani yardımı yapmaya hazır olduğumuzu bilin can kardeşlerim. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin onurlu askerleri sizlere yardım etmek için elinden geleni yapmaya devam etmektedir. Kapımız her zaman size açık olacaktır ve sizi bağrımıza basacağımız asla unutmayın can yoldaşlarımız, din kardeşlerimiz. Çocuk kardeşlerimiz, çocuk arkadaşlarımız yüreğimiz sizin için atıyor. Allah yar ve yardımcımız olsun. Allah’a emanet olun. Umarım savaş bir an önce son bulur ve kendi ülkenizde yaşamaya devam edersiniz.

Biz Dünyaya Kin Değil Sevgiyi Paylaşmaya Geldik Sözü İle İlgili Kompozisyon

 Biz Dünyaya Kin Değil Sevgiyi Paylaşmaya Geldik Sözü İle İlgili Kompozisyon


Öfkenin olduğu, intikamın olduğu yerde hoşgörü ve  sevginin izi yoktur. Sevginin olmadığı kalplerde kötülük vardır, kibir vardır, vicdansızlık vardır. Yunus Emre “Biz dünyaya  kin değil sevgiyi paylaşmaya geldik” diyerek sevginin ne denli önemli bir erdem ve önemli bir duygu olduğunu anlatmıştır. Çünkü sevginin olduğu yerde acıma duygusu vardır, merhamet duygusu vardır. Hani bir söz vardır ya  acı duyabiliyorsan canlısın fakat  başkasının acısını hissedebiliyorsan insansın diye  işte sevginin olduğu yerde başka insanların acısını hissedersin, yüreğin şefkatle, iyilikle ve güzelliklerle dolu olur. 


Sevgi olduğu zaman, hoşgörü olduğu zaman, açgözlülük son bulduğu zaman savaşlarda son bulur, kardeşlik ve dayanışma dolu bir dünya olur dünyamız. Kin tutmak, kötülüğü yaymak insanlığın sonu getirir ve insanı bir canavara dönüştürür. Oysa sevginin ekildiği yerlerden sevgi çıkar, merhamet çıkar, paylaşma çıkar, birlik, beraberlik ve dayanışma çıkar. Bunun için kötülükten yana değil iyilikten yana olunmalıdır. Hoşgörüsüzlükten değil sevgiden yana olunmalıdır. Her şeye sahip olunabilir ama o her şeyin içinde sevgi yoksa aslında hiçbir şeye sahip olunmamıştır. İnsanların paraları ile, malları ile sosyal medyada gösteriş yapmaları aslında sevgi duygusunu yeterince alamadıklarından kaynaklanmakta  ve içlerinde sevgisizliği bu şekilde gidermeye çalışmakta ve bunu yapmaya devam ettikçe de daha içten içe daha çok üzülmektedirler ve kendilerini kandırmaya devam etmektedirler.


 Onun için her şeyden aileler çocuklarına sevgiyi hissettirebilmeli ve her çocuk sevgiye doymalı ve sevgiye doyan çocuk da zaten iyi bir çocuk, hayatta  başarılı olmak için alın teri ile çalışıp kazanan bir yetişkine dönüşecektir. Yeter ki sevgi olsun her işin başı. Yeter ki sevgi olsun gönüllerde ve sevgi dolu bir dünyada birlik, beraberlik ve kardeşçe yaşamak olsun niyetimiz. Çünkü sevgi insanı insan yapar ve onu daha merhametli, daha empati kurabilen, daha biz anlayışı ile hareket eden  bir kişiye dönüştürebilir.

Mevsim Değişikliklerinin Canlılar Üzerindeki Etkileri İle İlgili Hikaye Edici Metin Örneği (2)

  Mevsim Değişikliklerinin Canlılar Üzerindeki Etkileri İle İlgili Hikaye Edici Metin Örneği


Havalar ısınması ile yaz mevsimi gelmiş,  ağaçların meyveleri olgunlaşmış, bahar mevsiminde açan çiçeklerin yaz mevsiminde farklı türleri de açmaya başlamıştı.  Hayvanlar yaz mevsiminde gözle görülmeye başlamış, hem sıcağın hem de güneşin tadını çıkarmaya başlamışlardı.


Anne karınca yaz mevsimi geldi diye diğer hayvanlar gibi yatıp uzanmak yerine yavru karınca Hızlı ve Çalışkan ile yuvalarına yiyecek taşımaya başlamışlardı. Hızlı ve Çalışkan adlı yavru karıncalar anneleri ile yuvaya girince konuşmaya başladılar.

Hızlı: Anneciğim havalar ısındı, neden biz de diğer hayvanlar gibi yatıp uzanmıyoruz da sürekli çalışıyoruz dedi.

Çalışkan: Evet anne biz neden hep çalışıyoruz ?

Anne karınca Anaç: Yavrularım yaz mevsimi sıcak olur, bereketli olur ama bu mevsimde çalışmazsak kışın çok yiyecek bir şey bulamayız ve aç kalırız. Aç kaldığımız için de hepimiz hayatımız kaybederiz .

Hızlı: Tamam anne o zaman dediğin gibi çalışmaya devam edelim.

Çalışkan: Zaten benim adımı da Çalışkan koymuşsun o zaman daha çok çalışma zamanı dediler ve hep birden yuvaya yiyecek taşımaya devam ettiler.

Akşam oldu, hava iyice karanlık oldu.


Anne karınca Anaç: Kuzularım artık uyuyabilirsiniz. Bugün üzerinize yorgan örtmeyeceğim dedi..

Hızlı: Çünkü yaz mevsimindeyiz değil mi anne dedi.

Anne karınca Anaç: Ne de çok şey bilirmiş benim Hızlı yavrum dedi.

Çalışkan: Peki anne bu yaz mevsimi ise diğer mevsimlerin de adları ve özellikleri var mı? dedi.

Anne karınca Anaç: Olmaz olur mu benim Çalışkan’ım, elbet var dedi ve açıklamaya başladı. Yaz mevsiminden sonra sonbahar, sonra kış, sonra da ilkbahar gelir. Her mevsimin kendine göre farklı özellikleri vardır ve her mevsimde iklim de de değişikleri olur.

Hızlı: Nasıl yani?

Çalışkan? Nasıl yani anne?

Anne karınca Anaç: Mesela ilkbahar geldiğinde her yemyeşil olur, diğer anne koyunlar yavrularını dünyaya getirir, hava yavaş yavaş ısınmaya ve güneş o güzel yüzünü daha sıcak bir şekilde göstermeye, ayı anne ve  babalar kışlık uykusundan yavaş yavaş uyanmaya başlar. Yağmurlar yağar, çiçekler rengarenk açılır ve dışarısı mis gibi kokar. İşte bunlar baharın özellikleridir canlarım dedi.

Çalışkan: Anne peki sonbaharda ne olur? dedi

Anne Karınca Anaç: Sonbahar mevsimi  yaz mevsiminden sonra gelir kuzum o zaman da artık havalar yavaş yavaş  soğumaya başlar, ağaçların yaprakları sararmaya ve yere düşmeye başlar. Anne ağaç gelecek yıla daha çok meyve yavrusu vermek ve daha çok uzamak için, gelişmek için dinlenmeye ihtiyaç duyar dedi.

Hızlı: Peki kış mevsiminde ne olur annem?

Anne karınca Anaç: Kış mevsiminde ülkemizde havalar iyice soğur ve kar yağmaya başlar. Bu karlı zamanlarda yuvamızda, sıcacık yanan ateşimizin başında oluruz ve yazın biriktirdiğimiz yiyecekleri kış mevsiminde yemeye başlarız. Çünkü dışarı bu soğuk havalarda çıkılmaz ve çok kötü hasta olursunu dedi.


Hızlı: Anne ne güzel anlattın bize mevsimleri dedi

Çalışkan: Evet dört tane mevsim varmış mesela.

Anne karınca Anaç: Hadi bakalım kim sayacak bu mevsim adlarını dedi.

Hızlı ve Çalışkan: Aynı anda İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış diye bağırdılar ve annelerine sarılıp güldüler.

Anne karınca Anaç: Gelin buraya minik canavarlarım şimdi sizi yeme zamanı diye onları öpmeye ve onların karnını doyurmaya başladı.

Hızlı ve Çalışkan: Bizim annemiz çok güzel, bizim annemiz çok güzel, İlkbahar çok güzel, Sonbahar faz soğuk , kış en soğuk, Yaz en sıcak diye kendi kafalarından şarkı söylemeye başladılar ve kahkahalar atarak uykuya daldılar.