Yavuz Bülent Bakiler’in Sivas’ta Yoksul Çocuklar Şiirinde Anlatılmak İstenen Nedir?

 

Yavuz Bülent Bakilerin Sivas’ta Yoksul Çocuklar Şiirinde Anlatılmak İstenen Nedir?


Sivas'ta Ulu Camii avlusunda çocuklar
Yalvaran gözlerle etrafa baka baka
Açıyorlar küçük esmer avuçlarını:
-Emmilerim sadaka! Emmilerim sadaka!

Hükümet konağının yanında biri
Bir kemik kalmış bir deri...
'Boya cila yimbeş,boya cila yimbeş' diye ağlıyor
Ve daha fırça bile tutamıyor elleri.


Garipler Pazarı'nda körpe çocuklar
Yorgunluktan güzelim yüzleri al al...
Öldüren bir çığlık dudaklarında:
-Boş hamal! boş hamal! boş hamal!

Nane satan su satan yetim çocuklar
Şarkı söyleyemediler güneşe aya...
Biliyorum ne masal dinlemeye doydular
Ne oyun oynamaya...


Bezirci'de, Yüceyurt'ta  Altıntabak'ta...
Çocuklar var incecik yüzleri nurdan
Ama toz toprak içinde elleri ayakları
Oyuncakları çamurdan...

Ve günahkar çocuklar, suçlu çocuklar
Mahkeme salonunda bakarım dizi dizi
Bu suç bizim suçumuz, bu günah bizim
Affedin bizi.

Bu özel ve anlamlı şiirde anlatılmak istenen şudur: Yoksul çocuklar maddi imkansızlardan dolayı evlerinin geçimini sağlamak için çalışıyorlar. Kış demeden, ayaz demeden sokaklarda mendil satan bu çocuklar insanın yüreğini acıtmaktadır. Çocuklar bir işte çalışıyor veya çalıştırılıyorsa bunun suçu toplumundur yani hepimizindir. Çünkü her çocuğun sıcak bir yuvaya ihtiyacı vardır, o çocukların okula giderek eğitim alması gerekir yollarda çalışması o çocuğa verilen en büyük cezadır. Şair de bunu gördüğü için topluma kırgınlığını dile getirmiş ve suç bizim suçumuz, günah bizim günahımızdır. Küçücük bedenleri ile onları çalıştırmak, onlara büyük sorumluluklar yüklemek insana yakışan, topluma yakışan ve bizim kültürümüze yakışan bir davranış değildir.


Her çocuk şarkı söylemelidir güneşe ve aya. Her çocuk mutlu olmalı, her çocuk karnı tok olmalı ve hiçbir çocuk çalışmamalıdır, çalıştırılmamalıdır. Onlar çocukluğunu yaşayabilmelidir. Bunun için bu duruma son verip çocuklara toplum olarak daha önem vermeliyiz ve onlar sokaklarda oyun oynamalı, şekerlemelerini yemelidir sadece ve tabi ki de mutlu olmalıdırlar.

Etkili Konuşmak İle İlgili Özlü Sözler

 

Etkili Konuşmak İle İlgili Özlü Sözler


Etkili konuşmak için iyi bir dinleyici olmak gerekir, çok kitap okumak gerekir, konuşmaya günler öncesinden hazırlanmak gerekir ve konuşurken samimi olduğunu dinleyicilere hissettirmek gerekir. Yeri geldiğinde nükteli konuşmalara ve doğaçlamalara da yer verilebilir. Etkili konuşmak ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Konuşmanın en önemli dört unsuru: Birincisi gerçek, ikincisi akıllı hareket, üçüncüsü hoş mizaç ve dördüncüsü de nüktedir.” (W. Templa)

“Sözü tesirli olan hatipler, hiçbir vakit kör tesadüfe güvenmiş kimseler değildir. Bunlar, dinleyicilerinin hislerini idare etmiş, hareket ve inanca hakim olan kanunları itina ile tetkik neticesi olarak bu hisleri kontrol etmişlerdir.” (A. Edward Phillips).

“Konuşmak bir şeydir, iyi konuşmak bambaşka bir şey. Bir budala da bir şeyler söyleyebilir; ama bilge bir adam konuşur.” (Ben Johnson)

Yerinde yapılan kısa bir konuşma, yersiz yapılan uzun bir konuşmadan bin defa daha etkilidir. (La Rochefaucauld)

“Etkili konuşabilme kabiliyeti Allah vergisi olmaktan çok, çalışmakla elde edilen bir şeydir.” (Lord Byron).

“Sesiniz, tutumunuzu, duygularınızı ve iç durumunuzu yansıtır, iç dünyanızın bir aynasıdır. Sesli anlatımın başlıca öğeleri: Ses hacmi, ses perdesi, tonlama, kalite, hız, lehçe ve stildir. “(C. E. Bingaman)

“Ünlü düşünür Sokrates’e şöyle bir soru yöneltmişler: “Sen herkese konuşma sanatını öğretiyorsun da, kendin neden iyi bir hatip değilsin” dediler. Şöyle cevap verdi: “Ziyanı yok, biley taşları da kendi kendilerini kesemezler, fakat kaba demirleri keskin yaparlar.” (Socrates)


“En tesirli konuşma, en kısa olanıdır.” (Dale Carnegie).

“Konuşmak bir şeydir, iyi konuşmak bambaşka bir şey. Bir budala da bir şeyler söyleyebilir; ama bilge bir adam konuşur.” (Ben Johnson).

 “Ses, konuşanın duygu durumunu, coşkusunu ya da tutumunu belirleyen bir göstergedir. “(John Eisenson).

 

“Önemli olan, söylenenin ne olduğu ya da nasıl söylendiği değil; ama söylenenin nasıl anlaşıldığıdır.” (Guy Hunter)

“Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir.” (Hz. Ebubekir).

“Konuşma sanatını bilen adam, düşündüklerinin hepsini söylemez; fakat söylediklerini düşünür de söyler.” (Aristoteles)

“Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek.” (Şemsi Tebrizi).

“Güzel konuşmayı kalp yapmalı. Yalnızca dilin iyi söz söylemesi faydasızdır.” (Abdülkadir-i Geylani)

“Güzel konuşmak için tek bir yol vardır. Dinlemeyi öğrenmek.” (Cristopher Morley).

“Söz söylemekte, kelimelerden üstün olan bir şey vardır ki söze tesir veren odur, bu da sözün söylenişindeki tattır, onun için söylenen sözden fazla, söyleyiş tarzına bakılır.” (Dale Carnegie)

“Etkili bir konuşma, insanın kafasına sahip olma sanatıdır.” (Eflatun)

Balık Baştan Kokar Konulu Konuşma

 

Balık Baştan Kokar Konulu Konuşma


Kötü bir işin, yönetici, baş durumunda olanlardan başladığını, yöneticilerinin tutumu bozuk olan toplumda her şeyin bozuk olacağını anlatır. Onun için başta olan yöneticilere büyük görevler düşer.


Sevgili öğretmenim,

Yöneticiler topluma örnek olmazsa, hırsızlıktan yana olursa, adaletsizlik karşısında tarafsız karar vermezse, liyakat olmadan işe alımlar olursa toplumda da bir süre sonra bozulmalar ve çürümeler başlayacaktır. Çünkü en baştaki iyi örnek olmazsa en aşağıdaki de tepedekini örnek alacak ve ona göre hareket edecektir. Bunun için yöneticilerin önce dürüst, güvenilir olmaları gerekir. Topluma örnek davranışlarda bulunmaları gerekir. Haksızlık karşısında susmamaları gerekir. Hak edene hak ettiği cezayı mahkeme yoluyla, hukuk yoluyla vermesi gerekir.

Eğer ki devlet yöneticileri bunu yapmazsa insanlar da kendi kafalarına göre kurallar koyar ve ahlaki yapıda da bozulmalar meydana gelir. Bu da o toplumun parçalanmasını ve daha da kötüye gitmesini hızlandırır. İşte bunların olmaması için yöneticilerin devlet adamlığı rolüne yakışır hal ve hareketlerde bulunması gerekir. Doğrunun yanında, hakkın yanında olması gerekir. 


Bunu gören toplum da yöneticilere güvendiği için, onları örnek aldığı için güzel davranışlar sergiler, adalet daim olur, insan haklarına saygı olur ve hukuk önünde herkes eşit olur ve suç işleyen herkes de işlediği suçun hesabını veriri. Bunun için de balık baştan kokar atasözü söylenmiştir. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Çok Sevdiğiniz Bir Filmi Veya Diziyi Anlatınız.

 

Çok Sevdiğiniz Bir Filmi Veya Diziyi (Arka Sokaklar)Anlatınız. 


Yıllardan beri takip ettiğim ve çok sevdiğim bir dizi vardır. Bu dizinin adı da Arka Sokaklar adlı dizidir. Dizide,  İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'nde özel bir ekipte görev yapan  polislerin aile yaşantılarını y ve İstanbul sokaklarındaki maceraları anlatılmaktadır. Ekip, görevleri sırasında değişik ve çeşitli insan hikâyeleriyle sürekli karşılaşmaktadır. Bazen gülümseten, bazen de  iç burkan bu hikâyelere, meslek yıllarının deneyimi ve babalığıyla yaklaşan, ekibin diğer genç üyelerine de yol gösteren kişi  İstanbul Emniyet Müdürü Rıza Soylu  olur. 


Rıza Baba herkese babalık etmeye çalışır ve kötü insanların peşinde olur. Adaletsizliğe karşı olan Rıza Komser ve ekibi zalimleri, canileri yakalar ve onlara gereken dersleri verir. Diziyi izlerken kimi zaman duygulandığımız anlar kimi zamanda sevinçten havaya uçtuğumuz anlar olur. Dizede en çok sevdiğim karakterlerden biri de Mesut Komserdir. Mesut Komser içinden geldiği gibi konuşan ve yapmacık olmayan biridir. Hak eden kişilere hak ettiği cezayı vermesi benim çok hoşuma gidiyor. Hüsnü Çoban ve ailesi de ayrı bir macera tabi. Onların aile yaşantıları kimi zaman güldürüyor kimi zaman da ağlatıyor. Dize doğru ve dürüst insan olmak gerektiği, kötü işlere bulaşırsan başına ne gibi belalar geleceği, kötü alışkanlıklara sahip olmamak gerektiğine vurgu yapılıyor ve insanlara güzel ve anlamlı mesajlar veriliyor. 


Rıza, Hüsnü, Mesut, Engin, Aylin, Hakan adında komserler var ve bunlar ülkede asayişi sağlamak için var güçleri ile mücadeleye devam ediyor ve toplumda güven ve huzuru sağlamaya çalışıyorlar. Dizi izlenmesi gereken güzel bir dizidir. Haksızlıklar karşısında susmamak gerekir, suç işleyen herkes hak ettiği cezayı almalı ve masumlar her zaman koruma altına alınmalıdır. Her hafta izliyorum.

Okuduğunuz Bir Kitabı Tanıtınız (Dedemin Bakkalı) (2. Yazımız)

 

Okuduğum Bir Kitabı Tanıtınız (2. Yazımız)


Yakın zamanda Şermin Yaşar adlı yazarımın Dedemin Bakkalı ve Dedemin Bakkalı Çırak adlı iki kitabını okudum. Kitaplar birbirini tamamlayan kitaplardı. Dedemin Bakkalı kitabında küçük bir kızın girişimci, yenilikçi, cin fikirli, yardımsever, bencil olmadığına dair bilgiler veriliyor ve kızın dedesinin bakkalında geçirdiği günlerden ve anılardan oluşan harika bir kitaptır. Yetişkinlerin çocukları anlamadığını ve çocukların en gıcık olduğu soru  büyüyünce ne olacaksın sorusunu sürekli sorduklarını anlatıyor küçük kız. Ayrıca mahallede yer alan teyzelerden, ablalardan bahsediyor. Kahramanız akıllı ve çalışkan bir kız ama bazen yaramazlıklar da yapmaktadır. Sürekli nasıl daha iyi para kazanırım ve nasıl bakkala yenilikler getiririm düşüncesinde olan  ama onu düşüncesine fazla önem vermeyen yetişkinler vardır ve bu da kahramanımızı üzmektedir.

 

Yetişkinlerin sözleri ve davranışları arasında tutarlılık olmadığından bahsedilmektedir. Mesela yetişkinler yalan söylemek ayıp derler ama kendileri yalan söyler, kimsenin arkasından konuşulmaz derler ama kendileri konuşurlar, beş dakikaya geliyorum derler ama bir saatten aşağıya gelmezler. Küçük kahramanımız burada yetişkinler hakkında, çocuklar hakkında bilgi vermektedir. Bakkaldaki ürünleri zengin olanlara daha pahalı yoksul olanlara da daha ucuza satmaktadır. Böylece kendi kafasından adalet dağıttığına inanmaktadır. Dedemin Bakkalı Çırak kitabında da konu aynı şekilde ilerlemeye devam etmektedir. Mesela kahramanımız vişneli sodanın mucidinin kendi olduğunu söyler ve dedesinin onun zamanında sözünü dinlemediğini ama artık vişneli sodayı başkalarının yaptığını söyler. Kitapta bakkala o gün fazla kişi gelmediyse kahramanımız buna Herkesin Tok Günü sloganı ile cevap verir. Dedemin Bakkalı kitabı gerçekten çocukların da yetişkinlerin de okuması  gereken keyifli bir kitaptır.

 

Kitabı bir solukta okudum ve okurken de çok güldüm. Bazen duygulandığım anlarda oldu. Kitapta bakkalı bekleyen Saddam adlı köpekten de bahsediliyor. Saddam'ın peynirleri nasıl yalayıp yuttuğu anlatılıyor. Küçük kızımı tuz ruhu isteyen müşteriye yemek tuzu gönderip ruhu arkadan gelecek diyen bir kızdır. Kızımız Afrikalı çocuklara yardım göndermek için arkadaşlarının ellerinden kandil yiyeceklerini toplayan gözü açık biridir. Yetişkinler yüzünden icatlarını yapamayan biridir. Çocukların yetişkinlerle iletişimde nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatan harika bir kitaptı.

Bir Ülkede Bilim ve Tekniğin Gelişmesi Neleri Değiştirir Konulu Kompozisyon

 

Bir Ülkede Bilim ve Tekniğin Gelişmesi Neleri Değiştirir Konulu Kompozisyon

 

Ülkelerin gelişip kalkınması için iyi bir eğitimden geçmesi gerekir. Nitelikli bir eğitim alan gelişmiş ülkelerin fertleri eğitim sayesinde bilinçli insanlar, çevreye duyarlı insanlar olurlar. Gelişmiş ülkelerin önemli özelliklerinden biri de bilim ve tekniğin son derece gelişmiş olmasıdır. Zaten bir ülkeye gelişmiş ülke denmesinin nedeni de o ülkede eğitime, bilime, ilime, ekonomiye önem vermekle ortaya çıkar. Bilime ve tekniğe önem verilen ülkede insanların refah seviyesi yüksektir. Kişi başına düşen gelir seviyesi fazladır. İnsanlar maddi olarak sıkıntı içine girmedikleri için daha çok çalışmaya ve üretmeye de devam etmektedirler. Böyle ülkelerde sanata verilen önem de artar, bireye verilen önem de fazladır ve toplumun refahı her şeyin üstündedir. 


Bilimin ve tekniğin geliştiği ülkeler geliştirdikleri teknolojik ürünleri diğer ülkelere ihraç ederek bu sayede büyük gelir elde ederek yine yatırımını bilime, tekniğe ve eğitime yapmaya devam eder. Mustafa Kemal de her zaman aklı ve bilimi kendimize rehber edinmemizi söylemiş ve ülkemizin gelişmesi için o kısacık ömrüne çok şey sığdırmaya çalışmıştır.


 Çünkü o bilime çok önem veriyordu ve bilimin önemi ile ilgili de şu sözü söylemiştir: “Dünyada her şey için, yaşam için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir fendir. Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlık, bilgisizlik, doğru yoldan çıkmışlıktır. Yalnız bilimin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki evrelerinin gelişimini anlamak ve ilerlemelerini izlemek koşuldur.” demiştir. Bilim ve tekniğin geliştiği ülkelere dikkat ederseniz bu ülkelerde insanlar harıl harıl çalışmaktadırlar. 


Küçücük çocuklar laboratuvarlarda çalışarak ülkeleri için ne yapabilirim düşüncesi ile çalışmaya devam etmekte, merak etmeye devam etmekte ve bu küçücük ellerden mucizeler ortaya çıkmaktadır. Bilim ve teknik  bir ülkeyi daha gelişmiş ve daha güçlü yapar. Savunma sanayisi güçlü olan, ekonomisi güçlü olan, eğitimi kaliteli olan ülkeler diğer ülkelere meydan okur ve o ülkeyi kimse kolay kolay işgal edemez. Çünkü o ülkelerde gündem siyaset konuşmak, boş işlerle ilgilenmek değildir. Herke işinde, gücünde çalışmakta ve ülkemi nasıl daha iyi hale getirebilirim düşüncesindedir. 


Bir ülkede bilim ve tekniğin gelişmesi kısaca şunları  sağlar: Güçlü ekonomi ve milli gelir, yüksek oranda ihracat, teknolojik açıdan gelişmişlik, oldukça güçlü sanayi, yeterli ve gelişmiş sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri, sosyal- kültürel gelişmişlik, dünya çapındaki diğer ülkelere göre güçlü para birimi, yüksek oranda kişi başına düşen gelir fazladır. İşte bunlar olduğu zaman da dünyanın gelişmiş ülkesi olmaya devam eder ve böyle ülkelere yoksul ülkeler boyun eğmek zorunda kalır. 


Biz  Türkiye olarak gelişmiş ülkeleri örnek almalıyız. Ülkemizi bilim ve teknik alanda geliştirmeliyiz ve paramız değerlenmelidir, savunma sanayimiz güçlü olmalı, ordumuz güçlü olmalı, eğitim nitelikli olmalı, sağlık hizmetleri gelişmiş olmalı, insanların geçim derdi olmamalı, Okuma ve yazmaya verilen önem her geçen gün daha artmalı, bilime meraklı gençlerin elinden tutulmalı ve onlara her türlü destek sağlanmalı, ülkemizden başka ülkelere beyin göçü olmamalı aksine beyin göçü alınmalıdır. Bunun için de bilimi kendimize yol gösterici olarak almalıyız ve bilimi kendimize rehber edinmeliyiz ve bilim, teknik yolundan hiçbir zaman ayrılmamalıyız.

Etkili Konuşma Nasıl Olmalıdır Konulu Kompozisyon

 

Etkili Konuşma Nasıl Olmalıdır Konulu Kompozisyon


Etkili konuşmak için ilk olarak ana dilini güzel konuşmak ve kendini karşıya güzel ifade edebilmek çok önemlidir. Konuşmalarında nerede duracağını, nerede bekleyeceğini bilmek gerekir. İnsanların sizi dinlemesi için jest ve mimiklerinize de dikkat etmeniz gerekir. İnsan konuşmaya başlayacağı günler öncesinden iyi bir plan ve program yaparak kendisini hazır hale getirmelidir. 

Dinleyicilerle göz teması kurmak gerekir. Bu göz teması ne çok uzun ne de çok kısa olmalıdır. Orta düzeyde bir göz teması gerçekleşmelidir. Beden dilini doğru kullanmak gerekir. Kendi duygu ve düşüncelerimizi beden dili etkili bir şekilde ifade etmek gerekir. Daha sonra ses tonumuza dikkat etmeliyiz. Ne çok bağırmalı ne de çok sessiz konuşmalıyız. İnsanların duyabileceği şekilde, kibarca konuşmalı ve duruma göre ses tonunu da ayarlamalıyız. Konuşmamıza devam ederken ana konudan, vermek istediğimiz mesajdan uzaklaşmamalıyız.

Dinleyicilerin dikkatini çekmeliyiz. Bunu şu şekilde yapabiliriz. Mizahi yönümüz güçlüyse ara  ara bu yönümüzden faydalanmalıyız. Az ve öz konuşmalıyız çok konuşmak dinleyici bir süre sonra sıkmaya başlar ve dinleyici konudan uzaklaşır ve kendi dünyasına dalar. Bunun için konuşmalarımızda fazla ayrıntıdan kaçınmak gerekir.

Dedemin Bakkalı Çırak Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Dedemin Bakkalı Çırak Kitabı İle İlgili Test Soruları ve

 Cevapları


1) Aşağıdakilerden hangisi kahramanımızın özelliklerinden biri değildir?

A) Sivri zekalıdır.

B) Yardımseverdir.

C) Girişimcidir.

D) Sadece kendini düşünen biridir.

 

2) Kitaba göre tüm yetişkinlerin neyde gözü vardır?

A) Ev

B) Araba

C) Çocukların hayalleri

D) Arsa

 

3) Aşağıdakilerden hangisi bakkal kurallarından biri değildir?

A) Bakkal  arada süpürülür.

B) İçeriye giren sinek çıkartılır.

C) Gelen herkese hoş geldiniz denilir.

D) Her gelene para bozulmaz

 

4) Sevdiğine kavuşamayan Şükran’ın babasının adı nedir?

A) Fatih

B) Cihat

C) Hasan

D) Talip

 

5)  Çocuk bakkalcı dedesine çok kızdığı zamanlarda kime gidiyor?

A) Kahveci dedesine

B) Şükran ablaya

C) Arkadaşlarına

D) Eve

 

6) Aşağıdakilerden hangisi kahramanımızın hayallerinden biri değildir?

A) Ödülünü almak

B) İstediği kadar dondurma yemek

C) Hazırladığı projenin beğenilmesi

D) Nasa’da ilk Türk çocuk astronot olarak bir toplantıya katılması


 

7) Çocuk bakkala gelen hangi ikilinin arasını bozmuştur?

A) Ferit- Mürüvvet

B) Hasan- Şükran

C) Melisa- Ayşe

D) Fatma- Hatice

 

8) Çocuk neden kendi arkadaşlarına bir şey satmak istemiyor?

A) Arkadaşlarına gıcık olduğu için

B) Arkadaşları zengin olduğu için

C) Arkadaşlara bir şey satılmaz paylaşmak gerektiği için

D) Arkadaşlarını bir daha görmek istediği için

 

9) Bakkalın önünde bekleyen köpeğin adı  nedir?

A) Saddam

B) Kafadar

C) Aslan

D) Yurt

 

10)Bakkalın önünde bekleyen köpek kimin peynirlerini yemiştir?

A) Bedriye Teyze

B) Halime Teyze

C) Fatma Teyze

D) Şükran Abla

 

11)  Kahramanımızın dedesi emzik emmeyi ne zaman bırakmış?

A) İlkokul dört

B) İlkokul üç

C) İlkokul iki

D) ilkokul bir

 

12) Anlaşılabilmek için ne gerekiyor?

A) Dinlemek

B) Konuşmak

C) Anlayabilmek

D) Susmak

 

13) Çocuğun bakkalda temel görevlerinden biri neydi?

A) Külah yapmak

B) Resim yapmak

C) Kitap okumak

D) Müşterileri kandırmak


 

14) Aşağıdakilerden hangisi kitapta geçen sözlerden biri değildir

A) Kitap ruhun gıdasıdır ama sen  çikolata da al.

B) Amma çok konuşuyorsun, çenen hiç durmuyor.

C) Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapma

D) Çok sessiz ve safsın kızım

 

 

15) Aşağıdakilerden hangisi kahramanımızın yetişkinlerde gördüğü yalan yanlış davranışlardan biri değildir?

A) Yalan söylemenin yanlış olduğunu söylerler ama kendileri yalan söylerler.

B) Asla yalan söylemezler

C) İnsanların arkasından konuşmamak gerektiğini söylerler ama kendileri arkadan konuşmaya bayılırlar.

D) Beş dakikaya geliyorum derler ama bir saat sonra gelirler.

 

16)  Kahramanımız hangi davranışını büyük hata olarak görmüştü?

A) Çok konuşmasını

B) Yalan söylemesini

C) Pikniğe giderken bakkalın anahtarını da yanında götürmesini

D) Şükran ablaya jeton vermesini

 

17) Aşağıdakilerden hangisi çocuğun  öğrendiği bilgilerden doğru bir bilgi değildir?

A) Tavuklar yirmi dört saate bir yumurtlar.

B) Erken yatan insanlara horoz derler.

C) Erken yatan insanlara tavuk gibi erken yatıyorsun derler.

D) Tavuklar güneşi kullanarak yönlerini bulabilirler.

 

18)  Çocuğa göre dünyanın en titiz kadını kimdir?

A) Gırgır Şükriye

B) Nevriye Teyze

C) Bedriye Teyze

D) Annesi

 

19) Çocuğa göre dünyanın en uzun  boylu insanı kimdir?

A) Uzun Murat

B) Uzun Ahmet

C) Uzun Hilmi

D) Uzun Yaşar

 

20) Çocuğa göre dünyanın en sevimli bakkal çırağı kimdir?

A) Çocğun kendisi

B) Arkadaşı

C) Kuzeni

D) Yeğeni

 

21)  Çocuk doğum yapan kedinin yavrularına isimler vermiştir. Kaçıncı sıradaki isim yanlıştırtır?1. yavru:

A) 1.Veresiye

B) 2. Yavru: Külah

C) 3. Yavru Gofret

D) 5. Yavru: Müdür


 

22) Aşağıdaki atasözünün devam nasıldır?

A) Söz uçar yazı kalır

B) Söz uçar, kağıt kalır.

C) Söz uçar kalem kalır

D) Söz uçar akıl gider

 

23) Kitaba göre çocuklar hatalarını düzeltmek yerine neyi tercih ederler?

A) Ağlamayı

B) Gülmeyi

C) Kızmayı

D) Şımarmayı

 

24) Aşağıdakilerden hangisi çocuğun yetişkin olduğunda yapmayacağı şeylerden biri değildir?

A) Çocuklar lafa karıştığında sen bir sus bakalım demeyeceğim.

B) Çocuklar bir şey istediğinde yapamam, çok yorgunum, işten yeni geldim demeyeceğim.

C) Çocukların her isteğine hayır diyeceğim.

D) Çocuklara sürekli hadi sen odana git biraz oyna demeyeceğim.

 

25) Meyveli sodayı ilk bulan kişi kahramanımıza göre kimdir?

A) Kahramanımız

B) Dede

C) Şükran

D) Nevriye

 

 

Cevaplar:

1. d   2. c   3.a  4.c  5.a  6.b   7.a  8.c  9.a   10.a   11.c   12. c   13. a   14. d   15. b   16.c   17.b  18.a  19.a   20. a   21.b   22.a   23.b   24.c   25.a

Zahmetsiz Rahmet Olmaz Sözü İle Konuşma

 

Zahmetsiz Rahmet Olmaz Sözü İle Konuşma


Her işin bir zorluğu vardır. Bu zorluğu göze alamayan başarılı olamaz. Önce sıkıntı çekilir, sonra kazanç elde edilir.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Hiçbir başarı rastlantı sonucu gerçekleşmez. Onun için önce emek etmek gerekir. Yaptığımız işin zorluklarına sabır ile katlanmak gerekir. Elimizden geleni yaptıktan sonra başarı da bizimle olur. Örneğin; Yazılı haftası geldiğinde çok rahat davranırsak derslerimize çalışmazsak, konuları tekrar edip pekiştirmezsek sınav zamanı geldiğinde de çok düşük notlar alırız ve aldığımız düşük notlardan dolayı da üzülürüz.  


Çalıştığımı zaman, zorluklara katlandığımız zaman da iyi notlar alırız ve zahmetimizin karşılığı rahmet olarak bize döner. Yani zahmetsiz rahmet olmaz. Önce alın teri dökmek gerekir. Başka bir örnek verecek olursak  bir çiftçiyi düşünün bahar mevsimi geldiğinde ekinleri ekip daha sonra da tarlasına bakımını yapıp, ilacını sıktıktan sonra ürünleri olmaya başlar ve verim alır. Eğer ki çiftçi tarlayı sürmezse, ilacını sıkıp diğer bakımlarını da yapmazsa tarladan hiçbir verim alamaz. Yani zahmet olmadan oturduğumuz yerde ekmek kapımıza gelmez. 


Önce sabırla çalışıp sonra emeklerimizin karşılığını almanın sevincini yaşamalıyız. Ne olursa olsun insan üzerine düşen görevleri yapmalı, çok çalışmalı, çok üretmeli sonra da Allah'ın da izni ile karşılığını almalıdır. Beni dineldiğiniz için çok teşekkür ederim.

Dedemin Bakkalı Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Dedemin Bakkalı Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1) Aşağıdakilerden hangisi kahramanımızın özelliklerinden biri değildir?

A) Yenilikçi biridir.

B) Geleneksel biridir.

C) Yaramazlıkları vardır.

D) Cin fikirlidir.

 

2) Çocuk nerede dedesine yardım etmektedir?

A) Okulda

B) Evde

C) Bakkalda

D) İnşaatta

 

3) Aşağıdakilerden hangisi kitapta  çocukların yetişkinlerle iletişimde dikkat etmesi gereken konulardan biri değildir?

A) Yetişkinlerin çocuklara yaptıkları hataları görsen de görmezden gel.

B) Yetişkinlere fikir verme, onların her şeyin iyisini bilir.

C) Yetişkinlere paylaşmayı öğretme

D) Yetişkinlere paylaşmayı öğret.

 

4)  Çocuğun kahveci dedesi çocuğa genelde hangi içeceği ısmarlamaktadır?

A) Yedi gün

B) Meyve suyu

C) Oralet

D) Gazoz

 

5) Kahramanımıza göre asıl hata nedir?

A) Yaramaz olması

B) Sorumsuz olması

C) Sürekli uyuması

D) İnsanları bu kadar düşünüyor olması

 

6) Aşağıdakilerden hangisi kahramanımızın bakkalda yaptıklarından biri değildir?

A) Kolonyayı üstüne başına sürmesi

B) Zenginlerden fazla para alıp gıdaları yoksullara daha ucuza satması

C) Yoksul olanlara gerçek fiyatın altında satışlar yapması

D) Zengin olanlara da daha düşük ücretle gıdalar satması

 

7) Aşağıdakilerden hangisi kahramanımızın özelliklerinden biri  değildir?

A) Yardımseverdir.

B) Bazen işten kaytarmaktadır.

C) Bencil değildir.

D) Merhametsizdir.


 

8)  Bakkala bazı günler kimse gelmediği için zaman kahramanımız o günlere ne ad vermiştir?

A) Herkesin Tok Günü

B) Herkesin Mutlu Günü

C) Herkesin  Dinlenme Günü

D)Herkesin Eşref Saati

 

9) Kahramanımız bakkaldaki kolonya dolum şişesine ne ad vermiştir?

A) Bakan

B) Başkan

C) Müdür

D) Adam

 

10) Salik Amca maden suyuna ne diyordu?

A) Madde suyu

B) Midem suyu

C) Rahatlatan su

D) Midye suyu

 

11) Yaşlı bir teyzenin en sevdiği çamaşır suyunun  marka adı nedir?

A) Güldal

B) Ace

C) Akif suyu

D) Zehir suyu

 

12) Kahramanımızın bakkalcı dedesinden en çok duyduğu söz nedir?

A) Sen bir şımarıksın.

B) Sen niye böylesin, kime çektin yav

C) Akıllı kızım bana

D) Benim cin fikirli kızım

 

13) Kahramanımız not defterinde en çok kimden bahsetmiştir?

A) Yetişkinlerin davranışlarından

B) Kitaplardan

C) Eğlenceden

D) Tembellikten

 

14) Kahramanımız en çok hangi günler satış yapıyor

A) Kandil günleri

B) Hafta içi

C) Hafta sonu

D) Asker uğurlamaları


 

15) Kitabın yazarı kimdir?

A) Şermin Yaşar

B) Miyase Sertbarut

C) Tarık Uslu

D) John Boyne

 

16) Kahramanımız mahallede kimin sevdiği ile rahat konuşması için fazladan jeton veriyor?

A) Hanife

B) Ayşe

C) Meliha

D) Şükran

 

17) Kahramanımıza göre bütün yetişkinler nasıldır?

A) Gıcık

B) Çok iyi

C) Çocukları anlayan

D) Çok ince düşünceli

 

18) Aşağıdakilerden hangisi çocuğun yaptıı yaramazlıklardan birid eğildir?

A) Tansiyon hastası yaşlıların tansiyonu ölçmeye başlıyor

B) Romatizması olanlara babaannesinin ilacından veriyor

C) Dükkana iyi bak dükkan sana emanet diyen dedesinin sözünü bazı günler tutmuyor

D) Büyüklerin her dediğini yapıyor

 

19) Kahramanımızın en gıcık olduğu soru nedir?

A) Nasılsın

B) Bir şeyler anlatmak ister misin

C) Büyüyünce ne olacaksın

D) Seni anlıyorum

 

20) Vişneli gazozu kim akıl etmiştir?

A) Kahramanımız

B) Kahramanımızın dedesi

C) Kahramanımızın annesi

D) Kahramanımızın ninesi

 

Cevaplar:

1. b  2.d   3.d   4.  c   5. d  6. d  7. d  8. d.   9. c   10.b   11. c   12. b   13. a  14. a  15.a   16.d   17. a  18.d  19.c   20.a

Kusur İle İlgili Özdeyişler

 

Kusur İle İlgili Özdeyişler

 

İnsan kusursuz olamaz. İnsanları kusurları ile kabul etmek ve  aşırı eleştirmemek gerekir. Birbirimiz hoş görmeliyiz ve olgun bir insansak kusur aramayı bırakmalıyız.

Kusur ile ilgili özdeyişler

“En boş insanlar kendilerine çok önem verirler, mükemmeller güvensizdir, kusurlu insan küstahdır, iyi adamsa ürkektir.” Goethe

“Çok kimse kendindeki kusurun farkındadır, fakat açığa vurmaktan çekinir. Kendindeki kusurları görebilmek bir özelliktir, bu kusurları söyleyebilmek ikinci özellik, hele kendisiyle alay edebilmek bir zekadır.” Orhan Kemal.

“Emek ver, kulak ver, bilgi ver, borç ver; ama boş verme. İyiyi ara, güzeli ara, doğruyu ara; ama kusur arama.” La Edri

“Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin kendine, işte o zaman kusursuz olursun.”Denis Diderot.

 

 

“Hayattaki en güzel şey; tüm kusurlarınızı bilmesine rağmen sizin hala muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır. ”Ernest Hemingway.

“Seveceksen öylece sev. Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur.”Elif Şafak.

“Kusursuz bir insan ararsan, dört dörtlük bir yalnızlık yaşarsın.”Aldous Huxley

“Eğer biri çıkar da, bir kimsenin senin hakkında fena söz söylediğini iddia ederse, ona şu cevabı ver; “Hakkımda bunu söyleyen hiç şüphesiz başka kusurlarımı bilmiyormuş. Zira bilseydi, bunu söylemekle kalmazdı”.Epiktetos

“Biz insanlar bir şeyi sevdik mi severiz. Mantığın burada yeri yoktur. Hatta mantıksız sevgi pek çok açıdan gerçek sevgidir. Sevmek için sebep oldu mu herkes sevebilir. Böyle bir şey cebinize bir peni koymanız kadar doğaldır. Ama bir sebep olmadan sevmek… Kusurları bilip onları da sevmek. İşte bu nadir saf ve mükemmel bir şeydir.”Patrick Rothfuss.

“Kusur arıyorsan, tüm aynalar senin.” Mevlana.

“Başkalarının kusuru gözümüz önündedir, kendimizinkilere ise sırtımızı çeviririz.” Seneca.

“Daha ne olsun. Sen bir defa kendini kusursuz görüyorsun. Bu, başlı başına bir kusur.” Beydeba.

“Başkalarının kusurlarını görmek hususunda kartallara ve kendi hatalarımızı görmemek bakımından da köstebeklere benzeriz.” François de Sales

“Kırıcı olmak, kusur aramak, bulmak ve ilan etmek…Bunlar İslami ve insani özellikler midir?” İbrahim Tenekeci.

“Eğer İnsan kendini suçlu hissetmiyorsa o zaman büyük bir ihtimalle kusurunun bu olduğunu düşünüyordur.” Mark Allen Smith.

 

 

“Kıskanç zeka, bütün güzelliklerin arasından kusurları bulup çıkartır.” Benjamin Franklin.

“Deli dediğimiz kişilerin kusurları, bizim büyütülmüş kusurlarımızdan başka bir şey değildir.”Alain.

“Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işleyene hatasını, başka birini misal göstererek anlatınız. ”Hz. Ali(ra).

“Dünyada kusursuz iki insan vardır: biri ölmüştür, diğeri de doğmamıştır.” Çin Atasözü.

“Kusursuz insan nerede? Sen Allah Teâlâ’ya karşı kusur içindeyken, başkasının sana karşı kusurunu çok görme. ”İmam Gazali.

“İnsanın kendinden, işinden, hayatından gurur duyması gerek. Kusurlar olması normaldir, hatta gereklidir, kusurlarımız bizi insan yapar, alçakgönüllü yapar.” Nora Roberts.

10 Kasım Mustafa Kemal’in Aramızdan Ayrılışı İle İlgili Duygu ve Düşüncelerini Yazınız.

 

10 Kasım Mustafa Kemal’in Aramızdan Ayrılışı İle İlgili Duygu ve Düşüncelerini Yazınız.


Ülkemiz 10 Kasım 1938 sabahı, saat dokuzu beş geçe büyük bir acı haber ile sarsıldı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk o gün aramızdan ayrıldı. Rahatsızlığı nedeni ile vefat eden Mustafa Kemal Atatürk milletini derin bir yadsa boğmuştur. Mustafa Kemal bu ülke için yapılamaz denilen yenilikler yapmış, aklını ve bilim yolunu tercih ederek ülkesini her alanda geliştirmeye çalışmıştır. Onun bizim üzerimizde çok hakkı vardır. Çünkü o bir milletin kurtuluşunu başlatan liderdir, çünkü o fedakardır, vatanseverdir. 


Kendi çıkarlarını düşünmeyen her zaman milletinin çıkarlarını düşünene bir lider olmuştur. Çalışkan, sorumluluk sahibi, ileri görüşlü, çok yönlü olan bu lider hayatı boyunca milletine hizmet etmiş ve bunu da hiçbir zaman şikayet etmemiştir. Onun şimdi yaşamasını çok isterdim. Onu bir kere görmek, o mavi gözlerine bakarak geleceğe dair ışıltılı bakışlarından feyz almak isterdim. Onunla sohbet etmek, ona minnet borumu dile getirmek isterdim ama ne yazık ki Mustafa Kemal yaşamıyor artık. Bir daha çıkıp gelse Samsun'dan, bir daha bu vatana liderlik yapsa ne kadar güzel olurdu ama her insan ölümlüdür. O kendisinin ölümlü olduğunu bildiği için Benim naçiz vücudum elbet bir toprak olacak fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır demiştir. 


İşte onun eseri olan cumhuriyete sahip çıkmalıyız gençler olarak. Onun ardından yas tutmak yerine ona olan sevgimizi vatana hizmet ederek göstermeliyiz, çalışkan ve başarılı çocuklar, gençler olmalıyız. Ona olan sevgim sonsuz olacak ve onu daima hatırlayacağım. Çünkü o benim büyük kahramanım sarı saçlı mavi gözlü devdir. O büyük insanın mekanı cennet olsun, nurlar içinde uyusun inşallah.

Eski Alışkanlıklarımızı, Geleneklerimizi Yaşatmak Bizi Mutlu Erder Konulu Kompozisyon

 

Eski Alışkanlıklarımızı, Geleneklerimizi Yaşatmak Bizi Mutlu Erder Konulu Kompozisyon

 

Eskiden insan ilişkileri daha samimi ve daha candandı. İnsanlar birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket ederler,  komşular birbirine yardım eder ve güvenirdi. Bir kişi zor duruma düştüğü zaman diğer komşuların bundan hemen haberi olur, mahalle kültürü güzel bir şekilde yaşatılmaya devam ederdi. Eski alışkanlıklarımızı, geleneklerimiz yaşatmak bizi mutlu eder. Çünkü o alışkanlıklarda insana değer verme vardı, insanı sevme ve olduğu gibi kabul etme vardı. Misafirperverlik vardı eskiden. Şimdi kimse ne misafir kabul etmek istiyor, ne de misafirliğe gitme. Her şey para olarak, çıkar olarak düşünülüyor. Sevgi, paylaşma, samimiyet gibi duygular eskide kaldı. Oysa bunlar olduğu zaman hayat daha güzel olur bunlar olmadığı zaman hayat çekilme hale geldi ve insanlar sıradan bir hayat sürmeye başladı.

 

 İnsan gelenekleri ile bir bütündür, milli benliğine sahip çıkan, geleneklerine sahip çıkan gençlerin ülkemizde artması gerekir. Şimdi büyüklere saygı fazla kalmadı, gencecik çocuklar ağzı küfürden geçilmiyor, yolda çocuğu ile yürüyen bir anne küfür seslerini duyunca çocuğunun o küfrü duymaması için şekilden şekle giriyor. Oysa eskiden ortada bu kadar fazla küfürler edilmezdi ve adap denen bir şey vardı. İşte bu adabın geri gelmesi gerekiyor. Bunlar geri gelip yaşatılmalı ki toplum eski düzenine eski ahlaki yapısına kavuşsun. Yine hasta ziyaretleri yapılırdı, nişan törenleri yapılırdı, asker uğurlama yapılırdı  ve insanlar bugünlerde bir araya gelir ve güzel vakit geçirilirdi. Şimdi bunlar çok az yapılıyor ve insanlar artık daha bireysel bir yaşama dönmüş vaziyette. Ben değil biz anlayışı ile yaşamak lazım oysa. Bir başka örnek ise aileler çocuklarını sokağa gönderir ve çocuklar akşama kadar toprakla, çamurla kumla oynadı ve insanlar arasında güven vardı. Şimdi kimse çocuğunun başından ayrılmıyor ki başına bir şey gelmesin.

 

Çünkü ahlaki yapıda bozulmalar başladı ne yazık ki. Bunların bir an önce düzelmesi gerekir ve eski o güzel ve samimi geleneklerin gelmesi insanları da bir araya getirip mutlu eder. Çok özledik o yılları. Belki o zamanlarda bir tane şekerimiz olurdu ama o şekerin tadı bir başka olurdu. Şimdi çok şeker ve şeker türleri var ama eski tadı yok ne yazık ki. Çünkü paylaşma kalmadı fazla, sevgiyi paylaşma, duyguları paylaşma, düşünceleri paylaşma azaldı. Doğallık bozuldu git gide. İşte bunları yaşatırsak mutlu oluruz ve eski biz oluruz. 

“Sadece Şefkat iyileştiricidir. Çünkü İnsanın İçindeki Tüm Hastalıklar Sevginin Eksikliğinden Kaynaklanır. “ Sözü İle Kompozisyon

 

“Sadece Şefkat iyileştiricidir. Çünkü İnsanın İçindeki Tüm Hastalıklar Sevginin Eksikliğinden Kaynaklanır. “ Sözü İle Kompozisyon

 

Şefkat ve merhametin olduğu yerde, affetmenin olduğu yerde, koşulsuz sevmenin olduğu yerde kişi kendini güvende hisseder ve hayatta daha az yanlış yapmayı öğrenir, daha çok sevmeyi, saygı duymayı öğrenir. Sevgi eksikliği yaşayan, hayatında hiç aile sevgisi olmayan insanlara baktığınız zaman onların hep bir arayış içinde olduğunu görürsünüz. Sevgiyi alamadıkları için başkalarına da sevgi gösteremezler. Oysa şefkat insan ruhuna şifa gibi gelir. Çünkü insanın içindeki tüm hastalıklar sevginin eksikliğinden kaynaklanır. İşte burada da aileye büyük önem düşer.

 

 Anne ve babalar çocuk dünyaya getirmeden önce o çocuğa iyi bir anne, baba olabilecek miyim, ona sevgimi verebilecek miyim diye düşünerek çocuk dünyaya getirmelidir. Sevmeyeceğiniz, saygı göstermeyeceğiniz, bakmayacağınız çocuğu dünyaya getirip bir de onun psikolojisi ile oynamak bana göre bir cinayettir. Çünkü tüm çocuklar sevgiye ihtiyaç duyar. Sevgiye doymuş çocukları gözlemlediğimde kendine güvenen çocukları görüyorum. Bu çocuklar hem kendilerine güveniyorlar, hem sevmeyi öğreniyorlar hem de seviliyorlar ama kimseden sevgi dilenmiyorlar, kimse için aşırı fedakarlıklara girip kendi kişiliklerini ezdirmiyorlar. Çünkü o çocuğa sevgi zamanında verilmiştir. Oysa sevgiyi alamayan çocuklar hep birilerinin gözüne girme peşinde koşuyorlar, kendilerine çok az bir sevgi gösterisi sunanlara hemen inanıp daha sonrada hayal kırıklığı yaşıyorlar.

 

 Bu hayal kırıklığının olmaması için önce aile çocuğuna şefkat göstermeli, onu sevmeli ve korumalıdır. Hastalıkların asıl nedeni sevgisizliktir, ilgisizlik ve  sevgiye olan susuzluktur. Sevgisizlik insanı hem bedenen kötü etkiler hem de ruhen. Sevgi ile ilgili şu söz çok anlamlıdır: “Sevgi ektiğimiz yerde mutluluk büyür.” der Shakespeare. Gerçekten de öyledir sevgi olduğu zaman mutluluk olur, huzur olur ve hastalıklar da yok olmaya başlar.

Savaşa Hayır İle İlgili Özlü Sözler

 

Savaşa Hayır İle İlgili Özlü Sözler

Savaşta olanlar ne yazık ki masum insanlara oluyor. Ölen çocuklara oluyor, kadınlar oluyor ve en ağır darbeyi de onlar alıyor. Ne olursa olsun savaş için değil barış içi birlik olunmalı ve savaşa hayır denmelidir. Savaşa hayır ile ilgili sözler şunlardır:

“Dünyaya bir daha gelsem; ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım.” Aram Tigran

“Niçin hep birlikte barış ve uyum içinde yaşamayalım? Hepimiz aynı yıldızlara bakıyoruz, aynı gezegenin üzerindeki yol arkadaşlarıyız ve aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz.” Auinus Aurelius Simachus


"Voltaire,  bütün savaşların tek amacının hırsızlık olduğunu söylerken tamamıyla haklıydı. "Arthur Schopenhauer

“Savaşı sonlandırmazsak, o bizi sonlandıracak.” Herbert George Wells

“Tüm savaşlar iç savaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir.” François Fénelon

“Savaş zorunlu ve kaçınılmaz olmalıdır, milletin hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça, harp bir cinayettir.” Mustafa KemaI Atatürk

“Barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömer.” Krezus – Croesus.

“Savaş, ne işe yarar? Kesinlikle hiçbir işe.” Edwin Star.

“Kötü bir barış, savaştan daha iyidir.” Gaius Cornelius Tacitus

“Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez. Yakar, yıkar, öldürür, yok eder. “Nazım Hikmet

“İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna ölse daha iyi değil mi.” Albert Einstein


“Savaş, hiledir, hileden ibarettir.” Hz. Muhammed

“Bu dünya silah tüccarlarına kalacak çünkü herkes birbirini öldürmekle meşgul. Bu hayatta kalmanın sırrıdır: Asla savaşa girme. Özellikle de kendinle. “Lord of War. 

"Bir çok insan savaştaki başarıların, barıştaki başarılardan daha önemli olduğunu düşünür ancak bu bu düşüncenin kırpılması gerekir. Zira birçokları şöhret arzusuyla savaş peşinden koşar."M.T.Cicero

”Propagandayla zehirlenmedikleri sürece kitleler asla savaş düşkünü değildirler.” (Albert Einstein)

"Barış bir hayal değildir; barış bir seçenektir! Ya barışı seçer, akıllı ve meleksi olduğunu ispat edersin ya da savaşı seçer, aptal ve şeytani olduğunu kanıtlarsın! Haruki Murakami.

Kardeşlik İle İlgili Konuşma

 

Kardeşlik İle İlgili  Konuşma

Kardeşlik duygusu insana Yüce Allah tarafından verilmiş çok özel ve çok güzel bir duygudur. İnsan nasıl annesi ya da babası için acı çekerse kardeşine bir şey olduğu zamanda kalbinde acı olur. Çünkü kardeş demek kan bağı demek, aile demek, yuva içinde bir olduğun can yoldaşın, demektir.

Sevgili öğretmenim,

İnsan kardeşi olduğu zaman çok mutlu oluyor. Mesela ben akşam eve gittiğim zaman kardeşimle oyunlar oynuyorum ve onuna çok güzel vakit geçiriyorum. Bazen anlaşamıyoruz ve hemen kavga etmeye başlıyoruz. Birbirimizden o kadar nefret ediyoruz ki en sonunda tutuşuyoruz kavgaya, başlıyoruz bağırmaya tıpkı iki inatçı kesi masalındaki gibi. Annem, babam araya girmese belki birbirimizi yiyeceğiz. Beş dakika geçiyor ya da geçmiyor geri kedi köpek gibi oluyoruz ve bir de bakmışız ki yine yan yanayız. Çünkü bizim birbirimizden başka kimsemiz yok. Çünkü biz hem oyun arkadaşıyız, hem derslerini birlikte yapan, birbirine yardım eden, birimiz hasta olduğu zaman diğerimiz çok üzülen iki can yoldaşı, iki arkadaşız.

 

Kardeş demek arkandaki dağ demek, kardeş demek yürüdüğün yol, aldığın nefes demektir. Kardeşlik başarında ve kötü zamanlarında bir olmak demektir. İşte benim kardeşim de benim her anımda yanımda olandır. Onunla akşam odamıza çekildiğimiz zaman kitap okuyoruz ve kitaplarımız hakkında birbirimize bilgi veriyoruz. Sonra gün içinde okulda neler yaptığımızı konuşuyoruz ve gülmeye başlıyoruz. Sonra annemin sesi ile irkiliyor “Hani dişler fırçalanmadı mı daha”. diyen annemizden korkup hemen birlikte dişleri fırçalamaya ve o arada bile yaramazlıklar yapmaya devam ediyoruz.

 

Çünkü kardeşimle her şey güzel oluyor. O evde bir saat bile olmasa hayat çok sıkıcı oluyor. Benim kardeşimle aramdaki yaş farkı az olduğu için o benim arkadaşım, en iyi dostum aynı zamanda. Babam kardeşime kızdığı zaman bazen içten içe seviniyorum bazen de babama kızıyorum. Eminim o da bana seviniyordur ve bazen de üzülüyordu. Sonunda ne olursa olsun iki can oluyoruz ve kopamıyoruz işte birbirimizden. İşte kardeşlik böyle karmakarışık duygulara sahip olmadır bana göre ama her şeye rağmen kardeşim benim canım, benim her şeyimdir.

“Benim Naçiz Vücudum Elbet Bir Gün Toprak Olacaktır Fakat Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır.” Kompozisyon

 

“Benim Naçiz Vücudum Elbet Bir Gün Toprak Olacaktır Fakat Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır.” Kompozisyon

Her insan zamanı gelince bu dünyadan ayrılacaktır. Çünkü her insanın kaderi Yüce Allah tarafından farklı yazılmıştır. Ölüm kimseye ayrıcalık tanımaz. Çünkü her insan ölümü tadacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de insan olduğu için, bir gün öleceğini bildiği için kendisinin de geçici olduğunu, kimsenin sonsuza kadar yaşamayacağını ama cumhuriyetin sonsuza kadar yaşatılabileceğini söylemek istemiştir. 


Çünkü fikirler ölmez, çünkü eserler ölmez. Mustafa Kemal de bunu bilerek bu anlamlı sözü söylemiş ve geride güzel eserler bırakarak milletinin kalbinde yıllarca kalmaya devam etmiş ve devam edecektir de… Cumhuriyet akıldır, cumhuriyet bilimdir, insan haklarıdır, kadına verilen değerdir, özgürlüktür, dik duruştur, halkın egemenliği, halkın eseridir. İşte bu dev sere sahip çıkmak ve onu sonsuza kadar yaşatmak da biz gençlerin görevidir. Gelecek nesillere de cumhuriyet sevgisini aşılamak ve ona sonsuza kadar sahip çıkmak gerekir. 


Çünkü cumhuriyet bu ülke için büyük fedakarlıklar, büyük emekler verilerek kazanılmış bir eserdir. Bu eserin kıymeti ancak o yaşatılarak  bilinir. Bunun için de Türkiye Cumhuriyeti cumhuriyet ile yönetilmeye devam edecek, dünya var oldukça cumhuriyet de var olacaktır inşallah. Akıl yolunda, bilim yolunda gençler yetişecek ülkesini daha iyi yerlere getirecektir.

Akıl İle İlgili Özdeyişler

 

Akıl İle İlgili Özdeyişler


Akıl insana verilmiş büyük bir armağandır. İnsan aklını kullanırsa insan-ı kamil olur. Aklını iyi kullanmazsa ve hata üstüne hata yaparsa hayatını boş geçirmiş olur ve hiçbir iş başarmamış olur.

 

Akıl ile ilgili özdeyişler şunlardır:

Konuşma , insanın aklını kullanma sanatıdır. Eflatun

Aklın buyruğuna girmeden, yaşamın kötülüklerine karşı başarı kazanılamaz. Arthur Schopenhauer

Akıl ve dirayetin ak saçlılarınki gibi; ama yüreğin masum çocukluk yüreği olsun. Friedrich Schiller

Akıl ve mantık, ilim ve marifetle doğru orantılı olarak gelişir. Thomas Mann

 

İnsanın akıllıca hareket edebilmesi için üç yolu vardır; birincisi, yapacağı şey üzerine düşünmektir ki bu en asil yoldur. İkincisi, önceden yapılmış iyi bir şeyi tenkit etmekle olur, bu en kolay yoldur. Üçüncüsüne gelince bu en acı yoldur, deneyerek ve uğraşarak bulduğun yoldur. Konfüçyus

İslam’ın temeli ahlâk, ahlâkın özü bilgi, bilginin özü de akıldır. Hacı Bektaş-ı Veli

Yüksek ruhlar, her zaman sıradan akılların şiddetli muhalefetleriyle karşılaşırlar.

Albert Einstein.

 

Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz.

Montaigne

Akıl; birbirinden farklı olan şeylerin birbirlerine benzeyen yanlarını ve birbirine benzeyen şeylerin, birbirlerinden farklı yanlarını bilmektir. Goethe

Aklın en büyük günahı, yeteri kadar dikkat göstermemek hatasıdır. Jon Ciardi

Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir. Düşünerek söyler. Hz Ali

Akıl yaşta değil baştadır; ama aklı başa yaş getirir. Cenap Şehabettin

Akıllılar, zayıf taraflarını bildiklerinden, yanılmayacaklarını ileri sürmezler. Thomas Jefferson

Akıl İle İlgili Konuşma Örneği

 

Akıl İle İlgili Konuşma Örneği


İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli fark aklının olmasıdır Akıl Yüce Allah tarafından insana verilmiş büyük bir armağandır. İnsan normalde diğer canlılar gibi bir damla kandır ama aklı sayesinde bin bir endişedir. Çünkü aklı olduğu için endişeli olur, hayata dair sorunları olur umutları olur, hayalleri olur.

Sevgili öğretmenim ve  değerli sınıf arkadaşlarım,

Bizler insan olarak aklımızı iyi önde kullanırsak hayat bizim için daha kolay olur. Aklımızı iyi kullanmadığımız zaman, sorumluluklarımızı yerine getirmediğimiz zaman kendi hayatımız kendi elimiz ile mahvetmiş oluruz. Aklını kullanan insanlar her şeye körü körüne inanmayan, sorgulama becerisine sahip olan insanlardır. Mustafa Kemal Atatürk de akla ve bilime çok önem vermiştir. Kendinize aklı ve bilimi rehber edinin demiştir. Çünkü insan aklı ile ya doğru yolu seçer ya da yanlış yola gider. İşte burada da  irade çok çok önemlidir. İradesine hakim olan insanlar, planlı ve programlı bir hayat yaşayarak hayatını çalışmaya odaklandırırlar.

 

Böyle  insanlar her zaman bir meşguliyeti olduğu için sıkılmaya vakit bulamazlar ve boş bir amaç peşinde koşmazlar. Bunun için her zaman aklımızı iyi kullanmalıyız ve bize Allah tarafından verilen bu aklın kıymetini bilmeliyiz. Tembellik etmek yerine aklımızı kullanarak zor olanı başarmaya çalışmalıyız ve akıl sayesinde güzel başarılar edinmeliyiz. Çünkü insan aklını kullanarak bilgi sahibi olur. Büyük işler başarmış insanların diğer insanlardan bir farkı yoktur. Sadece aklını iyi kullanmışlardır ve hedefleri peşinde koşmuşlardır. Yüce kitabımız Kuran’da da “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu.” derken insanın aklını kullanarak ilim peşinde, bilim peşinde koşması gerektiği söylenmiştir. Aklın önemi ile ilgili şu söz çok önemlidir:


İnsanın akıllıca hareket edebilmesi için üç yolu vardır; birincisi, yapacağı şey üzerine düşünmektir ki bu en asil yoldur. İkincisi, önceden yapılmış iyi bir şeyi tenkit etmekle olur, bu en kolay yoldur. Üçüncüsüne gelince bu en acı yoldur, deneyerek ve uğraşarak bulduğun yoldur. Konfüçyus. 

Sosyal Medyanın Çocuklar Üzerindeki Etkisi

 

Sosyal Medyanın Çocuklar Üzerindeki Etkisi


İletişim kurmak insan için sosyal bir ihtiyaçtır. İnsanlar iletişim kurarak hem kendilerini ifade ederler, hem mutlu olurlar hem de gün içindeki konuşma ihtiyaçlarını gidermiş olurlar. Çocuklar sosyal medyadan çok aile ile iletişim halinde olmalı, arkadaşları ile sanal ortamda değil gerçek yaşamda bir olmalıdır.


 Sosyal medyayı sınırsız kullanan çocuklarda bağımlılık olur. Bu bağımlılığın sonucu sosyal medyadan kopmak istemeyen çocuklarda saldırganlık ve şiddete eğilim olur. Ders başarısında gerileme olur, sosyal yaşamında gerileme olur vb. Uzun süreli ekrana bakma; depresyon, uyku sorunları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, sosyal kaygı bozukluğu, davranış bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu cinsel ve fiziksel istismara bağlı olarak ve madde kullanımı gibi önemli ruhsal sorunlara yol açabilir. Çocuklar gerçek yaşamdan kopar ve sanal bir ortamda yaşamaya başlar. İnsan ilişkileri bozulur, kötü örnekler çocuğun ahlaki gelişimine zarar verir. Çocuklar üzerinden sosyal medya hesabı açmak ve çocuk üzerinden para kazanmak ise ayrı bir tehlikedir. Çocuklarımızı tehlikeye atmamalıyız. 


Onların güvenli bir internet ortamında sosyal medyada ölçülü olarak vakit geçirmesine izin vermeliyiz. Neleri izleyip izlemediğini kontrol etmeliyiz. Bunları yapmadığımız zaman ileride büyük sorunlar yaşayabiliriz ve çocuklarımız elimizden göz göre göre kayıp gider. Bilinçli anne, bilinçli baba olmalıyız. Web kameralarının gerekmedikçe kapalı olduğundan ve gizlilik ayarlarının açık olduğundan emin olmalıyız.