Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İyi Bir Okur Olmak İçin Sadece Roman Okumak Yeterli Midir? Niçin?

 

İyi Bir Okur Olmak İçin Sadece Roman Okumak Yeterli Midir? Niçin?

 

İyi bir okur olmak için sadece roman okumak yeterli değildir. İyi bir okur olmak için her türden kitapla ilgilenmek gerekir. Sadece bir türe takılıp kalınırsa hem iyi bir okur olunamaz hem de iyi bir yazar olunamaz. Ne kadar çok farklı türden kitap okunursa o kadar çok iyi bir okur olunmuş olunur ve kişi genel kültürünü çok iyi bir şekilde de geliştirmiş olur. Her türden kitaptan okumak, farklı bilgiler öğrenmek kişinin kelime hazinesinin daha da genişlemesini sağlar ve bu da bireye olumlu yönde etki eder. 


Bunun için çok okumalı, farklı türden okumalı ve kendimizi geliştirmeye devam etmeliyiz. İyi okur olmak; fazla okumak, hızlı okumak, bir yazarın tüm kitaplarını bitirmek ya da tüm klasikleri bitirmiş olmak değildir. İyi bir gözlemci olmak gerekir. Olayları yorumlama becerisi olmalıdır. Sorgulama becerisi olmalıdır, empati kurma becerisi olmalıdır. Okuduğu kitapta geçen metinle güçlü bir bağlantılı kurabilmelidir okur.  Kitaplara karşı yazar ve yayınevi ön yargılarımı tamamen bir kenara bırakmak gerekir. Kitabın içeriğini okumadan kitabın kapağı hakkında ön yargılı olunmamalıdır. 


Kitapta geçen olaylar arasında bağlantı kurulabilmelidir. Okumak belli kalıpların içinde kalmamalı, kendi sınırlarını çizeceğiniz bir alan olmalı. Size iyi gelenleri, bir şeyler öğrenebildiklerinizi yakınınızda tutmanıza fırsat verebilmeli. Başkalarına göstermek ya da paylaşmak için değil, kendiniz için okuyun ve farklı türler okuyarak daha iyi bir okur olmaya çalışacağınızı adım adım göreceksiniz.

Sözlü Kompozisyon Türlerinde Başarılı Olmak İçin Neler Gereklidir Konu Kompozisyon

 

Sözlü Kompozisyon Türlerinde Başarılı Olmak İçin Neler Gereklidir Konu Kompozisyon


 Herhangi bir konunun, amacın, isteğin, duygunun, hayalin ve düşüncenin sözle anlatımına sözlü kompozisyon denir. Sözlü kompozisyon türleri kendi arasında ikiye ayrılır.

1) Hazırlıklı konuşmalar: Ne zaman, nerde yapılacağı, konusu ve amacı daha önceden bilinen, bir plan ve program doğrultusunda hazırlanılarak yapılan konuşmalardır.

2) Hazırlıksız konuşmalar: Yeri ve zamanı bilinmeden, koşulların zorlaması sonucu, aniden yapılan konuşmalardır.


Sözlü kompozisyon türlerinde başarılı olmak için  geniş bir kültür birikimine sahip olmak gerekir. Çok kitap okumak gerekir. Farklı yerleri, gezmek ve görmek ve oralar hakkında izlenim sahibi olmak gerekir.


 Kişisel gelişim için, etkili konuşmak için kişinin farklı türden kitaplar okuması ve daha kültürlü olması gerekir. Sözlü kompozisyon türünde başarılı olmak için ana dilin kurallarını ve inceliklerini öğrenmek ve en iyi şekilde bilmek gerekir. Kuvvetli bir mantık sahibi olmak gerekir. Konuşmalarla davranışların uyumlu olması gerekir. İyi bir gözlemci ve iyi bir araştırmacı olmak gerekir. 


Konu bulmak gerekir. Anlatımı bozan ifadelerden kaçınmak gerekir. Sesi, jest ve mimikleri iyi kullanmak gerekir. Dinleyicilerin durumlarını göz önünde bulundurmak gerekir.

Kul Hakkı Nedir, Kul Hakkı İle Zararlı Alışkanlıklar Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır? Belirtiniz.

 

Kul Hakkı Nedir, Kul Hakkı İle Zararlı Alışkanlıklar Arasında Nasıl Bir  İlişki Vardır? Belirtiniz.


İnsan sosyal bir varlık olduğu için toplum içinde yaşar ve gereksinim duyduğu çoğu şeyi de başkaları ile paylaşmak zorundadır. Toplu halde yaşamanın temel amacı; insanın mutluluğu, refahı ve güvenliği olup, birbirimize karşı ilişkilerimizde de uymamız gereken ahlakî ve kanunî kuralları içerir. Bu kurallardan birisi de kul hakkıdır. Kul hakkı; insanın can, mal ve namus gibi dokunulmazlıklarını korumaya yönelik ortaya çıkan bir haktır. 


Hırsızlık yapmak, dedikodu yapmak, yalan söylemek, iftira atmak, borcunu ödememek, küfürlü konuşmak kul hakkına girer. Zararlı alışkanlıklar ise sigara içmek, alkol kullanmak uyuşturucu kullanmak, insanların yüzüne gülüp arkasından konuşmak ve daha birçok zararlı alışkanlık vardır. Örneğin; Sigara içen bir aile bireyi kul hakkına girer. Çünkü aldığı sigara paketi ile çocuklarının rızkını yer. Sigara dumanı ile çevresindekilere zarar verir. Alkol alan kişi ise bilinçli olmadığı için ailesindeki kişilere zarar verebilir, onların canını yakabilir. 


Yani maddi ve manevi olarak kul hakkına girmek olur aslında. Kötü alışkanlıklar sevdiklerimiz ile güzel anlar geçirmemize neden olur ve onların üzülmesine neden olur. Bunun için e olursa olsun kötü alışkanlıklardan uzak durmalıyız ve sevdiğimiz kişilerin değerini bilmeliyiz. Ömrümüzü zararlı alışkanlıklar yolunda heba etmemeliyiz.

Hayatın Güzel Olduğunu Anlatan Bir Kompozisyon

 

Hayatın Güzel Olduğunu Anlatan Bir Kompozisyon


Hayatta her zaman her şey yolunda gitmese de hayat yine yaşanılmaya değerdir. Çünkü sabah güneşin doğuşunu izlemek, güne sağlıklı bir şekilde nefes alarak başlayabilmek, okula giderken esen rüzgarın yüzüne vurması, yapan yağmurda ıslanmak bunların verdiği his çok ama çok güzeldir. İşte bunun için hayat güzeldir ve yaşamın tadını çıkarmaya bakmalıyız ve mutluluğumuzu ertelememeliyiz. Farklı olmak için değil, mutlu olmak için yaşamalıyız.


 Elimiz, kolumuz tutuyorsa, ailemiz bize sahip çıkıyorsa, okulumuza özgürce gidip gelebiliyorsak, başka bir ülkenin egemenliği altında yaşamıyorsak hayat anlamlıdır ve yaşanılmaya değerdir. Hayatı güzel yaşamak için kendimizi sevmeliyiz, kendimize değer vermeliyiz, özgüvenli olmalıyız. Daha sonra başka insanları da sevmeliyiz ve empati kurma becerisine sahip olmalıyız. Hayvanlara merhametle yaklaşmalıyız. Sevdiğimiz insanlara ara sıra hediyeler alarak onları mutlu etmeliyiz. Onların yüzündeki mutluluğu görmek bile hayatın aslında ne kadar güzel bir şey olduğunu anlayabiliriz. Hayat güzeldir çünkü yemek, içmek, gezmek, çalışmak ve eğlenmek çok güzel  şeylerdir. 


Özellikle de sevdiğin işi yapıyorsan onu iş olarak bile görmezsin ve hayat boyu çalışarak anlamlı bir yaşam geçirmiş olursun. Hayat güzeldir çünkü baharın gelmesini görmek, çiçeklerin açmasını, kelebeklerin uçmasını izlemek harika bir duygudur. Yeri geldiğinde sıcaktan bunalıp soğuğu istemek ya da tam tersinin olması bile bize mutluluk ve heyecan verir. Güvenebildiğimiz bir ailemizin olması, yakın akrabalarımızın ve arkadaşlarımızın olması hayatın güzel olduğunu gösterir. Her zorluğa rağmen dimdik durabilme ve kendi alın terinle ekmeğini kazanmak ve onun verdiği duygu hayatı anlamlı kılar vb.

Kan Kus, Kızılcık Şerbeti İçtim De Atasözünü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

Kan Kus, Kızılcık Şerbeti İçtim De Atasözünü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Kişisel dertlerimizi içimizde saklamalı, başkalarının öğrenmesine meydan vermemeliyiz. Dahası, kötü olan durumumuzu iyi gibi göstermeye çalışmalıyız. Bazı zamanlarda aile içinde çeşitli olaylar yaşanabilir, üzücü ve kırıcı olaylara olabilir. Bu durumda yaşadığımız sıkıntılara sabretmesini bilmeliyiz ve yaşadığımız ve olayları başka insanlara anlatmamalıyız.


 Başkalarının bizim özel yaşamımızda olan olaylardan haberdar olmamasını sağlamalıyız. Çünkü yaşadığımız olayları anlattığımız zaman karşımıza çıkan kişiler sır tutmayan kimseler olabilir. Bu kişiler ile aramız gün gelir bozulabilir ve onlara anlattığımız her şeyi yakınlarımıza geri gelip anlatabilirler. Bundan dolayı da atalarımız Kan, kızılcık şerbeti içtim de atasözünü söylemişlerdir. Bu atasözü diğer bir atasözümüz olan Kol kırılır yen içinde kalır ile de yakın anlamlıdır aslında. Yaşadığımı zorlu zamanlar olacaktır.


 İşte bu zamanlarda ağzımızı tutmasını bilmeliyiz. Her önümüze gelene derdimi açmamalıyız ve sabretmeliyiz. Sabrettiğimiz zaman belki olaylar daha güzel bir hâl alır ve iyi ki de yaşadığımız şeyleri başka insanlara anlatmamışız diyerek mutlu oluruz ve pişmanlık duyacağımız bir şey yapmamış oluruz.

Çocuk Mu Yetiştiriyoruz Yoksa Robot Mu Yetiştiriyoruz Konulu Kompozisyon

 

Çocuk Mu Yetiştiriyoruz Yoksa  Robot Mu Yetiştiriyoruz  Konulu Kompozisyon


Çocuklar gündelik yaşamlarını kolaylaştıracak işleri de öğrenmelidir. Sadece akademik açıdan başarılı olmaları bir anlam ifade etmez. Aynı zamanda kendilerini geliştirecek, kendilerine fayda sağlayacak basit işleri de yapmalıdır. Sosyal olmalıdır, sevecen olmalı, iletişim dilini kullanmalıdır. Çocuklar bir çivi bile çakamıyorsa, çalan bir telefona cevap vermiyorsa, zorbalığa uğrayan bir başka çocuğa gülüyorsa, eve gelen misafirler ile iletişim kurmuyorsa dersleri çok iyi olmuş hiçbir anlam ifade etmez.


 Çocuk kendisinin fazladan parası olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.  Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Teşekkür ediyorum efendim Ya siz nasılsınız diyemesin ama yabancı dili mükemmel olsun. Evet… varsın, tek dostu olmasın… ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun. Bu çocuğu bu hale getiren kişiler çocuğun anne ve babasıdır.  Ailenin çocuğu ile ilgili iletişiminizi dinlemek ister misiniz; – “Oğlum, çıkar üstünü-başın doğru derslerinin başına. Kızım, öğrenemedin gitti şu işi  hafta içi dışarı çıkmak, gezip tozmak yasak. Ne gezmesi önce ödev. Peki çocukların ne istediğini, anne ve babasından ne beklediğini hiç merak ettiniz mi?


 Elinin neye yatkın olduğunu, dilinin neye uyumlu olduğunu, gözlerinin zevkini, hangi oyunlardan hoşlandığını, hangi oyunları sevmediğini, hangi arkadaşalrını sevip hangilerinden rahatsız olduğunu, hangi alana ilgi duyduğunu, bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini, resim dersiyle ilgisini,  müzikle arasını hiç mi sormadınız. Öyleyse çocuğunuzla ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız. Her  sözünüze siz, tersler şekilde cevap vermesi, lafı ağzınıza tıkaması  onları iyi anlamamanız, onları bir kere bile olsun gerçek anlamda oturup dinlememeniz ya da onları gerçekten sevmeyi denememeniz olabilir mi? 


Tüm bunlardan dolayı önce çocuk yetiştirelim robot değil. Çocuklar duygusu olan varlıklardır. Onların sevmeye, sevilmeye , oyun oynamaya ve doyasıya çocukluğunu yaşamaya hakları vardır. Bunları unutmazsak ve onları anladığımızı davranışlarımızla onlara belli edersek iş işten geçmeden onları kaybetmemiş olabiliriz.

Sıradaki Astronot Ben Olmalıyım, O İş Bende Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Sıradaki Astronot Ben Olmalıyım, O İş Bende Sözü İle İlgili Kompozisyon


Uzayda yaşam olup olmadığını, uzaylıların olup olmadığını gerçekten çok merak ediyorum. Küçüklükten beri uzay ile ilgili hep merak ettiğim konular olmuştur. Sıradaki astronot ben olmalıyım o iş bende çünkü uzay ile ilgili merak duygumu gidermek istiyorum. Uzayda neler var, neler yok, oraya varınca ne gibi değişimler hissedeceğim, duygularımda, hislerimde, görüntümde değişiklikler  olacak mı? Bunları çok merak ediyorum. 


Daha sonra ülkemizin uzaya giden bir bilim insanı olarak diğer dünya ülkelerine karşı tanıtmak ve bilim ülkesi olduğumuz herkese kanıtlamak istiyorum. Evren o kadar büyük ki ne kadar büyük olduğunu bile bilemiyoruz.  İşte ben bu bilinmezliği bilinir hale getirmek için çok çalışacağım ve uzay yolculuğuna çıkacağım. İyi bir astronot olmak istiyorum. Bunun için de Rusçayı hem konuşabilmek hem de okuyabilmek için çok çalışmam, emek etmem gerektiğini biliyorum. Uluslararası Uzay İstasyonundaki uzay batımını izlemek istiyorum. 


Yıldızları ve gezegenleri özellikle sabah yıldızı ve akşam yıldızı olarak bilinen Venüs gezegenini görmek ve onun hakkında araştırmalarda bulunmak istiyorum. Fizik kurallarını iyi öğrenip çok iyi bir astronot olmak istiyorum. İnsanları Mars’a götürmek istiyorum. Bunun için de çok çalışıp uzayda bir roket inşa etmek en büyük amacımdır. Kuyruklu yıldız hakkında araştırma yapmak istiyorum. Alper Gezeravcı gibi başarılı bir astronot olarak merak duygumu gidermek için çalışmaya devam edeceğim. İşte tüm bunlar için sıradaki astronot ben olmalıyım, o iş bende.


Not: Astronot olmak için şunlar gereklidir:

-Yüzme bilmek gerekir.

- Vahşi doğada hayatta kalma eğitimi almış olmak gerekir.

- Boy 157 ile 190,5 olmalıdır.

- Jet uçağı pilotu olmak gerekir.

- Üniversiteden fen bilimleri veya matematik bölümlerinden mezun olmak gerekir.

- Rusça konuşabilmek ve okuyabilmek gerekir.

Emek Başarının Anahtarıdır Sözü İle İlgili Bilgilendirici Metin

 

Emek Başarının Anahtarıdır Sözü İle İlgili  Bilgilendirici Metin


Başarının gelmesi tesadüf değildir. Başarılı olmak için belirli bir bilgi birikimi, emek ve alın teri gerekir. Zeka da tek başına başarılı olmada etkili değildir. Önemli olan gayret göstermek, planlı ve programlı olarak yaşamaktır. Emek etmeden başarı olmayacaktır. Çünkü hiç kimseye yattığı yerden  para gelmez, mutluluk gelmez. İnsan aklını kullanmalı ve aklını da doğru işlerde kullanmalıdır.


 Örneğin; İleride iyi bir doktor olmak istiyorsanız her gün planlı ve programlı olarak çok çalışmak, kitap okumayı alışkanlık haline getirmek ve her türden kitap okuyarak genel kültürünüze yatırım yapmak gerekir. Yani çok yönlü olmak ve bunun için emek ederek kendimizi geleceğe hazırlayabiliriz. Emek edildikten sonra başarı da kendiliğinden gelecektir. Emek olmadan yemek olmaz, en güzel yağmur alın teridir gibi sözler emek etmenin ne denli güzel bir eylem olduğunu, insana yakıştığını ve insanı onurlu kıldığını anlatan sözlerdir. Dünyada büyük işler başarmış insanlara baktığınızda onların çok çalıştığını, çalışmaktan asla vazgeçmediğini görebilirsiniz. Örneğin Nobel ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar eskiden günde on sekiz saat çalıştığını, şu anda ise on ki saat çalışabildiğini söylüyor. Şimdi bu bilim adamının başarılı olması emek değil de nedir peki? 


Elbette emek, alın teri, azim ve çok çalışmaktır. Emek etmenin doğa sonucu ise başarılara doymamak, başarıların daim olması demektir. Hele de bir de yaptığınız işi candan seviyorsanız hayat sizin için daha anlamlı olur ve zevkle işinizle meşgul olmaya, başarılara doymamaya devam edersiniz.

Cömert Derler Maldan Ederler, Yiğit Derler Candan Ederler Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Cömert Derler Maldan Ederler, Yiğit Derler Candan Ederler Atasözü İle İlgili Kompozisyon


İnsanların çevresinde bulunan menfaatçi kimseler övücü sözlerle onları olmayacak davranışlara yöneltirler ve zarara uğratırlar. İnsanların abartan övgüleri ile  düşünmeden harekete geçememek gerekir. Yani bir anda gaza gelinmemeli, elde, avuçta ne varsa ortaya konulmamalıdır. Başkalarının pohpohlamalarına aldanana kimseler elindeki her şeyini kaybeder, gereksiz yere cesaret gösterisinde bulunarak canlarını bile feda ederler. 


Bunun için de atalarımız cömert derler maldan ederler; yiğit derler candan ederler atasözünü söylemişlerdir. Cömertlik  iyi bir özelliktir ama bunu cömertliği de abartmamak gerekir. Gereksiz yere aşırı fedakar davranışlarda bulunulmamalıdır. Çünkü aşırı cömert olmak bizim kendi kul hakkımıza girmek olur. Çünkü kendimizin de üzerimizde hakkı vardır. Bunun için sürekli veren, sürekli elindeki her şeyini herkes paylaşan, kendini kullandıran insanlardan olmamalıyız. Yoksa elimizde hiçbir şeyimiz kalmaz ve bir gün biz başkalarına el açmak zorunda kalırız. Yiğit insan olmalıyız ve bir anda gaza gelip kimse için de hayatımızı feda etmemeliyiz. Yani gereksiz yere güç gösterisinde bulunmamalıyız.  Her şeyi ölçülü yapmalıyız ve elimizdekilerin değerini bilmeliyiz. 


Başkalarının lafı ile değil kendi aklımızla harekete geçmeliyiz. Yani mantığı elden bırakmamak en doğru olandır. Kendi irademizi başkalarının iradesine teslim etmemeliyiz.

İyi Niyet ve Hak Yememek İle İlgili Kompozisyon

 

İyi Niyet ve Hak Yememek İle İlgili Kompozisyon


“Niyeti kötü olanın attığı ok kendine döner.”  der Hz. Ali. Kimin kötülüğünü düşünüyorsak, kime kötülük ediyorsak bu yaptığımız her bir şey tekrardan bizim ayağımıza dolacaktır. Onun için insan kimseye karşı kötü niyetli olmalıdır. Kimsenin hakkını yememelidir. Adaletten, eşitlikten, dürüst ve güvenilir olmaktan yana olmalıdır. Herkes niyetinin ekmeğini yer  ve hiç kimse yaşattığını yaşamadan bu dünyadan ayrılmaz.


 Bize verilen şu kısacık ömürde insanlığın faydasına çalışmalıyız. Bize ihtiyacı olan insanlara yardım etmeliyiz. Kimsenin malını, mülkünü çalıp çırpmamalıyız. Özellikle de yetim ve öksüz hakkı yememeliyiz. Kendi alınterimizin kazancını yemeliyiz. İnsanların başarıları, sahip olduğu güzel şeyleri kıskanmamalıyız. İçimizde temiz bir ruh olmalıdır. İçimizdeki kötü şeytanı yani kötü düşünceleri içimizden söküp atmalıyız. Her zaman doğru, dürüst bir insan olmalıyız. 


Onurlu ve saygıdeğer biri olmalıyız. Örneğin; Bir iş yerinde memur olarak çalıyorsak kimseden rüşvet almamalıyız ve kimsenin hakkına girmemeliyiz. Ya da bir iş yerinde yüksek bir makamda isek yakınlarımıza kadro vermemeliyiz. Hak eden kimse ona kadro vermeliyiz. Çünkü adil olan ve doğru olan budur. Bunun için kul hakkına girmemeliyiz. "Kim birinin hakkını yediyse ahirette zor duruma düşmemek için o kişinin gönlünü alın, helalleşin. Borcu olan bir kişi cennete giremez."  der Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed

Oyun Parkında Tek Başınıza ve Arkadaşlarınızla Oynarken Neler Hissediyorsunuz? Arkadaşlarınızla Konuşunuz.

 

Oyun Parkında Tek Başınıza ve Arkadaşlarınızla Oynarken Neler Hissediyorsunuz? Arkadaşlarınızla Konuşunuz.


Oyun parkında tek başına oynamak başta güzel gibi geliyor ama bir zaman sonra tek başına orada oynamak beni sıkıyor. Çünkü konuşacağı, iletişim kuracağın bir arkadaşa ihtiyaç duyuyorsun. Oyun parkında oynadığımız oyun alanlarında tek başına olmak mutlu etmiyor. Çünkü cansız nesneler ile tek başına oynamak zevk vermez.

 

Bir arkadaşım ya da daha çok arkadaşımla oynadığım zaman hem heyecanlı oluyoruz, hem yarış halinde oluyoruz hem de birlikte, eğlenip birlikte gülüyoruz. Birlikte zevk alarak oynama sevincimizi ikiye katlıyor. Bu da arkadaşlık ilişkilerimizi daha güçlü kılıyor ve güzel bir oyun oynama hissi oluyor. Bunun için arkadaşlarımla oyun parkına gitmeyi  ve onlarla vakit geçirmeyi daha çok isterim.


 İnsan sosyal bir varlık olduğu için yalnız olmayı pek sevmez. Tamam bazı zamanlar tek olmak istediğimiz zamanlar vardır. Mesela konuşacak halimiz kalmadığı zaman, yorgun olduğumuz zaman tek olmak isteriz. Oyun olduğu zaman kimsenin tek oynamak isteyeceğini düşünmüyorum. Çünkü tek olmak sıkıcı olmak, asosyal olmaktır. Oysa birlikte gülmek, duygulanmak, farkında olmak, birlikte koşmak, birlikte yürümek güzelidir.


*Arkadaşlarımla konuşmaya başlamadan önce söylemek istediklerimi her zaman zihnimde tasarlayamaz bzaen gelişigüzel konuşurum. Keşke tasarlasam daha güzel olur bence.

*Konu dışına çıkmadan konuşurum ama bazen çıktığım da oluyor.

Konuşmamda beden dilini etkili bir şekilde kullanırım.

*Arkadaşımla göz teması kurarım. Çünkü göz teması kurmak karşındaki kişiyi değerli görmektir. Mesela arkadaşım da benimle göz teması kurmazsa kendimi değersiz hissederim. Onun için göz teması önemlidir.

*İşitilebilir bir ses tonu ile konuşurum .

*Konuşma esnasında anlamını yeni öğrendiğim kelimeleri kullanmayı çok severim. Çünkü arkadaşım da o kelimenin anlamını merak eder ve o kelimeyi o da öğrenmiş olur.

 

Bir Sporcunun Nasıl Beslenmesi Gerektiği Hakkında Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız

 

Bir Sporcunun Nasıl Beslenmesi Gerektiği Hakkında Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız


Tek bir beslenme programı herkes için doğru değildir. He sporcu yaktığı enerjiye göre kalori alımını sağlamalıdır.  Karbonhidratlar, proteinler  ve yağların yeterli ve dengeli bir şekilde alınması gerekir. Sporcuların  spor esnasında kendilerini iyi ve güçlü hissetmeleri için antrenmanlarına başlamadan önceden yeterli bir şekilde karbonhidrat almaları gerekir. Çünkü karbonhidratlar vücudumuzun enerji kaynağıdır. Spora gitmeden önce doğru karbonhidrat alınırsa sporcunun yeterli enerjisi olacak ve bu da performansına olumlu yönde etki edecektir. 


Bu sayede sporcunun kas gelişimi de daha iyi olur. Sporcunun kas gelişiminin iyi olması için basit karbonhidratlardan kaçınması gerekir. Daha çok sağlıklı karbonhidratları tercih etmelidir. Basit karbonhidratalar işlenmiş gıdalar, paketlenmiş gıdalar, gazlı içecekler,  hamur işleri vb yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Vitamin ve mineral değeri yüksek olan karbonhidratlar tüketilmelidir. Baklagiller, sebzeler, kuru yemişler tahıllar, meyveler sağlıklı karbonhidratlardır ve sporcuların da bunlardan tüketmesi gerekir. 


Yeterli miktarda protein tüketilmelidir özellikle hayvansal proteinler sporcunun kas gelişimi açısından daha fayda sağlar. Vücudun enerji deposu olan sağlıklı yağlar tüketilmelidir. Zeytinyağı, doğal tereyağı gibi. Trans yağlardan yani işlem görmüş yağlardan uzak durulmalıdır. Örneğin; margarin gibi. Tüm bunlar yapıldığı zaman sporcu hem daha sağlıklı olur ve hem de daha başarılı olur.

Geçim Derdi İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız

 

Geçim Derdi İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız


Dürüst ve onurlu insanlar, evine helalinden ekmek götürme peşinde olan insanlar geçim derdinde olanlardır. Yan gelip yatanlar, adamını bulup işini hallettirenler yani Ankara’da dayısı olanlar ise geçim derdi olan insanların üzerinden geçinen ve onurlu kimselerin hakkını yiyen ahmaklardır, açgözlülerdir.


Geçim derdi zor bir derttir. Bir parça ekmek bulamamak, akşam evine giderken çocuklarının eline verecek ufak bir hediye alamamak, aç kalmak, yokluk içinde olmak zordur. Bunu da en iyi  o yokluğu, o geçim derdini çeken çeken bilir. Yokluğu çeken, parası olmayan, başka insana muhtaç kalmış olan bilir  varlığın kıymetini. Yokluk içinde yaşayanın, parası olmayanın ne yazık ki kimse yanında olmuyor. Hani bir söz vardır ya “Kimsesizin arkasında gideni de olmazmış” diye. Gerçekten de paran yoksa kimse arkanda olmuyor ve yalnız kalıyorsunuz bu hayatta. Yalnız kalmamak için geçim derdinde olmalısın ve çalışmalısın. 


Kendin için, çocukların için, eşin için çalışmalısın ki muhannete muhtaç olmayasın. Ne demişler varsa pulun herkes kulun, yoksa pulun cehennemdir yolun. Durum da tam da bu sözlerden ibarettir. Paran olmalıdır. Olmayınca zor olur ama ne zor olur. Bunu da en iyi yaşayan bilir. Geçim derdinde olanlar, evine hakkı ile kazandığı parayı götüren tüm insanlara selam olsun. Böyle insanlar oldukça dürüstlük kazanacak, doğruluk kazanacak ve  örnek insanlar artmaya devam edecektir.


 “İnsanlar geçim sıkıntısı çekiyor, dilerse Allah rızkını açmaz mı? Elbette açar, hem de öyle bir açar ki sen o gelen rızkın içinde boğulursun.” Allah De Ötesini Bırak.” der  Uğur Koşar. Öyle de olmalıyız. Rızkımızın peşinden koşmalıyız ve çalışmaktan asla pes etmemeliyiz.

Emek İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız

 

Emek İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız


Emek; bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü, çalışmadır. İnsan ancak elinin emeğini yediği zaman, helalinden para kazanıp evine götürdüğü zaman onurlu kimse olur. Emek etmeden kazanılan para değerli değildir ve onun bir bereketi de olmaz. İnsana yakışan en önemli erdemlerden biri de alın teri ile, emeği ile kazandığı paradır. Emek etmeden kazanılan şey asla sizin değildir ve hiçbir zaman da sizin olmayacaktır. Zor durumda kalmamak için, kendi ayaklarımızın üstünde durabilmek için çalışmamız gerekir. Çalışırken de önümüze zorlu yollar çıkacaktır. Bu durumda sabırla çalışmaya, emek etmeye devam edersek sonuç bizim için hayırlı ve güzel olacaktır.

 

“Kul, dünyadan göç etmeden kendisi için takdir edilen rızkı alacaktır. der Hz Muhammed. İnsanın eli tutuyor, gözü görüyorsa emek ederek çalışarak kimseye muhtaç kalmaz. Bir işçi babanın sabahın soğuğunda kalkıp fabrikaya gidip akşamlara kadar çalışması ve çocuklarına emeğinin parasını yedirmesi, bir öğretmenin öğrencileri için gösterdiği fedakarlık ve o öğrencilerin ileride iyi yerlere gelmesi ve iyi insan olması, bir doktorun bir hastanın hayatını kurtarması ve mesleği sayesinde kazandığı para ile yoksul öğrencilere burs vermesi, bir terzinin göz nuru ile emek ederek diktiği kıyafetler işte bunların hepsi değerlidir , bunların hepsi alın teri, gözyaşı ve emektir. Çalışan insanın daha da değerli olmasını sağlayan örneklerdir.

 

 Oysa emek olmadan yemek olmaz. Emek etmediğimiz şey bizi tatmin etmez. Çünkü ancak gerçekten alın teri ile kazanılan şey değerli olur ve onun da hepsini bir anda harcamaya bile kıyamayız. Çünkü o parayı ne zorluklarda kazanmışızdır ve ne çileler çekmişizdir. Bunun için her zaman emek ederek çalışmalıyız, emeğimizi yapacağımız işlerden esirgememeli ve kimseye el açmamalıyız.

Tükettiğiniz Besinlerin Yaşam Kaliteniz Üzerinizdeki Etkileri Nelerdir?

 

Tükettiğiniz Besinlerin Yaşam Kaliteniz Üzerinizdeki Etkileri Nelerdir?


İnsan sağlığı her şeyden daha önemlidir. Sağlığımızı kaybettiğimiz zaman yaşamdan zevk almayız ve ne kadar zengin olursak olalım mutlu olamayız. Çünkü bir yerimiz ağrıdığı zaman, gözümüzde görme kaybı başladığı zaman, aşırı kilodan dolayı halsiz düştüğümüz zaman stresli oluruz ve aşırı kilo vücudumuzda çeşitli hastalıklara neden olur. Bu hastalıklar da bizi günden güne daha kötü eder.  Bunların olmaması için tükettiğimiz besinlerin kaliteli olmasına, organik olmasına dikkat etmeliyiz. Hazır pakete girmiş ürünlerden uzak durmalıyız.

 

Tükettiğimiz kalitesiz besin ögeleri sağlımıza zarar verir, beynimiz yavaş ilerler  ve beyin zamanla işlevini  yitirmeye başlar. Özelliklede aşırı unlu gıdalar, aşırı şekerli , aşırı kızartılmış ve tuzlu gıdalar bizi sağlığımızdan eder. Sağlık elden gittiği zaman depresyon başlar. Sağlıksız besinler vücudumuzun belirli bölgelerinde örneğin bel, boyun ve diz eklemleri gibi yerlerde kireçlenmeye neden olur, şeker hastalığı başlar. Aşırı şeker, aşırı yağ, aşırı et tüketimi kalp ve damarlarımızın tıkanmasına neden olur ve bunun sonucunda da kalp krizi geçirme riskimiz artar. Onun için kaliteli besinler tüketmeliyiz ama bunun da ölçüsünü kaçırmamalıyız. Her şeyden yeteri kadar ve dengeli yemeliyiz ki daha sağlıklı olalım. “Ne yersen osun.” diye bir söz vardır.

 

Gerçekten de yediğimiz gıdalar bizim gün içinde nasıl duygular içinde olacağımıza bile etki eder. Daha yorgun muyuz yoksa daha hareketli  mi ? İşte bunların olmasında beslenmenin de etkisi vardır diyor uzmanlar. Tükettiğimiz besinler sağlıklı ise bu bizi daha mutlu eder ve daha düzgün bir fiziğimiz olur. Daha sağlıklı düşünürüz, daha az stresli oluruz ve daha az depresyona gireriz. Bunun için yeterli ve dengeli beslenmeliyiz ve sağlıklı beslenme alışkanlığını kendimize ilke edinmeliyiz.

Gökyüzünü Seyretmeyi Sever Misiniz? Açıklayınız.

 

Gökyüzünü Seyretmeyi Sever Misiniz? Açıklayınız.


Gökyüzüne bakınca özgür olduğumu  hissederim ve gökyüzünün maviliğine kapılır giderim. Gökyüzünü izlemeyi severim. Çünkü bana özgürlüğümü hatırlatır onu seyretmek. Gündüz havadaki bulutları seyrederim, bulutların yavaş yavaş hareket ediyor olmasını izlerim ve bunu beni  hem heyecanlandırır hem de çok mutlu eder. Gökyüzünün mavi rengi ise bana ayrı bir mutluluk katar.


 Akşam olunca da evimizin balkonuna çıkar ve gökyüzündeki yıldızları seyretmeye başlarım. Bazen bir yıldız kayar ve heyecanlanırım ve hemen bir dilek tutarım. Akşam olunca ayın dünyadan farklı evrelerine şahit olurum. Ay bazen hilal şeklini alır, bazen dolunay bazen de değişik şekiller alır ve o farklı şekilleri hayranlık içinde izlerim. Gökyüzünde uçan kuşları seyretmek de ayrı bir güzel olur. Kısacası gökyüzünü seyretmeyi çok severim ve özgür olduğum için, gökyüzünü seyredebildiğim için kendimi çok şanslı hissederim. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın gökyüzü ile ilgili şu şiirini de çok severim:


MAVİ, MAVİYDİ GÖKYÜZÜ

 

Mavi, maviydi gökyüzü

Bulutlar beyaz, beyazdı

Boşluğu ve üzüntüsü

İçinde ne garip yazdı...

 

Garip, güzel, sonra mahzun

Işıkla yağmur beraber,

Bir türkü ki gamlı, uzun,

Ve sen gülünce açan güller,

 

Beyaz, beyazdı bulutlar,

Gölgeler buğulu, derin;

Ah o hiç dinmeyen rüzgâr

Ve uykusu çiçeklerin.

 

Mor aydınlıkta bir çınar

Veya kestane dibinde;

Mahmur süzülen bakışlar

İkindi saatlerinde...

 

Birden gülümseyen yüzün

Sabahların aynasında

Ve beni çıldırtan hüzün

İki bakış arasında.

Menfaat İle İlgili Konuşma

 

Menfaat İle İlgili Konuşma

 

Menfaat kelimesi, bir kişinin veya bir grubun yararına veya çıkarına olan şeyi ifade eder. Menfaat; birinin ihtiyaçlarını karşılayan veya ona avantaj sağlayan bir şeyi tanımlamak için kullanılır. Menfaat, kişisel veya toplumsal olarak bir şeyden fayda sağlama anlamında kullanılabilir. İnsanın kendi sınırlarını belirlemesi, kendi çıkarlarını düşünmesi doğaldır  çünkü kendi menfaatini düşünmezsen hayatta kalamazsın. Bunun için birey elbette kendi çıkarlarını düşünmek zorundadır.


 Toplumda menfaat denilince sanki olumsuz bir şeymiş gibi algılanır ama durum böyle değildir. Menfaat sadece başkalarından çıkar sağlamak değil, kişinin kendisi ile ilgilenmemesi, aşırı fedakar olması ve güzel olan şeyler kendinden esirgemesi de kişinin kendi kul hakkına girmesidir ve kendi menfaatlerini düşünmemesidir.

 

Sevgili Öğretmenim,

İnsanın kendini düşünmesi  gerekir ama bunu yaparken başka insanların hakkını da yememelidir. Yani bencil bir şekilde kıskançlık içine girerek sadece kendi menfaatlerini düşünmesi, empati kurmadan yoksun olması güzel bir davranış örneği değildir. Kendimizi düşündüğümüz kadar başka insanların çıkarını da düşünmeliyiz ve başka insanların mutluluğu ve huzuru için de çalışmalıyız. Sadece kendi çıkarlarını düşünen, yüreğinde sevgi ve merhamet duygusu olmayan, menfaati bitince insanlığı da biten kimselerden olmamalıyız. Böyle olursak insani davranışları da kaybetmiş oluruz. Merhamet ile ilgili Balzac’ın şu sözü çok anlamlıdır:

“ Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa; ama gülebilmek için birini ağlatma ve çıkarların için hiç kimseyi satma.” İnsana yakışan davranışlarda bulunmalıyız. Kendimizi  düşünmeliyiz ama bencil olmamalıyız. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

 

Sözcüklerin Önemi Konulu Kompozisyon

 

Sözcüklerin  Önemi Konulu Kompozisyon

 

Sözcüklerin; insan hayatındaki rolü çok büyüktür. Sözcükler; sayesinde insan duygu ve düşüncelerini, fikirlerini, istek ve arzularını dile getirir. Sözcükler; bir toplumun iletişimi, sosyolojisi, psikolojisi, ilim, fen ve teknolojik gelişimi, kültürel ve medeni kalkınması için çok önemlidir. Duygu ve düşüncelerimizi en iyi şekilde ifade etmemizi  sağlayan unsurların başında sözcükler gelir. Ağzımızdan çıkan her sözcüğün anlamına uygun bir şekilde konuşulması, ifade edilmesi kişinin başka insanlar tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlar. Mutluğumuzu, öfkemizi, sitemlerimizi sözcükler ile belli  ederiz. Sözcükler, duygularımızı başkalarına aktarmamızı sağlar. Örneğin bir eşya hakkındaki görüşlerimizi bu eşya çok kaliteli, ya da bu eşya çok iyi değil derken bile bunu sözcükler aracılığı ile ifade ederiz. Yani bir şeyi nitelerken, niceliğini belli ederken sözcükleri kullanabiliriz.

 

 Sözcükler, bizi birbirimize bağlar. Sözcükler aracılığıyla birbirimizle iletişim kurarız. Duygularımızı, düşüncelerimizi ve fikirlerimizi paylaşarak birbirimize yakınlaşırız. Sözcükler, bizi birbirimize bağlayan ve toplumumuzu oluşturan güçlü bir bağdır. Toplumun temelini oluşturan unsurların başında gelir sözcükler. Yasalar, genelgeler, yönetmelikler yazıyla yazılır ve ama sözcükler ile ifade edilir. 


Sözcüklerin  önemi ile ilgili şu söz çok önemlidir:  “Sözcükler, yaşamımızda karşılaşabileceğimiz tüm durum ve olayları yönlendirebilmemizin, en belli başlı araçlarıdır. Sözlerimize ne kadar egemen olabilirsek, yaşamımızı da isteklerimize o kadar uydurabiliriz.” Bergen Evans. Sözcükler; konuşmanın temelini oluşturduğu gibi, insanlar arasındaki sevgi, saygı, dostluk, aile ve toplumsal bağların sağlanması ve güçlenmesini sağladığı gibi bunların bozulmasına da neden olabilir. Onun için ağzımızdan çıkan sözcüklere çok dikkat etmek gerekir.

 

Sözcükler anlam karışıklarının olmamasını sağlar ve her şeyin daha net ifade edilmesini sağlar. İnsan olarak da ağzımızdan çıkan sözcüklere dikkat etmeliyiz. Kalp kırıcı sözcükleri kullanmamalıyız. Sevgi ve saygı ifade eden kelimeleri kullanmalıyız. Tane tane  konuşmalıyız ve ağzımızdan çıkan sözcüklerin karşı taraftan iyi anlaşılıp anlaşılmadığının da farkında olmalıyız.

Ölüm İle İlgili Kompozisyon

 

Ölüm İle İlgili Kompozisyon

 

İnsanın en büyük korkularından biri de ölüm korkusudur. Çünkü yaşayan her canlı vakti geldiği zaman mutlaka ölecek ve bu dünyadan ayrılmak zorunda kalacaktır. Öleceğimizi bildiğimiz halde oturup ölümü beklemek de akıl işi değildir. Ölümü kabullenip işimize bakmalıyız. Bu dünyadan ayrılırken arkamızda güzel eserler bırakmalıyız. Bizi meşgul eden güzel bir işimiz olmalıdır, mutlu edeceğimiz ailemiz olmalıdır. İnsanlara tepeden bakmak yerine alçakgönüllü olunmalıdır.

 

Yeri geldiği zaman birlik ve beraberlik içinde olmayı, yeri geldiği zaman yardıma muhtaç olan insanlara yardım etmeyi ölmeden önce yapmalıyız. Sevdiklerimize sevdiğimizi söylemek için herhangi bir zamanı beklememeliyiz. Anı yaşamalı, anın tadını çıkarmaya bakmalıyız. Çünkü ölüm denen bir şey vardır. Ölüm hepimizi ayıracak, ayırdığı zaman geride  kırık kalpler bırakmayalım. Kimsenin ahını almayalım, kimseye iftira atmayalım ve kimsenin ekmeği ile oynamayalım. İşte o zaman ölsen bile arkandan kötü konuşmazlar ve Yüce Allah’ın huzuruna da iyi varırız. Yaşarken ibadetlerimizi yapalım, hayırlarımızı edelim ve örnek bir insan olalım. Hiç bir şey ölümden daha ciddi olamaz. Onun için  yaşamın problemlerini kafaya fazla takmamalıyız.

 

 Ölüm gibi büyük bir ayrılık varken kırmayalım kalpleri, affedelim kötüleri ve  iyi bir insan olmaya devam edelim yaşam boyunca Ölüm ile ilgili şu söz de çok güzeldir. ”Ey yaşam, senin bunca değerli oluşun ölüm sayesindedir.”  der.(Senaca). İşte bunun için yaşamı değerli kılan işler yapmalıyız ve öbür dünya için de şimdiden hazırlıklar yapmalıyız.

Bir Milleti Yok Etmek İsterseniz Askeri İstilaya Gerek Yoktur. Ona Tarihini Unutturmak, Dilini Bozmak, Dininden Soğutmak ve Dolayısı İle Manevi Değerlerini, Ahlakını Bozmak ve Soysuzlaştırmak Kâfidir.

 

Bir Milleti Yok Etmek İsterseniz Askeri İstilaya Gerek Yoktur. Ona Tarihini Unutturmak, Dilini Bozmak, Dininden Soğutmak ve Dolayısı İle Manevi Değerlerini, Ahlakını Bozmak ve Soysuzlaştırmak Kâfidir. (Peyami Safa)

 

Bir milletin yok olması için savaşın olması gerekmez. Bir milleti yok etmek için o milletin tarihini unutturmak gerekir. Geçmişini bilmeyen milletin fertleri geleceğe yönelik emin adımlarla yürüyemez ve geçmişinden de ders çıkaramadığı için bozulmaya ve parçalanmaya başlar. Bir milleti yok etmek için o milletin dili ile oynamak da savaştan farksızdır. Çünkü ana dilini yeteri kadar öğrenemeyen, kullanmayan ve ana dilin inceliklerini bilmeyen insanlar kendi öz benliğinden ve kültüründen uzaklaşmaya başlar.

 

Yabancı dildeki kelimeler günlük yaşantımızdaki konuşmalarımıza, iş yerlerimizin adlarına ve daha birçok şeye girdiyse o milletin yıkılması kaçınılmazdır.  İşte o zaman geçmiş olsun o milletin fertlerine diyebiliriz. Oktay  Sinanoğlu “Türkçe giderse Türkiye gider.” diye boşa dememiştir. Yine bir milleti bozmak isterseniz o milleti dininden uzaklaştırmak gerekir. Milli ve manevi değerlerini unutan kimseler başka milletlere özenmeye başlar ve kendine ait olan her şeyi yani özünü kaybeder. Dolayısıyla da savaşa gerek kalmadan milletler yerle bir olur, dağılır ve tarihten silinir. Peyami Safa bu sözleri ile bir milletin ilk olarak tarihine ve ana diline önem vermesi gerektiğini söyler.

 

Dinine sahip çıkan, dini inançlarını yaşayabilen ve milli ve manevi değerlerine sahip çıkan kişilerin olması gerekir der. Bunların yaşanmaması için tarihimizi iyi bilmeliyiz ve geçmişimize sahip çıkmalıyız. Yapılan hataların tekrarlanmaması için canla, başla çalışmalıyız. Ana dilimiz olan Türkçemizin kıymetini bilmeliyiz ve onun dünya dili olması için, bilim dili olması için çok çalışmalıyız. Manevi değerlerimize sahip çıkmalıyız ve ahlaklı insanlar yetiştirmeliyiz, bilinçli ve eğitimli kimseler olmalıyız.