Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

“Her İnsanın Kelime Hazinesinin Zenginliği Bilgi ve Tecrübesi Ölçüsünde Çoğalır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

“Her İnsanın Kelime Hazinesinin Zenginliği Bilgi ve Tecrübesi Ölçüsünde Çoğalır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon



Her insanın kelime hazinesi kişinin kendini geliştirip geliştirmemesi ile ilgili bir durumdur. Bir insan çok yer gezip görüyorsa oralarda mutlaka farklı şeyler görecek ve gezip gördüğü yerler hakkında yeni bilgiler edinecek ve yeni kelimeler öğrenecektir. Çok fazla gezmeyen biri de okuduğu kitaplar sayesinde kelime hazinesini geliştirecek o ölçüde kendini geliştirmiş olacaktır.

 İnsanın yetiştiği ortam, takıldığı arkadaşları, eşi, dostu da onun kelime hazinesinin gelişmesini sağlayacak ya da yetiştiği ortam iyi değilse kelime hazinesi fazla gelişmeyecektir. Kelime hazinesini geliştirmenin en etkili yolu çok okumaktır. Farklı türden kitaplar okuyarak farklı şeyler öğrenebiliriz ve böylece kelime dağarcığımız gelişerek çok değişik türden şeyler öğrenebiliriz. Yaşadığımız deneyimler de bizim kelime dağarcığımızın gelişmesine katkı sağlar ve bizi öğrenmeye teşvik eder. Bunun için kişi kendini devamlı geliştirmeli, okumalı, araştırmalı ve yaşamına bir şekilde yön vermelidir. Yaşadığımız deneyimlerin de kelime hazinemizi geliştirmesine bir örnek verecek olursak; Mesela yeni bir arkadaş ortamına girdiğimiz zaman arkadaşlarımızın hiç bilmediğimiz kelimeler kullandığını duyarız ve bu kelimeler de elbette Türkçedir ama biz ne anlama geldiğini bilmeliyiz. Onlar kendi aralarında konuşurken biz ise bu duruma yabancı kalırız ve kendimizi yalnız hissederek üzülürüz. 

Bunun üzerine kelime dağarcığımız geliştirmek için daha çok okuruz, daha çok çalışırız ve bize bu durum tecrübe olur. Bundan sonra biz kendimizi geliştiririz ve arkadaşlarımızın konuştuğu kelimelerin anlamını bildiğimi zaman mutlu oluruz ve kendi gelişimimize büyük katkı sağlamış oluruz. Kelime hazinemizin gelişmesi için okumalıyız, anlamını bilmediğimiz sözcüklerin anlamına sözlükten bakmalıyız, sesli okuma yapmalıyız, bulmaca çözmeliyiz, kelime oyunları oynamalıyız, yazmalıyız, kelime dağarcığını geliştiren hafıza tekniklerini öğrenmeliyiz,


Kendini Sevmek İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Kendini Sevmek İle İlgili Kompozisyon Yazınız.




Hayatımızın belli zamanlarını, belli günlerini ya da belli saatlerini sadece kendimize odaklanarak kendimizi düşünerek geçirmek bizim kendimiz ile ilgili olan  duygu ve düşüncelerimizin farkına varmamızı sağlar. Hep başkaları için çalışırız. Başkalarına yardım edelim, onun elinden tutalım, bunun şu eksiğini giderelim, onun bu üzüntüsünün gitmesi için ne yapabilirim vb diye düşünmeye devam ederiz. Peki düşünüp kendimiz için bir şey yapar mıyız? Ben mutlu muyum, bugün kendim için ne yapabilirim, kendimi iyi tanıyor muyum? İstediğim ve mutlu olduğum şeyler nelerdir? Ya da sevmediğim bir işi mi yapıyorum yoksa bana dayatılan şeyleri mi yapıyorum diye çoğu zaman düşünmeyiz ve sisteme ayak uydurup yaşamaya ama mutsuz ve hayattan zevk almadan yaşamaya devam ederiz. 

İnsan elbette başkalarının acılarını paylaşmalı ve o acılara ortak olmalı, elbette yardımlaşma ve dayanışma içinde hareket etmeli ama bu arada da kendini de ihmal etmemelidir. Bir insan ilk önce kendini sevmeli, kendini saymalıdır. Siz kendinizi sevmediğiniz zaman dünya sizi sevse bunun hiçbir önemi yoktur. Onun için kişi önce kendi iç sesine kulak vermeli, kendini nasıl mutlu edeceğini bulmalı ve kendine vakit ayırmalı ve kendi üzerine düşünmelidir. Böyle olduğu zaman kişi kendini sevmeye başlayacak, bu sevgi uygulamada da kendini belli edecek ve bireyde büyük bir değişim işte o kendi kendinin farkında olduğu zaman, kendini sevdiği zaman başlayacaktır. Burada anlattığım kendini sevmek bencillik değildir, kendine olan saygı, kendini değersiz hissetmemesi ve önce kendini mutlu etmesi gerektiği sonra da başkalarının mutlu olması için elinden geleni yapmasıdır. İşte böyle olduğu zaman insan daha mutlu olacak, bedenen ve ruhen daha sağlıklı olacak ve istediği bir hayatı kendi iradesi ile yaşayacak ve kendini de tanımış olacaktır.

İnsanın kendi sevmesi ile ilgili şu söz kendimizin ne kadar değerli olduğunu anlatır aslında: Sorunları ne olursa olsun, herkesi ikna etmeye çalıştığım tek bir şey var: ‘Kendini Sevmek’. Sevgi harika bir tedavidir. Kendimizi sevmek yaşamımızda mucizeler yaratır. Aşırı gurur, küstahça bir kibir ya da kendini beğenme gibi şeylerden bahsetmiyorum; çünkü bunlar sevgi değil, sadece korkudur. Kendini sevmek ise, kendimize saygı duymak, mucizevi bedenimiz ve aklımız için minnettar olmaktır." Onun için kendimiz sevelim, kendimiz sevdiğimiz zaman dünyayı da sevmiş oluruz, başka insanları da sevmiş oluruz ve daha mutlu oluruz.

Atatürk’ün Sizi Etkileyen Bir Özelliğini Kompozisyon Olarak Yazınız.

 Atatürk’ün Sizi Etkileyen Bir Özelliğini Kompozisyon Olarak Yazınız.




Mustafa Kemal Atatürk Türk Milleti’nin kurucusu olan, vatanı ve milleti için her türlü zorluğa göğüs gerip ülkeyi halkı ile düşmanlardan temizleyen  büyük bir lider olarak adını tarihe ve yüreklere yazdırmıştır.  Onun çok sayıda kişisel özellikleri vardır. İleri görüşlü olması, çalışkan olması, vatan sevdalısı olması, idealist olması vb.  gibi bunları çoğaltabiliriz.

Onun en sevdiğim ve beni etkileyen yönü ise sabırlı ve disiplinli oluşudur.  Atatürk vatan ve milletin düşmandan kurtulması için ilk olarak çok çalışmış, vatanın kurtarılacağına inanmış ve bunun için de çalışmayı sabır ve disiplini ile birlikte yürütmüştür. O eğer sabırlı olmasaydı, disiplinli olmasaydı ülkemiz bugün cumhuriyet yönetimi ile yönetilemeyebilir, ülkemiz bağımsız da olmayabilirdi. Onun sabırlı ve disiplinli olması sayamadığımız birçok olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Sabırlı olmuştur çünkü sabırlı olmazsa istediği amaca ulaşamayacağını biliyordu. Disiplinli olmuştur çünkü disiplin olmadan özgürleşemez insanoğlu. Disiplin düzen getirir ve başarı getirir. Atatürk önce düşünür, sonra karar verir, araştırır ve daha sonra ise uygulamaya geçerdi. Örneğin; Samsun'dan Kurtuluş Savaşını başlattığı zaman hayallerini hemen kimseye söylememiş ve sabır ile çalışmalarına devam etmiştir.  Ben de onun için gibi sabırlı olup derslerime çok çalışacağım ve disiplinli bir şekilde inandığım yolda hedeflerime ulaşmak için var gücümle çalışıp vatanıma ve milletime faydalı bir evlat olacağım.

Unutmayalım ki sabır ve disiplin başarı da getirir. Atatürk sabırlı olmuştur vatan kurtulmuştur, ülkenin yönetim şekli değişmiştir. Disiplinli olmuştur işini zamanında yapmış ve bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında en büyük katkıyı gösteren milleti ile birlikte o olmuştur. Eğitim ve öğretim alanında çeşitli yenilikler getirmiş ve disiplinli olması sayesinde de ülkesinin fertlerine okuma yazmayaı öğreten kişi olmuştur.

Mutlu Aile Nasıl Olur? Konulu Kompozisyon Yazınız.

 Mutlu Aile Nasıl Olur? Konulu Kompozisyon Yazınız.




 Aile kurmak, çocukların dünyaya gelmesi, onlara güzel bir yaşam sunabilmek ve bu yolculuk sürecinde  birlik ve beraberlik içinde olmak mutlu bir ailenin sırlarından biridir. Mutlu aile olmak için ilk olarak aile içindeki bireylerin birbirine karşı sevgi bağı ile bağlanması ve saygı duygusu ile hareket etmesi gerekir. Anne ve baba ilk önce kendi aralarındaki sorunları halletmeli ve bu sorunları hallederken evde gürültü çıkararak değil öfke duygusuna hakim olarak, kibarlığı elde bırakamayarak problemlerin üstesinden gelmeye çalışmalıdırlar. 

Elbette ki her anne ve babanın kendi ailesinden ve genlerinden aldığı huylar vardır. Bu huyların iyi olanını devam ettirmek, kötü olanını ise ortadan kaldırmak aile bireylerinin mutlu olmasına katkı sağlayacaktır. Mutlu aile olmak için aile bireylerinin her birinin kendi içindeki sorumluluklarını yapması gerekir. Anne ve baba çalışıyorsa işlerini en güzel şekilde eyerine getirmeli, işten kalan zamanda ise aile birlik içinde olmalı, güzel  sofralar kurulmalı, güzel konuşmalar yapılmalı ve anne, baba ve çocuklar bu mutluluğun tadını doyasıya yaşamalıdır. Anne sinirlendiği zaman baba onu alttan almaya çalışmalı, baba sinirlendiğinde ise anne onu alttan almaya çalışmalıdır.

 Çocuklar sinirlendiği zaman da anne ve baba çocuklarının sorununun ne olduğunu anlamaya çalışmalı, çocuklara hemen ön yargı ile yaklaşılmamalıdır. Dışarının olumsuzluğu eve taşınmamalıdır. Aile içindeki bireyler birbirlerinin yaşam alanına saygı duymalıdır. Evde küçük bir kütüphane kurulmalı ve aile bireyleri her gün belli saatte birlikte okuma saatleri yapmalıdır. Kararlar birlikte alınmalıdır. Dışarıya çıkarken güzel giyindiğimiz gibi evde de güzel ve şık giyinmeliyiz ki kendimizi mutlu ve olumlu bir ruh hali içinde hissedelim.

 Çocuklara verilen sevgi koşulsuz olmalıdır. Anne ve baba çocuğu sadece akademik anlamda başarılı etmek için uğraşmamalı aynı zamanda çocukların mutlu olması için de onların ilgi ve yeteneklerinin ne olduğunu anlamalı, çocukların neyi yapmak istediği onlara sorulmalıdır. Çocuğa zorla bir şey dayatılmamalıdır. Bizler anne ve baba olarak onları sevmeliyiz, korumalıyız. Bizler onun öğretmeni değiliz bizler anne ve babasıyız. Onun için çocuğa sürekli çalış , şunu yap bunu yap diye ısrara ederek onu çalışmaktan soğutmamalıyız. Sorumlulukları varsa bunu ona sevdirerek yaptırmaya çalışmalıyız.

 İşte bunları yaptığımız zaman aile mutlu bir aile olur ve aile içinde büyük problemler ortaya çıkmaz. Yeter ki herkes birbirine karşı anlayışlı olsun, birbirinin her hatasını yüzüne vurmasın. Böyle olduğu zaman mutlu aileler ve mutlu çocuklar ortaya çıkar. O çocuklar da geleceğin mimarı olur ve gelecek nesilde de sağlıklı, çalışkan ve mutlu çocuklar mutlu ailelerin ortaya çıkmasını sağlar.

Çalışmanın Kişiye ve Milletimize Kazandıracakları Konulu Kompozisyon Yazınız.

 Çalışmanın Kişiye ve Milletimize Kazandıracakları Konulu Kompozisyon Yazınız.




İnsanı yoran ama onun mutlu olmasını sağlayan, kazanç elde etmesini sağlayan, kimseye muhtaç olmamasını sağlayan en önemli unsur çalışmaktır. Kişi çalıştığı zaman ve emeğinin sonucunu aldığı zaman önce kendine bir çeki düzen verir. Aç kalmaz, kimseye el açmak zorunda kalmaz, sorumluluklarını yerine getirdiği için mutlu olur ve psikolojik olarak da kendini sağlam hisseder. Çalışmak önce kişinin kendisine daha sonra da içinde yaşadığı topluma fayda sağlar.

 Çalışkan insanlar milletine faydalı olan insanlardır. Örneğin; bilim adamı olup buluş yapan insanlar bilim ve teknolojiye katkıda bulunur, çorak bir tarlayı sürüp orada  her çeşit sebze, meyve yetiştiren insanlar ülkesinin tarımsal faaliyetlerine destek olur, bir öğretmen nitelikli öğrenciler, ahlaklı öğrenciler yetiştirerek milletine sağlam karakterli çocuklar yetiştirir, bir doktor bir hastanın yaşamını kurtararak çok sayıda kişinin yaşama sevinci olur ve bunun tahmin edemeyeceğimiz çok faydası olur. Çalışmak aynı zamanda kişinin beden ve ruh sağlığı için de faydalıdır.

 Sürekli oturup evde beklemek kişiyi tembelleştirir ve tembel olan kişin de ne kendisine ne de milletine hiçbir faydası olmaz. Ülkemizin gelişmesi için, çocuklarımızın mutlu ve çalışkan bireyler olması için çalışmalı ve gelişmiş ülkeler seviyesine yükselmeliyiz. Çalışmak ile ilgili  şu söz de çok güzeldir:

“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak gerekir.” Necip Fazıl Kısakürek

 

Sonbahar Mevsiminin Sizi Nasıl Etkilediğini Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız.

Sonbahar Mevsiminin Sizi Nasıl Etkilediğini Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız.

 


Yaz mevsiminin bitmesinin ardından havaların da  yavaştan soğumaya başlaması ile sonbahar mevsimine merhaba dedik. Yaz boyunca gezdik, tozduk güneşli günlerde. Güneşli günler bitti ve artık yarı güneşli günlere başladık. Sonbahar mevsimi benim içimin biraz daha buruk  olduğu bir mevsimdir. Yaz mevsiminde dışarıda özgürce gezerken, yeşille, doğa ile içe olmak varken yaprakların ağaçlardan yavaş yavaş dökülmeye başlaması ile o yeşil yok olmaya başlıyor ve ağaçlar yapraksız kaldığı zaman üzülüyorum.

 Biliyorum ağaçların da dinlenmesi gerekiyor, yapacağını yaptı ne de olsa. Bahardan beri önce çiçek açtı sonra meyvesini verdi ve en sonunda olgunlaştırdığı meyvelerin üzerinden alınmasını isteyerek üzerine düşen sorumlulukları en güzel şekilde yerine getirdi ağaçlar. Her ne kadar içim buruk olsa da sonbaharın içimde uyandırdığı güzel duygular da var elbette. Mesela havalar soğuduğu için herke evlerine kapanmaya başladı ve komşularımızla böyle havalarda birbirimize gidip gelerek sıcak bir ıhlamur içip dışarıda yağan yağmurları seyretmek bana ayrı bir zevk veriyor. Annemin hazırladığı kışlıklara yardım etmek ve tıpkı bir karınca veya arı gibi kış hazırlığı yapmak, kışın da aç kalmayacağız diye hazırlıklara sın hızla devam etmek de kişiyi mutlu ediyor.

 Ev temizlikleri ayrıntılı olarak yapılıyor ve kışa hazırlanıyor insanlar. Yağmurlu havalarda yürümek, yağmur damlalarını yanağında hissetmek insana güzel duygular hissettiriyor. Her mevsimin kendine göre güzellikleri olduğu gibi sonbaharın da bana güzel duygular olduğu kadar beni üzen duyguları hissettirmesi son derece doğal galiba.


Ülküsü Kardeşlik Olan Bir Dünyada Yaşayan İnsanların Özellikleri Nelerdir?


Ülküsü Kardeşlik Olan Bir Dünyada Yaşayan İnsanların Özellikleri Nelerdir?



Ülküsü kardeşlik olan bir dünyada yaşayan insanların özellikleri şunlardır: Böyle insanlar kimseye karşı ön yargılı olmayan ve hoşgörüyü kendi bilinçlerinde yer edinmiş insanlardır. Milletine, ülkesine ve içinde yaşadığı evrene saygı duyan kimselerdir. Dünyadaki tüm insanların iyiliğini isteyen, tüm çocukların mutlu olmasını, aç kalmamasını isteyen insanlardır.

 Çalışkan ve üretken kimselerdir. Sevdiği insanların başarısını kıskanmayan, kötü niyetli olmayan kişilerdir. İçinde şefkat duygusu olan, doğadaki tüm canlılara saygı ile bakan ve onlara zarar vermeyen kimselerdir. Zor durumda olan her kim ise ve dünyanın hangi ucundaysa o insana iyilik götürmek için elinden gelen her türlü fedakarlığı yapan kimselerdir. Demokratik insanlardır. Adaletli kimselerdir. İnsan haklarını her şeyden önce savunan ve bunun için gerekirse her türlü mücadeleye var olan ve çok azimli insanlardır. Böyle insanların değerini bilmek ve onları kendimize rehber edinmek gerekir. 

Böyle insanlar olduğu sürece dünya insanları da kardeş olmaya devam eder ve savaşlar son bulur, acımasızlıklar son bulur ve insanlar kardeşçe dolu bir dünyada mutlu bir nefes alarak yaşamaya, gülmeye, eğlenmeye devam ederler. Hepimizin ülküsü kardeşlik olmalıdır ve bu kardeşlik de sonsuza kadar gitmelidir.

Demokrasi Uğruna, Vatan Uğruna Konulu Bir Kompozisyon

 Demokrasi Uğruna, Vatan Uğruna Konulu Bir Kompozisyon




Vatan toprakları  özgür olduğu zaman o vatan üzerinde yaşayan insanlar da özgür olur ve bir başka milletin egemenliği altında olmadığı için, sömürülmediği için o millet bağımsızlığı için sonuna kadar mücadele der. Tıpkı bizim ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti gibi. Vatan uğruna her şey feda edilir. Yeter ki vatan toprakları elden gitmesin, yeter ki ana dilimiz sönmesin, kültürümüz, gelenek ve göreneklerimiz yozlaştırılmasın ve benliğimiz yok olmasın. Milletimizin kahraman evlatları vatan uğruna canlarını teslim etmişlerdir.

 Vatan uğruna evdeki yeni doğan bebeğini  yetim bırakanından tutun da evinde yiyeceği bir kuru ekmeği olmadan sınırda çarpışanından kadar tüm vatan evlatları toprağına canına vermiş, şehitlik mertebesine yükselmişlerdir bu vatanın kahraman canları, adına destanlar yazdığımız güzel yiğitleri, yürekli kahramanları. Vatan ve demokrasi uğruna elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapmalıyız. Demokrasi, dünyadaki tüm üye veya yurttaşların, organizasyon veya  devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir. Baskıların ve zorbalıkların olduğu yerde demokrasi gelişmez. Bir ülkeyi yönetenler çoğunluğun  kararı ile belirlenmeli azınlığın da hakkı gözetmeli ve bunun için de seçim yolu ile millet istediğini başa getirir, istediğini isten baştan aşağıya geri indirebilir. 

Demokrasinin olduğu yerde insan hakları temel  hak ve özgürlükleri güvencede olur. Demokrasinin olduğu yerde hukukun üstünlüğü vardır. Onun için ilk önceliğimiz demokrasiye sahip olmaktır. Demokrasi uğruna ve vatan uğruna mücadelemiz olmalıdır. Onun için de biz gençlerin çok çalışmaya ihtiyacı vardır. Çalıştığımız zaman bağımsız oluruz, çalıştığımı zaman vatanımız bizim olmaya devam eder. Yeter ki vatan ve demokrasi uğruna ilim yolunda yürümeliyiz, ilimi kendimize rehberlik edinmeliyiz.

“Adamın İyisi İş Başında Belli Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Adamın İyisi İş Başında Belli Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


 


Bir insanı en iyi tanımanın yolu   bir işte gösterdiği ciddiyet ve o işe verdiği önem ile gösterilir. Kimi insanlarla konuşuruz,  belli konularda birlikte hareket  ederiz ama o insanı en iyi işinin başında tanırız. İşine gereken değeri veriyor mu, işini özenli  mi yoksa baştan savmamı yapıyor, insanlarla iletişimi nasıl gibi sorularımızın cevabını iş başında görürüz. Kimi insanlar vardır kendilerini övdükçe över. Ben işimi çok iyi yaparım, çok başarılı olurum derler ama iş başına geçtiklerinde ellerinden hiçbir şeyin gelmediğini görürüz.

 İşinin ehli olan insan ise kendini övmez ve bunu iş başında gösterdiği hüner ile insanlara kanıtlar. Adamın iyisi iş başında belli olur atasözü ile anlatılmak istenen de kısaca şudur: İnsanı  en iyi iş başında tanırız. Dürüst ve güvenilir bir insan olup olmadığı işini yaparken ortaya çıkar. Güzel ahlaklı olup olmadığı, insani değerlere ve işine gereken önemi verip vermediği en iyi iş başındayken ortaya çıkar. Böylece o  insanın ne gibi karaktere sahip olduğunu da öğrenebiliriz. Kimi insanlar vardır ki ağzı çok iyi laf eder ve iş başında hiç de gerekli özveriyi göstermezler. İşte böyle kimselere de hemen inanmamak gerekir. Zaten böyle insanlar için de şu söz söylenmiştir: Lafla peynir gemisi yürümez. “ denilir. Gerçekten de lafa değil icraata ve ahlaki değerlere bakma en iyisi olur.

 Bir insan işinde başarılı olabilir ama manevi değerlere saygısı yoksa ve bunları yok sayıyorsa o insan da iyi biri değildir. Sadece iş yapmak değildir önemli olan işini hakkı ile ve örnek davranışlar sergileyerek yapmaktır. Bununla ilgili de şu söz söylenmiştir: “Karakteri işe alın. Beceriyi eğitin.” Peter Schutz. Onun için işimizi iyi yapmalıyız ve  sağlam bir karaktere de sahip olmalıyız. Çalıştığımız iş yerine gereken önemi vermeli ve bize ait olmayan hiçbir şeyi oradan almamalıyız.


Hayal Etmenin Önemi İle İlgili Kompozisyon

 Hayal Etmenin Önemi İle İlgili Kompozisyon

 


İnsanların kendi yaşantıları içinde kendilerine göre de hayalleri vardır. Bu hayallerin peşinde koşmak için kimisi çabalar ve o hayalini gerçekleştirir kimisi de sadece hayal kurarak yaşamaya devam eder. Önemli olan o hayali  gerçek olana dönüştürebilmektir. İnsan hayal kurduğu zaman daha heyecanlı olur, daha umutlu olur ve bunun için de daha çok çalışır. Hayal kurmak kişiye farklı pencereler aralar. Kişiyi özgürleştirir. Bu sayede kendimizi daha iyi hisseder ve hayata karşı daha motive oluruz.

Herkes hayal kurar ve  kimisi bu hayalin gerçekleştirecek çevre koşullarına sahipken kimisi de imkansızlıklar yüzünden hayallerini gerçekleştiremez. Tüm bunlara rağmen yine hayal kurmayı bırakmamalıyız. Hayal kurmak insanı hayatı yaşamaya daha da istekli hale getirir. Hayal kurduğumuz zaman yaşama sevincimiz kaybolmaz.  Hayal kurmanın önemi ile ilgili Albert Einsteın’in çok güzel bir sözü vardır:   “Hayal kurmak, bilgiden daha önemlidir; çünkü bilgi sınırlıdır, ancak hayal kurma tüm dünyayı kapsar”. Hayal kurmanın önemi ile ilgili bir diğer söz ise şudur:  “Birçok kez hayaller başlangıçta imkansız görünür, daha sonra olası ve yeterince istekli olunursa, sonunda kaçınılmaz olurlar.” der  Chiristopher Reeve. Faih Sultan Mehmet İstanbul'un fethini önce hayal etmiş sonra da  bu muhteşem şehri fethetmiştir. Ya da Mustafa Kemal ülkesinin düşmandan kurtulacağı günü hayal etmiş sonra çok çalışmış ve milleti ile düşmanları yurttan kovmuştur. İşte tüm bunlar hayal gücünün ürünüdür.

 İşte bu sözlerden de anlaşılacağı üzerine hayal kurmak hem insanı mutlu eder hem de hedeflerine ulaşması için insanı harekete geçirir. Bunun için hayal kurmak gerekir ve şunu da unutmayalım ki istediğimiz her şey olsaydı hayal kurmanın ne tadı ne de tuzu olurdu. O halde hayal kurmaya devam etmek ve o hayallerin yaşatılması için çalışmak şarttır.

“Bir Düşmanı Bağışlamak Bir Dostu Bağışlamaktan Daha Kolaydır.” Konulu Deneme

 “Bir Düşmanı Bağışlamak Bir Dostu Bağışlamaktan Daha Kolaydır.” Konulu Deneme




Düşman olan kimse sizin kötülüğünüzün isteyen ve içten içe size her türlü sinsiliği gösteren aynı zamanda bunu hareketleri ile gösterendir. Düşmanın kim olduğu bellidir ve o kişiye karşı gereken önlemi alırsınız. Düşman olan kişi size karşı bir yanlış yaptığı zaman geri sizden özür dilerse onu bağışlamak kolay olur  ama kötülüğü dost yaparsa onu bağışlamanız zor olur. Çünkü dosttan kötülük beklemediğiniz için, onunla güzel anılarınız olduğu için onun düşmanlık yapması kişide hayal kırıklığına neden olur. Dostun kazığı canınızı daha çok acıtır ve daha çok incinirsiniz. 

Düşmanın kazığı da canınızı acıtır ama ona karşı her zaman tetikte olduğunuz için ondan her türlü kötülüğün geleceğinden emin olursunuz. Çünkü ona karşı içinizde hiçbir zaman sevgi olmamıştır, bağlılık olmamıştır. Bunun için seçeceğimiz arkadaşlarımıza, eş ve dostlarımıza karşı dikkatli olmalıyız ve kimseyi hemen tanımadan çok yakınlık kurmaya çalışmamalıyız. İyi bir dost sevdiği kimseye büyük hayal kırıklıkları yaşatmaz. İyi bir dost sevdiği kişinin her zaman yanında olur ve ona içten içe sinsilikler beslemez, onun kötü günlerine sevinmez ve elinden gelen her türlü fedakarlığı yapar. 

Onun için dostlarımızdan da kolay kolay kötülük beklemeyiz ve onların bize darbe vuracağı aklımıza bile gelmez. Özellikle de bu devirde insanlara olan güven gitgide azalmaktadır. Bundan dolayı dost seçiminde de dikkatli olmalıyız ve düşmanlara karşı da önlem almaya devam etmeliyiz.

“Kendi Işığına Güvenen Başkasının Parlamasından Rahatsızlık Duymaz.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

“Kendi Işığına Güvenen Başkasının Parlamasından Rahatsızlık Duymaz.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 


Kişi kendi çalışıp hayallerinin peşinde koşarsa ve o hayallerin gerçekleşmesi için elinden gelen her türlü azim ve sebatı gösterirse o kişi eninde sonunda mutlu olur. Başarılı olan bu kişi başkalarının başarısını, mutluluğunu kıskanmaz. Çünkü kendisi de başarılı olmuştur ve başkalarının başarısını kıskanmaya ihtiyaç bile duymaz çünkü kıskanmaya bile vakti olmaz böyle kimselerin. Kimi insanlar da vardır ki başkalarına ait olan her şeyi kıskanırlar.

 Bir kişi bir işi başardığı zaman o kişiye karşı kıskançlık gösterirler ve bunu jest ve mimikleri ile de dışarıya yansıtırlar. Böyle insanlar da hayalleri olmayan, hayallerinin peşinde koşmak için en ufak bir çaba dahi harcamayan tembel ve sorumsuz kişilerdir. Kendine güveni olmayan kendine güveni olmadığı için de içini kötü duygularla dolduran bu insanların yanında fazla durmamak gerekir. Çünkü bu kimseler kötümser davranışları ile sizin enerjinizi düşürmeye çalışır ve yaptığınız her şeyde kusur bulmaya çalışır. Onun için böyle kimselere her şeyimizi de söylememeliyiz. Kendimize güvenmeli, kendi yolumuzu çizmeli ve çalışmak için, iyi bir yerlere gelmek için hayat yolculuğunda önümüze çıkan engelleri aşmaya devam etmeliyiz. 

Çalışmaktan da asla vazgeçmemeliyiz. Başla insanların başarılarında da mutlu olmalıyız, onları tebrik etmeliyiz ve bunu gönülden istemeliyiz. O zaman hem daha iyi bir insan olmuş oluruz  hem de başarılı insanları iyi yönde motive ederek onların daha da başarılı olmasına bir nebze de olsa katkı sağlamış oluruz.

“Anlayışlı Olan Anlar, Bilgili Olan Bilir; Bilen ve Anlayan Her Vakit Dileğine Kavuşur.” Sözünden Ne Anlıyorsunuz?

 “Anlayışlı Olan Anlar, Bilgili Olan Bilir; Bilen ve  Anlayan Her Vakit Dileğine Kavuşur.” Sözünden Ne Anlıyorsunuz?




Anlayışlı olan kişi olaylar karşısında vurdumduymaz olmaz ve ince düşüncesi ile insanları kırmamaya çalışır, her doğruyu her yerde söylemez. Yani patavatsızlık yapmaz, insanların zor zamanlarında onların halinden anlar ve ince bir ruha sahiptir. Bilgili olan kişi ise çok okuyarak, gezerek, merakını gidermek için devamlı araştırmalar yaparak bilgili kalmaya devam eder. 

Bir insan hem anlayışlı hem de bilgiliyse o insan her vakit dileğine kavuşur ve amaçlarına kavuştuğu için kendini mutlu eder, çevresindeki insanlara faydalı olur. Yani hem bilmek hem anlamak gerekir. Anlamak ve bilmek için anlayışlı olmak ve öğrenmek gerekir. Bunları yaptığımı zaman günü gelince hayallerimizin gerçekleşmesini sağlarız, hedeflerimiz gerçekleşmiş olur. Kendini bilen insan başka insanlara karşı üstünüm havaları içine girmez. Alçakgönüllü olur. Çoğu bilim insanına baktığımızda bu kişilerin hem anlayışlı hem de bilgili kişiler olduğunu okuyoruz kitaplardan. 

Bilen ve anlayan insan mütevazi bir kimse olur zaman içinde. Devamlı bilgi peşinde, öğrenme peşinde koştuğu için boş işlere ayıracak zamanı olmaz böyle kimselerin. Nitelikli insanlardır bu kişiler. Kendileri için, insanlık için büyük fayda sağlayan kimselerdir onlar. Böyle oldukları için de her vakit istediklerine kavuşurlar ve sabrın ve azmin zaferi olur o gün.

İletişimde Empati Kurmak Neden Önemlidir?

 İletişimde Empati Kurmak Neden Önemlidir?




Bir insanın yaşadığı duyguları anlamanın en iyi yolu kendini onun yerine koymak ve onun yaşadıklarını yaşıyormuşçasına hissedebilmektir. İletişimde kurmada empati  kurmak sorun yaşayan kişiye onu anladığımız mesajını ilettiğimiz için çok önemlidir. Sorun yaşayan kişi onu anlayan birini bulduğu için kendi yalnız hissetmez ve bana değer veren biri var, beni düşünen biri var diye düşünür ve mutlu olur. İnsan olmanın gerektirdiği bir şeydir aslında empati kurmak. 

Empati kurmayı öğrenmek gerekir. Kimi insanlar bunun nasıl olduğunu bilmeyebilir ve kendini onun yerine koymak da nedir diyebilir. İşte burada da empati kavramının tanımını o kişi ya da kişilere anlatmalı ve onların da zihinlerinde farklılık yaratabilmeliyiz. Böyle yaptığımız zaman daha bilinçli ve empati kuran insanlar artacak ve iletişim de daha sağlıklı kurulacaktır. Empati sayesinde kişiler arasında sevgi ve saygı artar. Duyguyu hissetme sayesinde zorluk yaşayan insanlara daha duyarlı oluruz ve gücümüz yettiği kadar yardım edebiliriz. 

Oturup sorunlar üzerine konuşur ve nasıl ne yapmamız gerektiğini düşünerek, konuşarak o kişiyi rahatlatır ve onun sıkıntılarını hafifte olsa azaltabiliriz. Yapabileceğimiz uygulamada bir şey varsa bunu yapar ve insani yönümüzü de ortaya koymuş oluruz. Böylece hem hoşgörü artmış olur, hem ön yargı kalkmış olur hem de sevgi bağları günden güne artar ve karşılıklı saygı da artmış olur. Karşılıklı sevgi ve saygıyı artırmak için, yalnızlık duygusunun giderilmesi için, arkadaşlık bağının, dostluk bağının artması için iletişimde empati son derece önemli bir meseledir. Onun için hayatımızdan empati kurmayı asla eksik etmeyelim.

“Misafir On Kısmetle Gelir; Birini Yer, Dokuzunu Bırakır.” Atasözünü Açıklayınız.

 “Misafir On Kısmetle Gelir; Birini Yer, Dokuzunu Bırakır.” Atasözünü Açıklayınız.




Türk kültüründe misafire, misafirperverliğe çok önem verilir. Eve gelen misafir Tanrı misafiri olarak kabul edilir ve gelen misafirin kısmeti ile geleceği de söylenir. Eve gelen misafir aynı zamanda bereket getirir inancı da yaygındır. Bizim kültürümüzde insanlar beraber yemeyi, içmeyi seven, mutlu ve dertli günlerinde bir araya gelip sohbeti koyulaştıran bir millettir. O sohbetten ne konular çıkar, ne muhabbetler olur da bunların tadına doyamazsınız. İşte böylece insanlar arasındaki bu güzel iletişim sürer gider.

 Misafir on kısmeti ile gelir; birini yer, dokuzunu bırakır atasözü ile anlatılmak istenen; gelen misafirin beraberinde kısmetini getirdiği onun için de misafire hor gözle bakılmaması gerektiği ifade edilmek istenmiştir. Eve gelen misafiri hoş karşılamalıyız. Elimizden geldiği kadar ona hürmet göstermeliyiz. Onu en iyi şekilde ağırlamalı, bir sorunu olup olmadığını sorunu varsa ona nasıl yardım edebileceğimizi de söylemeliyiz. Günümüzde misafirlik ne yazık ki azalmakta ve herkes kendi derdine düşmektedir. Bu da misafirperverlik, misafirlik gibi kavramların zaman içinde unutulmasına neden olacağı için bizler bu geleneği unutmamalı, çocuklarımıza da unutturmamalıyız. Eve gelen insanlara surat asmamalıyız.

Misafir plansız geldiyse o gün evimizde ne varsa onu misafire ikram etmeliyiz. Misafir planlı geldiyse önceden güzel bir hazırlık yapmalı, gelecek olan kişinin  sevdiği yemekler yapılmalı, içecekler hazırlanmalı ve güzel bir ortam oluşturularak sevgi bağları daha da güçlendirilmelidir. Misafirliğin önemi ise ilgili şu sözü de istersek aklımızda bulundurmaya çalışalım:

“Bir dost, misafir gelince öyle davranmalı ki hizmet ederken üzerine hiçbir ağırlık çökmemeli, gittiğinde de ferahlık gelmemeli.” Ebu Hafs

“Ayakkabılarım Olmadığı İçin Üzülürdüm Ta Ki Sokakta Ayakları Olmayan Adamı Görünceye Dek.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Ayakkabılarım Olmadığı İçin Üzülürdüm Ta Ki Sokakta Ayakları Olmayan Adamı Görünceye Dek.” Sözü İle İlgili Kompozisyon




Hayatın karmaşası içinde yolumuza devam ederken çoğu şeyden şikayet ederiz. Saçım güzel olmadı, istediğim çantayı ya da topu alamadım. En iyisi, en güzeli benim olsun ve başkaları hep bana baksın. Dikkat çekici olayım, marka giyineyim gibi gereksiz ve saçma uğraşlar ile beynimizi yer dururuz. Sakin kalıp düşündüğümüz zaman ise bunların ne kadar da gereksiz olduğunun farkına varırız. Dışarı çıktığında gözleri görmeyen, kulakları duymayan, ayağı olmayan olmayan insanları gördüğümüz zaman bitmek bilmeyen doyumsuzluğumuzun ne kadar da yanlış olduğunun farkına varırız. 

İnsan için bu dünyada en değerli şey sağlık olmalıdır. Her gün sabah güneşi ile kalkabiliyorsam, nefes alabiliyorsam, kalemi tutup defterime yazabiliyorsam, yürüyebiliyorsam, konuşabiliyorsam, yapabiliyorsam, edebiliyorsam…vb . İşte tüm bunlar için şükretmek gerekir. Ayakkabılarım olmadığı için üzülürdüm ta ki ayakları olmayan adamı görünceye dek der Honore  de Balzac. Ayakkabı bir eşyadır bugün bulamazsın gün gelir bulursun ama kaybedilen ya da doğuştan ayağı olmayan bir insana bunu verebilir misin? O insanın hangi duygular içinde acı çektiğini anlayabilir misin? kendini onun yerine koyup onun duygularını anlayabilir misin? Düşünmesi bile insana acı verirken bunu yaşayanlar var. 

Onun için insan sağlıklı ise, kimseye muhtaç değilse şükretmelidir. Önemli olan meta değil önemli sağlık ve içimizdeki maneviyattır. Bazen en temel gereksinimlerimiz dediğimiz ayakkabı, çanta, ya da kıyafet ayağımız kadar, gözümüz kadar kıymetli değildir. Bunun bilincinde bir insan olabilirsek işte o zaman vara yoğa üzülmeyiz ve daha mutlu olmaya çalışır ve daha iyi bir insan olmak için kendimizi geliştiririz.

 

“Cömertlik Sadece Verdiklerinizle Değil, Harektelerinizle de Ölçülür.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Cömertlik Sadece Verdiklerinizle Değil, Hareketlerinizle de Ölçülür.” Sözü İle İlgili Kompozisyon




İnsanların en vicdanlısı, en merhametlisi  cömert insanlardır. Bir insan bolluk içinde yaşayıp diğer insan fakirlik içinde yaşamaya devam ederken ve bu yoksul insanın yiyecek temel gıdaları yoksa burada insanlık adına bir sorun var demektir. İnsana yakışan bir örnek yoktur bu olayda. Onun için cömertlik her ne kadar gönülden gelen bir şey olsa da aileler daha küçük yaşlardan itibaren evlatlarına cömert olmayı öğretmeliler ve o yetişen çocuklar geleceğin cömert ve vicdanlı insanları olmalıdır. Zor durumda olanlara yardım etmek ve onların gereksinimlerini elinden geldiği kadar karşılayan kimseler cömert insanlardır.

 Cömertlik sadece birilerine edilen yardımlar ile ölçülemez .  O yardımı yaparken takınılan tavır da çok önemlidir. Bir insana yardım ederken bunu  sağa sola gösteriş olarak yapıyorsak ya da o insanı aşağılıyor gibi yardım yaparsak burada cömertlikten söz edilemez. Burada kibir ve kişinin kendi içindeki aşağılık duygusu vardır. Bundan dolayı cömertlik yaparken asil bir şekilde yapmalıyız. Mesela sağ elin verdiğini sol duymamalıdır duysa bile bu çok sessiz bir şekilde yapılmalıdır. Yardımı alan kişi incinmeden, kendini kötü hissetmeden o yardımı alabilmeli ve kendini  karşıdaki kişiye karşı bir borç içinde hissetmemelidir. 

Yani cömertlik de insanca olmalı, insani duygulara yakışır halde yapılmalıdır. İşte o zaman cömertlik değerli olur ve kimse kendini kötü hissetmemiş olur. Allah katında cömert insanlar için cennete çok güzel yerler ayrılmıştır. Onlar bu dünyada sadece kendi nefislerini düşünmedikleri için öbür dünyada onlara da büyük mükafatlar vardır. İnsan olarak elimizden geldiği kadar, gücümüzün yettiği oranda cömert bir insan olmalıyız ve yaptığımız iyilikleri yüze vurmadan yapmalıyız ki insan olduğumuz duygusunu gerçek anlamda yaşayalım.

“Ağaç Kökünden Yıkılır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Ağaç Kökünden Yıkılır.”  Sözü İle İlgili Kompozisyon




Temelde bir bozukluk varsa ufak tefek ayrıntıların  değiştirilmesi o temelin yapısını iyi bir hale getirmez. Yani önce temeli sağlam atmak gerekir. Temel sağlam olduğu zaman o temeli hiçbir güç yıkamaz. Ağaç kökünden yıkılır atasözü ile anlatılmak istenen de budur. Ağaç kökünden yıkıldığı zaman  artık ağaç diye bir şey ortada kalmayacaktır. O ağacın ne dalını, ne yaprağını, ne de meyvesini bir daha asla göremeyeceğiz demektir. Çünkü ağacı kökten yok etmişiz, yıkmışız ve onun toprak ana ile olan bağlantısını koparmışız.

 İşte toplumlar da böyledir. Bir toplumda geçmişten beri gelen adaletsizlik varsa, riyakarlık, yalan varsa, o toplumun insanları çıkarları için her türlü yolu meşru görüyorsa o toplum temelden bozuktur ve yıkılmaya, yok olmaya mecburdur. Çünkü o toplumun temel ahlaki değerleri en başından oluşmamış, insani değerlere önem verilmemiş, her zaman güçlü ve zalim olanın yanında durulmuştur. Güçlü olanın en büyük ayıbında hiç kimsenin gıkı çıkmamış, güçsüz olanın en ufak ayıbında ise  güçsüz olana en ağır hakaretler edilmiş, onun duyguları , düşünceleri yok sayılmıştır. Temel böyle bozuk olduğu zaman da böyle toplumlar uzun süreli yaşayamamış ve dağılmıştır. Onun için bir şeyin temelden güzel, sağlam olması gerekir. Bu durum bir aile için de geçerlidir. Aile içinde anne ve baba birbirine karşı saygısız ve ağızlarında her türlü küfür varsa, her türlü ahlaksızlık o aile içinde hüküm sürüyorsa  ve çocuklarda böyle anne babayı örnek alıyorsa o aile temelden çürüktür ve en kısa zamanda dağılmaya mahkum kalacak ve toplum için de kötü bir örnek oluşturacaktır. 

İşte tüm bunlardan dolayı her şey temelden iyi olmalıdır. Temelden adalet olmalı, insan hakları olmalı, güzel ahlak olmalı, insana insan olduğu için değer verilmeli, insana kuruşuna göre değil duruşuna göre önem verilmelidir. Böyle olduğu zaman o temel sarsılmaz ve kimsenin de bu temeli sarsmaya yok etmeye hiçbir zaman gücü yetmez. Yeter ki temeli  çürük tahta üzerine inşa etmeyelim.

"İstediğini Söyleyen İstemediğini İşitir." Sözü İle İlgili Kompozisyon

İstediğini Söyleyen İstemediğini İşitir Sözü İle İlgili Kompozisyon



Konuşmak, insanın içindekileri bir başkası ile paylaşmak ona iyi gelir. İnsan konuşurken de neyi nasıl konuştuğunun farkında olmalıdır. Biri ile iletişim kurarken ona söyleyeceğimiz şeyleri beynimizin bir süzgecinden geçirmeliyiz ve ondan sonra konuşmaya başlamalıyız. Hayatta her zaman iyi insanlar, anlayışlı insanlar karşımıza çıkmaz. Kimi insanlar sürekli sorun çıkarmak isterler ve karşısındaki kişinin duygularını önemsemeden, neler  yaşadığını bilmeden o kişiye karşı ağzına gelen her şeyi söyler ve böylece kendini rahatlattığını zanneder.

 Hakaretleri yiyen kişi de elbette boş kalmayacak ve boş kişiye ağzına geleni sayacaktır. Yani istediğini söyleyen istemediğini işitecek ve kendi eli ile kendini bu duruma düşürdüğü için üzülecek ama iş işten geçmiş olacaktır. Bu konu ile ilgili şu örneği verebiliriz: Mesela sınıf arkadaşımız çok zayıf biri olabilir ama kimi sağlık sorunlarından dolayı ne yerse yesin bir türlü kilo almayabilir. Biz onun bu sorunlarını, neler yaşadığını bilmeden  ona  “ Sen de çok cılızsın giydiğin kıyafet hiç yakışmıyor, yüzün de çökmüş.” gibi sözlerle onu incitici sözler söylediğimiz zaman o kişi bu defa bize dönüp "sen  kendine bak bence yağ tulumuna dönmüşsün , zayıf olmak şişman olmaktan daha iyidir" derse karşılıklı bir atışma ve seviyesizlik uzayıp gidecek ve aradaki sayı ve sevgi azalacaktır. Onun için ağzımızdan çıkan sözlere dikkat etmeliyiz.

 Arkadaşlarımızı, sevdiğimiz diğer başka kimseleri kırmamalıyız. Her içimizden geçeni ben dobrayım mantığı altında her yerde söylerim diye saçma sapan doğrucu Davut edalarına kapılmamalıyız. İnsanların eksiklerini yüzüne vurmak doğru olmak demek değildir eksik olmak hatta insan olmamak demektir. Onun için her istediğimizi söylemek yerine insanların gönlünü kazanacak, onları mutlu ve motive edecek şeyler söylemeliyiz. İşte o zaman bizlerde istediğimiz şeyleri işitmiş olur ve incinmemiş oluruz.


“İnsanın En Büyük Dostu Zorluklardır Çünkü İnsanı Karşılaştığı Zorluklar Güçlendirir.” Özdeyişini Açıklayan Kompozisyon .

 “İnsanın En Büyük Dostu Zorluklardır Çünkü İnsanı Karşılaştığı Zorluklar Güçlendirir.” Özdeyişini Açıklayan Kompozisyon.



Para kazanmak, gereksinimlerini gidermek ve kimseye muhtaç olmamak için çok çalışmak gerekir. Hiç kimse oturduğu yerden  geçimini sağlayamaz. Günümüzde iş bulmak daha da zorlaşmıştır ve artık her geçen gün daha çok çalışmak ve mücadele etmek gerekir. Bu hayatta insanın en büyük dostu zorluklardır. 


Zor olanla mücadele ettiğimiz zaman o zorluklar bize direnç katar. Tıpkı bağışıklığımızı güçlendirmek için sağlıklı besinler tüketiyorsak hayata karşı güçlü durmak için, hemen yıkılmamak için de zorluklar ile başa çıkabilmek gibi. Yaşadığımız her zorluk bizi daha da güçlendirecek ve hayatın acımasızlıklarına karşı ise dimdik durabileceğiz. 

Unutmayalım ki her zorluğun ardından bir de kolaylık gelecektir ve işte o zaman istediğimiz, hayalini kurduğumuz yaşam da bizimle olacaktır. Bunun için çok emek etmeliyiz. En ufak bir zorlukta hemen pes etmemeli ve kendimize olan inanç ve güvenimizi kaybetmemeliyiz. Kendimize inanmadığımız zaman, zorluklara direnç göstermediğimiz zaman en ufak bir yel bizi yok edecek hayatta başarısız, kendine güvenmeyen, özsaygısı düşük bir bireye dönüşeceğiz. Böyle olumsuzlukların olmaması için, kendimizi sevmeliyiz, kendimize değer vermeliyiz ve onun için de zor olanı başarmak için hayatımızın sonuna kadar çalışmaya devam etmeliyiz.

Yeri geldiği zaman hayır diyebilmeyi, bizi yolumuzdan çevirmek isteyenleri yolumdan çekil ben zor olanı başaracağım ve kolayın gölgesine sığınmayacağım diyerek önümüze çıkan engelleri yıkmalıyız. Tüm bunları yaptığımız zaman da başarı, mutluluk bizimle olacaktır. Yeter ki zor olanı aşk ile yapalım ve işimize iş olarak değil de sevdiğimiz bir hobi olarak bakalım.