Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Aklını Kullanmak Üzere Konulu Deneme

 Aklını Kullanmak Üzere Konulu Deneme




İnsanoğlunu diğer canlılardan farklı kılan en önemli ve en üstün özelliği akıldır. İnsan aklı sayesinde neyin doğru neyin yanlış olduğun  bilir. Aklını kullanmak, iradene hakim olmak, akıl ile iradeyi birleştirip bir sentez yapmak kişinin aklını daha iyi kullanmasını sağlar. İnsan aklını iyi bir şekilde kullandığı zaman bu dünyanın gelip geçici bir yer olduğunu fark eder. Onun için insan kendine yettiği kadarı ile yetinmeli, fazlasını almak için boşa çaba sarf etmemeli ve kendinden aşağı durumda olanları düşünmelidir. Böyle yaptığımız zaman, bir gün öleceğimizi de düşünerek hareket etmeliyiz. Bu dünyaya geldik bir kere.

 Onun için diğer canlılardan bir farkımız olmalıdır. Yeme içme gibi , barınma, korunma gibi temel ihtiyaçlar aynı zamanda hayvanların da ihtiyaçlarıdır. Bizim onlardan bir farkımız olmalıdır. O fark da aklını iyi kullanarak, bilinçli seçimler yaparak gerçekleşir. İnsan kendini daima geliştirmelidir. Bunun için yatkın olduğu alanda iyi ilerlemeli ve sürekli okumalı, çalışmalı, araştırmalara devam etmelidir. Tek doymadığımız şey bilgiyi aramak olmalıdır. Okumaya doymamalıyız, öğrenmeye doymamalıyız. İnsan öğrendiği her yeni bilgiyi aklı sayesinde başkaları ile paylaşarak dünyayı daha güzel bir ortama çevirmelidir. Aklını iyi kullanan insan boşa zaman harcamaz ve dolu dolu bir hayat geçirir. 

Belirli bir yaşa geldiğinde bile bir insan okumaya, araştırmaya devam ediyorsa ve işini aşk ile yapıyorsa, yaptığı işe ise aşk ile bakıyorsa  aklını da iyi kullanıyor demektir. Birileri bize aklını kullan dediği zaman o kişilere de hemen alınganlık göstermemeliyiz. Oturup şöyle bir beş dakika etrafımızda dikkatimizi çeken hiçbir uyarıcı olmadan düşünmeliyiz. Akıllıca, bilgiye dayalı önerileri de kabul etmeliyiz. Aklımızın nasıl doğru kullanılacağını bularak hayatımıza yön vermeli ve bilim yolunda ilerlemeliyiz.

 

“İnsan Acı Duyabiliyorsa Canlıdır Başkasının Acısını Duyabiliyorsa İnsandır.” Sözü Konulu Kompozisyon

 “İnsan Acı Duyabiliyorsa  Canlıdır Başkasının Acısını Duyabiliyorsa İnsandır.”  Sözü Konulu Kompozisyon 




İnsan yaşadığı bir olay karşısında acı duyabiliyorsa bu onun canlı bir varlık olduğunu gösterir. Çünkü canlılar istenmedik durumlar karşısında ya da istenmedik kötü muameleler sonucunda acı çeken varlıklardır. İnsanın acı duyması son derece doğaldır. Çünkü canımız yandığında acı duyarız. İnsanı insan yapan asıl nitelik ise onun bir başkasının acısını duyabilmesidir. Bir başkasının acısını yüreğimizde hissedebiliyorsak, onun yaşadığı olaylar üzerinden empati kurup kendimizi o insanın yerine koyabiliyorsak işte o zaman insan olma niteliğini kazanmış oluruz.

 İnsanı insan yapan vicdandır, bir başkasının acısına duyduğu  üzüntüdür, endişedir. Bu duyduğumuz üzüntü yalandan olan üzüntü olmamalıdır. Acı çeken insan için ne yapabilirim, onun acısını nasıl hafifletebilirim diye kafa yoran, bir uğraş içine giren kişi gerçekten insan olmuştur .  Bu konu ile ilgili şu örneği verebiliriz. Beş çocuklu bir aile babasını ele alalım. Okullar açıldığı için her bir çocuğunun gereksinimi ortaya çıkacaktır ama babanın aldığı maaş çok azdır ve bu beş çocuğun ihtiyaçlarını almaya yetmeyecektir. İşte bu durumda o baba acı çeker ve çocukları için bir şey yapamadığı için kahrolur ve kendini yer bitirir. 

Burada  o babanın tanıdıkları olarak, bir komşusu, bir akrabası olarak bizler devreye girmeliyiz. O babanın yaşadığı acıyı en iyi şekilde anlamalı ve duyarlı olmalıyız. O çocuklar için elimizden gelen ne varsa yapmalı ve bir kişinin acısını paylaşarak o acıyı hafifletmeli ve aile babasını da büyük bir yükten kurtarmalıyız. İşte bunları yaptığımız zaman iyi bir insan oluruz, merhametli bir insan oluruz ve elbette insan oluruz. Bir başkasının acısına ortak olmaya, o acıyı paylaşmaya gönüllü olmalıyız ki insan olarak kalmaya devam edelim.

İnsanı İnsan Yapan Nitelikleri Açıklayınız.

 İnsanı İnsan Yapan Nitelikleri Açıklayınız.




İnsanı insan yapan belli başlı özellikler vardır. İnsan bu özelliklere sahip olduğu zaman daha yapıcı, daha güzel ve daha anlayışlı biri olur. İnsanı yapan belli başlı erdemler ya da özellikler şunlardır:

* İnsan aklı olan bir varlıktır. Aklı sayesinde diğer canlılardan daha üstün ve daha bilgilidir. Aklı sayesinde  başına gelebilecek tehlikeleri önleyebilir ya da bu bunlarla baş edebilir. Aklını iyi kullanmadığı zaman ise başına her türlü olumsuz olaylar da gelebilir.

* Mutlu ya da mutsuz olmak: İnsan yaşadığı olayların sonucunda mutlu ya da mutsuz olur.

* İnsan iradesi olan bir varlıktır. İradesi sayesinde doğru ve yanlışın ne olduğunun bilincindedir. Bunun için de iradesi ile kendini doğru yola da götürebilir. Yanlış bir düşünce  ve yanlış bir irade ile de başına olmadık dertler açabilir.

*İnsanı insan yapan bir diğer özellik ise vicdandır. Vicdanı olan insan her türlü haksızlığa dur demeyi bilir ve doğru ve adil olanın yanında yer alır.

* İnsan ahlak çerçevesinde belli şeyleri yapan bir varlık olmalıdır. Her ülkenin kendine göre ahlaki değerleri vardır bu durum ülkeden ülkeye değişir ama ortak olan bazı şeyler de vardırki onlar şunlardır: Mesala her ülkede yalan söylemek, hırsızlık yapmak, adil olmamak, canlılara zarar vermek yanlıştır ve bunlarda genel bir ahlak anlayışının insanlarda var olduğunun göstergesidir.

* İnsan empati kurabilen bir canlıdır. Empati kurmak insana zamanla öğretilir. Empati kurmayı öğrenmiş ve bunu yaşamına dökmüş insanlar toplumdaki olaylara daha duyarlı olan kimselerdir.

* Eleştirel düşünme, sorgulama yetisine sahip bir canlıdır.

* Acı duyan, acıyı hissedebilen bir canlıdır.

* Ön yargılı olmamak insanı insan yapar.

*Ben değil biz anlayışı içinde hareket etmek insanı insan yapan özelliktir.

* Kendisine yapılan kötülüklere karşı kin duymadan affetmeyi bien kişi insanı insan yapar.

* Evrensel düşünmek kişiyi insan yapar.

*Hoşgörülü olmak insanı insan yapan özelliktir.

*Okuyan, araştıran, içinde yaşadığı doğaya zarar vermeyen kişi tam bir insandır.

*Farklı düşüncelere saygı duymak insanı insan yapar.

* Yurtta barış dünyada barışı savunmak insanı insan yapan özelliklerdir.

“Beden Eğitimi Vücut İçin Ne İse Okumak Da Beyin İçin Odur.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Beden Eğitimi Vücut İçin Ne İse Okumak Da Beyin İçin Odur.” Sözü İle İlgili Kompozisyon


Beden eğitimi nasıl ki sağlığımız açısından önemliyse okumak da beynimiz açısından önemlidir. İnsan beden sağlığına ve ruh sağlığına dikkat ettiği zaman hasta olmaz ve hayatı daha bir mutlulukla yaşar ve kişi kendini daha iyi hisseder. Yürümek, egzersiz yapmak insanın rahatlamasını sağlar ve kişiyi hastalıklardan da korur. Okumak da beyni güçlendirir. Okumayan, araştırmayan insanın beyni bir süre sonra körelmeye başlar ve bildiği bilgileri bile bilmemeye başlar insan.

 Okuyan insan ise bilgilerini devamlı yenilediği için hafızası genç kalır ve kolay kolay hiçbir şeyi unutmaz. Okumak, beyni dinamik tutar ve insan okuduğu zaman öğrenmeye devam eder. Bu sayede hem yeni bilgiler öğrenmiş olur hem de kendini sürekli geliştirmiş olur. Onun için küçük yaşlarda okuma alışkanlığı edinmeliyiz ve bu konuda çocuklarımıza örnek bir veli olmalıyız. Beynimizin gerilemesi için, hep ileriye doğru bakabilmemiz için, gündemde ve dünyada yaşanan gelişmelerden haberdar olmak için okumalıyız ve okumayı hayat alışkanlığı haline getirmeliyiz. 

Nasıl ki her gün yemek yiyor, her gün su içiyorsak her gün de okumalı ve ruhumuzu okumakla doyurmalıyız. Bunu yaptığımız zaman hem mutlu oluruz hem kendimize faydalı bireyler oluruz, hem de insanlığa faydalı bireyler oluruz. Okumanın önemi ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız:

“Okumayı hiçbir hazineye değişmem. “Edward Gibbon. Bu sözden de anlaşılacağı gibi en büyük hazine okumaktır.

“Bir Başkasının Ağzından Ne Denli İyi Olduğunu Duymayı Beklemek Çıkmaz Sokağa Girip Çıkışı Aramaya Benzer” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Bir Başkasının Ağzından Ne Denli İyi Olduğunu Duymayı Beklemek Çıkmaz Sokağa Girip Çıkışı Aramaya Benzer.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



Hayat öyle zorlu yolların olduğu bir süreçtir ki sürekli bir iniş çıkış halinde yaşarız onu. Bazı günler iyi günlerimiz olur, bazı günler kötü günlerimiz. İyisi ile kötüsü ile bir bütündür hayat. Önemli olan bu hayat macerasında önümüze çıkan engelleri aşmaya çalışmak ve kendimize tüm gücümüzle inanmaktır. Her şeyin başlangıcıdır aslında kendine güvenmek, kendi başarına inanmak ve dışarıya kulak asmadan azimle yoluna devam edebilmek. 

İnsan bir başkasının ağzından ne denli iyi olduğunu duymayı beklerse bu durum  çıkmaz sokağa girip çıkışı aramaya benzer der Michael Pitt. Çıkmaz sokağa girilince çıkılacak yolu beklemenin bir anlamı yoktur ki çünkü zaten  kaybolmuşsundur o çıkmaz sokak içinde. İşte bu söz de anlatılmak istenen de şudur: Kişi başkalarından övgü beklememelidir, başkasının kendisinin başarılı olacağına inanmasını beklememelidir. Kişi kendi kendine inanmalı, kendine güvenmeli ve birilerine gerek kalmadan kendine olan özgüvenini ve özsaygısını koruyarak başaracağına inanmalıdır. Yani ilk olarak biz kendimize inanmalıyız. Biz kendimizi sevmeliyiz ki başkasının bize akıl vermesine gerek kalmasın. Ya da başkaları  bizi kendi düşünceleri doğrultusunda eğitmeye çalışmasın. Biz kendi baş mimarımız olalım ve onun için de önce kendi içimizdeki gizil güce inanalım ve sonra da çalışmaya başlayalım.




 Böylece başarı bizimle olur ve kimseden kendimizin başarılı olduğunu duymamıza gerek kalmaz. Çünkü biz başarıyı kendi gözümüzde, kendi kalbimizde ve kendi inancımızda yakalamışızdır zaten. Yeter ki önce kendimize inanalım, kendimize güvenelim. Bırakın başkaları bizim için başarısız desin, ya da çok başarılı, mükemmel desin. Bunlara kulak asmamak gerekir. Kişi kendine kulak vermelidir, kendi içindeki inanca olan tutkusunu hayat boyu devam ettirmelidir.

“Yere Düşen Ekmeğin Üstüne Basan İnsan Görmedim Ama Yere Düşen İnsanı Tekmeleyen Çok Kişi Gördüm.” Sözü İle İlgili Bir Kompozisyon

  “Yere Düşen Ekmeğin Üstüne Basan İnsan Görmedim Ama Yere Düşen İnsanı Tekmeleyen Çok Kişi Gördüm.” (Üstün Dökmen.) Sözü İle İlgili Bir Kompozisyon Yazınız.


Bizim kültürümüzde ekmeğin ayrı bir önemi vardır. Ekmek nimet demektir, bereket demektir. Onun için de yere düşen bir ekmek  parçası gördüğümüz zaman kalbimiz cız eder ve hemen o ekmeği alır bir yere koyarız ve onun ayaklar altında ezilmesine izin vermeyiz. Elbette nimete önem vermeliyiz ve elbette yere düşen ekmeği ayağımızla ezmemeliyiz. Peki ekmek bizim için bu kadar önemliyken neden kendimizle aynı olan insana değer vermeyiz.




 Birbirimizin düşmanı oluruz ve birimiz düştüğü zaman ona bir tekme atan da yine biz oluruz. İnsan Yüce Allah’ın yarattığı, ona akıl verdiği ve onu diğerlerinden farklı kıldığı değerli bir canlı değil midir? Onun için düşen insan gördüğümüz zaman o insanın ayağa kalkması için elinden tutmalıyız, ona elimizden geldiği kadar destek olmalıyız ve düşen insana bir darbe de biz vurup onu hayal kırıklığına uğratmamalıyız. Düşen kişi ister yakınımız olsun, ister komşumuz, isterse hiç tanımadığımız biri. Yeter ki insan olsun.

 Dünya ne yazık ki çok acımasızdır ve düşen insana bir de diğer insan tekme vurur ve o insanın canını yakar. Oysa insan olmak bu değildir. İnsan olmak merhametli olmak demektir, yardım etmek demektir, zor zamanlarda dayanışma ve yardımlaşma içinde olmak demektir. İşte böyle yaptığımız zaman insan oluruz.

 

“Muhtaç Bırakıp Yardım Etmek, Planlanmış Cinayettir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Muhtaç Bırakıp Yardım Etmek, Planlanmış Cinayettir.” (Che Guevara) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Her insan biricik ve değerlidir. Her insan kendi haysiyetini korumak ve bunu devam ettirmek zorundadır. İnsanların haysiyeti ile oynanmamalıdır. Onları yardıma muhtaç etmek, planlanmış cinayettir der Guevera. Çünkü sürekli kişiyi başka birine muhtaç etmek kişinin onurunu kırar ve bu da iyilik olmaz aksine kötülük olur, cinayet olur. Muhtaç bırakıp yardım edileceğine iş arayan insanlara iş verip kendi ayakları üzerinde durması sağlanmalıdır. 


Her insan eşit olmalıdır. Her insan temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılmamalıdır. Herkes kendi alın teri ile kazanmalı ve kimseye gebe kalmamalı, özgür olmalıdır. İnsanları muhtaç bırakıp yardım etmek yerine onlara kendilerinin yatkın olduğu iş imkanları yaratılmalı ve herkes kendi sevdiği işi yaparak kendi geçimini sağlayabilmeli ve kimseye el açmamalıdır. İşte böyle olduğu zaman herkes onuru ile bir yaşam sürmüş olur ve kimse kimseye muhtaç olmaz

 Herkes düşüncelerini, korkmadan söyler ve sırf biri kendisine yardım etti diye yanlış olana doğru demez. Böyle olduğu zaman insan özgür iradesi ile karar verir ve doğru olana doğru yanlış olana yanlış diyerek kendi kişiliğini ve karakterini de korumuş olur.

Kitapların Dünyasında Yaşamak Konulu Bilgilendirici Bir Metin

 Kitapların Dünyasında Yaşamak Konulu Bilgilendirici Bir Metin



Gerçek Mutluluk Kitaplar

Kitaplar hayat demektir, kitaplar hayatın bize sunacağı yeni umutlar, yeni hayaller demektir. Kitapların dünyasında yaşamak, o dünyanın içinde kendini oradaki kahramanlardan birinin yerine koymak, o kahramanın yaşadığı acıları gerçekten yaşıyormuş  gibi kalbinde hissetmek, mutlulukları, hayal kırıklıklarını sanki sen de yaşıyormuşsun gibi empati kurabilmek kitapların dünyasında yaşamak demektir. Kitaplar insanın en mutlu anlarında da en sıkıntılı anlarında da kişiye dost olan, kişinin mutluluğunu paylaşan, kişiye dertlerini unutturan gerçek arkadaştırlar. Onlar ruhun gıdası, kalbin ferahlatıcısıdır. 

 Okuyarak mutlu olur insan. Çünkü okuduğu zaman oradaki kahramanlarla konuşur gibi olur. Yeri geldiği zaman da kitabın yazarı ile konuşur gibi olur, kitap hakkında eleştirilerini yazar ile paylaşır gibi hisseder kişi kendini. Düşünsenize dünya edebiyatının yazarları olan Tolstoy ile , Dostoyevski ile konuştuğunuzu, kitaplar hakkında konuşmalar yaptığınızı. Bu büyük yazarların kitaplarını okuduğunuz zaman onlarla da konuşmuş gibi olursunuz zaten. Kitapların dünyasında yaşamak farklı bir alemde yaşamak gibidir aynı zamanda. Olağanüstü şeylere şahit olmak, okuduğun her sayfanın kokusunu içine çeke çeke koklamak  ve ona bağlanmaktır kitapların dünyasında yaşamak.

 Hayata farklı pencerelerden bakabilmeyi öğretir kitaplar. Kendimizi başka kimselerin yerine koymak, farklı bakış açılarına saygılı olmayı öğrenmek kitaplar sayesinde olur. Onun içindir ki dünyanın en güzel şeyi okumak, kitapların dünyasında yaşamaktır bence.

Yunus Emre’nin “Sevelim, sevilelim. Dünya Kimseye Kalmaz.” Dizeleri Sizde Hangi Duyguları Çağrıştırıyor?

 Yunus Emre’nin  “Sevelim, sevilelim. Dünya Kimseye Kalmaz.” Dizeleri Sizde Hangi Duyguları Çağrıştırıyor?

 

Büyük şair, kıymetli insan Yunus Emre yazdığı şiirler ile dünyamıza, insanlığa çok güzel duygular katmış, onun şiirlerinin her biri insanın yüreğine dokunan, insana insan olduğu hissettiren dizelerdir. Sevelim der, sevilelim der Yunus Emre. Çünkü bu dünya hiç kimseye kalmayacaktır. Nice zenginler toprak altında, nice kahramanlar toprak altında, nice mal hırsı ile yanıp tutuşup milyonlar kazanmış ama paraya bir türlü doymamış nice insanlar bugün toprak altındadır. İnsan dünyada yaşarken hayatın kıymetini bilmelidir. 


Kırmamalıdır kimseyi. İncitmemelidir kimseyi. Hani şöyle bir söz vardır ya “Bile dahi deme, bileden bile incinir karınca.” Gerçekten de öyledir. Yani dünyada canlı olan hiç kimseye zarar vermemeliyiz. İnsan olan kimsenin kalbini kırmamalıyız. Kırılan kalbi onarmak o kadar zordur ki bunu ancak kalbi kırılan insan anlar. Ne yaparsak bu dünyada yapalım. Mesela mutlu olmak için, birine yardım etmek için, birine sevgimizi ifade etmek için yarınları beklemeyelim. 

Anı yaşayalım. Yaşarken bilelim sevdiklerimizin kıymetini, yaşarken söyleyelim onlara kendilerini ne kadar çok sevdiğimizi, bizler için ne kadar değerli olduklarını. İnsanlar birbirleri ile yardımlaşma ve dayanışma içinde oldukları zaman, düşmanlığın yerini dostluk, öfkenin yerini sevgi ve şefkat, cimriliğin yerini cömertlik, kibrin yerini alçak gönüllük aldığı zaman daha güzel bir dünya meydana getiririz kendi ellerimizle. Yeter ki sevelim, yeter ki sevilelim ve dünyanın, dünyanın malının insan kalbinden daha değerli ve daha hassas olduğunu unutmadan sevmeye ve sevilmeye devam edelim.

Bir İnsana Kitap Okuma Alışkanlığı Kazandırmanın En Etkili Yolu Sizce Nedir?

Bir İnsana Kitap Okuma Alışkanlığı Kazandırmanın En  Etkili Yolu Sizce Nedir? 



Kitap okuma alışkanlığı  küçük yaşlarda başlar.  Bunun için de anne,  baba ya da çocuğa bakan her kim ise  kitap okumayı çocuğa küçük yaşta kazandırmalıdır.  Çocuğun yaşına, seviyesine ve  ilgisine göre kitaplar alınmalıdır önce. Baktık ki çocuk ilgi duyduğu kitapları okumaya bayılıyor bunun alışkanlık haline dönüşmesi   için  de kitap almaya ve evdeki kitap sayısını çoğaltmaya bakmak gerekir. Kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın bir diğer yolu   örnek alma yolu ile olur.

 Anne ve baba kitap okuyorsa çocuk  onları örnek alır ve o da kitap okumayı sevmeye başlar. Böylece kitap okumak çocukta bir alışkanlık haline gelir ve bu alışkanlık da hayat boyu devam eder. Aile ile birlikte kitap okuma saatleri yapılmalıdır. Çocuğa uyumadan önce anne veya babası mutlaka her akşam kitap okumalıdır. Çocuklar ile okuduğumuz kitaplar hakkında konuşmalı ve onlara okuduğu kitaplar hakkında sor sormalı ve onlar ile beyin fırtınası yapmalıyız.   Sevdiğimiz arkadaşımızın, eşimizin ve dostumuzun da kitap okumasını istiyorsak onların ilgi duyduğu konular üzerine kitaplar almalıyız. Mesela en yakın arkadaşımız tarihe meraklı ise ona tarih kitapları almalıyız. Annemiz din ile ilgili konuları seviyorsa ona dini kitapları almalıyız. Bir başkasına gezi kitapları, bir başkasına şiir kitapları alarak onlarda kitap okuma alışkanlığının olmasını sağlamalıyız.

 Kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın bir diğer yolu da okumayı sevmekten geçer. Okumayı seven bir kişiye  sevdiği kitap türlerinin neler olduğunu sorarak o kişiye o tür kitaplar almalıyız. Böylece herkes kitap okumuş olur, herke kendini geliştirmiş ve kendi yaşamında bir iz bırakmış olur.

 

Hangi Tür Kitapları Okumayı Seviyorsunuz?

Hangi Tür Kitapları Okumayı Seviyorsunuz? 



Kitap okumak insanlara her açıdan fayda sağlar. Okuduğumuz kitaplar ufkumuz açar, bizlere çok çeşitli fayda sağlar. Okuduğumuz kitaplar bizi farklı alemlere götürür ve bizim haya gücümüzü geliştirir. Kitapların sayamayacağımız daha çok faydası vardır. Benim ilgimi çeken kitap türleri şunlardır:

Tarih kitaplarını okumayı çok severim. Özellikle de tarih ile ilgili romanlar beni mutlu eder. Geçmiş dönemdeki padişahların hayatını öğrenirim, geçmişim hakkında bilgi edinirim. Savaşlar, yenilgiler, eski dönemlerdeki kültür ve medeniyetler ile ilgili kitapları okumak beni mutlu eder.

Kişisel gelişim kitaplarını çok severim Özellikle de Doğan Cüceoğlu’nun eserlerini çok severim. Çünkü bu kitaplar insana umut aşılar, kendimize güvenmemizi sağlar ve kişinin hayata daha da dört elle sarılmasını sağladığı için kişisel gelişim kitaplarını okumayı çok severim. Zorlu süreçler yaşadığım zaman da hemen kişisel gelişim kitaplarına sarılırım.

Polisiye romanlarını çok severim. Polisiye romanları maceralı olduğu için, devamlı olaylar örgüsü geliştiği için bu kitapları da çok severim.

Şiir kitaplarını severim. Okuduğum şiirlerde kendimden bir şey bulurum. Özellikle de vatan sevgisi, millet sevgisi, vatan hasreti, kardeşlik, sevgi, hoşgörü, yardımlaşma gibi konuları içeren şiirleri severim. Okuduğum bu şiirler benim daha da iyi bir insan olmamı sağlar.

Genelde insan değer veren, insanlığa önem  veren konuları içeren kitapları çok severim. Mesela Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu, Sefiller gibi kitapları beni kendine çok bağlar. Bu kitaplarda kendimden bir şey bulurum.

Din kitaplarını okumayı severim. Çünkü bu kitaplar sayesinde dinimin temel esaslarını daha iyi öğrenirim ve topluma ve insanlığa daha iyi bir insan olmak için çalışırım.


Bilgi kitapları sayesinde birçok bilgi edinirim.

Gündemden ve dünyadan haberdar olmak için günlük köşe yazılarını okurum, gazete okurum, dergilere göz atarım.

Gezi kitaplarını okurum. Yazarın gezip gördüğü yerleri bu sayede ben de görmüş gibi olurum. Farklı şehirleri, farklı ülkeleri gezmiş ve görmüş gibi olurum.

Deneme kitaplarını okurum, felsefe kitaplarını okurum.

Yemek kitaplarını severim. Bu sayede farklı yörelerin yemeklerini öğrenirim.

Sağlık ile ilgili kitaplar çok dikkatimi çeker. Sağlığım için neler yapmam gerektiğini, neleri ise yapmamam gerektiğini bu kitaplar sayesinde öğrenirim.

Kitap Okumayı Sever Misiniz? Niçin?

 Kitap Okumayı Sever Misiniz? Niçin?


Kitap okumak insan ruhuna en iyi gelen ilaçtır bence. Kitap okumayı çok severim. Kitap okumayı sevmemin sebepleri şunlardır: Kitap okumak bana çok şey katar. İlk olarak okuma hızım artar. Kitap okuyarak ana dilimi daha etkili ve daha doğru kullanabilirim. Kitap okuyunca farklı kültürleri tanırım. Farklı karakterlerin yaşadığı duyguları kendim de hissediyormuş gibi yaşarım.  Okuduğum kitapların yazarları ile konuşuyormuş gibi bir his olur içimde. Bu da beni çok mutlu eder. Kitaplar sayesinde unutkanlığım azalır.

Bir konu hakkında etkili konuşabilirim ve toplum içinde kendimi daha iyi ifade edebilme becerisine sahip olurum. Kitaplar sayesinde merak ettiğim bilgileri öğrenirim. Bilimsel bilgilere kitaplar sayesinde ulaşırım. Okuduğum kitaplar bana çeşitli hayaller kurdurur ve bu da beni çok mutlu eder.  Sahte kalabalıklar içinde, samimiyetsiz insanların içinde vakit geçirmekten se kitabımla olmayı tercih ederim. Çünkü okuduğum kitap benim yol arkadaşımdır, dostumdur. Kitap benim için yeme içme gibi bir şeydir. Kitap okuduğum zaman oradaki kahramanların yerine kendimi koyarım ve sanki orada geçen olayların içinde ben de varmış gibi olurum.

Nasıl ki uykusuz kaldığımda vücudum yorgun düşüyorsa, aç kaldığımda karnım gurulduyorsa kitap okumadığımda da ruhum daralır ve kendimi bir boşluk içinde hissederim. Kitabımı elime aldığım zaman ise farklı ülkelere gidiyor gibi hissederim.  Beni mutlu ettiği için, onu okuduğum zaman zevk aldığım için kitap okumayı çok severim ve hayatımda vazgeçilemez şeylerden en önemlisi de kitap okumaktır.

Nasıl Bir Dünyada Yaşamayı Hayal Edersiniz?

 Nasıl Bir Dünyada Yaşamayı Hayal Edersiniz?


İçinde yaşadığımız dünya ve dünyanın güzellikleri  tüm canlılara yetecek kadar bereketlidir. Dünyayı kirleten, dünyayı hunharca kullanan biz insanlar ona her geçen gün zarar vermeye devam etmekteyiz. Doğayı, havayı, suyu kirleten insanlar günü geldiğinde paranın yenilemeyecek bir şey olduğunu anlayacaktır. Nasıl bir dünyada yaşamak isterdim soruna gelince ise şunları söyleyebilirim: İnsanların birbirine karşı ön yargılı olmadığı, hoşgörülü olduğu bir dünyada yaşamayı hayal ederdim.

 Irk ayrımının yapılmadığı, insana insan olduğu değer verildiği ve tüm canlıların değer gördüğü bir dünyada olmayı arzulardım. Dünya ülkelerinin barış içinde yaşadığı, insanlarının kardeşçe duygular içinde olduğu, birlik beraberliğin, saygının ve sevginin çok olduğu yerde yaşamak benim hayallerim arasındadır. Kimsenin kimseye üstünlük taslamadığı, kibrin olmadığı bir dünya daha güzel bir dünya olurdu. Doğanın korunduğu, hayvanlara eziyet edilmediği, insanların kendine yeteni alıp fazlasını almadığı bir dünyada yaşamak isterdim.

 İnsanların çocukluğundaki gibi masum kalabildiği, öfkenin yerini sakinliğin ve huzurun aldığı , umutsuzluğun yerini her daim umut olduğu, insanların ufak bir zorluk karşısında hemen yenik düşmediği bir yerde yaşamayı hayal ederdim. İnsanların birbirinin arkasından konuşmadığı, herkesin olduğu gibi ya da göründüğü gibi olduğu, yalanın olmadığı, rüşvetin olmadığı, insan haklarının ve adaletin olduğu bir dünyada yaşamayı hayal ederdim. Yüzlerde aydınlık bakışlar olsun isterdim. Hiç kimsenin özellikle de çocukların açlıktan ölmediği bir dünyada yaşamak isterdim. 


Savaşların olmadığı, bombaların değil de  çocuk cıvıltılarının dünyayı etkisi altına aldığı bir yerde yaşamak isterdim. İnsanlarının merhametli olduğu , düşmanlığın yerine dostluğun baki kaldığı bir dünyada çocukluğumu doya doya yaşamak isterdim. Herkesin mutlu olmasını isterdim. Çocukların anne ve babasının yanında olduğu, ailelerin çocuklarını koşulsuz  sevdiği ve hiçbir çocuğun sevgi denen o güzel ve muhteşem duygudan yoksun kalmadığı bir dünyada yaşamak benim en büyük hayallerim arasındadır.

“Yarınki Kazdan Bugünkü Yumurta Yeğdir.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Yarınki Kazdan Bugünkü Yumurta Yeğdir.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon 


İnsan çalışıp kazanç sağladığı zaman bu kazancı ile geçimini sağlar ve kimseye minnet eylemez. Önce elimizdekilerin kıymetini bilmeliyiz ve onları kullanmalıyız. Yarın şu kadar zengin olacağım, şunlara sahip olacağım demek yerine ilk önce elimizdekilerin kıymetini bilmeliyiz. Çünkü yarının ne gibi olumsuzluklar getireceğini kestiremeyebiliriz ve istediklerimize de kavuşamayabiliriz. Onun için evdeki yumurtanın kıymetini bilmek daha akıllıca olur. Yarınki kazdan bugünkü yumurta yeğdir atasözü ile ilgili şu anlatılmak istenmektedir.

 Bugünkü ayağımıza gelmiş olan kazançla gelecekte gelme olasılığı bulunan daha büyük bir kazanç arasında seçim yapmak gerekirse, bugünkünü yeğlemek daha mantıklı olur ve daha faydalı olur. Bugünkü olan gerçekleşmiştir ve o bizimdir. Oysa yarınki olacak olan olmayabilir ve hayal kırıklığı yaşayabiliriz. İşte böyle olumsuzluklarla karşılaşmamak için sahip olduklarımız bizim için daha kıymetli olmalıdır. Yarınki kazdan bugünkü yumurta daha iyidir.


Belki kaz daha değerlidir ama kaza yani daha büyük şeylere ne zaman sahip olacağımızı bilmeyebiliriz. Önümüze türlü engeller çıkabilir ve bu durumda da üzülebiliriz. Onun için kendimizi fazla hayallere kaptırmadan gerçekler ile yaşamasını bilmeliyiz ve elimizdekinin değerini  bilmeliyiz.

“Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 “Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

İnsan hayatta her zaman doğru, dürüst ve güvenilir bir kimse olmalıdır. Doğru olan insan hiç bir zaman yalan söylemek zorunda kalmaz ve her zaman o insanlara saygı duyulur.  Doğru söyleyen kişiler çıkarları için bile yalana başvurmazlar. Doğrular kimi çıkarsız çevreleri rahatsız etmeye başladığı zaman bu çevreler o doğru insanın yanından uzaklaşmasını ister ve ona karşı olumsuz tavır alırlar.  İnsan zarar göreceğini bilse de doğruyu söylemekten asla vazgeçmemeli, hayatına doğru ve dürüst bir şekilde devam etmelidir.

 Günümüzde doğruyu söyleyen de azalmıştır, doğruya kulaklarını tıkayan da. Herkes kendi çıkarları peşinde koşmaya başlamıştır. İnsan yanlış yaptığı zaman bu yanlışını söyleyen kişiye öfke duymak yerine ona teşekkür etmelidir. Yeri geldiği zaman kendimize öz eleştiri de yapmalıyız ve bize yanlışımızı söyleyene sırt çevirmemeliyiz. Yalandan, riyadan yana olmamalıyız. Mazlum ve hakkaniyete önem veren kişilerin yanında yer almalıyız. 


Doğru söyleyeni yanımızdan uzaklaştırmak yerine aksine onunla dost olmalıyız ve o insandan zarar gelmeyeceğini, o insanın güvenilir kişi olduğunu düşünmeli ve böyle insanlar ile iletişim halinde olmalıyız. Güçlü, kaypak ve zalim kimselere destek olmamalıyız. Haksızlık karşısında susmamalıyız ve her yerde doğrudan yana olmalıyız.

“Eşek Yine Eşektir Atlastan Çulu Olsa.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 “Eşek Yine Eşektir  Atlastan Çulu Olsa.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Eşeğin sırtına  atlastan yapılmış çul da konsa  eşek olarak kalmaya devam edecektir. Atlastan çul da ne kadar değerli olursa olsun eşeğin hiçbir şeyini değiştiremez.  İnsan da aynen böyledir. Bir insan üzerine ne kadar güzel kıyafetler giyerse giysin, ne kadar yüksek makamlara gelirse gelsin o insan  eğer ki insan olmayı başaramamışsa, sevgiden, merhametten ve yardımsever olmaktan yoksunsa o insanın zengin olması, büyük adam olması bir işe yaramaz. Yine aynı kafa, , cahil insan olarak kalmaya devam edecektir. 

İyi giysi ya da makam insanın kişiliğini değiştirmez ve gizlemez. Önemli olan insanın kişilikli olmasıdır. Hangi makama gelirse gelsin iyi insan olarak kalmaya devam etmesidir önemli olan. Hatta bu konu ile ilgili güzel  bir örnek de vardır. Oğlan yaramaz bir çocuktur ve babası onu yatılı okul verir. Çocuk büyür ve bir şehre vali olarak atanır ve babasını ayağına getirtir. Babası başta oğlunu tanıyamaz ama daha sonra oğlu olduğunu anlar. Beni neden buraya çağırttın der. Çocuğu da sen bana adam olamazdın demiştin bak ben şimdi koca bir ili yönetiyorum der.

 Yaşlı adam çocuğuna dönerek şunu der: Ben sana vali olamazsın demedim ki adam olamazsın demiştim, görüyorum ki yine adam olmayı başaramamışsın diyerek odadan çıkar. İşte bu güzel örnek de eşek yine eşektir atlastan çulu olsa atasözü ile aynı anlamı içerir.

“Aç Elini Kora Sokar.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Aç Elini Kora Sokar.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Hayatta insanın aç kalması kadar kötü bir şey yoktur. Yiyecek bir kuru ekmek dahi bulunmadığı zaman kişi büyük sıkıntı yaşar ve yoksullukla mücadele edemez ve yoksulluğa yenik düşer. Yoksul olmak çok zordur. Yoksul olan kişiler aç olmanın ne denli kötü bir şey olduğunu yaşadıkları zorluklardan dolayı çok iyi bilirler.  

Aç olan kişi, yoksulluktan hiç bir şey bulmayan kişi en tehlikeli şeyleri bile göze alır ve açlığını gidermeye çalışır. Açlığın insana yaptırmayacağı davranış yoktur. Onun için toplum olarak hepimize bu konuda büyük görevler düşmektedir.  İnsanların aç kalmaması için herkesin bu konuda üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekir. İçinde yaşadığımız toplumda maddi durumu iyi olmayan, kendine ve ailesine yetemeyen insanlara elimizden geldiği kadar katkı sağlamalıyız.



Kimsenin aç olmaması için sosyal sorumluluk projelerine katılmalı ve aç olan insanların kötü işler yapmasına engel olmalıyız ve aç olan kimselerin maddi açıdan rahat olması için hep birlikte çok çalışmalıyız, iyi insan olmalıyız ve herkesin yüzünün gülmesini sağlamalıyız.

“Zulüm İle Abat Olanın Akıbeti Berbat Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 “Zulüm İle Abat Olanın Akıbeti Berbat Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon 


Başkalarının hakkını gasp eden, yetim ve öksüzün hakkını yiyen ve kimseler zalim kimselerdir. Zalimler  güçsüz ve mazlum insanların hakkını yiyerek varlık sahibi olurlar ve  kimseni gözünün yaşına bakmazlar. Onların içinde en ufak bir sevgi yoktur, onların içinde en ufak bir merhamet ve acıma duygusu yoktur. Onların sevgisi sadece kendi yakınlarınadır  bu da zalim kimselerin aşırı bencil olduğunun göstergesidir.

 Zulüm ile abat olanın sonu berbat olur der atalarımız. Bu sözle anlatılmak istenen şudur: Zorbalıkla varlık sahibi olanın sonu kötü olur. Kimsenin hakkını yememeliyiz yoksa bizim de canımızı bir güzel yakarlar. Zorbalıkla hakkı yenen kişi zalimden öcünü alacağı günü bekler ve o gün geldiğinde de mazlum olan kişi zalim olandan intikamını çok acı ve ağır bir şekilde alır. Kimsenin ahını almamalıyız, kimsenin malını kendi malımızı gibi çalmamalıyız.  Sonumuzun hazin bitmesini istemiyorsak kendi emeğimiz ile çalışıp kendi kazandığımız helal lokmayı yiyelim. Bu yaptığımız zaman hem zalim olamayız hem de kimse bizden intikam alma duygusu içinde olmaz ve sonumuz da güzel olur. 

Kul hakkı yemeden, adaletli olarak bir yaşam sürdüğümüz zaman onurlu bir hayat da sürdürmüş oluruz. Öyle zalim insanlar vardır zulüm ile zengin olmuş ama sonu akla hayale gelmeyecek şekilde kötü bitmiştir. Allah hiç kimseyi zalimlikle zengin olan kimselerden etmesin, zalim olanları da ıslah etsin.

“Zenginin Malı Züğürdün Çenesini Yorar.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Zenginin Malı Züğürdün Çenesini Yorar.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


 Zengin insanların malı çoktur ve kendileri bile bazen mallarının ne kadar olduğunu bilmezler. Yoksul insanlar ise zengin olmadığı için onlar da gününü zengin olanın ne kadar malı olduğunu konuşmak ile geçirirler. Yoksul olan ya da orta halli olan çoğu insan zenginlerin sahip olduğu mallardan bahsederler ve bunu anlatırken de iştahlı iştahlı anlatırlar.


Sanki zengin kendileriymiş gibi konuşurlar da konuşurlar. Atalarımız da bunun için “Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.” Demiştir. Atalarımız bu söz ile şunu anlatmak istemiştir: Fakir kimse zamanını varsıl olan insanların sahip olduğu şeyleri konuşmakla geçirir. İnsan başkalarının zenginliğini konuşarak vaktini boşa harcamamalıdır. Yoksul olan kişi  kendi çalışmalı, üretmeli ve kendini maddi açıdan iyi bir yere getirmelidir. Milletin malının lafı ancak çene yorar, kalp yorar ve kişinin eline gün sonunda hiç bir şey geçmez. 

Boş insanlar, yoksul kimseler vaktin kıymetini bilmezler ve onu da zenginin malını konuşarak geçirirler. Oysa bu büyük bir kayıptır. Kendimiz de çalışmalı ve kendi alın terimizle iyi yerlere gelmeliyiz. Böyle olduğumuz zaman kimsenin lafını etmeye zamanımız da olmaz, çenemiz de boşa yorulmaz, kalbimiz de yorulmaz.

“Boşboğazı Ateşe Atmışlar, “Odun Yaş” Diye Bağırmış.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 “Boşboğazı Ateşe Atmışlar, “Odun Yaş” Diye Bağırmış.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Boşboğazı ateşe atmışlar, “ odun yaş diye bağırmış”. Atasözü ile anlatılmak istenen; boşboğaz kişiler, en ağır cezalarda bile dillerini tutamaz, gereksiz konuşmalarını sürdürmeye devam ederler. Böyle kimseler dillerine bir türlü hakim olamazlar ve patavatsızlık yapmaya devam ederler, düşünmeden aptalca konuşurlar. 

Karşımızdaki kişinin kalbini kırdık mı, ağzımızdan yanlı bir söz çıktı mı diye hiç düşünmezler.  Bu tip insanlar boşboğaz olduğu için toplum tarafından da hiç sevilmezler ve herkes böyle kişilerden kaçar. Böyle insanların dili hiç durmadığı için en büyük bela da dillerinden gelir ve başlarına büyük işler açarlar. İnsan  hangi ortamda ne konuşacağını iyi bilmeli, iki dinlemeli, bir söylemelidir. Gereksiz konuşmalar ile milleti bıktırmamalıdır.

  İnsan dili ile başını belaya sokan ve dilinin yüzünden her türlü kötülüğü gören kişidir. Aklı yerinde olan olgun kimse boşboğaz olmamalıdır ve gerekli konuşmalıdır, gereksiz konuşmalardan uzak durmalıdır. Boşboğazlık edip sevdiklerimizi kendimizden uzaklaştırmamalıyız ve her zaman aranan kişi olmak için de boşboğaz olmamalıyız.