Kızılderili Atasözleri

 Kızılderili Atasözleri

 

Atasözleri insanlığa mesaj veren sözlerdir. Herkesin milletine, kabilesine ait sözleri olduğu gibi Kızılderililerin de anlamlı ve bir kadar da çok güzel atasözleri vardır.  Özellikle doğaya olan sevgileri, saygıları ile tanınan Kızılderililerin atasözleri şunlardır:

“Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Halbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal.”

Bir insanı küçümsemek akılsızlık  çok büyük görmek de korkaklıktır.

“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın   yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”

“Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak.”



“Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler.”

“İnsan iki ruhludur. İçinde bir iyi köpek bir de kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır.”

“Onun ayakkabıları ile bir mil yürümediğiniz sürece bir kişiyi asla eleştirmeyin.”

 

“Dur, dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın.”

“Bir kere "Al şunu" demek, iki kere "Ben vereceğim" demekten iyidir.”

 “Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Sana uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim, böylece ikimiz eşit oluruz.”

"Fakir olmak, şerefsiz  olmaktan daha küçük bir meseledir.”


“ Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.

 

“Üç barış  vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini fark ettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruhun durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu fark ettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.”


“Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur.”

“Kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih et. İlkinin acısı bir an, diğerinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.”

“Gözlerde yaş yoksa, ruh  gökkuşağına sahip olamaz.”


“Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar.”

“Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli.”

İyi Bir Öğrenci Nasıl Olmalıdır? Konulu Kompozisyon Yazınız.

 İyi Bir Öğrenci Nasıl Olmalıdır? Konulu Kompozisyon Yazınız.

 

Her ne kadar başlığımız iyi bir öğrenci nasıl olmalıdır gibi bir başlık olsa da aslında tüm çocuklar ve tüm öğrenciler özünde iyi insanlardır. Onları yetiştirecek olan, onlara örnek olan kişiler anne ve babalarıdır. Onların sevgisi ,ilgisi ve şefkati de çocukların iyi bir öğrenci olmasında etkilidir bana göre. Anne ve baba sevgisini alan, sorumluluk duygusu ile yetişen çocuklar iyi öğrenci de olur. İyi öğrenci başkalarının sözü ile değil de kendi iç duyguları ile hareket eden çocuktur. Yani dıştan güdülenme ile değil, içten güdülenme ile sorumluluklarını yerine getirebilen kişidir. Konuyu daha da açacak olursak mesela sürekli bir çocuğa ders çalış diyen anne bunu akşama kadar tekrar eder. Bu tekrarlar hem anneyi yıpratır hem de çocuğun başını ağrıtır.

 

İyi öğrenci anne ya da babasının demesine gerek kalmadan sorumluluğunu kendi istediği için yerine getirebilen kişidir. İyi öğrenci kendi geleceği hakkında hayaller kurabilen, bu hayallerinin gerçekleşmesi için de bir rehberlik öğretmeni eşliğinde plan ve program hazırlayarak zamanının kıymetini bilen ve çalışan kimsedir. Becerisi hangi alana yatkınsa o alana daha çok emek edip çalışarak kendini o alanda en iyi hale getirebilen öğrenci aynı zamanda hayallerinin peşinde koşan ve ileride sevdiği mesleği yapacak olan öğrencidir. Örneğin; bir çocuğun matematiğe ilgisi vardır, o çocuk matematik alanında yardımlar alarak ileride çok iyi bir matematik profesörü olabilir. Başka bir öğrenci  futbol dalında çok iyidir ve o çocuk da çalışarak, alın teri dökerek gelecekte kendi istediği meslek olan futbolu oynayabilir.  İyi öğrenci aynı zamanda iyi insan olmalıdır.

 

Doğayı koruyan, çevresindeki canlıları seven ve onlara merhamet gösteren, okulunu koruyan, okul eşyalarına zarar vermeyen, okulun çevresini temiz tutan kişiler olmalıdır. Merhametli, sorumluluk duygusu gelişmiş,  İnsanlığa , insana fayda sağlayan güzel şeyler yapmaya çalışan, çalışkan, terbiyeli  öğrenciler iyi öğrencilerdir. İyi öğrenci aynı zamanda Türkçeyi iyi yazabilen ve iyi konuşabilen, biri konuşurken onun sözünü kesmeden sonuna kadar dinleyebilen, iyi konuşan, saygılı olan kimsedir. Empati kurabilen, eleştirel düşünme becerisine 

sahip olabilen, deney ve gözlemler yaparak sürekli bir şeylerin peşinde koşan ve merakını gidermek için çalışmaktan asla vazgeçmeyen sorgulayıcı kişi olmalıdır.

“Mükemmel Değil, Merhametli Çocuklar Yetiştirin. Karıncaları Ezmeyen, Ağaç Dallarını Kırmayan, Çiçekleri Ezip Geçmeyen, Sevgiyi Hissetmeyi ve Hissettirmeyi Bilen Çocuklar.” ( Doğan Cüceloğlu) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Mükemmel Değil, Merhametli Çocuklar Yetiştirin. Karıncaları Ezmeyen, Ağaç Dallarını Kırmayan, Çiçekleri Ezip Geçmeyen, Sevgiyi Hissetmeyi ve Hissettirmeyi Bilen Çocuklar.” ( Doğan Cüceloğlu) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

 Yakın bir zamanda aramızdan ayrılan Sevgili Doğan Cüceloğlu yazdığı kitaplar ile, verdiği konferanslar ve söyleşiler ile  insanlara, insan olmanın ne denli önemli olduğunu anlatmıştır. İnsanın sevgiye, şefkate ve anlaşılmaya ihtiyacı vardır. Ön yargılı olmadan, kaba ve intikam hırsı ile hareket etmeden sadece insan olarak yaşam sürmenin erdemli  bir hareket olduğunu söylemiştir. İnsanların en önemli dönemlerinin çocukluk dönemi olduğuna da dikkat çekmiştir yazdığı eserlerinde. “Savaşçı, İnsan İnsana, Mış Gibi Yaşamlar, İletişim Donanımları, Geliştiren Anne ve Baba vb gibi çok sayıda yazdığı eserler topluma ışık tutmuş , bu eserleri okuyan çoğu bireylerde  yazarımızın eserlerini çok beğendiklerini ifade etmişlerdir.




 Özellikle de Geliştiren Anne ve Baba adlı eserinde çocuklar ile ilgili konulara değinmiştir.  Çocuklar bir toplumun geleceğidir, aydınlığıdır ve en önemli değerleridir. Onları koşulsuz sevmeliyiz, bir hata yaptıkları zaman  onları suçlayıcı bir dille yargılamamalı, şefkat ve merhameti içimizde her zaman barındırmalıyız demiştir. Mükemmel çocuk yetiştirmek değildir asıl konu. Duygusu olan, yeri geldiği zaman ağlayabilen, yeri geldiği zaman mutlu olabilen çocuklar olmalıdır. Çocuklar çocukluğunu yaşayamadığı zaman içlerindeki o eksiklik ömür boyu gitmeyecektir. Onun için çocukların çocukluğunu yaşaması gerekir. Burada da en önemli sorumluluk anne ve babalara düşer.


Anne ve babalar çocuklarını yetiştirirken onlara örnek birey olmalıdırlar. Hiç kimse mükemmel olamaz. Mükemmel olsaydık zaten hatalarımızdan ders çıkarma gibi güzel bir şeyin de farkına varmamış olurduk. Mükemmel çocuklar değil sevgi dolu, merhametli çocuklar yetiştirmeliyiz. Başkası ile empati kurabilen, ince duygulara sahip olabilen, düşünceli olan, yerdeki karıncayı ezmeyen ve içinde insan ve hayvan sevgisi olan çocuklar bırakmalıyız yarınlarımıza. Bugünün çocukları geleceğin iş adamları, avukatları, çiftçileri, terzisi,  sporcusu vb olacaktır.


Çocuklar büyüdükleri zaman da insan olarak kalmayı başarabilen, yeri geldiği zaman duygusal olan, yeri geldiği zaman mantığını hareket ettiren yetişkinler olacaktır. İletişim becerileri geliştiren bu çocuklar geleceğin aydınları, geleceğin insanları olacaktır. Çevresindeki her şeye sevgi duyan, çiçekleri ezmeyen, sevgiyi yüreğinde hisseden ve bunu karşı tarafa geçirebilen çocuklar yetiştirilmelidir. Böyle olduğu zaman sağlıklı nesiller ve sağlıklı bireyler ortaya çıkacak. İnsanların ruh hali sevgi, mutluluk ve huzur ile dolu olacaktır o zaman.

 

İstiklal Marşı Hakkında Söylenmiş Özlü Sözler

 İstiklal Marşı Hakkında Söylenmiş Özlü Sözler


İstiklal Marşı milletimizin bağımsızlığının marşıdır. Büyük şair Mehmet Akif bu şiiri yürekten yazmış ve  iman gücü ile de muhteşem bir şiir ortaya çıkmıştır. Gelin bu muhteşem şiiri hakkındaki sözlere hep birlikte göz atalım:

*“İstiklal Marşı, İstiklal Harbi’nin  manevi cephesinde yapılmış büyük ve muzaffer bir taarruzdur. O zaman  Milli Mücadele’nin  mutlaka zaferle neticeleneceğine inanmış olanlar, yani sağlam iman sahipleri bile İstiklal Marşından  yeni manevi bir kuvvet almışlardır.” (Abidin Daver)

 

“Bu marş, bizim inkılabımızı anlatır, inkılabımızın ruhunu anlatır. Bunu ne unutmak, ne de unutturmak lazımdır.” Mustafa Kemal Atatürk

 

* “Mehmet Akif Ersoy, yürekleri çelikleştiren İstiklal Marşı’nı yazmak suretiyle, İstiklal Harbi’nin manevi cephesinde dövüşen kahramanlardan biri olmuştur. Akif’in en büyük meziyeti, her dizesini   inanarak yazmış olmasındadır. Onun içindir ki İstiklal Marşı, hiçbir babayiğit tarafından benzeri yazılamayan alev gibi bir şiirdir.” (Peyami Safa)

“ Türk Milleti tarihe damgasını İstiklal Harbi ile vurdu. İstiklal Harbi İstiklal  Marşı’nın temin ettiği  mantık ve iradeyle kazanıldı.” İsmet Özel

 

* Mehmet Akif Ersoy kendi şiiri ile şu sözleri söylemiştir:  “ Ankara... Ya Rabbi , ne heyecanlı, heyecanlı günler geçirmiştik... Hele Bursa’nın düştüğü gün...Ya Sakarya günleri... Fakat bir gün bile ümidimizi kaybetmedik, asla yese düşmedik. Zaten başka türlü çalışılabilir miydik? Ne topumuz vardı ne tüfeğimiz... Fakat imanımız büyüktü:

 

Doğacaktır, sana vadettiği  günler Hakk’ın!...

Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın...

Bu, ümitle, imanla yazılır. O zamanı düşünün... İmanım  olmasaydı yazabilir miydim. Zaten ben, başka türlü düşünüp, başka türlü yazanlardan değilim. Bu elimden gelmez. İçimde ne varsa, bütün duygularım yazılarımdadır...O günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Binbir fecayi  karşısında bunalan ruhların ıstıraplar içinde halâs dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılmaz.. Onu kimse yazamaz.. Onu ben de yazamam.. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur..” Allah bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın!.. Mehmet Akif Ersoy

 




 

 Mustafa Kemal de şunları söylemiştir: ”Bu marş bizim inkılabımızı anlatır. İnkılabımızın ruhunu anlatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak lazımdır. İstiklal Marşında istiklal davamızı anlatması bakımından büyük manalar vardır. Benim en beğendiğim yeri de burasıdır:

“Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal!”

Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır. Hürriyet ve istiklal aşkı bu milletin ruhudur. Tarihe bakın. Bütün milletlerin bir esaret ve  hürriyetsizlik devri geçirdikleri bir hakikattir. Bizim kahramanlarımız hürriyetini kaybedeceğini anlayınca nefsini ateşe vermiş ve küllerini bile düşmana teslim etmemiştir.” Mustafa Kemal Atatürk

Türk budur. İstiklal Marşı’nın bu pasajı asırlar boyunca söylenmeli ve bütün yar ve ağyar anlamalıdır ki Türkün Mete hikayesinde olduğu gibi her şeyi hatta en mahrem hisleri bile tehlikeye girebilir, fakat hürriyeti asla… Bu pasajı her vakit tekrar ettirmek bunun için lazımdır. Bu demektir ki, efendiler, Türk’ün hürriyetine dokunulamaz.” Mustafa Kemal Atatürk

Çalışmanın Önemi İle İlgili Sözleri Derleyiniz. Bundan Birini Açıklayan Kısa Bir Metin Yazınız.

 Çalışmanın  Önemi İle İlgili Sözleri Derleyiniz. Bundan Birini Açıklayan Kısa Bir Metin Yazınız.

 

 “Durmak ölüm, taklit uşaklıktır; çalışmak ve yetişmek ise hayat ve hürriyettir.” L. Y. Rauke Sözü İle İlgili Kısa Bir Metin Örneği

Çalışmak Yüce Allah tarafından insanoğluna verilmiş en büyük armağandır aslında. Çalışmak olmasaydı insanların hiçbir buluştan haberi olmazdı. Çalışmak  olmadığı zaman insanlar aç kalırdı, açıkta kalırdı. Ne tarımda, ne sanayide, ne de bilim ve teknolojide ilerleme sağlanabilirdi. Bugün bunlar varsa hepsi insan ürünüdür ve insanın çalışmasının sonucudur. Boş durmak ölüm demektir. Çünkü ölüden bir farkımız olmaz ve ne kendimize ne de insanlığa bir yararımız olur. Onun için boş durmak değil, hareket halinde olmak daha yeğdir. Taklit etmek ise uşaklıktan öteye gidemez.

 Taklit yapan kişi taklidini yaptığı kişiye hizmet eder yine. Yani kişinin kendine has bir eseri olmamış olur. Çalışmak ve yetişmek ise hayat ve hürriyettir der Rauke. Çalışmanın olduğu yerde özgürlük vardır, kişinin kendi alın teri ile kazandığı para vardır, emek vardır, azim ve sebat vardır. İnsanın sevdiği bir işte çalışması o insanın kazanmış olduğu hayatıdır, hürriyetidir aslında. Kendi istediğimiz işte özgürce çalışmak, özgün serler ortaya koyarak başarı merdivenlerini tırmanmak kişiyi mutlu eder ve onun için de kişi daha da başarılı olmak için daha çok çalışır, didinir, uğraşır ve başarıları daim olur.

 

“Bana ne kadar yetenekli olduğundan bahsetme. Ne kadar sıkı çalıştığını söyle! “Arthur Rubinstein

 “Bir hizmette bulundu isem, bu çalışmaktan ve sabırla düşünmekten başka bir şey değildir.” Sir İsaac Newton

““İşlemeyen demir paslanır; durağan su saflığını yitirir ve soğukta donar; keza zeka da kullanılmadıkça zayıflar.” Leonardo da Vinci

“Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Micheangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’ın beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki, gökteki ve yerdeki herkes durup, burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin.” Martin Luther King

 

“Çalışmak hayatın en önemli sarayıdır, insanlık mutluluğa ancak bununla ulaşabilecektir.” Lev Tolstoy.

“Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir.” Cicero

“Taşlar değil, yapılan işler anıtları meydana getirir.” Motley

“.”Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur Necm Suresi:39

“Hiç kimse başarı merdivenine elleri cebinde tırmanmamıştır.” J. Keth Moorhead

 

“Çalışma; sıkıntıyı, kötülüğü ve yoksulluğu uzaklaştırır.” Andre Maurois.

“Gençliğe üç öğüdüm var: Çalışın, çalışın, çalışın.” Otto von Bismarck

“Çalışanlar, kötülük düşünmeye vakit bulamazlar. Çalışmayanlar ise, kendilerini kötülükten kurtaramazlar.” Hz. Ali (r.a.)

“En büyük makam, en büyük hak çalışanlara ait olacaktır.” Mustafa Kemal Atatürk.

 

“İnsan çalışmadıkça ne yapacağını kestiremez.” Hamilton

“Sakın oturduğunuz yerden Allah'ım rızkımı ver, deyip durmayın. Gökten ne altın yağar, ne de gümüş.” Hz. Ömer (r.a.)

“Kişinin yediği en hayırlı yemek, elinin emeği ile kazandığı yemektir. Allah’ın (c.c.) Peygamberi Davut (a.s)’da elinin emeği ile geçinirdi.” Hz. Muhammed (s.a.v.)

“Çalışma uçup gidebilen bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlık.” Victor Hugo

 

“Sıkı bir çalışmanın yerini hiç bir şey alamaz Deha yüzde bir ilham ve yüzde doksan dokuz terdir .”Thomas Alva Edison.

“Durmak ölüm, taklit uşaklıktır; çalışmak ve yetişmek ise hayat ve hürriyettir.” L. Y. Rauke.

“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak gerekir.” Necip Fazıl Kısakürek

“Çalışmak hayat, düşünmek ışıktır.” Victor Hugo.

 

“Baş olmak için arı gibi çalışmak gerekir.” Mümin Sekman

“İnsanlar, benim ustalığımı elde etmek için ne kadar sıkı çalıştığımı bilseler, onun o kadar hayret edilecek bir şey olmadığını anlarlardı.” Michelangelo

 

 


“Rüzgar ilerletmiyorsa, küreklere asılın.” Latin Atasözü.

“Üzüntünün en iyi ilacı çalışmaktır.” (Arthur Conan Doyle)

“Bir milyon yıl süreyle resim yapsanız bile, başyapıtınız hep bir sonraki resminiz olacaktır. Her defasında resminizde geliştirmek istediğiniz bir şeyler göreceksiniz. Aldığım mektuplardan bazılarında şöyle şeyler yazılıdır: “Bir resim yaptım ama sonuçtan hiç memnun kalmadım…” Bu harika bir şeydir. Çünkü insanda bir sonraki resme başlama arzusu uyandırır. Yolunda gitmeyen şeyin ne olduğunu anlarsınız… Umarım yaşam boyu ara ara böyle duygulara kapılır ve sonuçta giderek en iyiye ulaşmaya çalışır ve kendinizi geliştirirsiniz.” Bob Ross.

“Eğer bir insan, hem çalışkan hem akıllı ise takdir et; çalışkan fakat akıllı değilse dikkat et; akıllı fakat tembel ise ikaz et; hem akılsız hem tembel ise terk et. Hacı Bektaş-i Veli

 

“Bir doktor olarak; hadiseleri büyütmekten, tereddütten ve korkudan doğan ruhi dermansızlığa uğrayan insanların, çalışarak iyileştiklerini görmek saadetine eriştim.” Richard C. Cabo.

“Boş oturmak pas gibidir insanı çalışmaktan daha çabuk eskitir.” Benjamin Franklin.

“Başarı beklenecek bir şey değil, uğruna çalışılması gereken bir şeydir.” Henry Wadsworth Longfellow

“Yorgunluğumuz genellikle çalışmaktan değil, endişeden, hayal kırıklığından ve kırgınlıktan kaynaklanır.” Dale Carnegie

“Yoksulun tek silahı çalışmaktır. Tembellerin çalışma günü yarındır.” Aziz Nesin.

Kendimi Seviyorum Çünkü… İle Başlayan Bir Kompozisyon Yazınız.

 Kendimi Seviyorum Çünkü…  İle Başlayan Bir Kompozisyon Yazınız.

 

Kişi ancak kendini severse, kendini olduğu gibi görüp kendine değer verirse başkalarını da sever ve başkalarına değer verir. Kendini sevmek  kendi yaratılışına saygı duyman demektir. Her insan kendisini sevmeli ve kendini küçük görmemeli, kendini başarısız görmemeli ve kendine olan inancını yitirmemelidir. Ben kendimi seviyorum çünkü ben Allah’ın yarattığı bir kulum ve Allah’ın verdiği akıl ile doğru ve yanlışı ayırt edebiliyorum. Bir kişi olumsuz bir olay yaşadığında kendimi onun yerine koyarak empati kurma becerisine sahip oluyorum. Kendimi seviyorum çünkü içimde şefkat ve merhamet duygusu olan bir insanım. Başkalarına ön yargılı olmayan , her zaman hoşgörüyü kendime temel ilke edinmiş biriyim.


 Kendimi seviyorum çünkü hayata kötümser bakmıyorum ve başkalarının hayatını da kötü etkilemiyorum. Başkalarının hayat kalitesini düşürecek  davranışlarda bulunmadığım ,için, kimseye art niyet beslemediğim için ve paylaşımcı bir insan olduğum için kendimi seviyorum. Bana kötülük eden birine aynı kötülükle cevap vermediğim için, intikam hırsı ile yanıp tutuşmadığım için, insanları olduğu gibi görüp o hali ile kabul ettiğim için kendime hayranım ve kendimi çok seviyorum. Başkalarının arkasından nefret ile konuşmadığım için, bencil olmadığım için Allah’a şükrediyorum.  İnsan olduğum için yeri geliyor ağlıyor, yeri geliyor gülüyorum.



Bazen kırıldığım anlar ve kırıldığım kimseler oluyor. Kızdığım kimseler de oluyor ama bunu asla uç boyutlara taşımadığım için anı yaşayıp geçmişe takılmadan yoluma devam ettiğim için kendimi seviyorum ve kendime saygı duyuyorum. İnsan olduğum için elbette ki kusurlarım vardır, hatalarım olmuştur. Önemli olan o hataları düzeltmektir deyip tekrardan yola çıkıyorum ve azimle, sabırla yoluma devam ettiğim için, kendi hayatıma  sahip çıkıp bir işi sonuna kadar götürebildiğim için kendimi seviyorum.


 Arkadaş canlısı olduğum için, hiçbir menfaat beklemeden insanlarla iletişime geçtiğim için, insana sadece insan olduğu için değer verdiğim için kendimi seviyorum. Kendimi sevmem bencillik değildir çünkü kendimi başkaları ile  birlikte güzel işlere katkı sağladığım için, bir hayvana barınak yaptığım için, ihtiyacı olan birine yardım ettiğim için, insan olarak yaşamak isteyip bunu da elimden geldiği kadar uygulamaya çalıştığım için kendimi seviyorum ve elbette ki insan olan herkesi de çok seviyorum ve Yüce Allah’ın yarattığı her canlıya da saygı duyuyorum .

Sabır İle İlgili Konuşma Örneği Hazırlayınız.

 Sabır İle İlgili Konuşma Örneği Hazırlayınız.


Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

 Bugün sizlere sabır ile ilgili hazırladığım konuşma örneğini kendi cümlelerimle anlatmaya çalışacağım. Doğduğumuz andan itibaren gözümü açtığımız bu dünyada önce bebek oluruz, sonra büyür çocuk, daha sonra yetişkin ve en sonunda ömrümüz yeterse yaşlanıp hayatımız son bulur. Tabi herkesin ne kadar yaşayacağını Allah bilir, biz insanlar bunu kestiremeyiz. Hayatta herkesin kendine göre bir amacı olmalıdır. Amacı olmayan bir ideali olmayan insanın yaşamasının ne kişinin kendisine yararı olur ne içinde yaşadığı evrene. İnsan bu hayata bir kere gelmiştir ve onun için de bu hayatın değerini bilmek gerekir. Yaşadığımız her anın, nefes aldığımız her saniyenin değerini bilerek dolu dolu geçirmeliyiz bu hayatı.


 Hayatı dolu dolu geçirmekten kastım sabahtan akşama kadar yiyip içmek, eğlenmek, coşmak değildir. Çalışmaktır, kitap okumaktır ve çok çalışmak, çok üretmektir maksadım. Amaçlarımıza ulaşmak için çalışmalıyız ki ileride meyvesini alalım. Yola çıktığımız anda çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalabiliriz. Önümüze engeller çıkabilir, kötümser insanlar çıkabilir, kıskanç kimseler çıkabilir . Tüm bunlara rağmen hayata olan inancımızı ve kendimize olan güvenimizi kaybetmeden yolumuzda ilerlemeye devam etmeliyiz. İstediğimiz işi başarana kadar sabırla  çalışmaya, alın teri dökmeye devam etmeliyiz. İsteğimiz şeyi belki hemen elde edemeyebiliriz ama zaman bize o isteğimiz şeyi eninde sonunda verecektir. Çünkü sabırdır bizi mutluluğa götüren yol, çünkü sabırdır bize başarılara götüren ve ömrümüze baharı getiren.  


Sabrın olmadığı yerde başarı da olmayacaktır. Kişi her şeyde aceleci davrandığı zaman güzel ve başarılı işler ortaya çıkmaz. Sabrın ne kadar önemli olduğu ile ilgili atalarımız şunu demiştir: “Sabır ile koruk helva olur; dut yaprağı atlas.” Ya da sabreden derviş muradına ermiş .” gibi atasözlerimiz vardır. Sabreden insan çok şey kazanır. Sabrın insana kattıkları şunlardır: Sabırlı olan kişi aynı zamanda us  yani aklı ile hareket eden kişidir. Sabır sayesinde kişi akılcı düşünür. 


Akılcı düşünen kişi de doğru kararlar alır ve kararlarını aceleye getirmez. Sabreden insanın olaylara bakış açısı da farklı olur. Bir olayda sıcağı sıcağına karar vermek ayrı bir şeydir, olay anı bittikten sonra karar vermek ayrıdır. Olaylara bakış açımızın değişmesi bununla ilgilidir. Sabırlı olan kişi olumlu düşünür, zamanını doğru kullanır, güzel davranışlar sergiler, iyiliğe odaklanmamızı sağlar ve kişiye daha çok sayıda fayda sağlar sabırlı olmak. Sabırlı olmanın işte bu kadar güzel yanları vardır. Bir insanı dinlemek, onu anlamaya çalışmak da bir sabır örneğidir.

Sevgili öğretmenim ve arkadaşlarım,

 Sizler de beni sabırla dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim, sevgilerimi ve saygılarımı sunarım.

“Bir Gün Değil, Her Gün Kadınlar Günü Olsun.” Sloganı İle İlgili 8 Mart Dünya Kadınlar Günü” İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Bir Gün Değil, Her Gün Kadınlar Günü Olsun.”  Sloganı İle  İlgili  8 Mart Dünya Kadınlar Günü”  İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Kadınlarımız için  Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilan edilmiş olup  her yıl 8 Mart gelince bu gün kutlanır.  Dünya Kadınlar Günü temelini insan haklarından almaktadır.  Bu özel ve anlamlı gün kadınların, sosyal, siyasi bilincinin geliştirilmesine ve ilerlemesine, siyasi, ekonomik ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmıştır.  Bir toplumun, bir ülkenin gelişmesini, ilerlemesini sağlayan en önemli bireyler kadınlardır.


 Kadınlar  çocuklarına yaptığı fedakarlıklar ile, ülkelerine yaptığı fedakarlıklar  insan olma özelliğini gösteren ve kanıtlayan en önemli değerlerimizdir. Onlar baş üzerinde taşınmaya layık olan birer altın taçlardır.  Onlar ki geleceğimizi inşa eden, güzel ahlaklı çocuklar yetiştiren sadece çocuk yetiştirmekle kalmayıp aynı zamanda ülke ekonomisine istihdam sağlayan kişilerdir. Kadınlarımızın iş hayatına da girmesi ile ülkeye ve dünyaya çok faydaları dokunmaktadır. Kadınlarımızı artık her yerde görüyoruz. Millet Meclisinde, eğitim ve öğretim alanında, hukuk alanında, fabrikalarda,  kendi iş yerlerinde, sporda ve daha birçok kültürel etkinlerde onları görebiliyoruz.


 Kadının elinin değdiği her iş başarı ile sonuçlanmaktadır . İşte bu durum da kadınların ne kadar başarılı, emekçi ve azimli olduğunun göstergesidir. Bir gün değil her gün kadınlar günü olsun sloganı ile de anlatılmak istene şudur: Kadınlara her zaman değer verilsin, onlar emeklerinin karşılığını tam alsın ve kadına uzanan eller yok edilsin. Kadınlar bir toplumun en değerli hazineleridir, onlar ki geleceğimize yön veren ve bizim bugünlere gelmemizi sağlayan kıymetlilerimizdir. 


İşte tüm bunlardan dolayı kadınlarımızı sevelim, onlara saygı gösterelim ve onları asla incitmeyelim. Tüm kadınların kadınlar gününü canı gönülden kutlar , hepsinin ellerinden öperim. İyi ki varsınız Dünya Kadınlar. Sizi sadece bugün değil her zaman başımızın üstünde taşımaya hazırız.

Empati İle İlgili Konuşma Örneği

 Empati İle İlgili Konuşma Örneği

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım ve kıymetli dinleyiciler. Sizlerin de bildiği gibi empati kavramı son yıllarda kulağımıza daha sıklıkla gelmeye başlamış olup, eğitimde de çok değerli bir kavram haline gelmiştir. Peki nedir empati kavramı, empati kurmak, empatinin önemi?


Bireyin kendisini bir başkasının yerine koymasına empati  (duygudaşlık) denir. Empati kavramını daha da açacak olursak empati bir kişinin kendisini duygu ve düşüncelerinden soyutlayarak bir başkasının inançlarını, arzularını ve özellikle duygularını farkına varabilme ve anlayabilme yeteneğidir . Empati kurmak, bir başkasının yaşadığı acıları yüreğimizde hissetmek, o kişiyi anlamaya çalışmak ve onu yargılamadan, onu dışlamadan yaşadığı problemleri kendimiz yaşıyor gibi hissetmek ve bunun içinde o kişiye karşı daha duyarlı ve daha insancıl davranmaktır empati.


Empati kuran insan,  insani duygularını kaybetmemiş insandır. Örneğin;  kış mevsiminde havalar çok soğuk olur ve sokak hayvanları bu soğuk havalarda sokak sokak gezmeye devam eder. Onlar da açtır ve bir kap su ve bir kap yemek istiyorlardır. Biz insanlar yediğimiz yemeklerin bir kısmını onları düşünerek ayırmalıyız ve onların da biz insanlar gibi fiziksel gereksinimleri olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Yani empati kurarak kendimizi o sokak hayvanlarının yerine koymalıyız. Ya da dışarıda soğuktan ölmek üzere olan , bankta oturan bir yaşlı amcaya üzerimizdeki ceketi çıkarak vermek ve onun da ısınmasını sağlamak, aç olan komşumuza yemek götürmek bir empati örneğidir. Başka örnek verecek olursak annelerimizin gün içinde çok yorulduğunu biliriz.

 Onun için de annelerimize ev işlerinde yardım etmek ve onların bir nebze de olsa yorgunluğunu gidermek, savaştaki çocuklara gıda yardımı göndermek ve kendimizi o çocukların yerine koyarak onların şu anda neler hissettiğini anlayabilmek, çeşitli  acılara, çeşitli korkulara  korkulara şahit olduklarını düşünerek empati kurmak, görme engelli bir kardeşimizin yerine kendimizi koymak ve baharın geldiğini görememek, bir papatyanın nasıl açtığına şahit olamamak ya da işitme engelli olan bir çocuğun annesinin sesini duyamaması,  babasının sesinin nasıl olduğunu ömür boyu merak etmesi …vb  gibi  bu örnekleri bile okuduğunuzda duygulanır gibi olduğunu hissediyorum ve sizlerle empati kuruyorum şu anda.  Daha on binlerce, yüz binlerce empati kurma örneği verebilirim. İşte empati kurma yeteneği böyle güçlü ve insancıl bir eylemdir sevgili arkadaşlar!


 Empati kurmamak ise insanın bencil olduğunun göstergesidir. Düşünsenize sizin evinizde her şeyiniz var. Yediğiniz önünde , yemediğiniz arkanızda. Siz böyle rahat bir yaşam sürerken evli olan ablanız yoksulluklar içinde bir hayat sürüyor ve siz bunu bile bile ona hiçbir yardım yapmıyorsunuz ve onun neler düşündüğünü, neler hissettiğini ve ne gibi zorluklarla karşı karşıya olduğunu anlamıyorsunuz. Bunu bilerek yapmıyorsunuz işte burada empati yoksunluğunuz vardır ve insani değerlere de sahip olamamışsınız demektir.  İnsan olan kişi güler, ağlar, acıları olur, korkuları olur, kayıpları olur. 



Bütün bunlara rağmen insanı anlayabilmek, ya da bir başka canlıyı anlayabilmek ve kendimizi onun yerine koyarak onun yaşadıklarını hissetmek ve anlayabilmektir empati.  İnsanlar empati kurduğu zaman insani ilişkiler de daha iyi olur. Kişiler birbirine karşı daha nazik ve daha anlayışlı olur. Yanlış anlamalar son bulur, bencillikler son bulur, haset son bulur, sevgi, kardeşlik ve dayanışma ortaya çıkar. Bunların olduğu yerde de insanlık yaşar ve insan yaşar. Unutmayalım ki empati de en önemli husus ; insanlarla olan ilişkilerimizde birbirimizi doğru anlayabilmek için önce dinlemek ve sonra karşımızdakinin duygularını hissetmeye çalışmaktır.   Empati ile ilgili konuşma örneğimi burada noktalıyorum. Umarım sizler için faydalı  ve öğretici bilgiler aktarabilmişimdir. 


Empati ile ilgili bu konuşmamda beni gülen gözleriniz ve sevgi dolu yüreğiniz ile dinlediğiniz için siz değerli öğretmenim ve sizler kıymetli arkadaşlarım iyi varsınız, iyi ki beni bu kadar güzel dinlediniz. Hepinize teşekkür ederek konuşmama burada son veriyorum.

Aşağıdaki Atasözlerinin Anlamını Kısaca Yazınız.

 Aşağıdaki Atasözlerinin Anlamını Kısaca Yazınız.

 

Düşenin dostu olmaz, hele bir yol düş de gör:

 İnsan  eskiden maddi olarak iyi durumdayken herkes yanında olur ve çevresinde tanıdığı, tanımadığı herkes ona dost gibi görünür. Varlıklı kimse  zor zamanlar yaşadığı zaman, maddi sıkıntılar çektiği zaman herkes etrafından dağılır ve kişinin yanında kimse kalmaz. Atalarımız da düşenin dostu olmaz hele bir düş de gör diyerek herkesin iyi gün dostu olduğunu, insanların kötü durumdayken yardım etmeyeceğini anlatmak istemiştir. Kötü durumlara düşmemek için, itibarımızı, malımızı ve mülkümüzü kaybetmemek için aklımızı iyi kullanmalıyız ve  paramızı boş yere heba edip acınacak durumlara düşmemeliyiz.

 

İyilik eden, iyilik bulur:   

Bir kimseye  karşılık beklemeden iyilik eden kişi de bir zaman sonra başkası tarafından başka bir iyilikle ödüllendirilir. İyilik eden kimseler insani duygularını yitirmemiş, vicdanı olan , şefkati olan kimselerdir. Böyle insanlar iyilik ettiği zaman kendilerine iyilik eder ve iyilikler asla karşılıksız kalmaz. Bizler de her zaman iyilikten yana olmalıyız ve insanlara karşılık beklemeden yardım etmeliyiz.

 


Taşıma su ile değirmen dönmez: 

Önemli işler yetersiz araç ve gereçlerle yapılmaz. işi yapacak kimsede yeterince güç, para vb. bulunmalıdır, yoksa şunun bunun küçük küçük yardımlarıyla, katkılarıyla iş yürümez. Sürekli birilerinin yardımı ile sonsuza kadar kendi işini yaptıramazsın, kişinin kendinde bir şeyleri yapma isteği ve kabiliyeti olmalıdır.

 

Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer:

Eve gelen misafir ev sahibinden kendi istediği yemekleri beklememelidir. Ev sahibi önüne ne koyarsa ona razı olmalı ve  bulduğunu yemelidir. “konuk, ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram etmesini bekleyebilir ama ev sahibi ona ancak evinde bulunanı sunar” anlamında kullanılmış bir atasözüdür. İşte bunun için de misafir gibi olmalıyız ama gittiğimiz evlerde arsız olmalıyız, insanların bize ikram ettiği şeylere razı olmalıyız.

 

“Sağlık, Varlıktan Yeğdir.” Atasözünü Kısaca Açıklayınız.

 “Sağlık, Varlıktan Yeğdir.” Atasözünü Kısaca Açıklayınız.

 

Hasta olduğunuzdaki halini düşünsenize . Ne kadar yorgun, bitkin ve halsiz olur insan öyle değil mi? Önünüze en güzel yemekler, çeşitli meyveler, en sevdiğiniz kuru yemişler gelse bile onların hiç birinin tadına bile bakmazsınız. Çünkü canınız yemek istemez. Hastalık sizdeki tüm yaşama zevkini ve yeme istediğini kısa süreliğine azaltmıştır. Sağlık yerinde olmadığı zaman insanın  ne eğlenesi gelir, ne de konuşası. Sağlık yerinde olmadığı zaman hayatın tadı çıkmaz.

“Sağlık varlıktan yeğdir.” Atasözü ile de açıklanmak istenen sağlığın dünyadaki her şeyden daha değerli olduğunu , sağlık olmadığı zaman ise hiçbir şeyin kıymetli olmadığı anlatılmak istenmiştir. Altın saraylarda otur, altın kaplamalı taslardan su iç, çok sayıda hizmetçin olsun, her istediğine sahip ol ama sağlık yoksa bunların hiçbir manası da yoktur. Önce sağlıktır işin başı. İnsan sağlıklı olduğu zaman isterse bir göz odada otursun, yiyecek yemeğini ve içecek suyunu bulsun gerisi önemli değildir.  Sağlıklı olduktan sonra insan para da kazanır, mal mülk de edinebilir, bunlardan geri yoksun da kalabilir ama sağlık ve çalışma gücü elde olduktan sonra kaybedilen şeyler bile geri kazanılabilir.

 


Onun için sağlıktır işin en önemli yanı.  Sağlığın önemi ile   Kanuni Sultan Süleyman’ın  şu sözü  sağlığın varlıktan daha önemli olduğunu ortaya koymaktadır

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

İlk Yardımın Önemli Olduğunu Düşünüyor Musunuz? Neden?

 İlk Yardımın Önemli Olduğunu Düşünüyor Musunuz? Neden?


Yaralanma, kaza yapma,  veya herhangi bir hastalığa sahip kişi ve kişilerin mağduriyetini gidermek için sağlık görevlilerinin veya ilk yardım eğitimi almış herkesin durumun kötüye gitmesini önlemek , gelecekteki sakatlığı en aza indirmek için mağduru hayatta tutmaya çalışarak eldeki mevcut araç ve gereçlerle yapılan acil bakım ve müdahaleye İlk Yardım denilir. Hayatı kurtarmak için bir an önce yapılan hizmetin adı ilk yardımdır. 


İlk yardım elbette önemlidir.  Bunun için de sadece sağlık görevlilerin değil herkesin ilk yardım bilgisine sahip olması bir kişinin ya da kişilerin hayatını kurtarması ve  böylece de insanlık için, insan için, can için çok önemli bir iş yapmış oluruz. Olay anında ilk yardımı ilen kişi kaza yapan ya da hasta olan bir kişiye bildiklerini uyguladığı zaman o kişi ya da kişiler hayata geri denebilir.  İlk yardım o kadar önemli bir şeydir ki onu yapabilen kişi ya kişiler  insanlık adına büyük bir  fayda sağlamış olur ve toplum tarafından da bu kişiler çok sevilir. 

İçinde sevgi, acıma ve merhamet duygusu olan , ilk yardımı her ayrıntısına kadar bilen insanlar  yardıma gereksinimi olan  kişilere  yardım ettiği zaman bir hayat kurtarmış olur. İnsan hayatı daha doğrusu canın hayatı her şeyden daha önemlidir. Tüm canlılar biricik ve değerlidir. İlk yardımın amacı ise şudur:

İlk yardımın amacı hayatı korumak, olay sonrası oluşabilecek zararları önlemek ve iyileşmeyi sağlamaktır.

İlk yardımda, duran ABC  ( hava yolu, solunum ve dolaşımı harekete geçirmek büyük önem arz etmektedir. İlk yardım Abc’si şu anlama gelir:

A:  Hava yolu açıklığını değerlendirir.

B:  Solunumu değerlendirir.

C: Dolaşımı değerlendirir.
İlk yardımda, doğru ve iyileşme pozisyonu, daha fazla yaralanmayı en aza indirmeye yardımcı olur.

Aşağıda Giriş Kısmı Verilen Nasreddin Hoca Fıkrasını Sağlığın Önemini Vurgulayacak Şekilde Tamamlayınız.

 Aşağıda Giriş Kısmı Verilen Nasreddin Hoca Fıkrasını Sağlığın  Önemini Vurgulayacak Şekilde Tamamlayınız.

 

Nasreddin Hoca bir sabah kalkmış bakmış ki her yer bembeyaz. Daha önce hiç kar görmeyen Nasreddin Hoca, karı pamuk zannetmiş. Heyecanlanıp hemen hanımının yanına koşmuş. Uyuyan hanımını uyandırmış. Hanım kalk da  yorganı, yastığı getir, her yer pamukla kaplanmış, yastığı, yorganı dolduralım demiş. Nasreddin Hoca’nın hanımı da Hoca gibi karın ne olduğunu bilmiyormuş. Hanım da karı pamuk sanmış ve o da eşi gibi heyecanlanmış. Hoca  demiş oh artık ne güzel sıcacık pamuklarda yatacağız ve o pamuklardan kıyafetler de yapacağım böylece  yeni yeni kıyafetler de giyeriz demiş.


Hoca da ona bakarak başını sallamış ve evet ya tabi ki ne güzel olur yeni giysilerimiz olur demiş. Daha sonra Hocanın hanımı eve koşmuş ve evde ne kadar çuval, çarşaf varsa bunların her birini dışarı çıkarmış  ve her iki de başlamış elleri ile çuvallara karı doldurmaya. Biraz elimiz üşüdü bu pamuk da ne farklı bir pamuk galiba eve girdiğimiz zaman bu pamuklar ısınacak demiş. Eşi ise Hoca bu pamuklardan yastık yapayım ama bugün yatmayalım, pamuklar ne zaman ısınırsa o zaman yatarız demiş ama Hoca itiraz etmiş hayır bugün o pamuklu yastıklara başımı koymak isterim demiş.


 Eşi de çaresiz Hoca’nın dediğini yapmış ve yatmaya yakın boş kılıfların içine karı doldurmuş ve daha sonra yastıklar buz gibi olsa da her ikisi de yastıklara başına koyup zor da olsa uyumuşlar . Hoca ve eşi sabah kalktıklarında yastıkların içi su gibiymiş. Yatak ıslanmış, hocanın ve eşinin kıyafetleri ıslanmış. Ne olduğunu anlamayan hoca eşine dönerek galiba ben çok hasta oldum diyerek derin bir şekilde öksürmeye başlamış ve eşi de aynı şekilde öksürmeye başlamış. Gece boyu soğuk yastıklarda yattıkları için de her ikisinin başı çok ağrıyormuş.  Daha sonra Hoca evden çıkıp dışarıya yağan şeyin kar olduğunu mahalle muhtarından öğrenip eve gelmiş. 

Hoca eşine dönerek İyi bir sağlık, varlıklı olmaktan yeğdir.” Hanım demiş. Bilmediğimiz şeyleri de bir daha kullanmaya çalışıp sağlığımız tehlike altına almamalıyız. Unutmayalım ki sağlık her şeyden daha önemli demiş. O günden sonra bilmediği şeyler hakkında hemen eyleme geçmemişler.

Söz Uçar, Yazı Kalır Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız. Yazdığınız Kompozisyonda Atasözleri ve Özdeyişlerden de Faydalanınız.

 Söz Uçar, Yazı Kalır Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız. Yazdığınız Kompozisyonda Atasözleri ve Özdeyişlerden de Faydalanınız.

 

İnsanlar yazıya geçmeden önce duygu ve düşüncelerini sözle ifade ederlerdi.  Şiirler sözle olurdu, fikirler sözle tartışılırdı, hikayeler dilden dile anlatılırdı ama yazıya geçen hiçbir şey olmazdı. Dolayısı ile de yazıya geçmeyen sözler zamanla unutulur bir yenisi gelir, o da unutulur ve kalıcı bir şey olmazdı. İnsanlık yazıya geçmekle büyük bir çığır açmıştır. Yazıya geçişin başlamasıyla duygu ve düşünceler kağıda dökülmüş, kitaplara aktarılmıştır. Böyle olunca da insanlar yıllar önceki kişilerin bile yazdığı eserleri okumakla kalmayıp aynı zamanda onların ilmini de yapmışlardır. “Söz uçar yazı kalır”.  sözü ile  de sözün bir yerde kalıcı olması için onun yazıya geçirilmesi gerektiğidir.


Yazıya geçirilmeyen söz ya da fikir ne kadar değerli olursa olsun o düşünceyi ya da sözü kimse hiçbir zaman öğrenemez ve böylece de bir yanımız eksik kalır. Oysa yazının bulunması ile  bilgi sahibi olmadığımız nice bilgilere eriştik ve öğrendiğimiz bilgiler sayesinde kendimizi geliştirdik, içinde yaşadığımız toplum , ülke, dünya daha bilgili ve daha kültürlü hale geldi. İşte bize bu olanakları sağlayan da yazıdır, yazının bulunması ve onun bulunmasına katkı sağlayan Sümerler,  yazının farklı şekillerini ortaya çıkan Mısırlılar gibi eski uygarlıklardır. Yazının ne kadar önemi bir buluş olduğunu şu sözle de destekleyebiliriz: “Alim unutmuş, kalem unutmamı, Yazmak aslında yalnızca varoluşun değil bedenin de bütün tözünün kalem ve yazının kanallarından kağıdın üstüne çiziktirdiğimiz şu küçücük izlere akıtılmasıdır.” Michel Foucault ya da  “Söz kulağa, yazı uzağa gider.” Gibi özlü sözler yazının ne kadar kalıcı olduğunu vurgulayan sözlerdir. 


Yazının buluşu ile kültürel bilgi birikimin  nesillere aktarımı daha kolay sağlanmıştır. İnsanlar geçmişteki insanların yaşayışlarını, kültürel özelliklerini, tarihini, yöresel yemeklerini, kıyafetlerini , parasını, geçmişteki kanunları, antlaşmaları ve daha bir çok şeyi yazı sayesinde öğrenmiştir.  İnsanlar birbiri ile daha kolay ve anlaşılır bir  şekilde iletişim kurmaya başlamıştır. İnsanlık tarihinin dönüm noktası olan yazı, bilim ve tekniğin de  gelişmesine büyük katkı sağlamıştır.

“Ben Atomu İnsanlığa Hizmet Etmek İçin Parçaladım. Onlar Bomba Yapıp Birbirini Yok Ettiler.” (Albert Einstein) Sözünü Açıklayınız.

 “Ben Atomu İnsanlığa Hizmet Etmek İçin Parçaladım. Onlar Bomba Yapıp Birbirini Yok Ettiler.” (Albert Einstein) Sözünü Açıklayınız.


Almanya doğumlu , Yahudi kökenli olan ünlü bilim insanı Albert Einstein fizik ve matematik alanında yaptığı çalışmalarla büyük bir çığır açmış ve atomu bularak  insanlığa katkı sağlamak istemiştir. Yaptığı çalışmalardan ötürü 1921 yılında Nobel ödülü kazanmıştır. Atomu insanlığa fayda sağlamak için yaptığını söylemiş ama insanların beyinleri ve kalpleri kötü çalıştığı için, iyi niyetli olmadıkları için atomu birbirlerini yok etmek  için kullandığını dile getirmiş ve bundan da büyük bir üzüntü duymuştur. 


Savaşa, işgallere, bombalar altında insanları, çocukları yok etmeye karşı olan büyük bilim adamı barışı ve insanca yaşamayı, meraklı olmayı ve merakının peşinde koşulması gerektiğini savunmuştur yaşamı boyunca. Atom bombasının  faydalı olması için yapmış ama insanlar atom bombası üreterek büyük savaşlar açmış ve bu savaşlarda yüzbinlerce, milyonlarca insan ne yazık ki yaşamını kaybetmiş ve o atom bombasının insanlarda oluşturduğu rahatsızlıklar da uzun yıllar sürmüş ve sürmeye devam etmektedir. 


Atom bombası bilinen bomba türleri ile hemen hemen aynı boydadır ama tahrip gücü diğer bombalara göre daha yüksektir. Atom bombasının insanlığa ne denli zarar verdiğine gelin birlikte göz atalım. Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri’nin Japonya’da kullandığı atom bombası çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden olmuş, ve çok sayıda kalıcı izli hasarlar oluşturmuştur. 


Sadece  insanlar değil içinde yaşadığımız tabiatımız da bu atom bombasından en büyük zararı görmüştür. Etkileri ise hala devam etmektedir. ABD ”Little Boy”' olarak adlandırdığı ilk atom bombasını 6 Ağustos 1945 yılında Japonya'nın Hiroshima kentine atmıştır. 9 Ağustos 1945 yılında da  yine ABD, “Fat Boy” olarak adlandırdığı atom bombasını Japonya'nın Nagasaki kentine atmıştır. Her iki atom bombasının tahribatı nedeniyle  200 bin sivil ve asker hayatını kaybetmiştir.  İnsanlar kendi elleri ile birbirine zarar vermeye devam etmekte savaşlar yüzünden insanlık suçu işlenmektedir.


 Sivil insanların , masum bebeklerin, çocukların hiçbir günahı yokken bu bombalardan en çok zarar gören ise onlar olmuştur . Ne acıdır ki bu bombaların etkisi doğan çocuklarda hala devam etmekte ve insanlığın yüz karası olan savaşlar da yine devam etmektedir. Albert Einstein insanların bilimi, buluşu nasıl kötü hale getirdiklerini, insanlığa faydalı olan bir buluşun canice, zalimce, acımasızca nasıl zulme dönüştürebileceğini anlatmak istemiştir. 

 

Kibar Olmak İnsan İlişkilerinde Niçin Önemlidir? Günlük Hayattan Örnekler Veriniz.

 Kibar Olmak İnsan İlişkilerinde Niçin Önemlidir? Günlük Hayattan Örnekler Veriniz.


Günlük yaşantımızda insani ilişkiler kurmaya devam ederiz. Sosyal bir varlık olduğumuz için yalnız kalmak insanı sıkar ve mutlaka iletişim kuracak  birini ararız.  İletişim kurmak biz insanlar için olmazsa olmazlardandır. İletişim kurarken de dikkat etmemiz gereken hususlar vardır.  İyi bir anlatıcı olmak, iyi bir dinleyici olmak, insanlara saygı göstermek ve nezaket dilini kullanmak gibi.  İnsan ilişkilerinde kibar olmak insana yakışan bir asalet olduğu için, insanı insan yapan değerleri bizlere yansıttığı için çok önemlidir. 


Samimi ve içten olmak, empati kurarak insanlara kibar davranmak ve üslubumuzu bozmadan kendimizi güzel bir şekilde ifade etmek kişinin kendisine olan öz güvenini artırır. Bununla da kalmayıp kişiler toplum içinde sevilen, saygı duyulan kimseler olur. Bir insan gerçek anlamda kibar olduğu zaman, içten olduğu zaman bu durumundan kendisi de mutlu olur. Kibarlık bir samimiyettir, kibarlık saygının , insan olmanın göstergesidir.


 Mesela sabah okula giderken komşumuza günaydın demek ve onunla ayak üstü iki dakika sohbet etmek, hal hatır sormak, okula vardığımızda okul müdürünü selamlamak, öğretmenleri selamlamak ve arkadaşlarımıza günaydın demek insana yakışan güzel özelliklerdir. Bunları yaptığımız zaman kişiler tarafından da sevilen kimseler oluruz.


 Kaba olduğumuz zaman, herkese saygısızca davrandığımız zaman, gönül almasını bilmediğimiz zaman ise kişiler bizden uzaklaşır ve bizi gören yolunu değiştirmeye başlar. Kaba kimseleri, sevgi kelimelerini kullanmayan insanları kimse sevmez ve böyle kimseler de hayatta yalnız kalırlar ve gözden düşerler. Kibar olan insanlar ise her zaman baş tacı olurlar. İnsan ilişkilerinde kibar olmanın önemi ile ilgili şu söz de çok önemlidir:


“Nezaket ister iskarpin giysin ister çarık bastığı yeri çamur etmez”  Cenap Şehabeddin