Bilinçli Tüketicilik Konulu Konuşma

 

Bilinçli Tüketici Konulu Konuşma


Bilinçli tüketici  her istediğini, her beğendiği şeyi almayan, aklını kullanabilen, görgüsüz olmayan kişidir.

Sevgili öğretmenim,

Çevre ve sosyal bilinci ile nereden alışveriş yapacağını iyi bilen tüketicilerdir. Bilinçli tüketici ne kadar zengin olursa olsun sırf millete gösteriş olsun diye abartılı davranışlarda bulunmayan, abartılı alışverişler yapmayan, kendini bilen, haddini bilen kimsedir. Savurgan olmayan kişidir. Tasarruf sahibi olduğu için kendine yetebilen ve kimseye muhtaç olmayan kişidir. Mal ve hizmet satın alırken temel gereksinimini ön planda tutar ve  yaptığı her alışverişte fiş ve faturasını ister. Genelde çevreye karşı duyarlı kimselerdir.

 

Yurdunu ve dünyanın her köşesini kendi evi gibi düşünür ve ondan dolayı israftan kaçınır ve zevk kaynakları boş yere kullanmaz. Televizyonda çıkan, telefonda çıkan reklamlara kanmaz ve insanları kandıran bu reklamların karşısında olur ve insanlara gerçeği anlatır. Kaliteli yer mal alır ve kendi ülkesinin ekonomisine katkı sağlar. Hakkını bilir, hakkını arar ve haklarını savunur. Yani sorgulama becerisine sahip akıllı kimselerdir.

 

Alışveriş yaparken ailesinin bütçesine göre hareket eder ve ailesini zor duruma sokma. Özenti bir tip değildir. Firmaların güvenilir ve tüketici haklarına saygılı olmasına dikkat eder. Önüne çıkan her firmadan alışveriş yapmaz. Kaliteli olanı arar bulur. Böylece bilinçli tüketici olarak yaşamını daha güzel idame ettirmiş olur. Konuşmam bu kadardı. Beni dineldiğiniz için çok teşekkür ederim.

Öfkeyle Kalkan Zararlar Oturur Konulu Konuşma

 

Öfkeyle Kalkan Zararlar Oturur Konulu Konuşma


Öfke insanın mantığını alıp insana mantıkdışı hareketler yaptıran yanlış bir davranış şeklidir. Öfkeli insan önce kendine sonra da sevdiklerine, çevresindekilere zarar verir.


Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

Öfkeli olduğumuz anda bir anda gözümüz dönmeye başlar ve sağa sola sataşmaya, ağza alınmayacak sözler söylemeye başlarız. Öfkeliyken söylediğimiz sözler ise aslında sakinken  düşündüğümüz kötü duygulardır. Oysa insan öfkeli anında bile diline hakim olmalı, dili insanları zehirlememelidir. Çünkü dil yarası kolay kolay geçecek bir yara değildir.


 

Sevgili arkadaşlarım,

Öfkeyle kalkan zararla oturur çünkü öfkeli insan önce kendi bedenine ve ruhuna büyük zarar veriri. Bedenine zarar veriri çünkü gerginleşir başı ağrımaya başlar, boynu ağrımaya başlar ve stres seviyesi yükselir. Öfkelenen insanda tansiyon hastalığı varsa tansiyonu yükselir, kalbi rahatsız olur ve daha birçok olumsuz değişimler gözlenir. Ruhen yorulur çünkü öfkeli anında ne dediğini bilmediği için sakinleştiği zaman pişmanlık başlayabilir ve kendini kötü hisseder, vicdanı rahatsız olmaya başlar ve üzüldüğü için yine bir rahatsızlık başlar. İşte bunun için öfke anında kendimize hakim olmalıyız, insanlara fiziksel ve psikolojik olarak zararlar vermemeliyiz. Öfkeli olabiliriz ama öfkeli anda bile konuşmasını, iletişim dili kullanmasını bilirsek bu işten daha kârlı çıkabiliriz.

 

Sevgili öğretmenim!


Öfkeli anlarda sakince beklemesini bilmeliyiz ve pişman olacağımız şeyler yapmamalıyız. Öfkeli anda yaptıkları insanın başına bit sürü olumsuz olaylar açabilir. İşte bunun için irademize hakim olmalı, mantığımız kaybetmeden sorunlarımızı konuşarak çözmeye çalışmalıyız. Öfkenin zararı ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız:

“ Öfkenin sonuçları sebeplerinden daha ağırdır.” İşte bundan dolayı öfke ile kalkmamak gerekir. Beni dinlediğiniz için sağ olun.

Sigaranın Zararları Konulu Konuşma

 

Sigaranın Zararları Konulu Konuşma 


Kötü alışkanlıklar insan yaşamını olumsuz etkiler. Kötü alışkanlıklara bir kere bağımlı olmaya başladığınız zaman ondan geri kopması zaman alacaktır ve zor olacaktır. Bunun için kötü alışkanlıklara ( içki, kumar, uyuşturucu, ekran bağımlılığı vb) hiç başlamamak daha iyi olacaktır.

Sevgili öğretmenim,

 Kimi insanların kötü alışkanlıklarından biri de sigara bağımlısı olmalarıdır. Sigaraya bağımlı olmak kimi zaman arkadaş çevresinden kaynaklanır, kimi zaman ailede iyi örnek olmayan kişiler yüzünden gerçekleşir, kimi zaman da kişinin zora düştüğünde bir arayış içine girmesinden kaynaklanır. Ama en iyisi ne olursa olsun hiçbir kötü alışkanlığa sahip olmamak, kendi beden ve ruh sağlığını korumaktır.

Sevgili öğretmenim ve sevgili arkadaşlarım!


Sigara en başta onu içen kişinin sağlığına zarar verir. Beden ve ruh sağlığına zarar veriri. Beden sağlığına zarar verir çünkü en önemli organlarımızdan olan akciğerimiz büyük bir darbe alır sigara yüzünden. Dişlerimize zarar verir, cildimiz mahvolur, bedenimizi daha yorgun hissederiz ve hastalıklara daha açık hale geliriz. Çünkü sigara bağışıklık sistemimizi de düşürür. Bu bağımlık olduğu için ruh sağlığımız da bu durumdan kötü etkilenir. Örneğin sürekli sigara içen biri bir gün içmemek zorunda klasa gergin olmaya başlar ve öfkelenir. Bunun sonucunda çevresindekilere bağırabilir ve onların kalbini kırıp onları incitebilir.

 

Sevgili öğretmenim,


Sigara kalbimize zarar verir ve kalp damar hastalıklarına neden olur,  solunum yolu hastalıklarına neden olur, akciğer kanserine neden olur, böbreklerimizde hasar olmasına neden olur, depresyona neden olur, şeker hastalığına neden olur. Kişinin hayatını kaybetmesine neden olur ve ne yazık ki sevenler sevdiği kimselerden ayrılmak zorunda kalır. Sevdiklerimizi kaybetmek istemiyorsak onlara sigara içmemeleri gerektiğini sürekli söylemeliyiz. Herke sigarayı bıraksın ve sağlıklı dolu yıllarımız olsun. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Düzenli Kitap Okumanın Önemi İle İlgili Konuşma

 

Düzenli Kitap Okumanın Önemi İle İlgili Konuşma


Kitap okumak insana birçok fayda sağlar. Hafızanız gelişir ve unutkan olmazsınız, muhakeme günüz gelişir, toplum için de kendinizi daha iyi ifade edersiniz ve ana dilinizi daha güzel kullanmayı öğrenirsiniz. Düzenli kitap okuyan insanlar kitap aşığı insanlardır.

Sevgili öğretmenim,

Düzenli kitap okunduğu zaman bu bireyde yaşam alışkanlığı haline gelir ve kişi bir gün bile kitap okumazsa kendini aç ve susuz gibi hisseder. Çünkü bende öyle oluyor. Mesela kitap okumadığım gün zihnim boş gibi oluyor ve o gün verimli hiçbir iş yapmamış gibi oluyorum. Güne kitap okuyarak başladığımda daha zinde oluyorum. Tıpkı spor yapmak gibi kitap okumak da düzen ister. Düzenli kitap okuyarak kendimin kişisel gelişimine katkı sağlıyorum ve toplum içinde daha özgüvenli oluyorum. 


Çünkü bilgili bir insan oluyorum ve herhangi bir konu hakkında söz sahibi olabiliyorum. Kelime dağarcığım gelişiyor ve düzenli cümleler kurabiliyorum. Düzenli okuduğum zaman sorgulama becerim gelişiyor, daha üretken ve daha yaratıcı fikirlerim oluyor. Yani daha işlevsel düşünebiliyorum. Psikolojik olarak büyük doyun sağlıyorum. Kitaplar sayesinde genel kültürüm de daha iyi oluyor. Kendimi başka insanların yerine koyabiliyor ve olaylara onların bakış açısı ile bakabiliyorum yani empati kurma becerim gelişiyor. 


Daha dikkatli bir insan oluyorum. Sorunlar karşısında çözüm yollarını daha kısa zamanda bulabiliyorum. Diğer insanlarla iletişimim daha iyi oluyor ve kendimi okuyarak her açıdan mutlu edebiliyorum. Bunun için mutlaka düzenli kitap okumalı ve kitap aşığı nesiller olmalıyız. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Nezaket İle İlgili Konuşma

 

Nezaket İle İlgili Konuşma


Başka insanlara karşı nazik davranan, incelik gösteren insanlar nezaket sahibi insanlardır.

Sevgili öğretmenim, kıymetli arkadaşlarım

İnsan nezaket sahibi olunca bir başka güzel olur görünür gözlere. Çünkü nezaket sahibi insanlar kendini bilen, haddini bilen, nerede nasıl davranacağını dikkat eden hassas yürekli kimselerdir. Böyle kimseler bir karıncayı bile incitmemek için elinden geleni yapan, insana  güven veren, yüreği sevgi ve merhamet dolu insanlardır. Kolay kolay küsmezler, kırılmazlar ve hep iyi insan olmaya her şeye rağmen devam ederler. Çünkü böyle insanlar gerçek anlamda olgun insanlar, gerçek anlamda güzel insanlardır. Küçük konuların hırsına kapılmazlar. İçlerinde dünya malına tapma hırsı yoktur. Mütevazi ve alçakgönüllü kimselerdir.

 

 Hiçbir zaman doğruluktan ayrılmazlar ve her zaman adaletten yana olurlar. Olayları büyütmezler genelde yatıştıran taraf olurlar. Kötülüğe karşı iyilik yapanlardır. İki yüzlü değillerdir, her zaman candan olan kimselerdir. Her olay karşısında dengeli davranmaya çalışanlardır. Basit ruhlu kimseler değillerdir. Verdiği sözü tutanlardır, Sadece kendi aklına göre değil, başkalarına danışarak hareket etmeye özen gösteren kimselerdir. Kendi ihtiyaçlarını değil, karşı tarafın ihtiyaçlarını ön planda tutandır. Toplumdaki insanlar nezaket sahibi böyle insanlara daha güzel yaklaşır ve böyle insanları yukarılara çıkarırlar. Çünkü nezaketli kimseler her türlü sevgiye ve saygıya layık olan, hatırı sayılır, dürüst ve adam gibi adam olan insanlardır.

 

 Onun için böyle mütevazi ve nazik insanlara sahip çıkmak ve onları çok sevmek gerekir. Böyle insanlar her türlü iyiliği, sevgiyi, saygıyı fazlası ile hak eden kimselerdir. Böyle insanlar örnek alınır ve başka insanlarda  nezaketli insanlar gibi olmak ister . Çünkü nezaket de bulaşıcıdır.  Sözde değil özde nazik olan böyle insanlar   her zaman, her koşulda zarif ve düşünceli davranır; kendi çıkarına aykırı durumlarda bile nezaketi elden bırakmaz. Çünkü insan kavramını tam anlamı ile hak eden kimselerdir böyleleri. Böyle yüreği temiz olan ince ruhlu kimselere selam olsun. Beni dinleyen herkes herkese teşekkür ediyorum.

Hayalindeki Bir Ev Nasıl Bir Yerde Olurdu Hangi Özelliklere Sahip Olurdu Konulu Konuşma

 

Hayalindeki Bir Ev Nasıl Bir Yerde Olurdu Hangi Özelliklere Sahip Olurdu Konulu Konuşma

 

İnsanların geleceği ile ilgili hayalleri vardır. Benim de gelecek ile ilgili hedeflerimden biri de geniş bir evimin olmasıdır. İleride iyi bir meslek sahibi olduğum zaman kocaman bir evim olmasını istiyorum. Hayalimdeki ev deniz kıyısına yakın olsun isterdim.

Sevgili öğretmenim,

İlk olarak sabah uyandığımda martı seslerinin o cıvıl sesi ile uyanmak ve denizi seyretmek isterdim. Denizin o engin masmavi sularını seyretmek,  denize bakarak güzel düşünceler içinde olurdum. Evimin denize bakan yamaçlarında giden vapurları izlerdim. Evimin başka bir yönü ile yemyeşil bir bahçeye bakıyor olsun isterdim. Bahçem  kocaman olsun ve bahçemin her yerinde rengarenk güller olsun, papatyalar olsun, nergisler  olsun isterdim.

 

Zeytin ağaçları, incir ağaçları evimin penceresine kadar uzasın ve pencereden uzandığımda mor incirler, yeşil incirler toplayayım isterdim. Evim beş oda bir salon olsun isterdim. Misafirlerim için iki tuvalet iki banyo olsun, içindeki eşyalar da genelde beyaz renkte olsun ve arkadaşlarım, ailem  evime gelince içi açılsın isterdim.  Evimde  gereksinim duyduğum her türlü teknolojik aletler olsun, her türlü mutfak eşyaları olsun isterdim.

 

Evimin dolabında sevdiğim yiyecekler olsun ve istediğim zaman istediğim şeyi dolabımdan çıkarıp yemek isterdim. Evimin bir başka yönü ise şehrin içine baksın isterdim. Gelen arabaları, otobüsleri, insan kalabalığını arada seyretmek isterdim. Evimin garajı olsun ve arabamı garajıma koyum isterdim. Çok güzel ve renkli bir ev olsun isterdim. İnsanların rahat edeceği, huzur bulacağı bir ev olsun isterdim. Benim hayalimdeki ev bunlardır. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim öğretmenim.

Dürüst Davranmak ve Çevresine Yalan Söylemeden Yaşamak İnsanlara Ne Katar?

 

Dürüst Davranmak ve Çevresine Yalan Söylemeden Yaşamak İnsanlara Ne Katar?


Dürüst insanlar özü ve sözü bir olan, şahsiyet sahibi insanlardır. Onlar dürüstlüğü bana toplum dürüst desin diye yapmayanlardır. Kendini yetiştirmiş, kendini geliştirmiş ve kendine olan saygısı, vicdanına olan borcu ve güzel bir ahlaka sahip oluşlarından dolayı dürüst olmaya devam ederler. Dürüst olmayan insanlar dürüst insanlardan hoşlanmazlar ve onlardan uzaklaşırlar. Oysa dürüstlük en büyük erdemdir, en büyük hazinedir. Dürüst davranmak, çevresine yalan söylemeden yaşamak insana er şeyden önce gerçek anlamda insan olduğunu hatırlatır. Yaşlan söylemeyen insanlar her zaman el üstünde tutulur ve çok sevilir. Bu kişiler ortamda olmasa bile adları geçtiği zaman insanların yüzünde bir tebessüm, bir mutluluk görebilirsiniz. Çünkü böyle insanlar çevresine huzur veren, aydınlık getiren kimselerdir. 


Dürüst insanlar yalan söylemedikleri için zor bir duruma düştüklerinde çevresindekiler ona yardım etmek için yarış halinde olurlar. Böyle insanların işi yolunda gider. Bu tip insanların kimsenin ahını almadığı için, kimseye kötülük etmediği için kendi vicdanlarında rahat olurlar ve hiç bir huzursuzluk hissetmezler. Çevresindeki insanların bir işi düştüğü zaman ilk olarak danışacakları kişi güvenilir olan dürüst kişiler olur. Çünkü onların sözü altın değerindedir. Çünkü onlar hiçbir zaman yalan söylemiş, kimseye kötülük etmemiştir. İnsanlar da onun yanına gelip ondan akıl alırlar ve  sorunlarına onunla çözü yolu bulmaktan zevk alırlar. Böyle insanlara yine kendisi gibi dürüst olan insanlar iş bulur ve dürüst insanla çalışmak isterler. Dürüst insanların kazancı da helal olduğu için insanlar onun evine gitmek, onun evinde vakit geçirmek ister. Onun konuşmalarına, onun duruşuna hayran kalırlar ve onunla arkadaş, dost, can yoldaşı olurlar. Çünkü dürüst insanlar yiğit insanlardır.


 Dürüst olmak kişiyi sadece ahlak yönünden üstün kılmaz vücut sağlığı açısından da dürüst olmak çok önemlidir. Çünkü  Amerikalı bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre, yalan söylemek sadece manevi anlamda değil, fiziksel anlamda da insana zarar veriyor. Bilim adamları, yalan söylemenin strese neden olduğunu, bunun da sadece insan psikolojisine değil, vücuduna da zarar verdiğini belirtti. Yani dürüstlük her yönden üstün gelir. Boşuna söylemişler dürüstlük pahalı bir mülktür herkeste bulunmaz diye. 

Doğaya Saygı Konulu Konuşma

 

Doğaya Saygı Konulu Konuşma


Doğa tüm canlıları içine alabilecek kadar büyük ve tüm canlıların barınmasını sağlayacak kadar geniştir. Doğa canlılara verilmiş büyük bir armağandır.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlar

Yaşadığımız doğaya karşı saygı göstermenin ilk yolu onu gerçek anlamda sevdiğimizi uygulamada gösterebilmemizdir. Yani doğayı kirletmemek, doğaya çöp atanlara göz yummamaktır doğayı sevmek ve saymak. Doğaya saygılı insanlar bilinçli insanlardır. Doğanın bize verdiği nimetleri israf etmeyenlerdir. Suyu, havayı, toprağı kirletmeyendir. Doğaya saygı gösteren insanlar doğanın her türlü güzelliğini korumaya çalışırlar. Ormanları yakıp yıkmazlar, boş yere kağıt israfı yapmazlar, hayvanların  neslinin devamını sağlar ve hiçbir hayvana zarar vermezler, bitkiler i korur ve doğayı kendi halinde bırakırlar. 


Yani doğanın doğal halini yok etmezler sadece doğamızı nasıl daha iyi hale getirebiliriz diye ağaçlandırma faaliyetlerine katılırlar, soyu tükenmekte olan hayvanları koruma altına alırlar, avlanmadan uzak dururlar, denizleri, gölleri, nehirleri kirletmezler ve çevreye çöp bırakmazlar. Doğaya saygılı olan insan vicdanlı insan, vefalı insandır. Yani doğaya karşı da sorumluluklarımız vardır. Çünkü doğanın bizde çok hakkı vardır. Onun için doğamız korumalı, onu yakıp yıkmamalıyız. Doğanın doğal hali ile oynarsak onun bize vereceği olumsuzluklar çok daha fazla olacaktır. Doğa sevgisi ile ilgili şu sözü unutmamalıyız:


“Doğa bekçi ile değil sevgi ile korunmalıdır.” Gerçekten de doğayı herhangi bir kurala gerek kalmadan sevmeli ve korumalıyız. Çünkü burası hepimizin ortak yaşam alanı ve kıymetlisidir. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, konuşmamı burada sonlandırıyorum.

İnsan Hayatı Boyunca Mutluluk Duygusunu Neden Kaybetmemeli Konulu Konuşma

 

İnsan Hayatı Boyunca Mutluluk Duygusunu  Neden Kaybetmemeli Konulu Konuşma


İnsan yaşamı boyunca mutluluk duygusunu kaybetmemelidir . Çünkü mutluluk duygusunu kaybeden insan umudunu da kaybeden insandır.

Sevgili öğretmen,

İnsanı yaşama bağlayan duygular vardır. Bunlardan biri de mutluluk duygusudur. Her zaman mutlu olmayabiliriz ama genel olarak mutlu olmayı isteriz. Çünkü mutlu olunca yaşamdan zevk alırız, mutlu olunca işlerimizi daha iyi yaparız. İnsan sağlıklı olunca mutlu olur, işi ile meşgul olunca mutlu olur, ailesi ile birlikte olunca mutlu olur. 


Mutluluk duygusunu kaybeden insanın hayattan bir beklentisi kalmamıştır. O kişi depresyona girmiş ve hayat ile ilgili endişeleri, heyecanları kalmadığı için kendini boş vermiş ve hayattan tat almamaya başlamıştır. Mutluluk duygusunu kaybetmemek için dört elle yaşama sarılmalıyız. Bizi mutlu eden işler yapmalıyız ve mutluluk duygusunu bu şekilde kaybetmemeliyiz. Mutluluk duygusu gittiği zaman da hayat da bitmiş demektir. İnsan kendini bu duruma sokmamalıdır ve inatla mutlu olmaya çalışmalıdır. Hayatımızda yenilgilerimiz olabilir, başarısızlıklarımız olabilir, acı kayıplarımız olabilir. Her şeye rağmen yine de mutlu olmanın çaresini aramalıyız ve kendimizi toplumdan soyutlamamalıyız.


 İnsan içine karışmalıyız ve insanlarla iletişim halinde kalmaya devam etmeliyiz. Mutluluk duygusunu kaybetmemek için her zaman bir amacımız olmalı ve o amacın peşinden gitmeye, çalışmaya, yorulmaya devam etmeliyiz. İşte tüm bunlar için mutlu olmaya devam etmeliyiz. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Öfkeyle Davranmak İnsanlara Ne Tür Zararlar Verir Konulu Kompozisyon

 

Öfkeyle Davranmak İnsanlara Ne Tür Zararlar Verir Konulu Kompozisyon


İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli fark akıldır. Aklını kullanmada önemli olan ise iradedir. Yani iradesine hakim olan ve iradesine hakim olamayan insanlar. İradesine hakim olan insan aynı zamanda öfkesine de hakim olur ve öfkeli anında sakin kalmayı başardığında kendine ve çevresindekilere zarar vermez. İnsan öfkeyle hareket ettiği zaman bunun zararını ilk olarak kendisi görür. Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, öfkelenen insanın düşünen beyni ile değil, hisseden beyni ile hareket eder demiştir.


 Öfke;  insanı,  kine, kıskançlığa, nefrete ve düşmanlığa sürükler. Sorunlarımız olduğu zaman bunu konuşarak anlaşma yoluna gitmeliyiz. Öfkeli davranmak ilk olarak kişinin bedenine ve ruhuna zarar veriri. Kişide hem bedensel hastalıklar hem de ruhsal hastalıklar ortaya çıkar.  Örneğin; çok sinirlendiği zaman tansiyonu çıkan insanlar vardır, öfkeli insan gergin olduğu için boyun kaslarında ağrı olur ve daha birçok rahatsızlıklara neden olur.


 İnsan öfkeli anında en sona söyleyeceklerini en başta dediği için insanları kırabilir ve geri dönüşü olmayan hatalar yapılabilir. Bu da öfkeli insana olan güveni azaltır ve insanlar onunla bir daha aynı ortamda bulunmak istemezler. Öfkeyle hareket edildiği zaman başa büyük belalar açılabilir ve pişmanlığın da bir faydası olmaz. Onun için öfke anında dikkatli olmak gerekir ve öfkeliyken büyük kararlar almamak gerekir.

Çabuk Kurulan Dostluklar Güven Verir Mi Konulu Konuşma

 

Çabuk Kurulan Dostluklar Güven Verir Mi Konulu Konuşma


Dostluğun kurulması belirli bir zaman alır. Bir anda kurulan arkadaşlıklar, dostluklar güven vermez.

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

Samimi arkadaşlıklar ve dostluklar belirli bir süreç gerektirir. Sizin zor günlerinizde yanınızda olup olmayacağını bilmeden, sizin başarılı anlarınızda sizin kadar sevinip sevinmeyeceğini anlamadan hemen arkadaşlık kurulmaz. Bunun için her arkadaş olarak gördüğünüze hemen güvenip dost olmamalısınız. Daha ilk tanışmada tüm aile bilgilerinizi, kendinizle ilgili özel yaşamınızı, düşüncelerinizi, bir olaya bakış açınızı, inançlarınızı bir anda herkese açıklamak doğru olmaz.

 

Çünkü o dost dediğin kişi karaktersiz ve yalancı bir insan çıkabilir. Size kendini iyi gibi gösterip sizinle ilgili her bilgiyi öğrendikten sonra size en büyük düşman olabilir. İşte bundan dolayı çabuk kurulan dostluklara kesinlikle güven olmaz. Ayrıca çabuk kurulan dostluklar, arkadaşlıklar da kısa zamanda bozulmaya başlar. Dostlukların kurulması yıllar alır.  Deneyim gerekir dostlukların kurulması için. Dostlukların kurulması için güven gerekir, sabır gerekir, birlikte vakit geçirmek gerekir, yeri geldiği zaman tartışmak ve tartışma anında  dost sandığınız kişininse nasıl davrandığını görüp izlemek gerekir. Sadık olup olmayacağını beklemek gerekir.


Sevgili öğretmenim,

İşte bundan dolayı arkadaş ya da dost seçimi yaparken çok dikkatli olmalıyız ve hemen ani kararlar alıp dostluklar kurmamalıyız, ani kararlar ile uzun yıllar dost olduğumuz kişileri silmemeliyiz. Kısacası çabuk kurulan dostluklar çabuk yıkılır ve güven vermez. Güven vermesi için yaşantıların olması şarttır. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Ailede Kadın Çalışmalı Mı Çalışmamalı Mı Konulu Kompozisyon Yazınız.

 

Ailede Kadın Çalışmalı Mı Çalışmamalı Mı Konulu Kompozisyon Yazınız.


Kadın aileyi çekip çeviren, aileye yuva sıcaklığı veren anne, öğretmen, hemşire, arkadaş, dost kısaca her şeydir. Yani aynı anda farklı rollere bürünür kadınlarımız. Kadın aile içinde üzerine düşen sorumluluklarını yerine getiriyorsa, eşine,  çocuklarına vakit ayırıp kalan zamanında da elbette çalışmalıdır. Çünkü sadece ev temizliği yapmak, yemek yapmak, çocuklarla ilgilenmek kadını mutlu etmez. Kadını mutlu eden en önemli şeylerden biri de kendi kazancını sağlaması, aileye maddi ve manevi olarak destek sağlayabilmesidir. Bunun için kadınlarımız her alanda iş hayatına atılmalı ve o parlak zekalarını, bilgi ve görgülerini topluma yansıtabilmelidir. 


Bir kadın ekonomik özgürlüğünü kazanmalıdır. Çünkü kimi şahsiyet sahibi olmayan erkekler canı sıkıldığı zaman  kadına istediği her türlü şiddeti ve baskıyı uygulayıp sonra da  ondan boşanarak ona beş kuruş vermeden kadını ortada bırakabilme hadsizliğini  gösterebilmektedirler ne yazık ki. Sadece bundan dolayı değil kadınının ülkesine, ülkesinin fertlerine faydalı olması gerekir. Bugün binlerce kadın öğretmenlerimiz, kadın polislerimiz, hakimlerimiz, savcılarımız, doktorlarımız, girişimcilerimiz büyük başarılara imza atmışlardır. Bunun için kadın kesinlikle çalışmalıdır. Bunun en güzel örneğini dinimizden de verebiliriz. Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed’in eşi olan Hz Hatice annemiz de çalışan bir kadındı. Ticari zekası, ahlakı ile Peygamber Efendimize layık olmuştu. Burada önemli olan kadına çalışmak, üretmek adına kaliteli imkan ve ortamlar sunmaktır. Kadını evde yok saymak yahut eve hapsetmek çözüm değil, aksine sosyolojik ve psikolojik ciddi bir sorundur. Mustafa Kemal Atatürk de kadınlarımızın çalışması ile ilgili şu sözü söylemiştir: “Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şeyi kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. 


Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir. Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamakların­dan geçeceklerdir. Kadınlar toplum yaşamında erkek­lerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.” 


İşte tüm bunlar için kadın çalışmalı, okumalı, kendine yatırım yapmalı ve kendini değerli kılmalıdır. Devlet ev hanımlarına da kendi yapabilecekleri şekilde işler vermeli ve maaş bağlamalıdır. Böylece kimse kimseye üstünlük sağlayamaz.

İnsanların Kişisel Gelişimleri İçin Yapabilecekleri Nelerdir?

 

İnsanların Kişisel Gelişimleri İçin Yapabilecekleri Nelerdir?

 

İnsan kendini geliştirmek için kendisine yatırım yapmalıdır. Bu yatırım da eğitim sayesinde olur. Onun için ilk olarak insanın nitelikli bir eğitimden geçmesi gerekir ve bir kariyer sahibi olması gerekir. Kendini meşgul edecek, zevk alacağı bir işi ile ilgilenmesi ve o işi hayat boyu severek yapması gerekir. Başarılı insanların çoğuna baktığımız zaman bu kişilerin işlerini zevkle yaptığını ve yaşı kaç olursa olsun kendini geliştirmeye devam ettiğini görebiliriz. Birey başarıyı yakalamak için kendine bir plan ve program hazırlamalı, disiplini elden bırakmamalıdır. Amaçlarına ve hayallerine ulaşmak için var gücü çalışmaya, üretken olmaya devam etmelidir. En az bir spor dalı ilgilenmeli, bir müzik aleti çalabilmelidir.

 

Çok sayıda kitap okumalı ve genel kültür seviyesini artırmalıdır. Farklı ülkeler, farklı şehirler gezerek de farklı maceralara atılabilmeli ve her gittiği yerden bir şey öğrenmeye çalışmalıdır. Başarıya ulaşmada aceleci davranmamalı sabretmesini bilmelidir. İnsan kendine geliştirmek için, kendini mutlu etmek için ve vicdanının rahat etmesi için başka insanlara da yardım etmelidir ve empati kurma becerisine sahi olmalıdır. Empati kuran insanlar hem kendilerini geliştirirler hem de toplum tarafından sevilen biri olurlar. Kişi kendine yeni hobiler etmelidir. İnsanlarla iletişimini devam ettirmeli, kimseyi kendinden aşağıda ya da yukarıda görmemelidir. Gündemde ve dünyada olan gelişmeleri takip etmeli ve her şeyden haberdar olmaya çalışmalıdır. İntikam duygusu ile değil affetme duygusu ile hareket etmelidir.

 

Kimseye karşı kin duymamalıdır. Hatalarından der çıkarmayı öğrenmelidir. En ufak bir başarısızlıkta yılmamalı umudunu kaybetmeden azim ve kararlılıkla çalışmaya devam etmelidir. Yeni diller öğrenmelidir. Çünkü farklı diller öğrenmek ona yeni dünyalar açacaktır ve kişisel gelişimine büyük katkı sağlayacaktır. Araştırma yapma alışkanlığına sahip olmalıdır. Fikir sahibi olmadığı konularda bilgi sahibi gibi davranmamalı bunun yerine bilmediği şeyleri araştırmalı ve merak duygusunu asla kaybetmemelidir. Beden ve zihin sağlığını korumalıdır.  Düzenli ve planlı yaşamalıdır. Sinema ve tiyatroya gitmelidir. İyi bir konuşmacı iyi bir dinleyici olmalıdır. Kişisel gelişim kurslarını takip etmelidir. Doğru, dürüst, güvenilir ve güzel ahlaklı insan olmalıdır.

Neden Bazı İnsanlar Diğerlerinden Daha Başarısız Olur?

 

Neden Bazı İnsanlar Diğerlerinden Daha Başarısız Olur?


Her insan aynı başarıyı gösteremeyebilir. Çünkü her insanın doğuştan zeka kapasitesi farklı olabilir. Bazı insanların diğerlerinden başarısız olmalarının nedenleri şunlardır:

* Zeka: Her insanda zeka seviyesi ve kapasitesi aynı değildir. Yüksek zekalı insanlar çalıştığı zaman daha da başarılı sonuç elde ederler. Normal zekaya sahip insanlar da çalıştığı zaman başarı elde eder ama yüksek zekalı olan bir tık fazla başarılı olur. Mesela kimi insanlar ne kadar çok çalışırsa çalışsın tıp fakültesini kazanamazken kimleri de sadece bir yılda tıp fakültesini kazanabilirler. İşte bu genlerle, zeka ile ilgili bir durumdur.


* Yetenek: Yetenekli insanlar  seçtiği meslek yeteneğine uygunsa harika sonuçlar ortaya koyarlar.

*Kişilik ve karakter: Her insanın başarıya olan inancı, azmi ve kararlılığı farklılık gösterebilir. Mesela kimi insanların içinden zerre kadar çalışma isteği gelmeyebilir, kimileri de çalışmaya çok hevesli olabilir.

* Sosyal Beceriler: Başka insanlar çekinmeden iletişim kurabilenler, amacına odaklanıp çalışmaya devam eden başarılı insanlar sosyal alanda da başarılı olurlar.

* Eğitim: Nitelikli bir eğitimden geçen insanlar daha başarılı olurken niteliksiz bir eğitimden geçenler ise daha az başarılı olur.


* Aile ve yakın çevre: Kişinin nasıl bir çevrede yaşadığı da onun başarılı olup olmayacağında doğrudan ya da dolaylı olarak etkili olabilir. Aile ve yakın çevresi bireye her anlamda destek verdiği zaman birey daha başarılı ve daha mutlu olur.

*Şans: Bazı insanlar gerçekten şanslı olabilirken bazılarının ise hiç şansı yaver gitmeyebilir. Tüm bunlara rağmen kişinin başarılı olmayacağında en önemli belirleyici unsur sabır, çalışmak, kararlılık, tutarlıktır.

İnsanların Hayatındaki En Önemli Değerler Nelerdir?

 

İnsanların Hayatındaki En Önemli Değerler Nelerdir?


İnsanlar değerleri ile yaşayınca daha iyi insan olur ve daha erdemli olur. İnsanların hayatındaki en önemli değerler şunlardır:

* Sevgi:  İnsan ait olma duygusunu hissederse kendine güven duymaya başlar. Bu ait olma duygusu  da ilk olarak ailede başlar. Onun için aile sevginin koşulsuz sağlandığı ilk yerdir. Bir insan sevgiyi yeteri kadar alamadıysa hep bir yanı boş kalacaktır. Bundan dolayı en önemli değer sevgidir. Bunu sağlayacak olan da aile, arkadaşlar, yakın çevredir.

*Sağlık: İnsan yaşamında en önemli şey sağlıktır. Çünkü sağlık olmayınca da hayatın da tadı olmaz. İstediğiniz kadar zengin olun ama sağlığınız yerinde olmazsa bedenen ve ruhen kötü olursunuz. Bundan dolayı en önemli değerlerden biri de sağlıklı olmak ve kendi başına işlerini yapabilmektir.

* Özgürlük: İnsanın başka insanlara zarar vermeden istediği gibi yaşayabilmesi, başka ülkelerin mandası altında olmadan kendi ülkesinde özgürce nefes alması da büyük bir değer, büyük bir kazanımdır.



*Umut: İnsanı yaşama bağlayan en önemli değer umuttur. Umudunu kaybeden insan her şeyini kaybeder. Umudunu kaybetmeyen ise her şeye rağmen hayat dört elle sarılır ve umutla yaşama, çalışmaya devam eder.

*Mutluluk:  Mutlu olmak kişiye yaşam enerjisi sağlar. İnsan mutlu olduğu zaman stresi azalır, kendini daha iyi hisseder ve çevresine de mutluluk katar. Bunun için mutluluk da büyük bir değer ve kazanımdır.

*Merhamet: İnsanı insan yapan en önemli değerlerden biri de merhametli bir yüreğe sahip olmaktır. Acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını hissedebiliyorsan insansın der Tolstoy. İşte bunu sağlayan duygu da merhamet denen duygumuzdur.

*Adalet: Adaletin olduğu yerde hukuk devreye girer. Adalet tam işlerse insanlar mutlu olur. Adalet olmadığı zaman insanların devlete güveni kalmaz ve herkes kendi kurallarını koymaya başlar ve bu da devlet düzeninin bozulmasına, toplumun parçalanmasına neden olur. Adalet mülkün temelidir diye boşa dememiş Hz Ömer.

* Vicdan: İnsanın içinin rahat olması, kimseye kötülük etmeden rahatça uyuyabilmesi  bir vicdan meselesidir. Örneğin; Yetim öksüz hakkı yememek, devlet malı çalmamak, işini helal kazançtan sağlamak bir vicdani rahatlık ve büyük bir erdemdir.

* Edep: Edepli insan nerde nasıl davranacağını, ne konuşacağını bilen nezaket sahibi insandır. Edep her şeyin başıdır. Bunun için de edep duygusu da büyük bir değerdir.



* Çalışmak: Altın teri ile kimseye muhtaç olmadan kendi ayakların üzerinde çalışabilmen seni yüceltir ve değerli kılar. Çalışmak en güzel değerlerden biridir.

* Dürüst ve güvenilir olmak: Karakter sahibi insanlar dürüst ve güvenilir olarak kendilerine karşı özsaygılarını kaybetmezler ve toplum tarafından da sevilirler.

* Aklını kullanmak: Aklını iyi yolda kullananlar iyi işler yapar, aklını kullanamayanlar da beladan kurtulamazlar.

* Vatan ve millet sevgisi: Vatan ve millet sevgisi en büyük değerlerden biridir.

* İnsan sevgisi: İnsana insan olduğu için değer vermek gerekir.

* Estetik: İşin İnsanda güzel duygusu uyandıran, güzellik duygusuna uygun olan şeylerde bir değerdir.

* Hoşgörü: Ön yargılı olmadan herkesi olduğu gibi kabul etmek ve ayrım yapmamak gerekir.

Tüm bunların yanında; Misafirperverlik,  dayanışma içinde olmak, temiz olmak,  saygılı olmak, iyi olmak, duyarlı olmak, alçakgönüllü olmak, sabırlı olmak, özdenetim sahibi olmak,  sorumluluk sahibi olmak, samimi olmak, barıştan yana olmak,  iş birliği içinde hareket etmek vb bunların hepsi de insan yaşamındaki önemli değerlerdir.

İnsanların Farklı Meslekleri Seçmesinin Nedenleri Nelerdir?

 

İnsanların Farklı Meslekleri Seçmesinin Nedenleri Nelerdir?


Her insanın ilgi, istekleri farklıdır. Her insan aynı mesleği yapsaydı şu anda dünyada farklı gelişmeler olmazdı ve dünya yerinde saymaya devam ederdi. İnsanların farklı meslekleri seçmelerinin nedenleri şunlardır:


1) Bireysel faktörler:  Bireysel faktörler içerisinde ise ilgi ve yetenekler ön plana çıkar. İnsan hangi mesleğe ilgi duyuyorsa onu seçebilir. Ya da bir alanda yetenekliyse ve yetenekli olduğu alanı da çok seviyorsa o işte başarılı olur ve o işi seçer. Bireysel faktörlerden bir diğer ise değerler ve inançlardır. Kişi değerleri doğrultusunda da bir meslek seçebilir. Örneğin; insanlara yardım etmeyi seven biri hemşire olabilir, ikna kabiliyeti yüksek olan biride avukatlığı seçebilir gibi.Bireysel faktörlerden biri de bireyin karakteri ile ilgilidir. Her insanın karakter yapısı farklıdır. Örneğin çocukları çok seven biri öğretmen olabilir, hastalara yardımcı olmak isteyen biri doktor olabilir, yönetici kişiliği olan biri de başkan ya da müdür olmayı seçebilir.

 

2) Sosyal Faktörler:

Kültür: İnsanların içinde doğduğu ortam, yaşadıkları kültürel farklılıklar onların hangi mesleği seçip seçmeyeceğinde etkili olabilirler. Kimi kültürlerde erkeklerin yapacağı meslek vardır, kimi kültürde de sadece kadınların yapabileceği meslekler vardır. Yani bu yöreye göre, topluma göre, ülkeye göre değişen bir durumdur.

Aile ve çevre: Bireyin ailesi, çevresindeki yakınları, arkadaşları onu bir mesleğe yönlendirebilir ve bireyin meslek seçiminde etkili olabilir. Örneğin anne babası öğretmen olan bir çocuk da öğretmenliği tercih edebilir.


Sosyal beklentiler: İnsanlar toplum tarafından kabul görmüş  mesleklere yönelebilirler. Yani toplum bana iyi desin, başarılı bir doktor oldu desin gibi toplumun beklentilerine göre de bir meslek seçilebilir. İş fırsatlarının fazla olduğu meslek de tercih edilebilir.

Kişisel beklenti: Kişi  hem yüksek maaşı olduğu için hem de ilgi duyup sevdiği bir mesleği tercih edebilir. İşte tüm bunlar bireyin farklı meslekleri seçmesinin nedenleri arasında yer alır.

Neden Bazı İnsanlar Diğerlerine Nazaran Daha Üretken Olur?

 

Neden Bazı İnsanlar Diğerlerine  Nazaran Daha  Üretken Olur?


Bazı insanlar kimi insanlara göre daha üretken olur çünkü onları mutlu eden işleridir. Sadece işi ile meşgul olan, işine aşık olan insanlar kendini geliştirmek için, merak duygusunu yenmek için, yeni bir şeyler ortaya koymak için üretken olmaya devam ederler. Eğitim hayat boyu devam eder diye bir söz vardır ya işte eğitimin hayat boyu devam etmesinin nedeni insanların üretken olması ile ilgilidir. 


Kimi insanlar oturup başka insanların dedikodusunu yapmak yerine, siyaset konuşmak yerine, magazin konuşmak yerine kendimi alanımda nasıl daha iyi geliştirebilirim ve nasıl daha başarılı olabilirim düşüncesi ile hareket ederler. Bundan dolayı da üretken olmaya, çalışmaya, alın teri dökmeye, topluma örnek olmaya devam ederler. İşte böyle kimseler toplum gözünde de de değerli olur  ve her zaman sevilip sayılır. Üretkenlik içten gelen bir şeydir. 


Mesela kimi çocuklar anne ve babaları demeden hayatta ödev yapmazlar ve bu çocukları teşvik ile ödeve oturtabiliriz. Kimi çocuklar da vardır ki içlerinde müthiş bir öğrenme ve merak tutkusu vardır. Devamlı yeni şeyler öğrenmek isterler, bir işi bitirip diğer işe başlarlar. Yani üretkenlik biraz da içten gelen bir şeydir diyebilirim. Kısaca bazı insanların daha üretken olmasının nedenleri şunlardır: Çevresel faktörler, bireysel tercihler ve genetik faktörlerdir.

Eğitimli Olmak Mı Eğitimsiz Olmak Mı Daha Önemlidir Konulu Konuşma

 

Eğitimli Olmak Mı Eğitimsiz Olmak Mı Daha Önemlidir Konulu Konuşma


Eğitimli olmak mı eğitimsiz olmak mı sorusunun cevabı elbette eğitimli olmak daha iyidir şeklinde olacaktır. Çünkü eğitim sayesinde insan doğruyu bulur, eğitim sayesinde kendini geliştirir, iyi yönde değiştirir ve kendisine ileriye dönük hedefler koyar. Eğitimden yoksun kalmış bir insan kendini hiç bir şekilde geliştiremez.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


İnsan eğitimden ayrı kaldığı zaman  kendini geliştirmediği için de her şeyden habersiz olur ve bilgisiz kalır. Bu da onun cahil kalmasına neden olur. Bir toplumda eğitime yeteri kadar değer verilmiyorsa o toplumda nitelikli insanlar, başarılı ve üretken bireyler yetişmez. Eğitim olacak ki ülkeler bilim ve teknik alanında gelişmeler yaşasın, aydın insanlar yol gösterici olsun, herkes okuma yazma öğrenerek kendine yatırım yapsın ve ülkesi için her geçen gün daha çok çalışıp daha çok aydınlansın. Eğitimden yoksun milletler kısa zamanda yok olmaya mahkum kalır. Mustafa Kemal Atatürk der ki; Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.


Yani eğitim olmazsa başka milletlerin egemenliği altında yaşamak zorunda kalırız. Böyle olunca ne kendi ana dilimizi konuşabiliriz, ne gelenek göreneklerimiz yaşatabiliriz. Milli benliğimiz de zamanla yok olmaya başlar ve biz diye bir şey kalmaz. İşte bu olumsuzlukların olmaması için her zaman eğitime ve öğretime millet olarak önem vermeliyiz, her alanda gelişip ülkemizi çağdaş ülkeler seviyesine çıkarmalıyız. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.

Adalet Mülkün Temelidir Sözünden Yola Çıkarak Devletin Yönetim Biçimi İdari Yapılanma Konularında Adalet Kavramının Rolünü Açıklayan Kompozisyon

 

Adalet Mülkün Temelidir Sözünden Yola Çıkarak Devletin Yönetim Biçimi İdari Yapılanma Konularında Adalet Kavramının Rolünü Açıklayan Kompozisyon


Adalet mülkün temelidir der Hz Ömer. Bir ülkede adalet olmadığı zaman her şey yerle bir olur. Toplumda ahlaki yapıda aksamalar ortaya çıkar, güçlü olan güçsüz olanı ezer, zalim olan masum olana zulüm eder, işe almalarda liyakatsızlık olur, herkes yasaları kendi kafasına göre uygular ve eşkıyalık yapmaya başlayan gruplar oluşabilir, mafya grupları ortaya çıkar. İşte bunların olmaması için adalet her şeyin üstünde tutulmalıdır. Burada da en büyük görev devlet yöneticilerine düşer.

 Devletin başındaki kişiler adaletli bir yönetim sistemini benimser ve uygularsa toplumda da kargaşalar ortaya çıkmaz. Onun için devlet yöneticilerinin adalet konusunda çok hassas olmaları gerekir. Adaletsiz bir yönetim olduğu zaman insanların devlete olan güveni kalmaz ve toplumda huzursuzluklar baş gösterebilir. Bu da toplum içinde çeşitli sorunlar doğurur. Örneğin; Hak etmediği halde kendi yakınlarına kadro veren, aylık maaş bağlayan yöneticiler olduğu zaman bu iş hakkaniyete ters düşer. 

Çünkü baştaki adil olmazsa toplum içindeki diğer kimseler de adil olmamaya başlar ve  bu da toplumsal düzenin bozulmasına ve parçalanmasına neden olur. Adalet her şeyin üstünde tutulmalıdır. Hz Ömer adalet ile ilgili şu sözü de söylemiştir: Adalet olmadıkça yönetimin, edep olmadıkça asaletin, cömertlik olmadıkça zenginliğin faydası olmaz. İşte tüm bunlar için adalet olmazsa olmazlarımızdan olmalıdır.

 Devlet fertlerine güven sağlamalı, fertler devlet yöneticilerine güvenebilmelidir. Hak edene hak ettiği verilmeli, hak etmeyene ise hiçbir şey verilmemelidir. İnsanca yaşamak için, doğruluk için, dürüstlük için, güven için adalet her zaman var olmalı ve adaletli bir yönetim tüm fertleri de içine almalıdır. Kimseye hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmamalıdır.

Müziğin İnsan İçin Önemi İle İlgili Özdeyişler Bulunuz.

 

Müziğin İnsan İçin Önemi İle İlgili Özdeyişler Bulunuz.


İnsan ruhunun gıdası olan müzik hemen hemen herkesin vazgeçilmezidir. Çünkü müzik dinleyerek kendimize geliriz, kendimiz keşfederiz ve içimizdeki sıkıntılar bir nebze de olsa azalmaya başlar. Gün içindeki stresimizi atarız hiç değilse. Müzik ortak duyguların dile yansımasıdır aslında. Dertler, sevinçler müzik ile dile gelir. Bunun için müziği hayatımızdan çıkarmamalıyız. Müzik ile ilgili özdeyişler şunlardır:

“Müziğin amacı heyecandır hiç bir sanat insan kalbinde bu kadar yüce bir insanlık duygusu uyandıramaz.” George Sand.

“Bazen bir kahve yudumlayıp bir şarkı açarsın, susarsın ve o şarkı senin söylemek istediğin her şeyi söyler.” Winged Creatures.

“Müzik, seslerle düşünme sanatıdır.” Jules Combarieu.

“Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey… Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum.” Nazım Hikmet.


“Müzik, ancak hissedebiliyorsam gerçektir.” Ray

“Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.”  Mustafa Kemal Atatürk

“Müzik; heyecanlı kalplerdeki kederi unutturur.” Chateaubriand

“Müzik, insanların evrensel dilidir.” Longfellow.

“Kalpteki fazilet tohumları müzikle yeşerir.” Luther.

“Eğer müzik aşkın gıdasıysa, durmadan çalınız.” Shakespeare
“En iyi müzik… dünyayı görmeni sağlayandır.” Bruce Springsteen

“İnce bir müzik hassasiyeti, en medenileştirici bir eğitim aracı olabilir.” Eflatun
“Müziğin asıl gücü; insanı, bestecisinin hayal dünyasına sürüklemesidir. “ Beethoven
“Bir milleti tutsak etmek isterseniz müziğini çürütün.” Confucius.

“Müzik insan ruhunu dalgalandıran okşayan ve ona ince zevkler tattıran üstün bir sanattır.” Hugo Riman.

“Müzik dinledikçe beni mutlu eden ve umutlandıran bir duygu akımı oluşuyordu adeta. Müzik, beraberinde bir şeylerin olacağına dair vaatler ve umutlar getiriyordu.” Christy Brown.

 “Müzik insanın yaşamı, hayatı, kısacası her şeyidir. Müziksiz bir hayat olmaz, mutsuz da olsam mutlu da olsam müzik dinlerim.”

“İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli iyi bir şiir okumalı güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir.” Goethe
“Müzik bir köprüdür,” diyor. “Kelimelerin yetersiz kaldığı şeyleri anlatıp insanları birbirine bağlar.” -Emily Murdoch.
“Müziğin amacı heyecandır hiç bir sanat insan kalbinde bu kadar yüce bir insanlık duygusu uyandıramaz.” George Sand


“Müzik yalnızca bizi rahatlatan ya da alıp götüren bir şey değil, bundan öte bir şey, bir ideoloji. Bir insanın ne tür müzik dinlediğine bak, nasıl biri olduğunu anlarsın.” Paulo Coelho.

“İnsanların duygularını anlama ve öğrenme çabamın bir parçası olarak sürekli müzik dinliyorum.”  Ömer Zülfü Livaneli.

“Bir memleketin ahlak bakımından nasıl idare edildiğini anlamak isterseniz o ülkenin müziğini inceleyiniz.” Confucius