Arkadaşlığın Önemi İle İlgili Hikaye Yazınız.

 Arkadaşlığın Önemi İle İlgili Hikaye Yazınız.




Mustafa  sabah erkenden kalkmış, elini yüzünü yıkamış okula doğru yol almıştı. Komşusu ve aynı zamanda en yakın arkadaşı olan Hasan ile birlikte okula doğru vardı. Bugün Hasan’ın canı çok sıkkındı. Mustafa arkadaşının üzgün olduğunu anlamış ve ona neler olup bittiğini sormuştu. Hasan neden üzüldüğünü açıklamaya başladı: Mustafa çok üzülüyorum, anneme ve babam ayrıldı ve biz de annemin yanında kalacağız babamı artık eskisi kadar göremeyeceğim dedi ve gözlerinden yaşlar boşandı. Mustafa arkadaşının bu hali karşısında ne yapacağını bilemedi ve ona sarıldı ve onu anladığını davranışlarıyla belli etti, onun sırtını sıvazladı. Hasan bu destekten güç aldı ve derz zilinin de çalması ile sınıfa girdi. Hasan ve Mustafa ayrılmaz iki dosttu. Birbirlerinin her zaman yanında olurlardı. Mustafa’nın da kötü günleri olsa Hasan da onu teselli eder ve onu mutlu etmeye çalışırdı.

 Çocuklar ders çıkışı sonrası eve doğru yürümeye başladı. Hasan yine düşünceliydi. Mustafa ne oldu arkadaşım dedi. Hasan da evde yiyecek hiçbir şeylerinin olmadığını ve babasının sorumsuzluklarından dolayı  borca battığını söyledi. Bunun için de maddi ve manevi olarak zor günler geçirdiğini söyledi Hasan. Meğer Mustafa’nın en yakın dostu, arkadaşı kaç gündür okula ekmek ve birkaç zeytin yiyerek geliyormuş. Mustafa bunu duyduğunda çok üzüldü ve hemen Hasan’ı da yanına alıp öğle yemeğine annesine getirdi. Merve Hanım Mustafa’nın Hasan ile birlikte geldiğini görünce çok mutlu oldu ve onlara yaptığı güzel ve parmak ısırtan köftelerden ikram etti. Yanına da kendi elleri ile hazırladığı vişne suyu ikram etti. Merve Hanım Hasan’ın annesi ile arkadaş olduğu için olup bitenden haberdardı. Onun için bu dönemde Hasan’a daha hassas davranılıyor ve bu süreç ona yansıtılmamaya çalışıyordu.

 Mustafa ise Hasan’ı hiç bırakmıyor her zaman yanında oluyordu. Babası Mustafa’ya bir şey alsa Mustafa Hasan’a da alınsın diyordu. Mustafa’nın ailesi elbette iyi ve vefalı bir aileydi ve Hasan’ı da düşünüyordu. Onlar yardımsever bir aileydi, Hasan da arkadaş gibi arkadaştı. İki arkadaş yıllar boyunca çok iyi dost oldular ve birbirilerinin her kötü gününde yanında oldular  ve mutlu günler de birbirilerinden ayrılmadılar. Arkadaşlık böyleydi işte. Hiç bırakmadan elini arkanda güçlü bir dağın olduğunu bilmekti arkadaşlık.

“Her İnsanın Kelime Hazinesinin Zenginliği Bilgi ve Tecrübesi Ölçüsünde Çoğalır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

“Her İnsanın Kelime Hazinesinin Zenginliği Bilgi ve Tecrübesi Ölçüsünde Çoğalır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon



Her insanın kelime hazinesi kişinin kendini geliştirip geliştirmemesi ile ilgili bir durumdur. Bir insan çok yer gezip görüyorsa oralarda mutlaka farklı şeyler görecek ve gezip gördüğü yerler hakkında yeni bilgiler edinecek ve yeni kelimeler öğrenecektir. Çok fazla gezmeyen biri de okuduğu kitaplar sayesinde kelime hazinesini geliştirecek o ölçüde kendini geliştirmiş olacaktır.

 İnsanın yetiştiği ortam, takıldığı arkadaşları, eşi, dostu da onun kelime hazinesinin gelişmesini sağlayacak ya da yetiştiği ortam iyi değilse kelime hazinesi fazla gelişmeyecektir. Kelime hazinesini geliştirmenin en etkili yolu çok okumaktır. Farklı türden kitaplar okuyarak farklı şeyler öğrenebiliriz ve böylece kelime dağarcığımız gelişerek çok değişik türden şeyler öğrenebiliriz. Yaşadığımız deneyimler de bizim kelime dağarcığımızın gelişmesine katkı sağlar ve bizi öğrenmeye teşvik eder. Bunun için kişi kendini devamlı geliştirmeli, okumalı, araştırmalı ve yaşamına bir şekilde yön vermelidir. Yaşadığımız deneyimlerin de kelime hazinemizi geliştirmesine bir örnek verecek olursak; Mesela yeni bir arkadaş ortamına girdiğimiz zaman arkadaşlarımızın hiç bilmediğimiz kelimeler kullandığını duyarız ve bu kelimeler de elbette Türkçedir ama biz ne anlama geldiğini bilmeliyiz. Onlar kendi aralarında konuşurken biz ise bu duruma yabancı kalırız ve kendimizi yalnız hissederek üzülürüz. 

Bunun üzerine kelime dağarcığımız geliştirmek için daha çok okuruz, daha çok çalışırız ve bize bu durum tecrübe olur. Bundan sonra biz kendimizi geliştiririz ve arkadaşlarımızın konuştuğu kelimelerin anlamını bildiğimi zaman mutlu oluruz ve kendi gelişimimize büyük katkı sağlamış oluruz. Kelime hazinemizin gelişmesi için okumalıyız, anlamını bilmediğimiz sözcüklerin anlamına sözlükten bakmalıyız, sesli okuma yapmalıyız, bulmaca çözmeliyiz, kelime oyunları oynamalıyız, yazmalıyız, kelime dağarcığını geliştiren hafıza tekniklerini öğrenmeliyiz,


Kendini Sevmek İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Kendini Sevmek İle İlgili Kompozisyon Yazınız.




Hayatımızın belli zamanlarını, belli günlerini ya da belli saatlerini sadece kendimize odaklanarak kendimizi düşünerek geçirmek bizim kendimiz ile ilgili olan  duygu ve düşüncelerimizin farkına varmamızı sağlar. Hep başkaları için çalışırız. Başkalarına yardım edelim, onun elinden tutalım, bunun şu eksiğini giderelim, onun bu üzüntüsünün gitmesi için ne yapabilirim vb diye düşünmeye devam ederiz. Peki düşünüp kendimiz için bir şey yapar mıyız? Ben mutlu muyum, bugün kendim için ne yapabilirim, kendimi iyi tanıyor muyum? İstediğim ve mutlu olduğum şeyler nelerdir? Ya da sevmediğim bir işi mi yapıyorum yoksa bana dayatılan şeyleri mi yapıyorum diye çoğu zaman düşünmeyiz ve sisteme ayak uydurup yaşamaya ama mutsuz ve hayattan zevk almadan yaşamaya devam ederiz. 

İnsan elbette başkalarının acılarını paylaşmalı ve o acılara ortak olmalı, elbette yardımlaşma ve dayanışma içinde hareket etmeli ama bu arada da kendini de ihmal etmemelidir. Bir insan ilk önce kendini sevmeli, kendini saymalıdır. Siz kendinizi sevmediğiniz zaman dünya sizi sevse bunun hiçbir önemi yoktur. Onun için kişi önce kendi iç sesine kulak vermeli, kendini nasıl mutlu edeceğini bulmalı ve kendine vakit ayırmalı ve kendi üzerine düşünmelidir. Böyle olduğu zaman kişi kendini sevmeye başlayacak, bu sevgi uygulamada da kendini belli edecek ve bireyde büyük bir değişim işte o kendi kendinin farkında olduğu zaman, kendini sevdiği zaman başlayacaktır. Burada anlattığım kendini sevmek bencillik değildir, kendine olan saygı, kendini değersiz hissetmemesi ve önce kendini mutlu etmesi gerektiği sonra da başkalarının mutlu olması için elinden geleni yapmasıdır. İşte böyle olduğu zaman insan daha mutlu olacak, bedenen ve ruhen daha sağlıklı olacak ve istediği bir hayatı kendi iradesi ile yaşayacak ve kendini de tanımış olacaktır.

İnsanın kendi sevmesi ile ilgili şu söz kendimizin ne kadar değerli olduğunu anlatır aslında: Sorunları ne olursa olsun, herkesi ikna etmeye çalıştığım tek bir şey var: ‘Kendini Sevmek’. Sevgi harika bir tedavidir. Kendimizi sevmek yaşamımızda mucizeler yaratır. Aşırı gurur, küstahça bir kibir ya da kendini beğenme gibi şeylerden bahsetmiyorum; çünkü bunlar sevgi değil, sadece korkudur. Kendini sevmek ise, kendimize saygı duymak, mucizevi bedenimiz ve aklımız için minnettar olmaktır." Onun için kendimiz sevelim, kendimiz sevdiğimiz zaman dünyayı da sevmiş oluruz, başka insanları da sevmiş oluruz ve daha mutlu oluruz.

Türk Dili İle İlgili Özlü Sözler

 Türk Dili İle İlgili Özlü Sözler



 Türk dilinin daha da yaygınlaşması için dilimize gereken önemi vermeliyiz. Yabancı kelimeler kullanmak yerine kendi ana dilimiz olan Türkçeyi kullanmalıyız. İş yerlerinde, lokantalarda, spor salonlarında ve daha çok yerde Türkçe  olmalıdır. Milli benliğimizi kaybetmemek için, ana dilimizi yerinde kullanmalıyız ve yabancı özentiliğinden de bir an önce vazgeçmeliyiz yoksa büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalırsak iş işten geçmiş olur.

Türk dili ile ilgili sözler şunlardır:

“Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessesedir. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil; şuurla işlensin.” Mustafa Kemal Atatürk

“Türk dilinin kendi benliğine, aslında güzellik ve zenginliğe kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın dikkatli, ilgili olmasını isteriz.”

““Dil, bir medeniyet olayıdır. Bir medeniyetin kurduğu dil, başka bir medeniyetin düşündüklerini söyleyemez. Yetmez onu söylemeğe. Bir ulus, medeniyetini değiştirdi mi, dilini de değiştirmek zorundadır.” Nurullah Ataç

“Arkadaşlar, bizim ahenkli, zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır.” Mustafa Kemal Atatürk

“Mademki Türk’üz, o halde bir Türk gibi görür, bir Türk gibi düşünür, bir Türk gibi davranırız ve bir Türk gibi yazarız.” (Ömer Seyfettin)

“Bu dil ağzımda annemin sütüdür.”  Yahya Kemal Beyatlı

Türkçenin derinliklerine dalınca, gözlerime on sekiz bin evrenden daha yüksek bin evren göründü.” (Ali Şir Nevai)

“Türklüğün vicdanı bir dini bir, imanı bir; fakat hepsi ayrılır, olmazsa lisanı bir.” Ziya Gökalp

“Dil bayrak gibi devletin simgelerinden biridir.” Ömer Asım Aksoy
Dilimizin Türkçe, Arapça ve Farsça’nın bir bileşimi olduğu söyleniyorsa da, bu bileşim, bazı başka dillerde olduğu gibi bir çeşit kimyasal bileşim değildir. Dilimizde kullanılan Arapça ve Farsça sözcükler her zaman bir yabancı olarak durur, bütünüyle dilimize karışmamış, dilimizin kurallarına, söylenişine asla uymamış, yabancılıklarını korumuşlardır. Bunun için, ne zaman istersek bu yabancı sözcükleri atarak, dilimizi tertemiz etmek elimizdedir.”
Şemsettin Sami

Atatürk’ün Sizi Etkileyen Bir Özelliğini Kompozisyon Olarak Yazınız.

 Atatürk’ün Sizi Etkileyen Bir Özelliğini Kompozisyon Olarak Yazınız.




Mustafa Kemal Atatürk Türk Milleti’nin kurucusu olan, vatanı ve milleti için her türlü zorluğa göğüs gerip ülkeyi halkı ile düşmanlardan temizleyen  büyük bir lider olarak adını tarihe ve yüreklere yazdırmıştır.  Onun çok sayıda kişisel özellikleri vardır. İleri görüşlü olması, çalışkan olması, vatan sevdalısı olması, idealist olması vb.  gibi bunları çoğaltabiliriz.

Onun en sevdiğim ve beni etkileyen yönü ise sabırlı ve disiplinli oluşudur.  Atatürk vatan ve milletin düşmandan kurtulması için ilk olarak çok çalışmış, vatanın kurtarılacağına inanmış ve bunun için de çalışmayı sabır ve disiplini ile birlikte yürütmüştür. O eğer sabırlı olmasaydı, disiplinli olmasaydı ülkemiz bugün cumhuriyet yönetimi ile yönetilemeyebilir, ülkemiz bağımsız da olmayabilirdi. Onun sabırlı ve disiplinli olması sayamadığımız birçok olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Sabırlı olmuştur çünkü sabırlı olmazsa istediği amaca ulaşamayacağını biliyordu. Disiplinli olmuştur çünkü disiplin olmadan özgürleşemez insanoğlu. Disiplin düzen getirir ve başarı getirir. Atatürk önce düşünür, sonra karar verir, araştırır ve daha sonra ise uygulamaya geçerdi. Örneğin; Samsun'dan Kurtuluş Savaşını başlattığı zaman hayallerini hemen kimseye söylememiş ve sabır ile çalışmalarına devam etmiştir.  Ben de onun için gibi sabırlı olup derslerime çok çalışacağım ve disiplinli bir şekilde inandığım yolda hedeflerime ulaşmak için var gücümle çalışıp vatanıma ve milletime faydalı bir evlat olacağım.

Unutmayalım ki sabır ve disiplin başarı da getirir. Atatürk sabırlı olmuştur vatan kurtulmuştur, ülkenin yönetim şekli değişmiştir. Disiplinli olmuştur işini zamanında yapmış ve bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında en büyük katkıyı gösteren milleti ile birlikte o olmuştur. Eğitim ve öğretim alanında çeşitli yenilikler getirmiş ve disiplinli olması sayesinde de ülkesinin fertlerine okuma yazmayaı öğreten kişi olmuştur.

Mutlu Aile Nasıl Olur? Konulu Kompozisyon Yazınız.

 Mutlu Aile Nasıl Olur? Konulu Kompozisyon Yazınız.




 Aile kurmak, çocukların dünyaya gelmesi, onlara güzel bir yaşam sunabilmek ve bu yolculuk sürecinde  birlik ve beraberlik içinde olmak mutlu bir ailenin sırlarından biridir. Mutlu aile olmak için ilk olarak aile içindeki bireylerin birbirine karşı sevgi bağı ile bağlanması ve saygı duygusu ile hareket etmesi gerekir. Anne ve baba ilk önce kendi aralarındaki sorunları halletmeli ve bu sorunları hallederken evde gürültü çıkararak değil öfke duygusuna hakim olarak, kibarlığı elde bırakamayarak problemlerin üstesinden gelmeye çalışmalıdırlar. 

Elbette ki her anne ve babanın kendi ailesinden ve genlerinden aldığı huylar vardır. Bu huyların iyi olanını devam ettirmek, kötü olanını ise ortadan kaldırmak aile bireylerinin mutlu olmasına katkı sağlayacaktır. Mutlu aile olmak için aile bireylerinin her birinin kendi içindeki sorumluluklarını yapması gerekir. Anne ve baba çalışıyorsa işlerini en güzel şekilde eyerine getirmeli, işten kalan zamanda ise aile birlik içinde olmalı, güzel  sofralar kurulmalı, güzel konuşmalar yapılmalı ve anne, baba ve çocuklar bu mutluluğun tadını doyasıya yaşamalıdır. Anne sinirlendiği zaman baba onu alttan almaya çalışmalı, baba sinirlendiğinde ise anne onu alttan almaya çalışmalıdır.

 Çocuklar sinirlendiği zaman da anne ve baba çocuklarının sorununun ne olduğunu anlamaya çalışmalı, çocuklara hemen ön yargı ile yaklaşılmamalıdır. Dışarının olumsuzluğu eve taşınmamalıdır. Aile içindeki bireyler birbirlerinin yaşam alanına saygı duymalıdır. Evde küçük bir kütüphane kurulmalı ve aile bireyleri her gün belli saatte birlikte okuma saatleri yapmalıdır. Kararlar birlikte alınmalıdır. Dışarıya çıkarken güzel giyindiğimiz gibi evde de güzel ve şık giyinmeliyiz ki kendimizi mutlu ve olumlu bir ruh hali içinde hissedelim.

 Çocuklara verilen sevgi koşulsuz olmalıdır. Anne ve baba çocuğu sadece akademik anlamda başarılı etmek için uğraşmamalı aynı zamanda çocukların mutlu olması için de onların ilgi ve yeteneklerinin ne olduğunu anlamalı, çocukların neyi yapmak istediği onlara sorulmalıdır. Çocuğa zorla bir şey dayatılmamalıdır. Bizler anne ve baba olarak onları sevmeliyiz, korumalıyız. Bizler onun öğretmeni değiliz bizler anne ve babasıyız. Onun için çocuğa sürekli çalış , şunu yap bunu yap diye ısrara ederek onu çalışmaktan soğutmamalıyız. Sorumlulukları varsa bunu ona sevdirerek yaptırmaya çalışmalıyız.

 İşte bunları yaptığımız zaman aile mutlu bir aile olur ve aile içinde büyük problemler ortaya çıkmaz. Yeter ki herkes birbirine karşı anlayışlı olsun, birbirinin her hatasını yüzüne vurmasın. Böyle olduğu zaman mutlu aileler ve mutlu çocuklar ortaya çıkar. O çocuklar da geleceğin mimarı olur ve gelecek nesilde de sağlıklı, çalışkan ve mutlu çocuklar mutlu ailelerin ortaya çıkmasını sağlar.

Çalışmanın Kişiye ve Milletimize Kazandıracakları Konulu Kompozisyon Yazınız.

 Çalışmanın Kişiye ve Milletimize Kazandıracakları Konulu Kompozisyon Yazınız.




İnsanı yoran ama onun mutlu olmasını sağlayan, kazanç elde etmesini sağlayan, kimseye muhtaç olmamasını sağlayan en önemli unsur çalışmaktır. Kişi çalıştığı zaman ve emeğinin sonucunu aldığı zaman önce kendine bir çeki düzen verir. Aç kalmaz, kimseye el açmak zorunda kalmaz, sorumluluklarını yerine getirdiği için mutlu olur ve psikolojik olarak da kendini sağlam hisseder. Çalışmak önce kişinin kendisine daha sonra da içinde yaşadığı topluma fayda sağlar.

 Çalışkan insanlar milletine faydalı olan insanlardır. Örneğin; bilim adamı olup buluş yapan insanlar bilim ve teknolojiye katkıda bulunur, çorak bir tarlayı sürüp orada  her çeşit sebze, meyve yetiştiren insanlar ülkesinin tarımsal faaliyetlerine destek olur, bir öğretmen nitelikli öğrenciler, ahlaklı öğrenciler yetiştirerek milletine sağlam karakterli çocuklar yetiştirir, bir doktor bir hastanın yaşamını kurtararak çok sayıda kişinin yaşama sevinci olur ve bunun tahmin edemeyeceğimiz çok faydası olur. Çalışmak aynı zamanda kişinin beden ve ruh sağlığı için de faydalıdır.

 Sürekli oturup evde beklemek kişiyi tembelleştirir ve tembel olan kişin de ne kendisine ne de milletine hiçbir faydası olmaz. Ülkemizin gelişmesi için, çocuklarımızın mutlu ve çalışkan bireyler olması için çalışmalı ve gelişmiş ülkeler seviyesine yükselmeliyiz. Çalışmak ile ilgili  şu söz de çok güzeldir:

“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak gerekir.” Necip Fazıl Kısakürek

 

Sonbahar Mevsiminin Sizi Nasıl Etkilediğini Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız.

Sonbahar Mevsiminin Sizi Nasıl Etkilediğini Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız.

 


Yaz mevsiminin bitmesinin ardından havaların da  yavaştan soğumaya başlaması ile sonbahar mevsimine merhaba dedik. Yaz boyunca gezdik, tozduk güneşli günlerde. Güneşli günler bitti ve artık yarı güneşli günlere başladık. Sonbahar mevsimi benim içimin biraz daha buruk  olduğu bir mevsimdir. Yaz mevsiminde dışarıda özgürce gezerken, yeşille, doğa ile içe olmak varken yaprakların ağaçlardan yavaş yavaş dökülmeye başlaması ile o yeşil yok olmaya başlıyor ve ağaçlar yapraksız kaldığı zaman üzülüyorum.

 Biliyorum ağaçların da dinlenmesi gerekiyor, yapacağını yaptı ne de olsa. Bahardan beri önce çiçek açtı sonra meyvesini verdi ve en sonunda olgunlaştırdığı meyvelerin üzerinden alınmasını isteyerek üzerine düşen sorumlulukları en güzel şekilde yerine getirdi ağaçlar. Her ne kadar içim buruk olsa da sonbaharın içimde uyandırdığı güzel duygular da var elbette. Mesela havalar soğuduğu için herke evlerine kapanmaya başladı ve komşularımızla böyle havalarda birbirimize gidip gelerek sıcak bir ıhlamur içip dışarıda yağan yağmurları seyretmek bana ayrı bir zevk veriyor. Annemin hazırladığı kışlıklara yardım etmek ve tıpkı bir karınca veya arı gibi kış hazırlığı yapmak, kışın da aç kalmayacağız diye hazırlıklara sın hızla devam etmek de kişiyi mutlu ediyor.

 Ev temizlikleri ayrıntılı olarak yapılıyor ve kışa hazırlanıyor insanlar. Yağmurlu havalarda yürümek, yağmur damlalarını yanağında hissetmek insana güzel duygular hissettiriyor. Her mevsimin kendine göre güzellikleri olduğu gibi sonbaharın da bana güzel duygular olduğu kadar beni üzen duyguları hissettirmesi son derece doğal galiba.


Ülküsü Kardeşlik Olan Bir Dünyada Yaşayan İnsanların Özellikleri Nelerdir?


Ülküsü Kardeşlik Olan Bir Dünyada Yaşayan İnsanların Özellikleri Nelerdir?



Ülküsü kardeşlik olan bir dünyada yaşayan insanların özellikleri şunlardır: Böyle insanlar kimseye karşı ön yargılı olmayan ve hoşgörüyü kendi bilinçlerinde yer edinmiş insanlardır. Milletine, ülkesine ve içinde yaşadığı evrene saygı duyan kimselerdir. Dünyadaki tüm insanların iyiliğini isteyen, tüm çocukların mutlu olmasını, aç kalmamasını isteyen insanlardır.

 Çalışkan ve üretken kimselerdir. Sevdiği insanların başarısını kıskanmayan, kötü niyetli olmayan kişilerdir. İçinde şefkat duygusu olan, doğadaki tüm canlılara saygı ile bakan ve onlara zarar vermeyen kimselerdir. Zor durumda olan her kim ise ve dünyanın hangi ucundaysa o insana iyilik götürmek için elinden gelen her türlü fedakarlığı yapan kimselerdir. Demokratik insanlardır. Adaletli kimselerdir. İnsan haklarını her şeyden önce savunan ve bunun için gerekirse her türlü mücadeleye var olan ve çok azimli insanlardır. Böyle insanların değerini bilmek ve onları kendimize rehber edinmek gerekir. 

Böyle insanlar olduğu sürece dünya insanları da kardeş olmaya devam eder ve savaşlar son bulur, acımasızlıklar son bulur ve insanlar kardeşçe dolu bir dünyada mutlu bir nefes alarak yaşamaya, gülmeye, eğlenmeye devam ederler. Hepimizin ülküsü kardeşlik olmalıdır ve bu kardeşlik de sonsuza kadar gitmelidir.

Mevlana’nın Ahlak İle İlgili Sözleri

 Mevlana’nın Ahlak İle İlgili Sözleri




İnsanın insan olarak kalabilmesinin en güzel yolu güzel ahlaktır. Güzel ahlakın olduğu yerde sevgi vardır, sabır vardır, merhamet vardır. İnsanların güzel olup olmamasını dış görünüşüne göre ya da mal varlığına göre değerlendirmek doğru olmaz. Önemli olan iç güzelliktir, güçlü bir karakterdir ve güzel ahlaktır. Mevlana da güzel ahlaka çok önem vermiş ve onun için aşağıdaki sözleri söylemiştir:

“Güzel huy peşinde yürü, iyi huyla düş kalk. Gül yağına bak, nasıl gülün huyunu almış.”

“Maşrapamız küçük ise deryayı suçlamaya hakkımız yok.”

“Cebi zengin fakat ruhu fakir olan insanın hali çok rezil! Çünkü o; ‘her şeyin fiyatını bilir, değerini değil.”

“Huyları yaratanın huyuyla huylan. Peygamberlerin ahlâkını yetiştirip besleyen Allah’ın ahlâkına bürün.”

“Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle aslanın sesi gibi meydandadır.”

“Güzel ve iyi suret, bil ki kötü huyla beraber olunca bir kalp akçe bile etmez! Çirkin ve hakir bir sureti olanın huyu güzel olursa, ona kurban ol!”

“Ben, bu çalışıp çabalama dünyasında, iyi huydan daha iyi bir ehliyet görmedim. Fazileti, mahareti, hüneri bir tarafa bırak. Hak yolunda hizmet ve iyi huy işe yarar.”

“Göz iki, kulak iki, ağzımız ise tektir. Çok görüp, çok dinleyip, Az konuşmak gerekir. “

“Ey adam! İnsanlarda gördüğün birçok zulümler, senin huyundur. Sen, kendi huyunu onlarda görüyorsun. Senin varlığın, nifakın, zulmün, gafletin onlara aksetmiştir.”

“Uzuvlar ile bedenler tam uygundur. Huylar ile canlar, tam birbirine denktir. Ruha münasip olan her vasfı, şüphe yok ki tam yerli yerinde, tam uygun olarak yaratan Allah’tır. Allah, mademki huyu, cana uygun ve eş olarak yarattı, o hâlde onu, göz ile kaş gibi yerinde ve birbirine münasip bil! Güzeldeki huylar da uygun ve yerinde, çirkindeki huylar da. Allah’ın yazdığı harfler birbirine tam münasip!”

Demokrasi Uğruna, Vatan Uğruna Konulu Bir Kompozisyon

 Demokrasi Uğruna, Vatan Uğruna Konulu Bir Kompozisyon




Vatan toprakları  özgür olduğu zaman o vatan üzerinde yaşayan insanlar da özgür olur ve bir başka milletin egemenliği altında olmadığı için, sömürülmediği için o millet bağımsızlığı için sonuna kadar mücadele der. Tıpkı bizim ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti gibi. Vatan uğruna her şey feda edilir. Yeter ki vatan toprakları elden gitmesin, yeter ki ana dilimiz sönmesin, kültürümüz, gelenek ve göreneklerimiz yozlaştırılmasın ve benliğimiz yok olmasın. Milletimizin kahraman evlatları vatan uğruna canlarını teslim etmişlerdir.

 Vatan uğruna evdeki yeni doğan bebeğini  yetim bırakanından tutun da evinde yiyeceği bir kuru ekmeği olmadan sınırda çarpışanından kadar tüm vatan evlatları toprağına canına vermiş, şehitlik mertebesine yükselmişlerdir bu vatanın kahraman canları, adına destanlar yazdığımız güzel yiğitleri, yürekli kahramanları. Vatan ve demokrasi uğruna elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapmalıyız. Demokrasi, dünyadaki tüm üye veya yurttaşların, organizasyon veya  devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir. Baskıların ve zorbalıkların olduğu yerde demokrasi gelişmez. Bir ülkeyi yönetenler çoğunluğun  kararı ile belirlenmeli azınlığın da hakkı gözetmeli ve bunun için de seçim yolu ile millet istediğini başa getirir, istediğini isten baştan aşağıya geri indirebilir. 

Demokrasinin olduğu yerde insan hakları temel  hak ve özgürlükleri güvencede olur. Demokrasinin olduğu yerde hukukun üstünlüğü vardır. Onun için ilk önceliğimiz demokrasiye sahip olmaktır. Demokrasi uğruna ve vatan uğruna mücadelemiz olmalıdır. Onun için de biz gençlerin çok çalışmaya ihtiyacı vardır. Çalıştığımız zaman bağımsız oluruz, çalıştığımı zaman vatanımız bizim olmaya devam eder. Yeter ki vatan ve demokrasi uğruna ilim yolunda yürümeliyiz, ilimi kendimize rehberlik edinmeliyiz.

“Adamın İyisi İş Başında Belli Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Adamın İyisi İş Başında Belli Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


 


Bir insanı en iyi tanımanın yolu   bir işte gösterdiği ciddiyet ve o işe verdiği önem ile gösterilir. Kimi insanlarla konuşuruz,  belli konularda birlikte hareket  ederiz ama o insanı en iyi işinin başında tanırız. İşine gereken değeri veriyor mu, işini özenli  mi yoksa baştan savmamı yapıyor, insanlarla iletişimi nasıl gibi sorularımızın cevabını iş başında görürüz. Kimi insanlar vardır kendilerini övdükçe över. Ben işimi çok iyi yaparım, çok başarılı olurum derler ama iş başına geçtiklerinde ellerinden hiçbir şeyin gelmediğini görürüz.

 İşinin ehli olan insan ise kendini övmez ve bunu iş başında gösterdiği hüner ile insanlara kanıtlar. Adamın iyisi iş başında belli olur atasözü ile anlatılmak istenen de kısaca şudur: İnsanı  en iyi iş başında tanırız. Dürüst ve güvenilir bir insan olup olmadığı işini yaparken ortaya çıkar. Güzel ahlaklı olup olmadığı, insani değerlere ve işine gereken önemi verip vermediği en iyi iş başındayken ortaya çıkar. Böylece o  insanın ne gibi karaktere sahip olduğunu da öğrenebiliriz. Kimi insanlar vardır ki ağzı çok iyi laf eder ve iş başında hiç de gerekli özveriyi göstermezler. İşte böyle kimselere de hemen inanmamak gerekir. Zaten böyle insanlar için de şu söz söylenmiştir: Lafla peynir gemisi yürümez. “ denilir. Gerçekten de lafa değil icraata ve ahlaki değerlere bakma en iyisi olur.

 Bir insan işinde başarılı olabilir ama manevi değerlere saygısı yoksa ve bunları yok sayıyorsa o insan da iyi biri değildir. Sadece iş yapmak değildir önemli olan işini hakkı ile ve örnek davranışlar sergileyerek yapmaktır. Bununla ilgili de şu söz söylenmiştir: “Karakteri işe alın. Beceriyi eğitin.” Peter Schutz. Onun için işimizi iyi yapmalıyız ve  sağlam bir karaktere de sahip olmalıyız. Çalıştığımız iş yerine gereken önemi vermeli ve bize ait olmayan hiçbir şeyi oradan almamalıyız.


Birine İftira Atıp Pişman Olmak İle İlgili Hikâye

Birine İftira Atıp Pişman Olmak İle İlgili Hikâye






Sabah uyandığımız zaman annem ve babam dedem hastalandığı için erkenden köye gitmiş bize köye gittiklerini bir kağıda yazarak bizim kendilerini merak etmememizi istemişlerdi. Ablam Meliha, kardeşim  Metin ve ben  evde kalmıştık. Ablam annem olmadığı için hemen çay koymaya gitmişti. Ablam her zaman bizi çok sever ve bizim için en güzel kahvaltılıkları öyle güzel bir görselle hazırlardı ki bizi çok mutlu ederdi. Ablam kahvaltıyı hazırlarken biz de kardeşimle anne ve babamın odasına girip orada olan eşyaları karıştırmaya başladık.

 Çok meraklıydık çünkü. Eşyaları karıştırıp dururken orada babamın yeni aldığı gözlük duruyordu ve aldığı bu gözlüğü hemen takmak istemiştim. Çok güzel görünüyordu ve gözlüğün camı çok güzel parlıyordu. Elime alıp gözüme taktım, nasıl olduğunu incelerken birden hızlı bir şekilde gözlüğü açıp kapatırken gözlüğün kenarları kırıldı ve yere düştü. Kardeşim Mert de bunu gördü ve o da gözlüğün kırıldığına çok üzüldü. Hemen ablamın yanına koşarak gözlüğü kırdığımı söylemedim ve o gözlüğü kardeşim Metin kırdı diyerek ona iftira attım. Metin benim gözüme bile bakmadan boynunu eğdi  ve hiçbir şey demeyerek suçumu kabul etti. Sıra akşamı bekleme zamanıydı

. Akşam olmuştu ve babam ve annem köyden gelmişti.  Dedem iyileşmişti ama şu an ben iyi değildim. Babam odasına girdiğinde gözlüğünün kırılmış olduğunu ve bunu kimin yaptığını sert bir şekilde konuşarak ve bizim gözümüzün içine bakarak sordu. Ben hemen atılarak baba o gözlüğü ben kırmadım Metin oynuyordu yanlışlıkla kırdı dedim.  Babam öyle bir sinirlendi ki Metin’e çok hızlı bir tokat attı ve metin babamın tokadı ile kafasını masaya hafifçe çarptı ve bana acı ile bakan gözleri ile dolu  dolu bir bakış attı ki canım çok acıdı.

 Babama benim yaptığımı, asıl suçlunun ben olduğunu demedi ve köşesine çekilerek sessiz sessiz ağladı. O anda keşke ölseydim dedim, keşke kardeşime iftira atmasaydım diye içimden geçirmiştim ama iş işten geçmişti. Yine de babama doğruyu söyledim ve çok pişman olduğumu söyledim.  Babam da çok pişman olmuştu ve bu yaptığımın çok yanlış olduğunu söyledi ve Metin’e sarılarak ondan özür diledi. Kardeşime ise beni affetmesi için yalvardım ve bana tokat atmasını istedim. O ise sadece gözümden akan pişmanlık göz yaşlarını sildi ve bana sarılarak ağabeyciğim bir daha insanlara iftira atma olur mu dedi. Bugün bana attığın iftira yarın bir başkasının yaşamında  kötü sonuçlara neden olabilir ve sen kendini affetsen bile vicdanının seni asla affetmez ve içinde hep pişmanlık yaraları kalır diyerek bana büyük bir ders verdi. O günden sonra kardeşimin bu olgunluğuna hep hayran kaldım ve onu daha çok sevdim. Açtım ellerimi semaya ve içimden gelen tüm duaları ettim Allah'ıma. Bir daha ne pahasına olursa olsun iftira denen belaya bulaşmayacaktım.

 Bundan sonraki hayatımda  daha iyi bir insan olmak için hep mücadele ettim ama o içimdeki pişmanlık hala kalbimin en ücra köşesinde  bir yara olarak kaldı. Siz siz olun sakın insanlara iftira atmayın sonra kalbinizde onulmaz yaralar açılabilir. Kardeşim şu anda büyük bir hastanenin baş hekimi oldu ben ise pilot olduk. İkimiz de işimizi ve birbirimizi çok seven kardeşler olarak hayatımıza ve işimize devam ediyoruz.

 


Amcaya Mektup Örneği

Amcaya Mektup Örneği




Dünyanın en tatlı ve en yakışıklı amcası o  İhsan Amcam.

Sevgili amcam sana bu mektubu şu anda bir dağ köyünden yazıyorum. Biliyorsun ki burada havalar artık soğudu. Sen bilirsin memleketinin ne kadar soğuk olduğunu, o geçmek bilmeyen soğuk kış akşamlarını. Sivas böyledir işte ama insanı merttir memleketimizin tıpkı senin gibi.

Canım amcam sen memleketten gittin gideli ne babamın eski ki tadı var ne de bizim. Çünkü sen bizim için cansın. Babamın sağ kolu bizim ise en yakın arkadaşımızdın, dostumuzdun, yoldaşımızdın. İş bulmak amacı işle yanımızdan ayrılıp taaa uzak ülkelere gittin. Şimdi Fransa’dasın ama biliyorum ki işlerini yoluna koyduğun zaman yanımız geleceksin. Sahi gelirsin değil mi amcam? Sen yokken buraların havası da değişti sanki.

Nasılsın amcam? Alıştın mı yeni ülkeye ve yeni işine. Oradaki insanlar nasıl? Oranın toprağı da bizim toprağımız gibi güzel kokuyor mu, oranın insanları da bizim insanlarımız gibi misafirperver mi? Sağlığın yerinde mi? Kendini nasıl hissediyorsun yaban ellerde? İnşallah mutlusundur ve orada bulduğun işine dört elle sarılıp kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir insan olursun. Bize de gelirken çikolata getir, parfüm getir, kahve getir olur mu? Oraların çikolatası güzeldir, parfümü de çok güzel kokar diyorlar. Bu arada annem ve babamın da sana çok selamı var. Gecelere kadar televizyon izlemesin yoksa işine geç kalır deyip gülüyorlar şimdi. 

Bu mektup sana ulaştığında sen de bu mektuba tebessüm edeceksin ve bizim seni ne kadar özlediğimizi hissedeceksin kıymetli amcam. Beni soracak olursan ben bu yıl ortaokul ikinci sınıf öğrencisi oldum ve yeni bir yaş daha büyüdü. Arkadaşlarımla ve öğretmenlerimle güzel zamanlar geçiriyoruz. Boş zamanlarımda keçileri otlatıyordum ama artık kış geldiği için onlara ahırda bakıyorum ve onları çok seviyorum. Sana da küçük bir keçi ayırdım ve onun adını da Şirin koydum. Sen geldiğin zaman onu birlikte kırlarda gezdireceğiz.

Canım amcam! Seni çok özledim, seni seviyorum. Bir an önce gelmeni sabırsızlıkla bekliyorum. Güzel ve  güneşli  günler seninle olsun amcaların en güzeli.


Mevlana’nın Vefa İle İlgili Sözleri

 Mevlana’nın Vefa İle İlgili Sözleri




Günümüzde insanlar eskiye nazaran daha vefasız olmuştur. İnsanlar kendilerini yapılan iyilikleri unutur hale gelmiş ve çıkarları olmadığı zaman kendilerine her türlü iyiliği eden insanları yüzüstü bırakmışlardır. Oysa insana yakışan erdem vefalı olmaktır, hatır gönül bilmektir. Dünyada bir çok ülkenin insanları tarafından bilinen Mevlana insana, insanlığa, vefalı olmaya çok önem vermiş ve vefa ile ilgili şu sözleri sarf etmiştir:

“Kötü huy kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömürse kısadır. Korkarım ki, sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.” (Mevlana)

“Aklını başına al da, fanî olan bu dünya zindanında kimseden vefa arama! Bu dünyanın vefası bile vefasızdır.” (Mevlana)

“Sevgilim, belki vefa ve merhametin coşar da, kapıyı açarsın; “Orada, ne bekliyorsun kalk, içeri gir!” diye seslenirsin ümidiyle ben senin kapında oturmuş bekliyorum.” (Mevlana)

“Dostlarını daima vefa ile hatırla can!/ Arayan sen ol, bulan sen ;/ Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen./ Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz! “(Mevlana)

“Vefa; dostluğun asaletine, sır; dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır.” (Mevlana)

“Vefasızlara gitme onlar birer yıkık köprüdür.” (Mevlana)

“Ey sevgili! Sen benden geçtin; fakat gamın benden geçmedi. Doğrusu, gamın senden daha vefalıymış!” (Mevlana)

“Yaşam gülmeyi ,sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadik kalmayı bilenler içindir.” (Mevlana)

“Dostlar, birbirinizden ayrılmaya kalkmayın. Heves peşinde öyle kaçışıp durmayın. Birsiniz hepiniz çünkü; ikilik etmeyin. Ne buyurdu vefa: “Vefasızlık etmeyin”. (Mevlana)

“Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır.”  (Mevlana)

“Köpeği köpeklikten çıkartıp insana dost yapan “sadakat ve vefadır." İnsanı insanlıktan çıkartıp köpekten daha aşağı yapanda sadakatsizlik ve vefasızlıktır. “(Mevlana)

 

Hayal Etmenin Önemi İle İlgili Kompozisyon

 Hayal Etmenin Önemi İle İlgili Kompozisyon

 


İnsanların kendi yaşantıları içinde kendilerine göre de hayalleri vardır. Bu hayallerin peşinde koşmak için kimisi çabalar ve o hayalini gerçekleştirir kimisi de sadece hayal kurarak yaşamaya devam eder. Önemli olan o hayali  gerçek olana dönüştürebilmektir. İnsan hayal kurduğu zaman daha heyecanlı olur, daha umutlu olur ve bunun için de daha çok çalışır. Hayal kurmak kişiye farklı pencereler aralar. Kişiyi özgürleştirir. Bu sayede kendimizi daha iyi hisseder ve hayata karşı daha motive oluruz.

Herkes hayal kurar ve  kimisi bu hayalin gerçekleştirecek çevre koşullarına sahipken kimisi de imkansızlıklar yüzünden hayallerini gerçekleştiremez. Tüm bunlara rağmen yine hayal kurmayı bırakmamalıyız. Hayal kurmak insanı hayatı yaşamaya daha da istekli hale getirir. Hayal kurduğumuz zaman yaşama sevincimiz kaybolmaz.  Hayal kurmanın önemi ile ilgili Albert Einsteın’in çok güzel bir sözü vardır:   “Hayal kurmak, bilgiden daha önemlidir; çünkü bilgi sınırlıdır, ancak hayal kurma tüm dünyayı kapsar”. Hayal kurmanın önemi ile ilgili bir diğer söz ise şudur:  “Birçok kez hayaller başlangıçta imkansız görünür, daha sonra olası ve yeterince istekli olunursa, sonunda kaçınılmaz olurlar.” der  Chiristopher Reeve. Faih Sultan Mehmet İstanbul'un fethini önce hayal etmiş sonra da  bu muhteşem şehri fethetmiştir. Ya da Mustafa Kemal ülkesinin düşmandan kurtulacağı günü hayal etmiş sonra çok çalışmış ve milleti ile düşmanları yurttan kovmuştur. İşte tüm bunlar hayal gücünün ürünüdür.

 İşte bu sözlerden de anlaşılacağı üzerine hayal kurmak hem insanı mutlu eder hem de hedeflerine ulaşması için insanı harekete geçirir. Bunun için hayal kurmak gerekir ve şunu da unutmayalım ki istediğimiz her şey olsaydı hayal kurmanın ne tadı ne de tuzu olurdu. O halde hayal kurmaya devam etmek ve o hayallerin yaşatılması için çalışmak şarttır.

Çalışmak İle İlgili Sözler

 Çalışmak İle İlgili Sözler





İnsanın kendi alın terinin kazancını yemesini sağlatan şey çalışmasıdır. Çalışmak insanı dertlerden kurtarır ve karşısına çıkan sorunları çözmesine fayda sağlar. Çalışmayan bedenin ve ruhun ışığı bir süre sonra sönmeye başlar ve kişi bildiği şeyleri bile yapamaz hale gelir. Unutmamak için, mutlu olmak için her zaman çalışmalıyız. Çalışmayı aşk ile şevk ile yapmalıyız ki mutlu olalım.


Çalışmak ile ilgili sözler şunlardır:

 “İnsana ancak kendi çalıştığının, karşılığı vardır.” Kur’an-ı Kerim

“Durmak ölüm, taklit uşaklıktır; çalışmak ve yetişmek ise hayat ve hürriyettir.” L. Y. Rauke

“Çalışmak, en soylu iştir.” Thomas Carlyle

“Hiç kimse, kendi el emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir.” Hz. Muhammed

“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak gerekir.” Necip Fazıl Kısakürek.

“Yoksulun tek silahı çalışmaktır. Tembellerin ise çalışma günü yarındır.” Aziz Nesin

İnsanlar, kendi kendilerini okumaktan ziyade, çalışmakla geliştirip yükseltirler.” Samuel Smiles

“Çalışmak ve iyilik etmek, Tanrı’nın bize öyle bir ihsanıdır ki seven ve bedbaht olan kalplerde, aşkın yerini tutar.” Wolfgang Van Goethe

“En büyük makam, en büyük hak, çalışanlara ait olacaktır.” Mustafa Kemal Atatürk

“A’yı hayatta başarı olarak tanımlayalım, o zaman A= x+y+z “x” çalışmaktır, “y” oyundur, “z” de çeneyi tutmasını bilmektir.” Albert Einstein

“Çalışmak bizi şu üç beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.”  Voltaire

“Bir doktor olarak; hadiseleri büyütmekten, tereddütten ve korkudan doğan ruhi dermansızlığa uğrayan insanların, çalışarak iyileştiklerini görmek saadetine eriştim..” Richard C. Cabot

“Çalışanlar kötülük etmeye vakit bulamazlar, çalışmayanlar ise kendilerini kötülüklerden kurtaramazlar.” Hz. Ali

Yaptığım on şeyden dokuzunun başarısızlıkla sonuçlandığını gördüm gençken, başarısız olmak istemiyordum, onun için ben de on kat daha çok çalıştım.” Bernard Shaw

 

“Yavaş ve sabırla çalışma, güzel işler üretir.” Çin Atasözü.

“Baş olmak için arı gibi çalışmak gerekir.” Mümin Sekman.

“Çalışırken, en çirkin insan bile güzeldir.” Hz. Muhammed

“Hiç kimse, hiçbir şey söylemeyen karıncadan, daha iyi öğüt veremez.” Benjamin Franklin

“Ölümsüzlük, bitmeyen sonsuz bir işte çalışmaktır.” Ernest Renan

“Bir saatlik canlı ve ateşli bir çalışma, hülya içinde geçen yıllardan daha faydalıdır. “Henry Ward Beecher

“Bir metre iş yapmayı, bir kilometre söz vermeye değişmem.” James Hovvell

“Gençliğe üç öğüdüm var: Çalışın, çalışın, çalışın.” Otto von Bismarck

 

 

Dostluk İle İlgili Konuşma Örneği

 Dostluk İle İlgili Konuşma Örneği



Sevgili öğretmenim ve kıymetli arkadaşlarım. Bugün sizlere dostluk üzerine hazırladığım konuşma örneğimi elimden geldiği kadar anlatmaya ve kendimi bu konuda ifade etmeye çalışacağım.

İnsan en mutlu anında ve en acı gününde bir dost eline ihtiyaç duyar. O dost eli o anlarda insanın yüreğine o kadar iyi gelir bu ait olma duygusu insana güç verir ve en mutlu anlarını daha güzel geçirir ve en zor günlerinde de teselli bularak daha kolay kendine gelebilir. Dostluk hemen olmayan zaman içinde insanların birbirini daha iyi tanıyarak ortaya çıkan büyük bir arkadaşlık bağıdır, güven bağıdır, sevgi bağıdır. Sevdiğimiz dostlarımızın yanında olmak, onların  o tebessüm eden bakışlarını görmek ve onlardan destek alarak başarılı olmak kişiyi daha da mutlu eder. Dost diye nitelendirdiğimiz kişi nettir. Yapmacık değildir ve her işte size karşı samimi olduğunu hem sözde hem de uygulamada hissettirir ve gösterir. Dost dediğin kişi arkandan çeşitli entrikalar çevirmeyen, sizin mutluluğunuzu gönülden isteyen kişidir. Böyle dostlarımız varsa onların kıymetini bilmeliyiz ve onlara karşı biz de nasıl iyi bir dost olduğumuzu göstermeliyiz. Dostluk üzerine söylenmiş şu söz çok güzeldir:

“Bizim ömrümüzde ırmaklar vardır, sularında hayallerimizi yüzdürdüğümüz. Bizim ömrümüzde dostlarımız vardır, günlerimiz ayrı geçtiğinde üzüldüğümüz...”

Yukarıdaki sözden de anlaşılacağı üzerine dostlarımız hayallerimizi birlikte yüzdürdüğümüz değerli kişilerdir, onlardan ayrı kaldığımızda çok üzülürüz. Onun için dostlarımızı çok sevelim ve onlara asla ihanet etmeyelim. Dostluk üzerine söyleyeceklerim bu kadardır. Beni dikkatle dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.

 

“Bir Düşmanı Bağışlamak Bir Dostu Bağışlamaktan Daha Kolaydır.” Konulu Deneme

 “Bir Düşmanı Bağışlamak Bir Dostu Bağışlamaktan Daha Kolaydır.” Konulu Deneme




Düşman olan kimse sizin kötülüğünüzün isteyen ve içten içe size her türlü sinsiliği gösteren aynı zamanda bunu hareketleri ile gösterendir. Düşmanın kim olduğu bellidir ve o kişiye karşı gereken önlemi alırsınız. Düşman olan kişi size karşı bir yanlış yaptığı zaman geri sizden özür dilerse onu bağışlamak kolay olur  ama kötülüğü dost yaparsa onu bağışlamanız zor olur. Çünkü dosttan kötülük beklemediğiniz için, onunla güzel anılarınız olduğu için onun düşmanlık yapması kişide hayal kırıklığına neden olur. Dostun kazığı canınızı daha çok acıtır ve daha çok incinirsiniz. 

Düşmanın kazığı da canınızı acıtır ama ona karşı her zaman tetikte olduğunuz için ondan her türlü kötülüğün geleceğinden emin olursunuz. Çünkü ona karşı içinizde hiçbir zaman sevgi olmamıştır, bağlılık olmamıştır. Bunun için seçeceğimiz arkadaşlarımıza, eş ve dostlarımıza karşı dikkatli olmalıyız ve kimseyi hemen tanımadan çok yakınlık kurmaya çalışmamalıyız. İyi bir dost sevdiği kimseye büyük hayal kırıklıkları yaşatmaz. İyi bir dost sevdiği kişinin her zaman yanında olur ve ona içten içe sinsilikler beslemez, onun kötü günlerine sevinmez ve elinden gelen her türlü fedakarlığı yapar. 

Onun için dostlarımızdan da kolay kolay kötülük beklemeyiz ve onların bize darbe vuracağı aklımıza bile gelmez. Özellikle de bu devirde insanlara olan güven gitgide azalmaktadır. Bundan dolayı dost seçiminde de dikkatli olmalıyız ve düşmanlara karşı da önlem almaya devam etmeliyiz.

Victor Hugo Sözleri

 Victor Hugo Sözleri




Çok güçlü bir kalemi olan Victor Hugo yazdığı eserler ile bizlere çok güzel mesajlar vermiştir. İnsan olmanın önemini, insanların dış görünüşü ile dalga geçmenin ne kadar yanlış olduğunu ve insana dair ne varsa olanları yazmış, çizmiş büyük bir yazardır.

Victor Hugo sözleri şunlardır:

“Dünyada en çok istediğim ve bana yaşamı gerçekten sevdiren iki şey var; aşk ve özgürlük. Aşk uğruna gerekirse, yaşamımdan vazgeçerim. Özgürlük uğruna ise aşkımı da feda ederim.”

“Öyle alçak bir kapıdır ki açlık, geçilmesi zorunlu oldu mu, insan ne denli büyükse, o kadar çok eğilir.”

“Bazen alabileceğin en büyük intikam; affetmektir. Ve bazen karşıdakine verilebilecek en güzel cevap; gülüp geçmektir.”

“Yalan zeka işidir, dürüstlük ise cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene.”

“ Çalışmak, uçup gidebilecek bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlıktır.”

“ Toplumda iyilik ve kötülük bireylerle ortaya çıkar. Toplumu eleştirmek değil, eksikliklerini gidermek için çabalamak gerekir.”

“Belki de yalancı arkadaşlarına bir teşekkür borçlusun, Sana gerçek dostlarının kıymetini hatırlattıkları için.”

“Düşünme zihnin işi, hayal ise zevkidir. Düşünme yerine hayal etmek, zehiri besinden ayırt edememektir.”

“Hayatta kimseye güvenmeyeceksin demek saçmalıktır inan. Ama kime 'iki defa güveneceğini' hesaplamalı insan.”

“Öldürmek için silah, hançer mi olmalı? Saçlar bağ, gözler silah; gülüş, kurşun olamaz mı?”

“Kadınlar, kendilerine yapılan birçok şeyi affedebilir; ama affettikleri şeyleri hiçbir zaman unutmaz.”

“Ağlamak için gözden yaş mı akmalı, dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?”

“Kadınlar güçsüzdür ama annelerin bileğini bükemezsiniz.”

“Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur. Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır. Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder .Sevişenler daima gözlerle yemin eder.”

“Hayat, felaket, yalnızlık, yüzüstü bırakılmışlık, yoksulluk kendine göre kahramanları olan savaş alanlarıdır.”

“"Sadece seni seviyorum" diyen bir erkek, "sadece mağazaları gezeceğim bir şey almayacağım" diyen bir kadın kadar yalan söylemiştir.”

“Yarınlar Hep Güzel Olacak Denir. Oysa Bugünler, Dünün Yarınları Değil midir ?”

“Aşk karşındakini bulunmaz Hint kumaşı sanmanla sersemin teki olduğunu anlaman arasında geçen zamandır.”